24 Temmuz 2021 Cumartesi

İLKE, YÖNTEM, BİRLİK VE LENİN...

İLKE, YÖNTEM, BİRLİK VE LENİN...


Marksist-Leninist olma iddiasındaki değişik ideolojik-siyasi akımlar arasında yürütülen ideolojik mücadelelerde sergilenen zaaflardan birisi de alıntı çarpıtıcılığıdır. Bu çarpıtma küçük burjuva oportünist yöntemin karakteristiğidir. Daha da önemlisi, bu oportünist yöntemin komünist saflarda gelişmesidir. Bu yöntemi kullananların bir kısmı, kendi ideolojik-siyasi geriliğinin kurbanıdır. Teoriye ve somut gerçeğe hakim olmadan, sınırlı kavrayışlarla ve tek yanlı sorunları tartışan kadrolar her zaman olacaktır. Bu anlaşılır bir olgudur. Bu bağlamda kavrayış ve deneyim eksikliği belirleyici faktörler olarak öne çıkar. İlkeli ve yoldaşça tartışmalarla, iknayı temel alarak bu zaafları düzeltmek gerekir.


Fakat ikinci bir pozisyon daha var, bu ikinci durumda sorun bilgi, kavrayış, deneyim yetersizliği değildir; bu durumda belirleyici olan oportünizmin ideolojik-siyasi karakteri gereği yaptığı bilinçli alıntı çarpıtıcılığıdır. Burada yapılacak şey, Marksist-Leninist ideolojik mücadeleye dayanarak oportünizmi teşhir etmektir. Bu yöntemi kullananlar kendi zayıflıklarının farkındadır. Onlar öz güven duygusu ve bilincinden yoksun oldukları içindir ki, oportünist manevralara sığınarak Marksizm-Leninizm'i çarpıtmaya gereksinim duymaktadırlar.


Bu bağlamda Lenin'in şu değerlendirmesi bizlere de yol göstermelidir;


Marksizm son derece derin ve çok yönlü bir doktrindir, bu nedenle, Marks'tan parçalanmış alıntıların –özellikle alıntılar uygunsuz bir şekilde yapıldığında - her zaman Marksizmden kopanların 'argümanları' arasında bulunabilmesi şaşırtıcı değildir. ” (Lenin, Yoldaşlara Mektuplar)


Söz konusu oportünist yöntemin kullanılmasına uzun yıllardan beri tanık oluyoruz. Bu yöntem, Marksizm-Leninizm'in felsefe, politik-ekonomi, sınıf mücadelesi ve sosyalizm öğretisinin her alanında, ideolojik ve örgütsel çalışma, önderlik anlayışı, çalışma tarzı da dahil kullanılmaktadır. Komünist hareketi yolundan saptıran, başka bir sınıfın, küçük burjuvazinin uzantısı haline getirmek isteyen tasfiyecilik; ezilencilik, post-Marksizm, Troçkizm, orta yolculuk, legalizm gibi uzun yıllardır partiyi kendi öz temellerinden ve öz çizgisinden koparmada birleşen ve işlerini oportünist tasfiyeci barış içinde bir arada yaşama zihniyeti, pratiği, ayrıcalığı ile yürüten değişik eğilimler her türlü çarpıtmanın aracı olan yöntemleri kullanmakta sakınca görmemektedirler. Belirsizleştirme, parlak formülasyonlarla gizleme, içeriği bozarak sunma, çok anlamlı, ucu açık muğlak propaganda, eklektisizm, ortaya çıkan ayrılıkların arka planını ve derinliğini örtme, ideolojik-siyasi bölünmenin/farklılıkların tarihsel kaynaklarını ve evrimini yok sayma ya da farklı sunma vb. geniş oportünist blokun teori ve pratiğinin belli başlı yöntemleridir. Lenin oportünizmi ilkesizlik, belkemiğinden yoksunluk olarak tanımlarken, Marksizm-Leninizm'den kopanların her duruma uyarlanma oportünist yeteneğine de ayrıca vurgu yapar. ''Sosyalizm sorunları'' üzerinde süregiden tartışmalarda da bu gerçeğe bolca tanık olmaktayız.


''Marksist'', ''Marksist-Leninist'' olma iddiasıyla ortaya çıkanların düşüncelerini Marksist-Leninist ustalara dayandırma çabası anlaşılırdır ama bu iş alıntıları çarpıtarak yapıldığında gerçek açığa çıkarılmalıdır. Alıntıların, Marksizm-Leninizm'in teorisi ve genel anlayışlarına karşı bir mücadele yöntemi haline getirilmesi kabul edilemez. Alıntıları tarihsel komünist deneyimin karşısına koyarak, cımbızlayarak, bütünlüğünden kopararak ya da düpedüz çarpıtarak yorumlayamayız. Bu yöntem komünist ilkelere ve yönteme aykırıdır. Lenin, “Oportünizmle savaştan sözederken, bugünkü oportünizmin her alanda gösterdiği karakteristik bir özelliğini, yani bulanıklığını, şekilsizliğini kaypaklığını hiç akıldan çıkarmamalıyız.'', oportünistler ''fikir ayrılıklarını küçük değişikliklere, kuşkulara, masum ve dindarca öğütlere, vb. indirgemeye çalışacaktır.” der.


Başka bir yerde, bizde de yaygın kullanılan ''diyalektiğin eklektik'' çarpıtılması hakkında şunu söyler;

''Marksizmin oportünist çarpıtmasında diyalektiğin eklektik çarpıtması, yığınları en büyük kolaylıkla aldatan çarpıtmadır; eklektizm, yığınlara aldatıcı bir doygunluk verir; sürecin bütün yönlerini, bütün gelişme eğilimlerini, bütün çelişik etkileri vb. hesaba katıyormuş gibi görünür; ama aslında, toplumun gelişmesi üzerine hiçbir tutarlı ve devrimci düşün vermez.''


Şu ''Sosyalizmin sorunları'' tartışmasında (örneğin proletarya ve ezilenler tartışmasında da) bu gerçeğe bolca tanık olageldik.


'' 'Sosyal demokrasi, işçi hareketiyle sosyalizmin (bilimsel komünizmin) birliğidir' formülasyonu, parti – sınıf ilişkisinin en özlü tanımıdır.'' Bu tanımı ret ve inkarda birleşen tasfiyeci ezilenci oportünist eğilimler; birleşmeden önce, ideolojik, ilkesel ayrılıkları belirlemek gerekir diyen Lenin'in sözkonusu sözlerini Rusya'ya özgü kabul edip reddeden oportünist eğilimler ve bu eğilimlerin tasfiyeci özü üzerinde ''çöpçatanlık''a soyunarak ''etki alanı'' yaratma manevrasıyla küçük hesap yapanlar, hep birlikte, anti-parti mevzide Marksizm-Leninizm'e, Birlik Devrimi'ne karşı savaşmaktadır. Bunu görmeyenler, olan-biteni de anlama nitelik ve yeteneğine sahip olamazlar.



Oportünizm oportünizm üretir Marksizm-Leninizm değil. Oportünizm ve tasfiyecilikle uzlaşanlar oportünizm ve tasfiyeciliğe batar ve batmaktadır da. ''Marksizm'in savunmasıyla ilgilenmeyen, ideolojik çürümeyi en değerli tutanları'', ''mücadelenin nedenlerini anlamayan ve görüş ayrılığının ideolojik kökenini öğrenmek, düşünmek ve keşfetmek istemeyen tüm dar kafalıları bir araya getir''enler Marksizm-Leninizm'in, komünist hareketin en tehlikeli ve en iki yüzlü temsilcileri ve aynı tasfiyeci bataklığın ürünüdürler. Bu yöntemler Lenin'in dediği gibi II. Enternasyonalci ve Troçkist yöntemlerdir ve en has temsilcisi de Kautsky ve Troçki'dir. Partideki ideolojik ve siyasal ayrıkların sınıfsal karakterini örten, gerçek nedenleri ilkeli tarzda açığa çıkarmak yerine, Troçkist ve Aleksenkyci yöntemlerle ''partiye sadakat'' üzerine gösterişçi, ''kurnazca, seçmece ve safsatalı'' lafazanlık yapan zihniyetler ve sözcülerinin Marksizm-Leninizm'le bir bağı olamaz.


Birlik Devrimi'nin üzerinden çok kısa bir süre geçtikten sonra süregelen propagandaya inancak olursak Lenin'in dünya komünistlerine, o arada Birlik Devrimi'ne de yol gösteren ve göstermiş olan ilkesel koyuş ve perspektifi, sadece o dönemin Rusya'sına aittir.


Peki Lenin ne demiş birlikte okuyalım;

Söylemiş olduğumuz gibi, Rus Sosyal-demokratlarının ideolojik birliği, yaratılmayı bekliyor ve bizim düşüncemize göre, bu amaçla günümüz ‘ekonomistlerinin’, Bernsteincıların ve ‘eleştiricilerin’ gündeme getirdiği temel ilke ve taktik sorunları üzerinde açık ve herkesi kucaklayan bir tartışma yapmak gerekmektedir. Birleşmeden önce ve birleşebilmemiz için, en başta sağlam ve kesin sınır çizgileri çekmemiz gerekiyor. Aksi takdirde, birliğimiz tümüyle hayali olacak, hüküm sürmekte olan kafa karışıklığını gözlerden saklayacak ve onun köklü bir tarzda ortadan kaldırılmasını önleyecektir.''


Birlik Devrimi'nin ''teoriyle kurduğu yeni bağ'' ve ''birleştirici bir teorik görüş açısına''na sahip olmak formülleriyle ve ilkesiz içeriğiyle, baştan aşağı çarpıtmaya dayanarak söylenen şu sözler ibret vericidir;


İşte böyle olduğu içindir ki, Türkiye devrimci hareketinde daima ve sürekli ilkesiz ayrılıkları haklı çıkarmak için başvurulan Lenin’in pasajının çok büyük bir değeri yoktur. Lenin’in o bilinen… görüş açısı Rusya açısından iyidir, güzeldir, somut bir ihtiyacı yanıtlar, ama Türkiye açısından şuna emin olun ki ağırlıklı bir değeri yoktur. Çünkü Rusya’da örgütler son derece küçük, yerel ve bölgesel gruplardır, o günkü iletişim ve teknoloji koşulları altında birbirlerinin görüşlerini bilmezler, birbirleriyle yakın bir etkileşim içinde değillerdir. Ama Türkiye öyle değil ki… Kimsenin başka örgütler hakkında teorik, programatik görüşleri hakkında bilmediği bir şey yoktur.” (Teoride Doğrultu, Sayı: 11, MLKP’nin Tarihin Dölyatağına Düştüğü An: Birlik Devrimi, s. 88, 1997, abç.)


''Lenin’in pasajının çok büyük bir değeri yoktur'' sözleri ibret vericidir. ''Lenin’in o bilinen'' ''görüş açısının'' Rusya için geçerli olduğu iddiasında somutlaşan bu tasfiyeci değerlendirme, ideolojik olarak kendi içerisinde parçalamış tasfiyeci bir ekibin-ittifakın (ekipçilik oportünizmdir) 2000'ler sonrası, barış içinde bir arada yaşayarak durumu idare etmesi rastlantı değildir yani...


Marksist Leninist Komünistlerin, Birlik Devrimi atılımı ve deneyimine dayanarak ısrarla vurgulaması gereken şey, şudur;


Birlik büyük bir şey ve büyük bir slogandır. Fakat işçilerin davasının gereksindiği Marksistlerin birliğidir; Marksistlerle Marksizmin düşmanları ve çarpıtıcıları arasında birlik değil.” (Lenin)


Ve Birlik Devrimi, Lenin'in şu ilke ve perspektifinin somutlaşması olmuştur;


''Birleşmeden önce ve birleşebilmemiz için, en başta sağlam ve kesin sınır çizgileri çekmemiz gerekiyor. Aksi takdirde, birliğimiz tümüyle hayali olacak, hüküm sürmekte olan kafa karışıklığını gözlerden saklayacak ve onun köklü bir tarzda ortadan kaldırılmasını önleyecektir.''


''Parti içindeki muhaliflerle günlük politika sorunları, tümüyle pratiksel nitelikteki sorunlar konusunda şu ya da bu biçimde uzlaşılabilir ve uzlaşılmalıdır. Fakat, eğer bu sorunlar, ilkelere dayalı görüş ayrılıkları ile ilgiliyse, hiçbir uzlaşma, hiçbir ‘orta’ çizgi durumu kurtaramaz. İlke sorunlarında ‘orta’ çizgi olamaz. Parti çalışmasında, şu ya da bu ilkeler dizisi esas alınmalıdır. İlke sorunlarında ‘orta’ çizgi, insanların kafalarını saçmalıklarla doldurma ‘çizgisi’, görüş ayrılıklarının üzerini örtme ‘çizgisi’, Partinin ideolojik yozlaşması, Partinin ideolojik ‘ölümü’ çizgisidir.” (Stalin)


Birlik Devrimi, birleşmeden önce birleşebilmek için gerekli ilkesel, ideolojik sınır çizgilerini belirleyerek gerçekleşti. Çünkü hedef komünistlerin birliğiydi. Bu, 12 Eylül yenilgisinden çıkarılan ilkesel bir dersti. Birlik yalnızca ilkesel değil, pratik-siyasal bir gereksinimdi. Bundan dolayı bir mücadele süreci örgütlendi. Son tahlilde de Birlik Devrimi gerçekleştirildi.


Birlik Devrimi, tarihsel bir evrimin ürünüydü. Onun da bir tarihi vardı ve bu tarihsel gelişme süreci iç ve uluslararası arenada yenilgiciliğe ve yenilginin ürünü olan tasfiyeci oportünizme karşı sert bir mücadele sürecinden geçerek pratikleşti. Bu mücadele aynı zamanda devrimci ve komünist hareketin tarihine damgasını vuran küçük burjuva dar grupçuluğa karşı mücadele sürecinden geçerek ve bu mücadelede de sınavını başarıyla vererek birlik hedefine ulaştı. Tüm bu süreçte farklı örgütlerde örgütlenmiş komünistlerin gerek kendi örgüt bağlamlarında gerekse de komünistler arası özgürce yapılan tartışmalarda birlik ve ayrılık noktaları netleştirildi. Birlik Kongresi de birliğin gerçekleşme platformu ve en yüksek iradesi olarak ideolojik ve örgütsel birliği gerçekleştirdi. Dar grupçu reflekslere ve kültüre, geleneğe, tarza karşı mücadele kongrede de sürdü. Birlik, proletaryanın dünya görüşü olan Marksizm-Leninizm temelinde gerçekleşti. Birlik, proletaryanın nihai amacı olan komünizm bağlı olarak gerçekleşti. Birlik, proletaryanın en üst örgüt biçimi olan Bolşevik parti teorisine bağlı olarak gerçekleşti. Ve bu da, Birlik Devrimi'nin eseri olan partinin adında somutlaştı; Marksist Leninist Komünist Parti!


Bu birlik, teori, program, strateji, taktik, örgüt bağlamında bir belirsizlik, şekilsizlik, pragmatizm, ortacılık, ne olduğu belli olmayan bir birlik olarak değil, ilkesel ve teorik temelleri, ideolojik sınırları belli olan ve bir mücadele sürecinden geçerek netleşen ve gerçekleşen bir Birlik Devrimi oldu. Bu tarihsel ve politik somut gerçeğe karşın tasfiyeci oportünist zihniyet ve suç ortakları, tarihi çarpıtmaya, partiyi oportünizme sürüklemeye ısrarla devam ettiler ve etmektedirler.


Bizim Birlik Devrimi'nde birliğin yönteminde özgün bir yan aranacaksa o da şudur; ilkesel, ideolojik, programatik, stratejik çizgide ortak bir temel olduğu halde, dar grupçu zihniyet ve şekillenme temelinde düşünce ayrılıklarını aşırı abartarak hedeflenen ve gerçekleştirilmek istenen birliği ilkesiz, oportünist birlik olarak gören ve karşı çıkan yoldaşları ikna etmek için, ''o halde birlik olduğumuz ve olabileceğimiz konuları tartışalım, bakalım üzerinde birleştiğimiz konular hangileridir'' dendi. Ve bu yöntem çok sayıda yoldaşı ikna etti; bu yöntem, bir mücadele sürecinde birliğin zaten netleştirilmiş olan ilkesel ve ideolojik sınır çizgileri temelinde birliği kolaylaştırdı. Sözkonusu yöntemle, aslında var olan düşünce ayrılıklarının abartıldığı, Birlik Devrimi'ne dar grupçu refleks ve kültürün etkisiyle karşı çıkıldığı ve bir zaaf sergilendiği ortaya çıkarıldı. Fakat bundan yola çıkarak Lenin'i, Bolşeviklerin deneyiminin ilkesel temellerini, Leninist birlik ve parti teorisi ve pratiğini mahkum etmek revizyonizm ve tasfiyecilik ve bizim gerçekleştirdiğimiz Birlik Devrimi teorisi ve pratiğine reddiye yazmak, onu dizginsizce çarpıtmak ve partiyi tasfiyecilik bataklığına çekmek demektir. Yapılan şey, yöntemsel bir esneklikle ilkesel temelin açığa çıkarılması, sürecin olgunlaştırılmasıdır. Bu gerçek fütursuzca çarpıtılıyor. Uzun yıllardır çarpıtılmaya da devam ediliyor. Bu ilkesiz tasfiyeci oportünist zihniyete karşı yürütülen mücadele ''tehlikeli'' görüldüğü için ilkesel pozisyonlarına da sıkı sıkıya bağlı kalan ve mücadele yürüten çok sayıda komünist (sayısız biçimler altında) tasfiye edildi*.


İlkeler yöntem değildir. Yöntem de ilke(ler) değildir. İlke ve yöntem sımsıkı birbirine bağlıdır. Oportünist bir akımın ilkeleriyle yöntemi arasında bir bütünlük vardır. Bu bütünsellik oportünizmi ve tasfiyeciliği karakterize eder. Birbirini üretir.


Komünist ilkelerle yöntem ilişkisi açısından da bu geçerlidir. İlkeler söz konusu olduğunda taviz verilmez. İlkelerden taviz vermek demek, ideolojik tavizdir. İdeolojik taviz ilkesiz bir tavırdır. Leninistler, ilkelerde katı taktiklerde esnektir. Leninizm'e göre taktik tavizler ilke bozmaya tekabül etmez, edemez ve bu ikincisi, ilke bozmaya tekabül eden taktik ve yöntemler oportünizm ve ilkesizliktir.


Birlik Devrimi, Leninci ilkeler temelinde gerçekleşmiştir, yani o Rusya'ya özgü olduğu, Türkiye söz konusu olunca geçersiz, önemsiz, değersiz olduğu söylenen demagojik ve manipülatif saptama ve propagandanın aksine.


Söz konusu revizyonist propaganda ve manipülasyon Marksizm-Leninizm'e ve Birlik Devrimi'ne karşı yürütülen belkemiksiz-ilkesiz, tasfiyeci, anti-Leninist bir mücadeleyi simgeler. Ve bu zihniyet ve propaganda küçük burjuva karaktere, ideolojik olarak gerici bir karaktere sahiptir. Bu anti-Leninist zihniyet ve sözde eleştiri devrimci-demokrasiyle Marksist Leninist Komünist Hareket arasındaki ideolojik ve ilkesel ayrım çizgilerini redde götüren, reddeden, şekilsiz bir komünist parti teorisi olarak Menşevizmdir. Tıpkı aynı ilkesizliğin çarpıcı ifadesi olan komünist partinin ''ezilenlerin feda bölüğü'' olduğu, ''Komünist Parti Manifesto''nu ''ezilenlerin Manifestosu'' olduğu teorisi ve propagandasında olduğu gibi. İster sağ isterse ''sol'' biçimlerde ortaya çıksın oportünizm oportünizmdir. Oportünizmle uzlaşanların oportünizme gitmesi ve batması da oportünist çürümenin ifadesidir.


Proletaryanın yerine geçirilen ''ezilenler'' teori ve pratiği, Marksizm tabanında bulunan akımların Marksizmin birer mezhebi olduğu, Marksistlerin birliğinin bunları kapsaması gerektiği, 20. yüzyılın sosyalizminin başarısızlığının ortaya çıkarak Lenin'i gereksizleştirdiği, eski görüşlerimizin ilkesel ve ideolojik, programatik çerçevesinin eskidiği ve aşıldığı, yerini 21. yüzyılın sosyalizmine bırakması gerektiği vbg. görüşler öyle durup dururken ortaya çıkmıyor; Lenin'in ilke ve birlik, sınıf ve halk gibi temel ilkesel temellerini reddederseniz bir gün gelir kendinizi bir bataklıkta bulursunuz...


*Kadroların üyeliklerinin habersiz düşürülmesi, git demeden git politikasının uygulanması, ekipçi kadro politikası, çifte standartın bir yöntem ve politika düzeyine yükseltilerek uygulanması, tüzüksel normların hiçe sayılması, doğrudan, dolaylı, yarı-dolaylı gözden düşürme operasyonları, kışkırtmalarla hizipleşmenin teşvik edilmesi, sorunların üstünün örtülmesi ya da çarpıtılarak aktarılması, biz stratejik önderiz dayatması, bürokratik tasfiyeci politikalarla kadroların güven ilişkilerininin dinamitlenmesi, görevsiz bırakma vb. vb.




16 Temmuz 2021 Cuma

MARKS, KITLIK, KOMÜNİZM

 


Üretici güçlerin bu gelişmesi, (daha şimdiden insanların güncel ampirik yaşantısının, yerel hayat planı üzerinde değil de dünya tarihi planı üzerinde cereyan etmesini içeren gelişmesi) katiyen vazgeçilemez, önce yerine gelmesi gereken bir pratik koşuldur, çünkü bu koşul olmadan, kıtlık, genel bir durum alır, ve gereksinmeyle birlikte zorunlu olan için mücadele yeniden başlar ve gene kaçınılmaz olarak aynı eski çirkefin içine düşülür. Bu koşul gene aynı şekilde, insan cinsinin evrensel ilişkileri, sadece, üretici güçlerin bu evrensel gelişmesi ile kurulabileceği için ve bir yandan bütün ülkelerde, aynı zaman içinde, ‘mülkiyetten yoksun’ yığın olayını doğurduğu için (evrensel rekabet), sonra bu ülkelerden her birini öteki ülkelerdeki altüst oluşlara bağımlı kıldığı için ve nihayet ampirik olarak evrensel olan, dünya tarihini yaşayan insanları yerel planda yaşayan bireylerin yerine koymuş olduğu için de sine qua non (olmazsa olmaz, zorunlu – ç.) bir pratik koşuldur. Bu koşul olmadığı takdirde: 1. komünizm ancak yerel bir görüngü olarak var olabilir; 2. bizzat insan ilişkilerinin güçleri, evrensel, bu yüzden de katlanılmaz olan güçler olarak gelişemezler, yerel batıl inançlardan doğan ‘koşullar’ olarak kalırlar; ve 3. değişimlerin her yayılması, yerel komünizmi ortadan kaldırır. Komünizm, ampirik olarak, ancak egemen halkların ‘ani’ ve aynı zamanda meydana gelen hareketi olarak mümkündür, bu da gene üretici gücün evrensel gelişmesini ve komünizme sıkı sıkıya bağlı dünya çapında değişimleri varsayar.” (Marx – Engels, Seçme Yapıtlar, C. 1, s. 42, açM.)


Revizyonistler, Troçkistler, Marks'ın bu alıntısına da dayanarak bir ya da birkaç ülkede sosyalizmin inşasının olanaklı olmadığını vurgular.


Öncelikle belirtmek gerekir ki, dünya çapında devrim olgusu iki çağ gerçeği içerisinde incelenmek ve kavranmak zorundadır.


Marks'ın dünya çapında birleşik zamandaş proleter devrim teorisi burjuva demokratik devrimler çağında formüle edilerek geliştirilmiştir. Bu dönemde proleter devrim dünya çapında değil, Avrupa, İngiltere, ABD gibi kapitalist ülkelerle sınırlı bir devrim teorisiydi. Dünyanın geri kalanı feodal-köylü toplumlardı ya da sınırlı bir kesiminde sınırlı ölçekte bir kapitalistleşmeden bahsedilebilirdi. Kapitalist ülkeler arasındaki gelişmişlik düzeyinde önemli farklılıklara karşın, benzer nesnel ekonomik-toplumsal koşullara sahiptiler ve Avrupa devriminin karşısında Avrupa çapında birleşik-kutsal bir gerici ittifak vardı. Proleter devrimin nesnel koşulları da Avrupa'ya, İngiltere'ye, ABD'ye (''Batı'') özgüydü.


Lenin'in dünya proleter devrim teorisi Marks'a dayanmakla birlikte bu teorinin yeni çağda (emperyalizm ve proleter devrimler çağında) yenilenerek geliştirilmesini ifade etmektedir. Lenin'i, Leninizm'i açıktan ya da kapalı reddeden akımlar yeni somut tarihsel koşulları es geçerek Leninizm'i, emperyalizm ve proleter devrimler çağının Marksizmi olduğu nesnel gerçeğini kabul etmezler. Bu durumda II. Enternasyonal oportünizminin anti-Marksist teorisini militanca savunurlar, savunuyorlar. II. Enternasyonal oportünizminin teorisini Marksizm-Leninizm karşısına çıkaranlar Marksizm'den zaten kopmuştur. Lenin boşu boşuna ''Troçkizm tersyüz edilmiş Menşevizmdir'' dememiştir. Menşevikler, II. Enternasyonal oportünizmi, Kautskycilik, Troçkizm, Karl Korsch, A. Bordiga, T. Cliff vb. gibiler kendi teorilerini Marksizm olarak sunarak Leninizm'e, Ekim Devrimi'ne, Lenin ve Stalin'e, sosyalizmin inşasına saldırmış, Marks'ın teorisinin terkedildiğini vs. iddia etmiş ve ardılları da aynı yolun ve propagandanın sürdürücüleri olarak proletarya sosyalizmine karşı savaşmaya devam etmişlerdir; bugün de tablo budur.


Bu temel tarihsel nesnel gerçeği yadsıyan oportünist akımlar, teorinin Lenin tarafından yeniden üretilmesini hiçe sayarak kendilerini Marks-Engels'in sadık (!) öğrencileri olarak sunmaya devam ediyorlar. Bu propaganda ile proleterya devriminin nesnel ekonomik ve toplumsal koşullarının emperyalist dünya sistemi içerisinde eksiksiz oluştuğunu, olgunlaştığını, emperyalizmin proletarya devrimlerin öngünü olduğunu, emperyalizmin en zayıf halkası ya da halkalarının kırılması yolundan sosyalizme geçilebileceğini reddiyorlar.


Lenin ve Leninizm de komünizmi Marks ve Engels gibi ''evrensel'', ''dünya tarihi planı üzerinde'' bir sorun olarak kavrar. Komünizmi proleter dünya devriminin zaferine, sosyalizmden komünizme geçmeye bağlar. Marks gibi Lenin de dünya devrimine önderlik edecek, sosyalizm ve komünizmi kuracak tek devrimci sınıfın kapitalizmin temel ve özgül ürünü olan proletarya olduğunu savunur.


Emperyalizm ve proleter devrimler çağı olan çağımızda, Marks-Engels döneminden farklı olarak SSCB'de ve sosyalist kampta sosyalizm başarıyla inşa edildi. Başta SSCB olmak üzere sosyalist kampta açlık, kıtlık, işsizlik yaşanmak bir yana, işsizlik, açlık, cehalet ve kıtlık ortadan kaldırıldı, sosyalist sanayi kurularak geliştirildi. Kısaca hatırlatmak gerekirse, kapitalizmin az geliştiği, % 80'ni köylü olan bir ülkede (Rusya), alt ve üstyapıda feodal kalıntıların güçlü olduğu bir ülkede; I. Emperyalist Genel Paylaşım Savaşı'ndan yenilgi ve yıkımla çıkmış, Ekim Devrimi'nin zaferiyle başlayan devrilmiş gericiliğin başlattığı iç savaştan, hakeza bir düzine emperyalist ülkenin işgaline uğramış, üretici güçlerin yıkılmış olduğu Rusya'da, emperyalist kuşatma ve saldırılara karşın sosyalist sanayileşme, tarımın sosyalist temelde örgütlenmesi, kültür devrimi gerçekleştirilmiş, yüksek bir kültürel seviye yakalanmış; dahası Avrupa'nın birinci, dünyanın ikinci sanayi devi haline gelebilmiş, Hitler'in faşist savaş aygıtını ezebilmiş bir ülke yaratılabilmiştir.


Burjuvazi ve Troçkist vb. akımların ismini bile duyduklarında çıldırdıkları ve baş düşman ilan ettikleri Stalin'in formüle ettiği şu yasa, SSCB somutunda da yaşam bulmuş, tarihsel deneyim tarafından doğrulanmıştır.


''Sosyalizmin bir temel ekonomik yasası var mıdır?

Evet, vardır. Bu yasanın ana çizgileri ve istemleri nelerdir? Sosyalizmin temel ekonomik yasasının ana çizgileri ve istemleri aşağı yukarı şöyle formülleştirilebilir: üstün bir teknik temel üzerinde sosyalist üretimi durmadan geliştirerek ve yetkinleştirerek, bütün toplumun durmadan artan maddî ve kültürel gereksinmelerinin azamî tatminini sağlamak.''


Marksizm'i bir dogma olarak kavrayanların onun diyalektik materyalist (felsefi) içeriğini kavramadıkları çok açıktır. Böyle olunca tarihsel ve toplumsal gelişmenin dönemeçlerini ve teorinin geliştirilmesini, eskimiş önermelerinin değiştirilmesi gerektiğini de reddederler. Marksizm'in tarihsel materyalizmi yadsınarak somut tarihsel gelişmeler, çağsal değişiklikler bilince çıkarılamaz. Onlar Marksizmin bilimsel karakterini anlamaktan uzaktırlar. Lenin, yeni çağ olgusu temelinde Marksizm'i geliştirirken Marksizm'in temel ilkelerine, özsel devrimci diyalektiğine dayandı, yani teoriyi geliştirme adına keyfiyetten yola çıkmadı. Marksizm'i yenileme adına, ''yaratıcı Marksizm'' adına onun diyalektik materyalist yöntemini, teorik temellerini, ilkelerini tasfiye etmedi, aksine buna dayanarak yeni çağın Marksizmini, Leninizm'i kurdu. Teori ile pratiğin birliğine dayanan politik mücadele ve eylemin başarısı, Büyük Ekim Devrimi'nin zaferinde ve sosyalist inşa sürecinde somutlaştı.


Bu tarihsel ve toplumsal ve evrensel olgulara karşın, burjuva kurnazlığına sığınarak, bu gerçekleri yok sayarak Marks'tan söz konusu alıntıyı yaparak Marksizm-Leninizm'e, Stalin ve sosyalist inşaya, III. Enternasyonal'e saldırmak teori ve tarih çarpıtıcılığından ve dünya proleter devrimine karşı burjuva cephede savaşmaktan başka anlama gelmez.


Bugün dünyamız küçülmüş kapitalist bir kente dönüşmüştür. Toplumsal üretici güçler, Marks ve Lenin döneminden çok daha yüksek bir gelişme aşamasına ulaşmıştır. Dünya bugün tarihte görülmemiş ölçekte kapitalist ve proleter olarak bölünmüştür. Üretimin toplumsal karakteri ile el koymanın kapitalist biçimi arasındaki uzlaşmaz karşıtlık ''küreselleşmiş'', alabildiğine keskinleşmiştir. Üretici güçler, üretim küresel ölçekte örgütlenmektedir. Üretim uluslararasılaşmıştır. Artık dünya pazarının ağı dışında bir köy bile kalmamıştır diyebiliriz. Üretim, bilimsel-teknik devrim, toplumsal sorunlar, çevre, uzay sorunsalı küresel ölçekte ele alınmak zorundadır. Kapitalizm ile sosyalizm, proletarya ile burjuvazi arasındaki mücadelenin nesnel temelini emek sermaye temel çelişkisi oluşturmaktadır. Ulusal sorunların, kültürel kimlik sorunlarının, çevre sorunu, anti-emperyalist demokratik halkçı sorunların çözümü bu nesnel temel üzerinde dünya proleter devriminine daha derin ve daha geniş bir çizgide bağlı hale gelmiştir. Merkezinde proletaryanın durduğu dünya devrim cephesi bağlamında proletarya ile halklar, ezilenler arasındaki bağlaşmanın maddi ve politik temeli daha keskin bir olguya dönüşmüştür...


Çağımızın, emperyalizm ve proleter devrim çağının tüm temel sorunları ancak ''dünya tarihsel planda'', ''evrensel ölçekte'' çözülmek zorundadır. Lenin'in çözümlediği çağ gerçeğinde proleter devrimin zaferi sorunu, bugün dünden çok daha yoğun, keskin pratik-politik bir soruna dönüşmüştür. Ekim Devrimi olgusu bu gerçeğin isyanı ve zaferi olarak pratikleşmiştir. Bugün tarihin hiçbir döneminde görülmediği kadar proleter devrimin ve sosyalist inşanın nesnel koşulları dünya ölçüsünde alabildiğine olgunlaşmıştır. Kapitalizmin ekonomik ve politik eşitsiz gelişme yasası daha da keskinleşmiştir. Kapitalist emperyalizmin en zayıf halka ya da halkalarının kırılması yoluyla (bu zayıf halka gelişmiş ya da az gelişmiş bir ya da birkaç ülke de olabilir) proleter devrimin zaferi, bu zafer ya da zaferlerin emperyalist dünya sistemi üzerindeki zincirleme devrimci gelişmeler yaratma olasılığı daha da yükselmiştir vb. Eklemekte yarar var; dünya proleter devrimin önderi ''ezilenler'', ''çokluk'' değil, enternasyonal proletaryadır.


Kısacası, Marks'ın söz konusu alıntısına dayanarak ya da dayanak noktalarından biri yaparak ''tek ülkede sosyalizm''in kıtlıkla, açlık ve sefaletle, cehalet ve yıkımla sonuçlanacağı ileri sürülemez. SSCB deneyiminden bunu görmekteyiz.


Daha fazla uzatmaya gerek var mı acaba!