11 Nisan 2024 Perşembe

“YARATICI MARKSİZM”, LENİNİZM, PARTİ VE TASFİYECİLİK II. BÖLÜM

 

YARATICI MARKSİZM”, LENİNİZM, PARTİ VE TASFİYECİLİK

II. BÖLÜM

Marksizm-Leninizm komünist partilerin ideolojik ve örgütsel birliğinin temelidir. Bu birlik, (irade ve eylem birliği) yalnızca Marksizm-Leninizm temelinde korunarak geliştirilebilir. Bu, yalnızca “20. asrın Marksizmi”nin değil, aynı zamanda “21. asrın Marksizmi”nin de emridir. Bizce Leninizm (Marksizm-Leninizm) yalnızca 20. asrın değil, 21. asrın da (yani emperyalizm ve proleter devrimler çağının) biricik bilimsel komünist ideolojisi ve proletaryanın kurtuluş hareketinin teorisi ve yol göstericisidir. Vurgulamak isteriz, “Marksist” kamuflajına bürünerek üstü kapalı, yarı-açık, kimi zaman açık bir biçimde propagandası yapılan çağın değiştiği, Leninizm’in ve Bolşevik parti teori ve pratiğinin eskiyerek, dahası iflas ederek aşıldığı propagandası postmarksizm denen sol liberalizmin iddiası ve ideolojik saldırısıdır. Parti içi ideolojik ayrılıkların Leninizm’de ve Bolşevik parti teorisi ve tarihsel pratiğinde olduğu gibi ele alınamayacağı, bunun “dogmatizm”i, “ilkesiz ayrılıkçılığı” temsil ettiği propagandası eleştirdiğimiz tasfiyeci oportünizmin açık ifadesidir. Çağımızın “ezilenler”in çağı, çağımızın Marksizminin ezilenlerin Marksizmi, “Marksist partiler”in “ezilenlerin Marksist partisi” olduğu propagandası Marksizm-Leninizm’in, proletaryanın, Leninist (Bolşevik) partinin ret ve inkarının çarpıcı ifadesidir. Bu propaganda ilkesiz birliği, ilkesizliği ilke katına yükselten oportünist bağlaşmanın çizgisini ifade etmektedir.

Komünist partiler farklı sınıfların, ideolojilerin, siyasal çizgilerin, hiziplerin, oportünist sapmaların, oportünist uzlaşma “ustaları”nın barış içerisinde bir arada yaşadığı bir federasyon değildir ve olamaz. Marksist-Leninist partiler tek sınıfın, proletaryanın partileridir. Proletarya partileri, proletaryanın (iç ve uluslararası arenada komünizm nihai amacına bağlanmış) devrim ve sosyalizm kavgasının önderi olan partilerdir. Farklı sınıf ve tabakaların ittifakına, oportünist eğilim ve kliklerin uzlaşmasına ve bir arada yaşamasına dayanan parti modelleri, teori ve pratikleri dosdoğru Marksizm-Leninizm’in yadsınmasıdır.

Tarihsel olarak Marksizm’in ortaya çıkışından bu yana süregelen süreçte, Marks ve Engels’in, Marksizm’in ve çağımızın Marksizmi olan Leninizm’in ideolojik düşmanlarının komünist öncülük teori ve pratiğine saldırarak geldiğini, dahası, bu saldırının “Marksizm” kılıfıyla Marksizm’i içerden bozarak ve proletarya partilerini içeriden ele geçirerek Marksizm-Leninizm’e karşı savaşımını ısrarla sürdürdüğünü bir an bile unutamayız. Bu saldırı harekatı Lenin, Bolşevik parti, III. Enternasyonal, proletarya diktatörlüğü ve sosyalist toplumun kuruluşu, Stalin söz konusu olunca daha derin, kapsamlı, sert, karmaşık söylemlere de bürünegelmiştir. Kuşkusuz ki bu saldırı harekatının en tehlikeli sacayağı Marksist-Leninist partilerin içeriden ele geçirilerek tasfiye edilmesidir. Bu tasfiyeci eğilimin bilinçli ya da bilinçsiz gelişmesi ve geliştirilmesi için özünü değiştirmez; burada önemli ve belirleyici olan sürecin nesnel anlamıdır...

Komünist partileri oportünist eğilim ve unsurların ya da oportünistlerle komünistlerin birliği olarak gören, Bolşevizmin oportünizmden arınarak gelişme yasasını ret ve inkar eden teori ve pratiğin temsilcisi (ideolojik olarak burjuvaziye bağımlı) küçük burjuvazidir. Üretimdeki ikili niteliği gereği küçük burjuvazi proletarya ile burjuvazi arasında sürekli yalpalar, bir elini proletaryaya diğer elini burjuvaziye uzatır; sınıflar arası uzlaşma, barış içinde bir arada yaşama bu sınıfın karakteristiğidir.

İnanacak olursak, Leninist parti teorisi, “iflas etmiş, aşılmış 20. yüzyılın Marksizmi”nin parti teorisi ve pratiğidir. Ancak Dogmatik Marksizme karşı” mücadele içerisinde “yaratıcı Marksizm”le söz konusu teori ve pratik ılmıştır. Dolayısıyla parti yaşantısındaki ideolojik ayrılıklar artık Lenin ve Stalin’in partisinde çözüldüğü gibi ele alınamaz. Marksizm bir çeşitliliktir, “Marksizm tabanında” bulunan akımlar, Marksizmin değişik eğilimleri ve mezheplerini oluşturmaktadır. Yaratıcı Marksistler”in, “komünist”lerin, “sosyalistler”in görevi buMarksist eğilimler”i birleştirmektir. Görev, 21. yüzyılın Marksizmi ve sosyalizmi” çizgisinde “ilkesiz ayrılıkçılığa” karşı savaşmaktır...

İster açık isterse dolaylı ve yarı dolaylı yapılsın, farklı sapmaların, çizgilerin partide bir arada yaşaması teorisi; ideolojik ayrılıkları Leninist parti ilkesi ve yöntemleriyle çözerek aşmak yerine oportünist uzlaşmalarla durumu idare etme politikasıdır. Bu politika ilkesizliği, idareimaslahatçılığı, “yaşa ve yaşat” (Lenin) oportünizmini, oportünist çürümeyi temsil eder.

Hangi biçimlerde ortaya çıkarsa çıksın bu “yenilik”,yaratıcılık” Leninizm’in, Leninist parti teori ve pratiğinin ve Uluslararası Komünist Hareket’in (UKH) tarihsel deneyiminin ret ve inkarıdır. Dogmatizm”e karşı mücadele sloganı ile meşrulaştırılan bu ideolojik saldırganlık gerçekte devrimci ve komünist parti ve örgütleri tehdit eden en büyük tehlikeyi de gözlerden gizlemekte, hedef saptırmaktadır. Oysa yalnızca Türkiye ve Kürdistan’da değil, dünya çapında da devrim ve komünizm mücadelesine karşı en büyük tehdit sol liberalizmdir. “Dogmatizm”e karşı mücadele adına bu tehdit, saldırı, revizyon, tasfiyecilik gözardı edildiği gibi Marksist Leninist Komünist Hareket bağlamında da 1990’ların ikinci yarısında ortaya çıkan, gelişen, tasfiyeci oportünizmin egemenliğine dönüşen ana yöneliş ve yıkım örtülerek meşrulaştırılmaktadır...

Bu propaganda yenilgi ve gericilik yıllarının ürünü tasfiyeciliğin ve izleyicilerinin propagandasıdır. Objektif olarak bu, proletaryadan, Marksizm-Leninizm’den kesilen umutların, irade kırılmasının, yenilgiye teslim olmanın, yılgınlığın ifadesidir. Bu olgunun, tasfiyeci oportünizme, post-Marksist, ezilenci oportünist ideolojik-siyasi saldırganlığa teslim olmanın ötesinde bir anlamı yoktur. Yoktur ama tasfiyeci oportünizm bu kopuş ve ideolojik dönekliği “dogmatizm”e karşı mücadele, yaratıcı Marksizm” olarak propaganda etmede başarılıdır. Bu başarı, ne yazık ki Türkiye komünist hareketinin Leninist tarihsel geleneğine, parti teorisi ve pratiğine de yazılan tasfiyeci reddiyenin başarısıdır. Vurgulamak isteriz: Leninist parti teorisi ve modelinin aşıldığı, “ideolojik ayrılıkların Bolşevik partideki gibi ele alınamayacağı” teori ve propagandası tasfiyeci oportünistlerin “yaşa ve yaşat” ilkesi üzerinde kurduğu irade ve eylem birliğinin somutlaşmış ifadesi; fiili durumu yasa katına yükselterek iktidarını güvenceye alma politikasıdır. Fakat sorunu salt bu olguyla sınırlamak cehalet olur, söz konusu oportünizm, “sosyalizmin sorunları, tarihten ders çıkarma, yaratıcı yenilenme” vs. adı altında Leninizm’e, III. Enternasyonal’e, Stalin ve Bolşevik Parti’ye reddiye yazmaya dayanan tasfiyeci oportünist yönelişle bağlıdır. Zamanla bu olgu daha çıplak ortaya çıkacaktır. Bu alandaki ilkesel ve ideolojik ayrılıklar işin temelini oluşturmaktadır. “Yaşa ve yaşat” oportünizmi, Marksizm-Leninizm’den kopuşun, tasfiyeciliğin, inkarcılığın tipik ifadesidir.

Teoriye, tarihsel deneyime, kendi öz deneylerine eleştirel dayanarak sorunları Marksist-Leninist çizgide çözemeyen, dahası bunu ret eden tasfiyecilik sürece yayılmış bir biçimde ilkesiz oportünist uzlaşmalarla komünist hareketi sürekli silahsızlandırmış, bunu da “dogmatizme”, “muhafazarlığa”, “idareimaslahatçılığa”, “ideolojik-teorik çerçevesi aşılmış bir tarihsel döneme”, “ideolojik tutuculuğa”, “ilkesiz ayrılıkçılığa” karşı mücadele kılıfıyla, “tarihten ders çıkarma”, “teorik açıdan birleştirici bir görüş açısına sahip olma”, “teori ile yeni bir tarzda ilişkilenme” adına komünist hareketi yolundan çıkarmıştır. Proletaryanın geçici yol arkadaşları tarafından temsil edilen tasfiyeci oportünizm komünist hareketi silahsızlandırmada oportünizmin bir türü ama oldukça tehlikeli bir türü olan eklektisizm* silahına da etkin bir tarzda yaslanarak yolu düzlemiştir. Nitelik kaybı post-Marksist, ezilenci oportünist, tasfiyeci bürokratik elitisizme ve eğilimlere, Troçkist propagandaya hizmet ederek yolu açarken, tasfiyecilik de komünist nitelik kaybını hızlandırarak ana doğrultuyu yıkarak birbirini tamamlamıştır.

Lenin’in, revizyonizmin değişik eğilimlerini eleştirirken söylediğiBirleşmeden önce ve birleşebilmemiz için, en başta sağlam ve kesin sınır çizgileri çekmemiz gerekiyor. Aksi takdirde, birliğimiz tümüyle hayali olacak, hüküm sürmekte olan kafa karışıklığını gözlerden saklayacak ve onun köklü bir tarzda ortadan kaldırılmasını önleyecektir.'' (iba) sözlerini “Türkiye devrimci hareketinde daima ve sürekli ilkesiz ayrılıkları haklı çıkarmak için başvurulan Lenin’in pasajının çok büyük bir değeri yoktur. Lenin’in o bilinen… görüş açısı Rusya açısından iyidir, güzeldir, somut bir ihtiyacı yanıtlar, ama Türkiye açısından şuna emin olun ki ağırlıklı bir değeri yoktur.” değerlendirmesi, Leninist/Bolşevik parti teori ve pratiğine (aynı zamanda Leninizm ile devrimci-demokrasi arasındaki ayrım çizgilerine) yazılan reddiyenin çarpıcı ifadesi ve tasfiyeciliğin teorik temelini, ideolojik ve ilkesel temelini büyük bir açıklıkla ortaya koymaktadır.

Uzun yıllardan beri savunulagelen tasfiyeci ilkesizliğin, anti-parti, anti-leninist politikanın Bernstein’den başlayarak tarihsel temellerini ve evrimini bir sonraki yazımızda ortaya koyacağız.


* “Marksizmin oportünist çarpıtmasında diyalektiğin eklektik çarpıtması, yığınları en büyük kolaylıkla aldatan çarpıtmadır; eklektizm, yığınlara aldatıcı bir doygunluk verir; sürecin bütün yönlerini, bütün gelişme eğilimlerini, bütün çelişik etkileri vb. hesaba katıyormuş gibi görünür; ama aslında, toplumun gelişmesi üzerine hiçbir tutarlı ve devrimci düşün vermez.” (Lenin, bkz. Devlet ve Devrim)

DEVAM EDECEK

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder