“Güneye
ve batıya yönelik yüz yıllık Germen hamlesini durduruyoruz ve
bakışlarımızı doğuya çeviriyoruz… Bu gün Avrupa arazisinden
bahsederken, hepsinden önce Rusya’yı ve ona tabi olan komşu
ülkeleri kastediyoruz.” (HİTLER)
”Totaliter
bürokrasi için Ukrayna SSC’si bir finansal birimin yönetim kolu
ve Sovyet askeri üssü olmuştur. Kremlin’in
tüm ezilen halklara, kolonilere, yarı-kolonilere karşı bugünkü
tavrı emperyalist devletlerden farksızdır. Batı
Ukrayna’da kitlelerin Kremlin’e karşı olan eski güven ve
sempatisinden eser kalmamıştır. Sadece umutsuz pasifist blokçular
Ukrayna’nın birleşmesinin ve özgürlüğünün barışçıl
diplomatik ilişkilerle olabileceğine inanabilir. Ukrayna’daki son
‘iskan’ katliamından sonra, kanımca şu an tek bir slogan
olabilir:
Birleşmiş, özgür ve bağımsız işçilerin ve köylülerin
Sovyet Ukrayna’sı.”
(Troçki)
ÇARLIK’TAN
SOVYETİK ÇÖZÜME...
Ukrayna
krizi ve Rus işgalinin gündemde olduğu günümüzde, Nazilerin ve
neo-Nazilerin Ukrayna'daki geçmişleri üzerinde durmak ve
Troçki'nin, Troçkizmin politikasını değerlendirmek oldukça
yararlı olacaktır.
Ön
bir hatırlatmayla başlayalım.
Çarlık
Rusya’sı uluslar hapishanesiydi. Rusya çok uluslu bir ülkeydi.
Sömürge ve ezilen bağımlı uluslar ve ulusal topluluklar Çarlığın
ulusal zulmü altında inliyordu. Bu hapishaneyi yerle bir eden Rusya
proletaryası, Ekim Devrimi oldu. Ukrayna Ekim Devrimi’nin açtığı
yolda sosyalist bir cumhuriyet oldu. SSCB on altı cumhuriyetten ve
sayısız özerk bölgeden oluşan bir ülkeye dönüştü. Böylece
SSCB eşit haklara sahip, istediklerinde ayrılma hakları da olan
özgür ulusların gönüllü birlikteliğine dayanan bir ülke
haline geldi; ki, bu tarihte bir ilkti ve bu ilki gerçekleştirme
onuru Sovyet proletaryası ve halklarına aittir. Emperyalist
kapitalizm koşullarında gerçekleşmesi olanaklı olmayan bu
tarihsel atılım ve zafer Marksizm-Leninizm, Bolşevik Parti, Ekim
Devrimi ve sosyalizm sayesinde kazanıldı. Lenin ve Stalin
önderliğinde kapitalist ve yarı-feodal sömürüden, sömürgeci
ulusal zulümden kurtularak sovyet cumhuriyetler birliği olarak
kurulan bu birlik, II. Emperyalist Dünya Savaşı ve Hitler
faşizminin işgaliyle sınandı ve görkemli kudretini gösterdi.
Oysa emperyalizmin, faşizmin ve Troçkizmin bel bağladığı
şeylerden birisi de farklı ulusların SSCB’ye, Bolşevizm’e,
‘’Stalinizm’’e karşı ayaklanmasıydı. Bu kuvvetler ve
başını Troçki’nin çektiği Beşinci Kol, SSCB’de
milliyetçiliği kışkırttı, organize etti, maddi ve manevi olarak
destekledi. Bu karşı-devrimci saldırgan kışkırtma SSCB’ye
ağır zararlar verdi. Buna karşın iç ve dış gericilik sefil
amacına ulaşamadı.
Kuşkusuz
ki bu süreç, basit bir şekilde gerçekleşmedi; son derece
karmaşık, derin bir tarihsel arka planı olan ulusal sorunun çözümü
Bolşevizm’in parlak ve yaratıcı önderliğiyle çözüldü.
Devrilmiş gericilik, NEPMAN’lar, kulaklar, yerel milliyetçilikler,
5. kol, emperyalizm ve faşizmin önderliğinde ulusal sorunun
sosyalist çözümüne karşı sürekli saldırdı... Fakat
sosyalizmin zafer dolu yürüyüşü ulusal sorunların sosyalist
çözümünü kendisini dünyaya kabul ettirdi. Ukrayna sosyalizm
sayesinde hızlı bir sosyalist kalkınma süreci yaşadı; ulusal
varlığını güvence altına aldı, ulusal kültür ve dilini
özgürce geliştirdi. Lenin ve Stalin önderliğinde Bolşevikler
başta egemen ulus (Rus) şovenizmi olmak üzere milliyetçiliğin
her türüyle ısrarla mücadele etti. Marksist_Leninist
teoriye uygun olarak, sosyalist inşa sürecinde, uluslar arasındaki
tarihsel eşitsizliği gidermeye özel önem verdi. Sayısı 5 ila 10
bine düşmüş, yok olmaya giden ulusal topluluklar kendi
kültürlerini, dillerini özgürce kullanarak yok olmaktan
kurtuldular. Tüm bunlar sosyalizmin görkemli kazanımlarıydı. Ve
Rusya gibi dev ve karmaşık bir ülkede ulusal sorunun çözümünde
Bolşevik çözümün yaşama geçirilmesinde Stalin, ‘’Stalinizm’’
başlıca rolü oynadı.
2014
yılında Ukrayna’da neo-Nazi bir darbe gerçekleştirildi. Darbeyi
örgütleyen ABD ve NATO’ydu. Böylece, Ukrayna’da kitlesel
desteği sınırlı (% 1 ile % 3 arası) olmakla birlikte, neo-Nazist
politik-askeri kuvvetler, devlet aygıtını ele geçirmeyi başardı.
Ukrayna’nın neo-faşist hareketinin kökleri, Hitler’in
Ukrayna’yı işgali dönemine dayanır. Hitler Ukrayna’da da
Nazist para-militer güçleri örgütledi. Ukraynalı Naziler Hitler
güdümünde Hitlercilerle birlikte milyonlarca Ukraynalıyı,
Rusyalıyı, Polonyalıyı ve Yahudi’yi katleder. Ukrayna’nın
neo-Nazist vurucu güçleri, o dönemin soykırımcı faşist
katiller çetesinin mirasını sahiplenmekte ve bugün de aynı
Nazist sembolleri kullanmaktadır. Amerikancı, NATO’cu faşist
darbe sonrası, neo-faşist hareket resmileştirildi; faşist
semboller, isimler vb. her tarafı kaplamaya başladı. Ukraynalı
Hitler işbirlikçileri ulusal kahraman, özgürlük savaşçıları
ilan edildi.
STEPHAN
BANDERA VE ‘’UKRAYNA İSYAN ORDUSU’’ GERÇEĞİ NEYDİ?
Bu
tarihe bir göz gezdirmek yararlı olacaktır. Bu tarih, aynı zaman
da ‘’Bolşevik-Leninist’’ geçinen Troçkizmi kavramak
bakımından da zengin dersler sunmaktadır.
Troçki,
‘’Stalinizm’’i (SSCB, sosyalist devlet) faşizmin bir türü,
Hitler’in esinlendiği ve Nazizm’den daha tehlikeli ve öncelikle
yıkılması gereken bir devlet olarak propaganda etti. Troçkist IV.
Enternasyonal ve liderleri Troçki’den sonra da bu çizgiye sadık
kalarak SSCB’ye karşı mücadele ettiler.
Aşağıda
gerek II. Dünya Savaşı sürecinde, gerekse de 1945 sonrası
süreçte Ukrayna’daki soykırımcı faşist çetelerin (Ukrayna
İsyan Ordusu-UPA,
kurucu lideri Stepan
Bandera’dır)
faaliyetlerine ve Troçkizmin bu çeteleri nasıl desteklediğine
açıklık getirecek geniş aktarmalar yapacağız. Ki bu bilgi ve
veriler, değerlendirmeler oldukça önemli ve aydınlatıcıdır.
Doğrudan
Troçki’nin değerlendirmelerine geçmeden önce Ludo
Martens'in
konu hakkındaki şu değerlendirmesini birlikte okuyalım.
''Mandel
Ukraynalı Nazileri Savunuyor
Şimdi
de ikinci dünya savaşından bu yana Troçkistlerin
‘politik devrim’ adına hangi politik ve sosyal güçleri
desteklediğini görelim.
Naziler
1941 yılında Sovyetler
Birliğini işgal ettiklerinde Ukrayna’da
nazi uşağı bir milliyetçi hareket kurdular. Bu
hareket yüzbinlerce Yahudi, Polonyalı ve komünisti katletti. 1944
yılında, Naziler çekilirken, Kızıl ordu hatlarının gerisinde
Alman subayların yönetimindeki Ukraynalı faşist gruplarını
saldılar. Mandel
grubu bu nazi karşı devrimini ‘antibürokratik politik devrimin’
bir parçası olarak göstermiştir! İnanılmaz mı? Hükmü
kendiniz verin:
1988 Mandel şunu
yazıyor: ‘İkinci
dünya savaşı boyunca, 4. Enternasyonal’in Ukrayna milliyetçi
hareketinin potansiyelini görmezden gelmesi ağır bir hataydı.
Enternasyonal Ukrayna’da devrimci bir ulusal kurtuluş hareketinin
varlığından ancak savaştan beş yıl sonra haberdar oldu,
o sırada Ukraynalı gerillalar son muharebelerini veriyordu.’[34]
Burada
Troçkistler kendilerini doğrudan Nazilerin hizmetindeki ajanlar
olarak ele vermektedir.
Troçkistler ayrıca1945’den
itibaren amerikan
gizli servisi tarafından yayılan Ukraynalı
milliyetçilerin ‘hem
Hitler’e hem Stalin’e karşı’ savaştıkları yalanına da
sahip çıktılar.
Peki, gerçek
neredeydi?
Gerçek,
Doğu Cephesi’nde savaşmış bir
Alman Waffen-SS subayı’nın Ukrayna’da yaşadıklarını
anlattığı günlüğünde bulunabilir.
Subay Ukrayna halkının ‘işgal sırasında Almanların uyguladığı
politikadan büyük hayal kırıklığına uğradığını’
yazmaktadır. Geri çekilmeden önce Alman ordusu Ukraynalılardan
oluşan ve Alman subayları tarafından yönetilen Waffen-SS Galiçya
Divizyonu’nu kurdular. Ukrayna İsyancı Ordusu’nun başı
Melnik, ‘iki cephede, hem Sovyetlere hem de Almanlara karşı
(Çekilmekte olan Almanlara karşı) savaşma çok sorumluluk isteyen
kararını’ aldı. Nazi subayı ‘Ukraynalılarla’ haziran
1944’de Kızıl Ordu’ya karşı girdiği muharebeleri de
değerlendiriyor: ‘Bir
ortak düşmana karşı omuz omuza savaşmakta oluşları,
Alman-Ukraynalı ilişkilerinin tarihine yeni bir boyut
vermektedir.’[35]
Waffen-SS’in
öncülük ettiği, bu Troçkist 'politik devrim' gerçekten de
gözyaşartıyor![36] ''
( Troçkizm:
CIA’in Hizmetinde Sosyalist Ülkelere Karşı, 20
Ekim 1992, Etudes Marxistes, Ludo
Martens, Stalin Çeviri Grubu tarafından Türkçeye çevrilmiştir. )
Şu
açıklayıcı bilgiler, Martines'in saptamalarıyla uyumludur:
''Ukrayna
İsyan Ordusu (Ukr.
Ukraїnska povstanska armіya/Kısaca UPA) - Ukrayna'da II.Dünya
Savaşı sırasında Nazilerin desteği
ile örgütlenen ve ülkedeki tüm etnik gruplara karşı katliam ve
soykırım hareketlerine girişen milliyetçi ordu.[1] Ekim
1942'de teşkilatlanan ordu özellikle 1943'te Ukrayna Reich
Komiserliği'yle birlikte Ruslara, Polonyalılara, Yahudilere ve
diğer etnik azınlıklara karşı sistemli bir imha politikası
uyguladı.
Ukrayna
İsyan Ordusu'nun en önemli örgütleyicilerinden biri Nazi
Almanyasının finansal desteğine sahip Stepan
Bandera'ydı.
Milliyetçi Stepan
Bandera, Taras
Borovets (Taras
Bulba) ve Andrey
Melnik'in
öncülüğündeki Ukrayna İsyan Ordusu II. Dünya Savaşı'nda
özellikle Volin
Katliamı olmak
üzere Ukrayna topraklarında pek çok soykırım hareketinde rol
oynadı.’’
(Vikipedi, özgür ansiklopedi)
Martens'in
yukarıdaki açıklaması, (Ukrayna krizi ve Rus işgalinin gündemde
olduğu günümüzde) Nazilerin Ukrayna'daki geçmişleri üzerinde
durması bakımından önemlidir. 2014 yılında ABD, Almanya, AB
tarafından örgütlenen neo-Nazi darbe ile iktidarın ele
geçirildiğini biliyoruz. Ukrayna'da Nazist hareketin tarihsel
olarak ciddi bir temelinin olduğunu görmekteyiz. Ukrayna'da
darbeyle kurulan neo-nazist faşist diktatörlüğün faşistler
öncülüğünde gerçekleştirilmesi rastlantı değildir.
Geçmeden
ekleyelim, Mandel gerçek dışı bir açıklamayla Ukrayna'daki
''gerilla hareketi''nden haberdar olmadıklarını, bunu beş yıl
sonra öğrendiklerini söyleyerek, Troçkizmin o süreçteki suç
ortaklığını gizlemeye çalışmaktadır.
Troçki
ömrünü Ekim Devrimi'nin kazanımlarını yok etmeye adadı ve bunu
da ''Stalinizme karşı mücadele'' olarak kılıfladı. Şu sözler
Troçki'ye aittir:
”Totaliter
bürokrasi için Ukrayna
SSC’si bir finansal birimin yönetim kolu ve Sovyet askeri üssü
olmuştur. Kremlin’in tüm ezilen halklara, kolonilere,
yarı-kolonilere karşı bugünkü tavrı emperyalist
devletlerden farksızdır.
Batı Ukrayna’da kitlelerin Kremlin’e karşı olan eski güven ve
sempatisinden eser kalmamıştır. Sadece umutsuz pasifist blokçular
Ukrayna’nın
birleşmesinin ve özgürlüğünün barışçıl diplomatik
ilişkilerle olabileceğine inanabilir. Ukrayna’daki son ”iskan”
katliamından sonra, kanımca şu an tek bir slogan olabilir:
Birleşmiş, özgür ve bağımsız işçilerin ve köylülerin
Sovyet Ukrayna’sı.”
(Troçki’den
aktaran,Türkiye Direniyor sitesi, iba.)
SSCB’yi,
proletarya diktatörlüğünü, sosyalizmi emperyalist devletlerden
farksız ilan eden Troçki, tipik bir anti-komünist olarak
konuşmaktadır.
Bu
perspektif ve politika Troçki'nin eylemine damgasını basmıştır
ve Troçki'den sonra da Troçkizmin eylemine yol göstermeye devam
etmiştir. Bu propaganda faşist ve emperyalist propagandadan
ibarettir. Bu sözlerin her yerinden iftira, sınıf düşmanlığı,
sınırsız kin fışkırıyor. Dışarıdan emperyalizm ve faşizmin
saldırısı, içerden SSCB'yi parçalayacak Beşinci Kol'un
saldırıları birleşiyor ve Troçki buna ''Bolşevizm/Leninizm''
diyor.
Troçki'nin
Hitler faşizminin SSCB'yi işgale hazırlandığı 1940 yılındaki
şu açıklamasını hatırlayalım yeniden:
‘’
‘Sovyet
işçilerine, köylülerine, askerlerine’, ‘Aldatılıyorsunuz’
başlığı altında bir mesaj yayımladı. .... Troçki, Sovyet
işçileri ile askerlerine şunları söylemektedir: ‘Gazeteleriniz,
kardeş kaatili Stalin ile ahlaksız komiserlerinin, sekreterlerinin
ve G.P.U. memurlarının çıkarına yalan söylüyor size.’
‘Başınızdaki bürokrasi yurtiçinde kanlı ve acımasızdır,
ama emperyalist devletlerin karşısında korkaktır.’ Stalin'in
yüzsüzlükleri Sovyetler Birliğine karşı bütün dünyada
beslenen sempatiyi yok etmekte, ülkeyi yalnız bırakmakta,
düşmanları güçlendirmektedir; bu rezaletler ‘Sovyetler
Birliğinin karşılaştığı tehlikenin asıl kaynağıdır.’ İşçiler
ve askerler, ‘devletleştirilmiş sanayi ile kollektifleştirilmiş
ekonomiyi dünya burjuvalarına hiç bir zaman teslim etmemelidirler,
çünkü ancak bu temel üzerine yeni ve daha mutlu bir
toplumu kurabilirler
hala.’
.... Ama
‘Ekim ihtilalinin’ getirdiği bu ‘kazançlar’dan halk ancak,
Çarlık bürokrasisine karşı bir zamanlar yaptığı gibi, Stalin
bürokrasisine karşı da mücadele edebileceğini gösterdiği zaman
yararlanabilirdi.'' (I.
Deutscher, Troçki, C. III,
Kovulan Sosyalist, s. 559-560, iba.)
Bu
açıklamayı yeniden yorumlamak gerekmiyor ama ‘'Ekim
ihtilalinin’ getirdiği bu ‘kazançlar’dan halk ancak, Çarlık
bürokrasisine karşı bir zamanlar yaptığı gibi, Stalin
bürokrasisine karşı da mücadele edebileceğini gösterdiği zaman
yararlanabilirdi.''
açıklaması,
Ukrayna için de söylenmekte ve bunun yolunun da ''Birleşmiş,
özgür ve bağımsız işçilerin ve köylülerin Sovyet
Ukrayna’sı''ndan geçtiği vurgulanmaktadır.
Burada
SSCB emperyalist, faşist, sömürgeci devlet olarak olarak lanse
ediliyor. SSCB'nin yıkılması gerektiği ve Ukrayna'nın
''Birleşik, özgür ve bağımsız işçilerin ve köylülerin
Sovyet Ukraynası''nı kurması gerektiği; Ukrayna proletaryası ve
emekçilerinin ''Ekim Devrimi''nin kazanımlarından ancak bu koşulla
yararlanabileceği iddia ediliyor ve ayaklanma çağrısı yapılıyor.
İşte Ukrayna burjuva milliyetçi hareketinin desteklenmesi, daha
sonra ''Ukrayna İsyan Ordusu'' denen Nazi çetelerinin desteklenmesi
bu biçim/''sol'' söylemle kamufle edilerek meşrulaştırılıyor.
Tablo net: Faşizm SSCB'yi yıkmak istiyor. Hitler ne pahasına
olursa olsun Ukrayna'yı işgal etmeye hazırlanıyor. Yerli faşist
kuvvetlerden faşist çeteler örgütlüyor. Soykırım yapılıyor.
Amaç belli; ''Stalinizmi yıkmak!'' Troçki ve Troçkistler de diğer
yandan ''Stalinizm''i yıkmak için savaşmakta; gerçekte iki
müttefik güçle, daha doğrusu faşizmin piyonu haline gelmiş
Troçkistlerin tepe tepe kullanılması gerçeğiyle karşı
karşıyayız. Troçki bu politikasına ''Enternasyonalizm'',
''ulusal sorunun sosyalist çözümü'' vs. diyor.
Devam
edelim.
Troçki'nin
Hitler'le yaptığı anlaşmalar var. Troçki'nin Hitler'e vaad
ettiği şeylerden birisi de Ukrayna'nın Nazi Almanyasına
verilmesidir. Troçki, Hitler'in SSCB'yi yıkmasından sonra yeni
''Bolşevik/Leninist'' lider olarak iktidarın başına
getirileceğini bekliyor ve ''Stalinsizleştirilmiş''
Bolşevik/Leninist (!) ''Yeni Sovyetler Cumhuriyeti''nin lideri
olacağını (aslında Hitler'in sömürgeleştireceği, başına
kukla bir yönetimi atayabileceği bir cumhuriyet!) düşünüyor ve
buna hazırlanıyordu. Stalin ve SSCB bu olguyu yakından biliyordu.
(Troçki'nin cezalandırılmasında bu faktör, temel bir rol oynamış
olmalı.)
Troçki'nin
stratejisi belli: ''Stalinizm''i yıkmak. Ülkenin başına geçmek.
SSCB'de 5. Kol tasfiye edilince Troçki'ye kalan tek seçenek,
SSCB'nin faşist kamp tarafından yenilmesi, böylece SSCB'de
Troçkist bir diktatörlük kurmak imkanı için savaşmak oldu.
Bu
bir abartı, gerçeklerin ''Stalinist''lerce çarpıtılması,
dosdoğru bir yalan olabilir mi?
O
halde birlikte okuyalım, bakalım Troçki neyin peşindeymiş.
''Moskova
mahkemeleri şaşkına dönen dünyanın bütün dikkatini üzerine
çekerken toplama kamplarında yapılan kıyımlar hemen hemen
kimseyi ilgilendirmiyordu. ... Mahkemelerdeki terörün, büyük
terörün ancak küçük bir bölümü olduğunu Troçki herkesten
iyi biliyordu; arkada nelerin olup bittiğini kestirebiliyordu. Ama
bütün gerçeği bilmesine yine de imkan yoktu; gerçeği bilseydi
bile ömrünün son kalan birkaç yılı bu işlerin büyüklüğünü
bütün sonuçlarıyla kavramasına yine de yetmezdi. AntiStalinist
güçlerin bozulmamış bir şekilde, siyasi bakımdan güçlü
olarak yine de ortaya çıkacaklarını, ve özellikle savaş
sırasında Stalin'i devireceklerini, savaşı zaferle ve devrimci
sonuçlarıyla birlikte bitireceklerini umuyordu.
Eski Bolşevizmin dirileceğini, çünkü Stalin'in bunlara karşı
durmadan açtığı haçlı seferleriyle bilmeden onlara yardım
ettiğini sanıyordu.
Bütün anti Stalinist güçlerin ortadan kalktığının,
Troçkizmin, Zinoviyevizmin ve Buharinizmin, eski Atlantis kıtası
gibi, politika sahnesinden silinip süprüldüğünün, ve kendisinin
de Atlantis kıtasından arta kalan tek canlı olduğunun farkında
bile değildi.''
(I. Deutscher, Troçki C. III, s. 490-491, iba.)
Açık
ki Troçki'nin tek bel bağladığı şey, faşist kampın zaferiydi.
SSCB'nin savaşta yenileceğini ısrarla propaganda ediyordu.
SSCB'nin yenilgisi ile iktidarı ele geçireceğini düşünüyor ve
hedefliyordu.
Deutscher'in
iddia ettiği gibi sorun hiçbir biçimde Troçki'nin ''iç
muhalefetin'' (5. kol'') yok edildiğinin farkında olmaması vs.
falan değildir. Troçki bunu Deutscher'den bin kez daha iyi
bilmekteydi. Deutscher, Troçki'yi kurtarmaya
çalışıyor. Troçki'nin faşizmle işbirliği içinde SSCB'nin
savaşta yenilgisi için savaştığını, savaşın ardından
Hitler'in yardımıyla iktidarı hedeflediğini gizlemeye çalışıyor.
Deutscher, Troçki'nin aç kurt saldırganlığını Troçki'nin
masum
bir zaafı (''sanıyordu'') olarak gösteriyor.
Troçkizmin
stratejisi ve bu stratejinin hizmetinde olan taktikleri, Ukrayna
gerçeğinde de ete kemiğe bürünmüştü.
1930'ların
ünlü mahkemelerinde sanıklar bu gerçeği itiraf etmiş
bulunuyorlardı.
İşte
birkaç örneği:
Tuhaçevsky:
”1935/1936
kışında, Pyatakov bana Trotski’nin SSCB’nin savaçta yenilmesi
teminatını vermemizi istedi; Ukrayna’yı Almanlara ve Primorye’yi
Japonlara vermemiz anlamına gelse bile SSCB’nin yenilgisine hazır
olmak için, SSCB içi ve dışı tüm güçlerin hazır olması
gerekir.”
Buharin:
”1934
kışında Radek bana Trotski’den yönergeler alındığını,
Trotski’nin Almanlara Ukrayna’dahi belirli toprak tavizleri söz
verdiğini söyledi. Ben buna karşı çıktım. Radek’in
Trotski’ye mektup yazmasının ve fazla ileri gitmesini
söylemesinin elzem olduğunu düşünüyordum. Trotski’nin bakış
açısı hem siyasi hem taktiksel olarak uygunsuzdu.
Pyatakov:
Önce,
Alman faşistleri Trotskist-Zinovievist bloka karşı olumlu bir
tavır takınmaya ve eğer savaştan önce veya savaş sırasında
iktidara gelirlerse destek vermeye söz vermişti. Ama karşılığında,
faşistler bu tazminatı alacaklardı: Alman çıkarlarına ve dış
politikada Alman hükümetine karşı genel olarak olumlu bir tavır;
toprak tavizleri- özellikle, üstü kapalı bir şekilde ‘Ukrayna
milli burjuva güçlerinin self-determinasyonu durumunda direnmemek’
Vyshinsky:
Bu ne anlama geliyor?
Pyatakov:
Üstü
kapalı bir şekilde Radek, eğer Almanlar bir Ukrayna hükümeti
kurarsa, Alman bir yönetici-general tarafından değil bir piyon
tarafından yönetmesi durumunda Trotskist-Zinovievist blok buna
karşı çıkmayacaktır.”
Vışinskiy:
Peki,
ya savaş esnasındaki bölücü eylemler?
Pyatakov:
Bu, son aşamaydı... Askeri
bir saldırı durumunda, ülkede harekete geçecek olan Troçkist
örgütün yıkıcı güçleri, doğrudan Alman faşizminin
rehberliğinde hareket etmeden diğer güçlerle koordine olacaktı.
Sovyetler Birliği’nde bölücü ve sabote edici faaliyetler
yürütecek, olan Troçkist-Zinovyevci örgüt, Alman
Genelkurmayı’nın da onayladığı Trotskiy talimatları
doğrultusunda hareket edecekti.’’
Bu
konu bağlamında Dimitrov’u
dinleyelim:
16
Aralık 1936
-
Kremlin’de “Beşle” beraber (Stal[in], Molotfov], Kagfanoviç],
Vor[oşilov], Ordjonikidze).
...........
Pyatakov,
Sokolnikov, Radek ve diğerlerine karşı
soruşturmadan:
Sokolnikov’un
12 Aralık 1936 sorgusu:
Soru:
Böylece
soruşturma,
Troçki’nin yurtdışında ve blok merkezinin ise SSCB’de,
aşağıda sıralanan amaçlarla, Hitler hükümetiyle ve Japon
hükümetiyle görüşmeyi başlattıklarını tespit eder:
Birincisi,
Almanya’yı ve Japonya’yı SSCB’ye
karşı savaşa kışkırtmak;
İkincisi,
bu savaşta SSCB’nin yenilgisine yardımcı olmak ve yenilgiden,
SSCB’de iktidarın blok hükümetinin eline geçmesini geçmesi
için yararlanmak;
Üçüncüsü,
gelecek blok hükümeti adına, Hitler hükümetine ve Japon
hükümetine ülke topraklarından parçalar ve ekonomik ödünler
verme teminatında bulunmak. Siz bunları onaylıyor musunuz?
Yanıt:
Evet, onaylıyorum.
Soru:
Siz, blokun bu hareketlerinin doğrudan vatana ihanet olduğunu,
kabul ediyor musunuz?
Yanıt:
Evet, kabul ediyorum.’’
(Georgi
Dimitrov GÜNLÜK 1,
s.159-160, TÜSTAV, 1. Basım Ağustos 2004)
Şu
gerçeği herkes bilmektedir: Ukrayna proletaryası ve halkı Hitler
işgaline, Nazi Ukrayna çetelerine karşı Stalin ve SSCB etrafında
kenetlenerek Büyük Yurtsever Savaş'ta Sovyet halklarıyla birlikte
savaşarak faşist işgali yenmiştir. Troçkizmin göstermek
istediği gibi, eğer Ukrayna halkı (diğer 15 cumhuriyet de dahil)
SSCB'den kopmak isteseydi, ''Stalinizm''in peşinde değil,
Hitlerizmin peşinde gidecekti. Troçkizmin de istediği buydu ama
faşist düşleri kursaklarında kaldı.
Hitler'in
yenilgisiyle Ukrayna'da Hitler Almanya'sının yerini Amerikan
emperyalizmi aldı. Hitler artıklarını kurtaran ve istihbarat
örgütlerinde ve özel savaşlarda etkin hale getiren ABD, Ukrayna
somutunda da dışardaki ve içerdeki Nazistleri yeniden örgütleyerek
kullandı. ABD ve IV. Enternasyonal, işte bu harekatı (ve uzantısı
Banderra, Melnyk önderliğindeki) faşist çeteleri özgürlük
sever(!), anti-Stalinist kurtuluşçu yurtsever (!) partizan/gerilla
harekatı olarak selamladı ve Troçkistler organik ilişkiler ağını
sürdürdürmeye devam etti. ABD ve IV. Enternasyonal, Mandeller
daima omuz omuza oldular, hedefleri belliydi... Ve Mandeller, sözde
enternasyonalleri sınır tanımaz bir küstahlıkla bu
politikalarını ''Bolşevik/Leninist'', ''devrimci Marksist'' olarak
pazarladılar.
Ukrayna'daki
yerli Nazistlerden oluşan faşist yapı kendi içerisinde iki ana
kanada bölünmekle birlikte, Hitler'e bağlı kalarak soykırımlarını
sürdürdüler. Anlaşılan faşist kampın yenilgisiyle, SSCB'nin
zaferiyle birlikte Troçkist harekette ağır krizler yaşadı...
Dolayısıyla şöyle ya da böyle Troçkistler içinde kendi
bağlaşıkları gördükleri Ukraynalı paralı Nazist güçler
hakkında farklılıklar ortaya çıktı... Buna karşın Mandel ve
IV. Enternasyonal Nazist katiller çetesine sahip çıkmaya,
özellikle de ''sol kanat'' olarak tanımladıkları Melynk'in faşist
çetelerini desteklemeye devam ettiler. Aslında yukarıda
aktardığımız L.
Martines'in
açıklamaları temel gerçeği ortaya koymaktadır.
İKİ
TROÇKİSTTEN İNCİLER
Şu
sözler de Martines'in teşhir ettiği gerçeğin bir Troçkistin
ağzından dile gelmesidir:
''Bu
noktada ezilen ulusların liderlikleri, Stalinist bürokratik
baskıdan kurtulabilmek amacıyla, kurtuluşlarını yanlış
yerlerde aramaya başladılar. Örneğin Ukrayna’da Nazilerle
işbirliği eğilimi belirdi. Stalin’e karşı Hitler’den medet
umuldu. Tabii sonradan Stalin tarafından ağır biçimde
cezalandırıldılar. Ama eğer Stalinist bürokrasinin bu baskıları,
Büyük Rus şovenizmi politikaları olmasaydı, Moskova yönetimi
Ukrayna halkına kendi kaderini belirlemede destek olsaydı, neden
Ukraynalılar kendilerini bir başka kasabın kollarına atsınlardı
ki? Troçki Ukrayna sorununa çok dikkat etmiştir; 'Sovyet
Ukrayna’sının Stalinist bürokrasi tarafından tecavüze uğraması
olmasaydı, Hitlerci bir Ukrayna politikası olmazdı' diyordu.''
(Troçkist.net,
Muhittin Karkın, Ukrayna Tartışmasında Bolşevik Tutum*)
Bay
Troçkistin Troçki'yi izlediği kesin; Troçki '' 'Sovyet
Ukrayna’sının Stalinist bürokrasi tarafından tecavüze uğraması
olmasaydı, Hitlerci bir Ukrayna politikası olmazdı'' demagojisi
ile Hitler faşizmini ve nazist işbirlikçilerini haklı çıkardığını
biliyoruz. Troçkizm her zaman ve her yerde görevini yerine
getirmektedir; Ukrayna meselesi de bunun bir başka örneğidir.
Ukrayna
milliyetçiliğinin nedenini ''Stalinizm''e bağlayan bir diğer
Troçkist yazar şunları yazmaktadır:
''Özellikle
Ukrayna’da 1930’ların sonlarına doğru hem Stalinist rejimin
baskılarına karşı bir tepki olarak hem de Polonya’nın işgali
altındaki Batı Ukrayna’nın kurtuluşu bağlamında oldukça
güçlü bir milliyetçi hareket gelişti. Troçki, 1939 yılında
kaleme aldığı birkaç makalede Ukrayna sorununun ciddiyetine
değiniyordu. Daha SSCB’nin oluşumu sırasında yaşanan olayları
hatırlatarak, 1932-33 kıtlığının, Stalinist baskının ve Rus
şovenizminin Ukrayna’da ayrılıkçı milliyetçiliği beslediğine
işaret eder Troçki.''
''Bu
koşullar altında, Alman ordularının Ukrayna’ya girişini,
Ukrayna milliyetçiliğinin etkisi altına girmiş kesimlerde ve bu
arada Kırım Tatarları arasında da belli bir sevinçle
karşılayanlar olmuştu. Yoksulluktan,
açlıktan ve Stalinizmin zulmünden bunalan kitleler Alman
ordularını kurtarıcı olarak görecek kadar derin bir trajedinin
içine sürüklenmişlerdi.
Bununla birlikte, Ukrayna’da halkın önemli bir kısmı, en başta
da sanayi işçileri, Alman ordusunun SSCB topraklarını işgaline
karşı canla başta savaşmışlar ve Kızıl Ordunun saflarına
katılmışlardı.'' (Marksist
Tutum,
Oktay Baran, Kırım, Ukrayna ve Stalinizmin Günahları)
Stalin'in
şu ''Ukrayna kıtlığı''nı bilinçli kullanarak 3 ila 10, hatta
20 milyon Ukraynalıyı yok ettiği faşist ve emperyalist
propagandasını geçiyoruz; bu çarpıtma başlı başına ayrı bir
yazının konusu olmalıdır. Ancak yaptığımız alıntıdan da
görülebileceği gibi yazar, çirkef fışkıran demagoji ile
tarihsel gerçekleri dizginsizce çarpıtıyor.
Bir
kere Ukrayna halkı ve işçileri Hitler ordularını sevinçle
karşılamadı. Faşist Alman işgalini sevinçle karşılayan ve
çiçeklerle karşılayan devrilmiş gericiliğin kalıntıları,
Nazi çeteler ve Troçkizmin kalıntıları oldu. Ukrayna Sovyet
halkı faşizme ve işgale karşı zafere dek, Stalin önderliğinde
savaştı. Nitekim utanmazca söylediği aşağılık yalanlara
karşın, mızrak
çuvala sığmadığı
için gerçeği de itiraf etmek zorunda
kalmaktadır yazar: ''Ukrayna’da halkın önemli bir kısmı, en
başta da sanayi işçileri, Alman ordusunun SSCB topraklarını
işgaline karşı canla başta savaşmışlar ve Kızıl Ordunun
saflarına katılmışlardı.'' Görüldüğü gibi, Ukrayna halkının
ve proletaryasının SSCB'den ayrılma talebi yok, aksine SSCB ile
birlikte fedakarca verdiği mücadele var. Hitler faşizminin ve
Troçkizmin Ukrayna devletinin SSCB'den koparak bağımsız devlet
haline gelmesi politikasının bir değeri olmadığını görüyoruz.
Sovyet Ukrayna, Nazizmin ve işbirlikçisi Troçkizmin: Sizleri
''Stalinizm''in, Bolşevizm'in zulmünden kurtaracağız, bağımsız
devletinizi kuracağız sözlerinin peş paralık değerinin
olmadığına tanık oluyoruz.
Yazarın,
Troçki'nin politikasına bağlı olarak dillendirdiği Ukrayna
çözümünün ''Ukrayna sorununun Alman faşizminin ve büyük
emperyalist güçlerin elindeki bir manivelaya dönüşmesinin önüne
geçilebilecekti.'' ''analiz''i, anti-emperyalist, anti-faşist,
''sol'' söylemin ardına gizlenerek konuşan Troçkizmin iki
yüzlülüğünü iyi yansıtıyor. Sovyet Ukraynasının olmayan bir
sorunu varmış gibi gösterilerek manipülasyon yapıldığı
açıktır. Tarihsel deneyin bu gerçekleri çırılçıplak ortaya
çıkardığı halde bugün de aynı faşist-emperyalist-Troçkist
propaganda ve ajitasyon devam etmektedir. ABD, Batı emperyalizmi,
NATO, Troçkizm, Ukrayna Nazi devleti, Putin, Ukrayna işgalini
vesile olarak kullanarak Marksizm-Leninizm, ''Stalinizm'' düşmanlığı
kampanyasında birleşmektedir. Anti-komünist savaş, Tüm çıkar
farklılıklarına, iç çatışmalarına, kanlı-bıçaklı
olmalarına karşın, ''Stalinizm'' düşmanlığı ile devam
etmektedir.
Yazarın
''Savaşın sonlarına doğru Almanya’nın yenilip geri
çekilmesiyle, Stalinist bürokrasi Ukrayna ve Kırım’da tam bir
terör estirdi.'' sözleri faşizmle işbirliği yapıp soykırımları
örgütleyen Nazisist çetelerin ve suç ortakları Troçkizmin
kalıntılarının cezalandırılmasını nasıl çarpıtıp
''terör''izm olarak pazarladığını görüyoruz. Troçkizm,
''sürekli devrim''ciliğinin, ''proletarya enternasyonalizmi''nin
gereği olarak Ukrayna somutunda da savaş suçlularının
''Stalinizm'' tarafından cezalandırılmasına karşı durdurak
bilmeksizin öfke kusmaya devam etmektedir. Asla unutmayalım,
''Stalinizm'' dedikleri şey, Bolşevizm, Bolşevik Parti, sosyalist
devlet, sosyalist inşa, SSCB sosyalist uluslar ailesinin birlikte
yaşaması, birlikte faşizmi ezmesi, sosyalist bir kampın
doğmasıdır.
TROÇKİ
1939 YILINDA UKRAYNA HAKKINDA NEYİ SAVUNDU?
Ukrayna
hakkında Troçki'nin 1939
yılında
yayınlanan bir makalesinde yazdıkları Troçkizmin karakterini
sergilemesi bakımından önemlidir. Bu politika, Troçki'den sonra
Troçkist akımlar tarafından devam ettirilmiştir.
Troçki
şunları yazıyor:
''Amerika’da
yayımlanan, Dördüncü Enternasyonal’in masasından düşen
kırıntılarla beslenen ve buna en kara nankörlükle karşılık
veren küçük, sekter yayınlardan birinde, Ukrayna sorununa
ayrılmış bir makaleye rastladım. Ne kafa karışıklığı! Tabii
ki sekter olan yazar, bağımsız bir Sovyet Ukrayna sloganına karşı
çıkıyor. Kendisi, dünya devrimi ve sosyalizmden yana olduğunu
söylüyor, hem de 'baştan aşağı.' Bizi, SSCB’nin çıkarlarını
görmezden gelmekle ve sürekli devrim kavramından uzaklaşmakla
suçluyor. Bizi merkezciler olarak suçluyor.''
''Eleştirmenimiz
hareket noktası olarak şu konumu alıyor: 'Sovyet Ukrayna’daki
işçiler Stalinizmi devirir ve gerçek bir işçi devletini yeniden
kurarlarsa, Sovyetler Birliği’nin geri kalanından ayrılacaklar
mı? Hayır.'; vesaire vesaire.''
''Yazar,
'Sovyetler Birliği’ne sırtımızı dönmemek,' diyor ve devam
ediyor, 'ancak onun yeniden doğuşu ve dünya devriminin güçlü
bir kalesi olarak yeniden kurulması — işte Marksizmin yolu
budur.' ''
''Ukrayna
halkının geniş kitleleri SSCB’den ayrılmak mı istiyor? Ukrayna
halkı, SSCB’nin diğer tüm halkları gibi, iradesini ifade etme
fırsatından yoksun olduğu için, ilk bakışta bu soruyu
cevaplamak zor görünebilir.
Ancak totaliter rejimin doğuşu ve özellikle Ukrayna’da giderek
daha vahşi bir şekilde yoğunlaşması, Ukraynalı kitlelerin
gerçek iradesinin Sovyet bürokrasisine uzlaşmaz bir şekilde
düşman olduğunun kanıtıdır. Bu düşmanlığın birincil
kaynaklarından
birinin Ukrayna bağımsızlığının bastırılması
olduğuna dair kanıt eksikliği yoktur.
''
''Sovyetler
Birliği dışındaki Ukraynalı demokratik unsurların Sovyetler
Birliği’nden keskin bir şekilde uzaklaşması muazzam bir siyasi
öneme sahiptir. Ukrayna sorunu bu yılın başlarında
ağırlaştığında komünist sesler hiç duyulmadı; ama Ukraynalı
din adamlarının ve
Nasyonal-Sosyalistlerin sesleri
yeterince yüksekti. Bu, proleter öncünün Ukrayna ulusal
hareketinin elinden kayıp gitmesine izin verdiği ve bu hareketin
ayrılıkçılık yolunda çok ilerlediği anlamına geliyor. Son
olarak, Kuzey Amerika kıtasındaki Ukraynalı göçmenlerin ruh
halleri de oldukça belirleyicidir. Örneğin, Komünist Parti’nin
çoğunluğunu Ukraynalıların oluşturduğu Kanada’da, hareketin
önde gelen bir katılımcısının beni bilgilendirmesine göre,
1933
yılında,
Ukraynalı işçi ve çiftçiler komünizmden belirgin bir biçimde
koparak ya pasifliğe ya da çeşitli tonlardaki milliyetçiliğe
savrulmaya başlamıştır. Bu belirtiler ve gerçekler bir bütün
olarak ele alınması, Ukraynalı kitleler arasında ayrılıkçı
eğilimlerin artan gücünü tartışılmaz
bir şekilde doğrulamaktadır.''
''Bütün
problemin altında yatan temel gerçek budur.
Ekim Devrimi’nin ulusal ilişkiler alanında attığı dev adıma
rağmen, geri bir ülkedeki izole proleter devrimi, ulusal sorunu,
özellikle de özünde uluslararası karaktere sahip Ukrayna sorununu
çözmekten acizdir.
Bonapartist bürokrasi tarafından taçlandırılan Termidorcu
gericilik, emekçi kitleleri ulusal alanda da çok gerilere
fırlatmıştır. Ukrayna
halkının büyük kitleleri, ulusal kaderlerinden memnun değiller
ve onu kökten değiştirmek istiyorlar.
''
''Eleştirmenimiz
politik düşünebilme kapasitesine sahip olsaydı, Stalinistlerin
bağımsız bir Ukrayna sloganına karşı savlarını pek
zorlanmadan tahmin edebilirdi: 'Sovyetler Birliği’nin savunma
konumunu olumsuzlar', 'devrimci kitlelerin birliğini bozar',
'devrimin değil, emperyalizmin çıkarlarına hizmet eder.' Başka
bir deyişle, Stalinistler yazarımızın üç argümanını da
tekrar edeceklerdi. Gelecekte de kesinlikle bunu yapacaklar.''
''Kremlin
bürokrasisi Sovyet kadınına şöyle diyor: Ülkemizde sosyalizm
olduğuna göre mutlu olmalısın ve kürtajdan vazgeçmelisin (ya da
cezasını çekmelisin). Ukraynalılara da şöyle diyor: Sosyalist
devrim ulusal sorunu çözdüğüne göre, SSCB’de mutlu olmak ve
tüm ayrılık düşüncelerinden vazgeçmek (veya idam mangasıyla
yüzleşmek) sizin görevinizdir.
Peki
bir devrimci kadına ne der? 'Çocuk isteyip istemediğinize kendiniz
karar vereceksiniz. Kürtaj hakkınızı Kremlin polisine karşı
savunacağım.'
Ukrayna
halkına ise şöyle der: 'Benim için önemli olan, Kremlin
polisinin ‘sosyalist’ safsataları değil, sizin ulusal
kaderinize karşı tavrınızdır; bağımsızlık mücadelenizi tüm
gücümle destekleyeceğim!'
''
''Sekterler
ise sık sık olduğu gibi kendilerini, ulusların sosyalist
birliğinin, onların bölünmüşlüklerine karşı üstün olduğu
üzerine kısır spekülasyonlarla statükoyu, yani polis şiddetini
örtbas ederek, polisin yanında yer alırken bulurlar. Elbette,
gönüllü ve eşitlikçi bir sosyalist federasyonla
karşılaştırıldığında, Ukrayna’nın ayrılması bir
sıkıntıdır; ancak Ukrayna halkının bürokratik olarak
boğulmasına kıyasla, tartışılmaz bir değere sahiptir.''
''Bağımsız
Ukrayna sloganı, doğrudan Moskova bürokrasisini hedef alıyor ve
proleter öncünün köylü kitlelerini kendisiyle bir araya
getirmesini sağlıyor.
Öte yandan, aynı slogan, proletarya partisine Polonya, Romanya ve
Macaristan’daki ulusal Ukrayna hareketinde öncü bir rol oynama
fırsatı sunuyor. Bu siyasi süreçlerin her ikisi de devrimci
hareketi ileriye taşıyacak ve proleter öncünün özgül
ağırlığını artıracaktır.''
''Tam
gelişmiş sosyalizmde, yani devletin aşamalı olarak sönmesiyle
birlikte, ulusal sınırlar sorununun ortadan kalkacağı da aynı
derecede doğrudur. Ancak bu iki an arasında — yani günümüz ile
tam sosyalizm arasında — programımızı gerçekleştirmeye
hazırlandığımız on yıllar vardır. Bağımsız
Sovyet Ukrayna sloganı, bu geçiş döneminde kitleleri harekete
geçirmek ve onları eğitmek için büyük önem taşımaktadır.''
''Proleter
öncü tarafından zamanında ileri sürülen bağımsız Ukrayna
sloganı, küçük burjuvazinin kaçınılmaz tabakalaşmasına yol
açacak ve alt katmanlarının proletarya ile ittifak kurmasını
kolaylaştıracaktır. Proleter devrimini hazırlamak ancak böyle
mümkündür.''
''Korkunç
suçlamaları gelişigüzel bir şekilde üst üste yığan
eleştirmenimiz, bağımsız Ukrayna sloganının emperyalistlerin
(!) ve Stalinistlerin (!!) çıkarlarına hizmet ettiğini çünkü
bu sloganın 'Sovyetler Birliği’nin savunusunu tamamen geçersiz
kıldığını' ilan ediyor. 'Stalinistlerin çıkarlarının' neden
burada bahis konusu olduğunu anlamak mümkün değil. Ama bunu bir
kenara koyup SSCB’nin savunulması sorunuyla yetinelim. Bu savunma,
ancak ve ancak Ukrayna yalnızca bürokrasiye değil, aynı zamanda
SSCB’ye de düşman olsaydı bağımsız bir Ukrayna tarafından
tehdit edilebilirdi. Bununla birlikte, (açıkça yanlış olan) bu
öncülden yola çıktık diyelim, bu durumda bir sosyalist, düşman
bir Ukrayna’nın SSCB çerçevesinde tutulmasını nasıl talep
edebilir? Yoksa bu soru yalnızca ulusal devrim dönemini mi
kapsıyor?
Yine
de eleştirmenimiz görülen o ki Bonapartist bürokrasiye karşı
bir politik devrimin kaçınılmazlığını kabul ediyor.
Bu arada bu devrim; her devrim gibi, kuşkusuz savunma açısından
belli bir tehlike arz edecektir.
Peki ne yapmalı? Eleştirmenimiz sorun üzerine gerçekten düşünmüş
olsaydı, böyle bir tehlikenin, kaçınılması mümkün olmayan,
kaçınılmaz bir tarihsel risk olduğunu çünkü Bonapartist
bürokrasinin yönetimi altında SSCB’nin ölüme mahkûm olduğunu
söylerdi.
Aynı akıl yürütme, politik
devrimin tek bir parçasından başka bir şeyi temsil etmeyen
devrimci ulusal ayaklanma
için de aynı şekilde ve tamamen geçerlidir.''
''Sovyet
Ukrayna ekonomisi [ekonomik] planlamanın temel parçasıdır.
Ukrayna’nın ayrılması, planı bozmak ve üretici güçleri
zayıflatmakla tehdit eder. Ancak bu argüman da belirleyici
değildir. Ekonomik bir plan, kutsalların kutsalı değildir.
Federasyon içindeki ulusal kesimler, birleşik plana rağmen zıt
yönlere çekiliyorlarsa, plan onları tatmin etmiyor demektir. Plan,
insanların eseridir. Yeni sınırlara göre yeniden
yapılandırılabilir. Plan Ukrayna için avantajlı olduğu sürece,
gerekli askerî ittifakı gerçekleştirebileceği gibi, Sovyetler
Birliği ile gerekli ekonomik anlaşmaya nasıl varılacağını da
kendisi isteyecek ve bilecektir.''
''Ayrıca
bürokrasinin yağmacı ve keyfi yönetiminin, mevcut ekonomik planın
önemli bir parçası olduğunu ve Ukrayna’dan ağır bir bedel
talep ettiğini unutmak kabul edilebilir değildir.
Plan, her şeyden önce bu açıdan büyük ölçüde revize
edilmelidir. Kök salan yönetici kast, ülke ekonomisinifusu bir
çiçek gibi kurutuyor, ordusunu ve kültürünü sistematik olarak
yok ediyor; nüve bir felakete zemin hazırlıyor. Devrimin mirası
ancak bir altüst edilmeyle kurtarılabilir. Proleter öncünün
diğer sorunların yanı sıra ulusal sorun üzerindeki politikası
ne kadar cesur ve kararlı olursa, devrimci altüst olma bir o kadar
başarılı ve bedeli de bir o az kadar az olur.''
''Bağımsız
Ukrayna sloganı, Ukrayna’nın sonsuza kadar izole kalacağı
anlamına gelmez; bu, sadece Sovyetler Birliği’nin diğer
bölümleri ve batı komşularıyla olan ilişkileri sorununu
kendisinin, kendi özgür iradesiyle yeniden belirleyeceği anlamına
gelir. Eleştirmenimiz için en uygun olan ideal bir değişkeni ele
alalım. Devrim, Sovyetler Birliği’nin her yerinde aynı anda
gerçekleşiyor. Bürokratik ahtapot boğuldu ve kenara çekildi.
Sovyetlerin Kurucu Kongresi gündemde.
Ukrayna,
SSCB ile ilişkilerini yeniden belirleme arzusunu ifade ediyor.
Eleştirmenimiz bile, umalım ki, ona bu hakkı vermeye hazır
olacaktır. Ama
diğer Sovyet cumhuriyetleriyle ilişkilerini özgürce belirlemek
için, evet ya da hayır deme hakkına sahip olmak için, Ukrayna, en
azından bu kurucu dönem boyunca, tam hareket özgürlüğünü geri
kazanmalıdır. Bunun devlet bağımsızlığından başka adı
yoktur.''
''Büyük
Rusya’nın ileri işçileri, Ukrayna ayrılıkçılığının
nedenlerini ve bunun arkasındaki gizli gücü ve tarihsel haklılığı
şimdi bile anlamalıdır ve otokratik bürokrasiye ve emperyalizme
karşı ortak bir mücadelede bağımsız bir Sovyet Ukrayna
sloganını tüm güçleriyle ve hiçbir çekince ortaya koymaksızın
desteklemeye hazır olduklarını Ukrayna halkına ilan
etmelidirler.''
''Küçük
burjuva Ukraynalı milliyetçiler, bağımsız bir Ukrayna sloganını
doğru buluyorlar. Ama bu sloganın proleter devrimle ilişkisine
karşı çıkıyorlar. Sovyet
Ukrayna değil, bağımsız demokratik bir Ukrayna istiyorlar.''
''Nispeten
yoksul ve geri kalmış Ukrayna’nın bir demokrasi rejimi
kurabileceğini ve sürdürebileceğini ummak için en ufak bir temel
yok.
Zaten
Ukrayna’nın bağımsızlığı, emperyalist bir ortamda uzun
ömürlü olmayacaktır.
Çekoslovakya bu konuda oldukça anlamlı bir örnektir.
Emperyalizmin yasaları hüküm sürdüğü sürece, küçük ve orta
ölçekli ulusların kaderi istikrarsız ve güvenilmez olmaya devam
edecektir. Emperyalizm ancak proleter devrimle devrilebilir.''
''Ukrayna
ulusunun ana bölümü, günümüz Sovyet Ukrayna’sı tarafından
temsil edilmektedir.
Sanayinin gelişmesiyle orada güçlü ve tamamen Ukraynalı bir
proletarya yaratılmıştır. Gelecekteki tüm mücadelelerinde
Ukrayna halkının öncüleri olmaya kadir olanlar onlardır. Ukrayna
proletaryası kendisini bürokrasinin pençelerinden kurtarmak
istiyor. Demokratik Ukrayna sloganı tarihsel olarak geride
kalmıştır. Bu slogan olsa olsa burjuva aydınlarını teselli
etmeye yarar ama kitleleri birleştirmeyecektir. Ve kitleler olmadan,
Ukrayna’nın kurtuluşu ve birleşmesi imkansızdır.''
''Yazar
ya gericilik kanallarına ya da devrim kanallarına akabilecek
merkezkaç milliyetçi eğilimlerle ise hiç ilgilenmiyor. Çünkü
bunlar 'önce' ve 'sonra' modeli üzerine inşa ettiği tembel idari
maketiyle örtüşmüyorlar.
Bürokratik baskılara karşı ulusal bağımsızlık mücadelesinden
kaçınıyor ve sosyalist birliğin üstünlükleri üzerine
spekülasyonlara sığınıyor.''
(
Makaleyi Türkçeleştirip yayınlayan Troçkist.net.
Ukrayna’nın Bağımsızlığı ve Sekter 'aşkınlar, Troçki, 30
Temmuz 1939)
Yukarıdaki
Troçki'nin makalesinden geniş alıntılar yaptık. Okuyucunun
Troçki'nin Ukrayna politikasını bütünlüklü anlaması için bu
yöntemi kullandık.
Yukarıdaki
perspektif ve analiz, Troçki'nin komünizm maskeli anti-komünizmini
çarpıcı bir tarzda segilemektedir.
Troçki'nin
kendisini eleştiren Troçkiste yanıt verirken ''''Merkezcilik,
özünde oportünist olan ve biçim olarak devrimci görünmeye
çalışan politikaya verilen addır.
Oportünizm, egemen sınıfa ve rejimine, devlet sınırları da
dahil olmak üzere halihazırda var olan duruma pasif bir uyumdan
ibarettir. Merkezcilik,
oportünizmin bu temel özelliğini tamamen paylaşır ancak
kendisini tatminsiz işçilere uyarlarken radikal yorumların
arkasına gizlenir.'' sözleri, bu işin ustası
olarak söylediği sözlerdir. O, bu sözleriyle, SSCB
proletaryasının iktidarı ve devlet sınırlarına karşı
''merkezci'' davranmadığını; Stalinist devleti yıkmak, Ukrayna
örneğinde olduğu gibi SSCB devletinin sınırlarını
tanımadığını, böyle bir ''oportünizme'', ''pasifizme''
düşmediğini, aksine SSCB sınırlarını son derece kararlı bir
''devrimci politika''yla yerle bir etmek istediğini anlatmaktadır.
Söylediği sözlerin anlamı budur. Biçimde ''sol'' çığırtkanlık,
özünde oportünizm ve karşı-devrimcilik Troçkizmi belirleyip
biçimlendiren tarihsel gerçektir.
Troçki,
''Ukrayna
halkı, SSCB’nin diğer tüm halkları gibi, iradesini ifade etme
fırsatından yoksun olduğu için'' sözleriyle, SSCB'yi
Çarlık Rusya'sında olduğu gibi, bir uluslar hapishanesi ilan
ediyor.
Troçki, Ukrayna'yı ''Stalinizm'' tarafından köleleştirilmiş bir
cumhuriyet olarak gösteriyor. Oysa Ukrayna onaltı SSCB
cumhuriyetinden birisidir. SSCB anayasası, Ukrayna'ya (diğer
cumhuriyetlere de tanınmış olan) eşit, özgür, gerektiğinde
ayrılıp bağımsız devlet olarak var olma hakkını tanımıştır.
Kapitalizmin ve emperyalizmin tarihinde bunun eşi yoktur. Bu, ulusal
sorunun Sovyetik
çözümüdür. Ekim Devrimi ile Lenin ve Stalin önderliğinde
Bolşevik Parti ve sosyalist devlet ulusların kendi kaderlerini
kendi tayin etme ilkesini ve hakkını tanımış, gönüllü olarak
SSCB çatısı altında kalmak isteyen uluslarla eşitliğe ve özgür
iradeye dayanan bir Sovyet Cumhuriyetler Birliği'ni kurmuştur. Bu
onaltı ulus I. Emperyalist Dünya Savaşı'na, iç savaş ve bir
düzine emperyalist devletler koalisyonuna dayanan işgale karşın
SSCB'den kopmak bir yana, gönüllü olarak SSCB'yle birlikte yoluna
devam etmiştir. Keza, bu birlik, insanlık tarihinin gördüğü en
yıkıcı savaş koşullarında (II. Dünya Savaşı) sınanarak
çelikleşmiştir. Örneğin, Filandiye, 1917 devriminin ardından
SSCB ile birleşmek yerine ayrı ulusal devlet olarak yoluna devam
etmek istemiştir. SSCB, Finlandiya'nın, (Finlandiye burjuvazisinin
önderliğinde bir burjuva devletin kurulacağı açık olduğu
halde), ayrı devlet kurma hakkına saygı göstermiş ve
Bolşeviklerin ulusların kendi kaderlerini kendi tayin etme hakkına
saygı duydukları bütün dünyanın gözleri önünde ilan
edilmiştir. Oysa o dönemin dünyası sömürge dünyasıydı.
Sömürge tekeli emperyalist tekelin bir temeli olarak dünyaya
hükmediyordu. Başında da İngiltere ve Fransa oturuyordu...
Eğer
Ukrayna proletaryası ve halkı, zalim mi zalim ''Stalinist'' SSCB
ile birlikte kalmak istemeseydi bu hakkını özgürce kullanabilir,
kendi bağımsız ulusal devletini kurardı. Ama böyle bir şey
yaşanmadığını biliyoruz. Aksine, Ukrayna, sosyalist uluslar
ailesinin özgür ve eşit onurlu bir üyesi olarak sosyalist çözümün
hakkını vermiştir.
Troçki,
Ukrayna'nın SSCB'den ayrılmasını, bağımsız ulusal devletini
kurmasını savunuyor. Ama sadece bu kadar da değil, SSCB'den kopma
talebinin Ukrayna işçi sınıfının ve halkının talebi
olduğunu iddia ediyor. Bu rezilce bir yalandan ibarettir. Bu sözde
talep, emperyalizmin, Hitler faşizminin, Troçkizmin, Ukrayna'da
devrilmiş gericiliğin, burjuva milliyetçilerin, faşizm
kalıntılarının SSCB'yi ve Sovyet Ukrayna Cumhuriyeti'ni yıkma
hedefi ve talebiyle sınırlı faşist-Troçkist bir talepti. Troçki,
bir kez daha iç ve dış gericiliğin talep ve yıkıcı
saldırganlığının ''Bolşevik/Leninist'' lideri olarak konuşuyor.
Karşı-devrimin ve kendisinin faşist duygularını, özlemlerini,
beklentilerini Sovyetik Ukrayna ulusuna mal etmeye çalışıyor.
Burjuva, faşist, Troçkist propaganda aygıtı işte böyle
işlemektedir.
Troçki,
Ukrayna'nın bağımsızlığını ancak ''politik devrim''le,
Ukrayna proletaryasının ayaklanmasıyla ''politik devrim''in bir
parçası ilan ettiği ulusal ayaklanmasıyla gerçekleşebileceğini
söylüyor. Zaten Troçki ve Troçkistler böyle bir ''politik
devrim'' hedefiyle Hitler işgalini desteklemiş, Ukraynalı Nazi
katiller ordusuyla ''Stalinizm''e karşı ''partizan savaşı''
yürütmüştür. ''Ukraynalı
din adamlarının ve
Nasyonal-Sosyalistlerin sesleri
yeterince yüksekti.'' derken Troçki, Ukrayna milliyetçiliğinin
güçlü olduğunu dile getirmiş oluyor. Ki, tıpkı Troçki gibi,
Ukrayna halkının SSCB tarafından ''köleleştirilmiş'' ve
''boğazlanmakta'' olduğunu ileri süren, ''Bağımsız Ukrayna''
talebini dillendiren ve SSCB'yi yıkma saldırısının bir alanı
olarak Ukrayna'da faşist karşı-devrimi örgütleyenler de söz
konusu ''Ukraynalı din adamları'' ve Nasyonal sosyalistlerdir.
Troçki de ''dünya proleter devrimi'', ''enternasyonalizm'',
''sürekli devrim'' adına devrilmiş gericiliğin sözcülüğünü
yapıyor; dahası Troçkizm aynı karşı-devrimin organik bileşeni
olarak rolünü oynamıştır. Ukrayna'da ''Stalinizm''e karşı
savaşanlar yukarıda işaret ettiğimiz cephe olmuştur yalnızca. O
süreçte şu veya bu ölçüde burjuva milliyetçiliğinin etkisinde
kalan sıradan insanların da, o da sınırlı ölçekte, haksız
savaşta yer almış olması, meselenin özünü değiştirmemekte ya
da belirleyici bir faktörü oluşturmamaktadır.
Troçki,
Ukrayna'da devrilmiş gericiliğin ideolojik ve siyasal hareketi olan
burjuva milliyetçiliğini, devrimci-demokratik
bir
ideoloji ve siyasal hareket olarak lanse etmektedir. ''Politik
öncünün'' önderliği ele geçirmesi ve bir ''proleter devrim''
için mücadele etmesi gerektiği sözleri ise aşağılık bir
demagojiden ibarettir. Faşist karaktere sahip ideoloji ve siyasal
hareketiyle Ukrayna ''muhalif'' gericiliği Hitlerizmin ve Troçkizmin
müttefiği, can dostu olarak ''politik devrimi'' gerçekleştirmek
için epeyce ter döktüler ama kendi soykırımlarının, faşist
zorbalıklarının, savaş suçlarının altında kaldılar... Troçki
ve ardıllarının Ukrayna faşist hareketini ''devrimci-demokratik''
olarak pazarlaması da kapitalizme, dünya burjuvazisine hizmet
sunmada herhangi bir sınır tanımadığı kanıtlamaktadır. Ve
Troçki'nin ''proleter devrim'' üzerine gevezeliklerinin arkasını
deşince karşımıza net olarak çıkan gerçek, Hitler sömürgesi
bir Ukrayna'dır. Troçki'nin Hitler'den farkı, Troçki'nin bu
politikasını ''Kahrolsun Marksizm-Leninizm'!', ''Kahrolsun
Lenin!'', ''Slav ırkı üstün ırktır'' propagandası ile
yapmaması, aksine ''Bolşevik/Leninist'' kılığı içerisinde
ortaya çıkarak Hitler faşizmi ile birleşmesidir.
Devrilmiş
gericiliğin burjuva milliyetçiliğinin, emperyalizm ve faşizm
tarafından desteklenen ve örgütlenen faşist hareketin talebi olan
''Bağımsız Ukrayna'' talebi ve sloganı Troçki tarafından
''Bolşevizm'' maskesi ile allanıp pullanmıştır. Troçki, özel
mülkiyet dünyasının etkisinde olan geniş kitleleri milliyetçi
ideolojiyi kullanarak faşizm ve devrilmiş gericilik etrafında
örgütlemek gerektiğini özel olarak vurgulamaktır, tabii ki dünya
proleter devrimi, enternasyonalizm, sürekli devrim vs.
sahtekarlığıyla. Troçki'nin ''Ukrayna sorununun verili somut
koşullar ışığında doğrudan ve cesur bir şekilde ortaya
konulması, küçük
burjuva ve köylü kitlelerinin proletarya etrafında toplanmasını
kolaylaştıracak yegâne yoldur
— tıpkı 1917’de Rusya’da olduğu gibi.'' sözleri, ''Bağımsız
Sovyet Ukrayna sloganı, bu geçiş döneminde kitleleri harekete
geçirmek ve onları eğitmek için büyük önem taşımaktadır.''
sözleri,
''küçük
burjuva ve köylü kitleleri'' iç ve dış gericilik ve
milliyetçilik etrafında örgütleyerek burjuva karşı devrimi
kışkırttığının kanıtı olarak okunmalıdır. Biliyoruz ki,
burjuva milliyetçiliği etrafında ilk örgütlenebilen, harekete
geçirilebilenler küçük mülk sahibi sınıf ve tabakalardır.
Troçki bu gerçeği iyi bildiğinden bu kesimlere seslenmekte,
seslenilmesini istemektedir. Bu gerçekleri görmemek, üstelik
''Bolşevizm/Leninizm'' adına savunmak için insanın kör ve sağır
olmak gerekir. Umut yıkılmasının, yenilginin, tasfiyeciliğin
girdabına kapılan ve boğulanların körlüğü ve sağırlığı
ise bize yabancı değildir. Komünist hareketin saflarında bile
Troçkizmi Marksizmin eğilimlerinden biri, Bolşevik/Leninist ilan
edenlerin varlığı da tesadüfi değildir; tasfiyecilik dünya
komünist hareketini tasfiye etti. Türkiye ve Kürdistan komünist
hareketi de ne acıdır ki uzun yıllardan beridir tasfiyeciliğin
kucağına doğru gitmeye devam etmektedir; ama bu sınıf
mücadelesidir ve mücadele yolunu açacaktır. Komünistler
tarihsel birikim ve değerlerini tasfiyeciliğe yem etmeyecektir.
Troçki,
Ukrayna milliyetçiliğinin güçlenmesini ''Stalinizm''e, SSCB'nin
bir uluslar hapishanesine dönüşmüş, ulusların, ve Ukrayna'nın
ulusal zulüm altında inim inim inlemesine bağlıyor ve ''Bütün
problemin altında yatan temel gerçek budur.
Ekim Devrimi’nin ulusal ilişkiler alanında attığı dev adıma
rağmen, geri bir ülkedeki izole proleter devrimi, ulusal sorunu,
özellikle de özünde uluslararası karaktere sahip Ukrayna sorununu
çözmekten acizdir.'' diyor.
Troçki,
''tek ülkede sosyalizm kurulamaz'' demektedir. SSCB yıkılacak
diyor. Ve ''Ukrayna sorunu''nun da sosyalist çözümünün olanaklı
olmadığını vurguluyor.
Bu
palavraları ve karşı-devrimci propagandayı geçiyoruz. Tarihsel
deneyim tüm bu karşı-devrimci propagandaları, entrikaları,
saldırganlığı çoktan açığa çıkarmıştır. Bütün mesele
bu gerçeği görebilmekte ve savunabilmektedir.
O
devamla, ''Bonapartist bürokrasi tarafından taçlandırılan
Termidorcu gericilik, emekçi kitleleri ulusal alanda da çok
gerilere fırlatmıştır. Ukrayna
halkının büyük kitleleri, ulusal kaderlerinden memnun değiller
ve onu kökten değiştirmek istiyorlar.
Devrimci siyasetçinin, bürokrat ve sekter siyasetçinin aksine,
çıkış noktası olarak alması gereken bu gerçektir.'' diyor.
Bonapartizm için savaşmış, Thermidor karşı-devrimin temsilcisi
Troçki, ''Ukrayna halkının büyük kitleleri, ulusal kaderlerinden
memnun değildir ve onu kökten değiştirmek istiyorlar'' derken
düpedüz iğrenç bir yalana sığınıyor ve kendi karşı-devrimci
politikasına karşı çıkanları ''bürokrat ve sekter
politikacılar'' olarak suçluyor. SSCB'yi ve Ukrayna Sovyet
Sosyalist Cumhuriyeti'ni yıkmayı erek edinmiş Troçki, doğaldır
ki, sekterliğini emperyalizme, faşist kampa karşı değil,
Stalin'e, sosyalist devlete karşı sergilemiştir. Faşizme, faşist
kampa karşı aşırı liberalizm, SSCB'ye karşı aşırı
sekterizm; bu iki yön, aynı karşı-devrimci Troçkizmin
politikasını bütünlüyor.
Troçki
sahtekarı tam bir demagog, ‘’Kremlin
bürokrasisi Sovyet kadınına şöyle diyor: Ülkemizde sosyalizm
olduğuna göre mutlu olmalısın ve kürtajdan vazgeçmelisin (ya da
cezasını çekmelisin).’’ derken insanlık tarihinde ilk defa
özgürleşerek sosyalist inşanın ve sosyalizmin dev
kazanımlarından olan Sovyet kadının gerçek durumunu manipüle
ediyor. Yeri burası olmadığı için bu konuyu geçiyoruz. Bu
sözlerinin hemen devamında söylediği ‘’Ukraynalılara
da şöyle diyor: Sosyalist devrim ulusal sorunu çözdüğüne göre,
SSCB’de mutlu olmak ve tüm ayrılık düşüncelerinden vazgeçmek
(veya idam mangasıyla yüzleşmek) sizin görevinizdir.’’
Sosyalist
devrimin SSCB’de ulusal sorunu başarıyla çözdüğü açıktır.
SSCB ve Stalin’in, Ukrayna proletaryası ve halkını ‘’idam
mangası’’yla tehdit ettiği ise halis-muhlis bir demagojiden
ibarettir. ‘’İdam mangası’’ silahı, Stalin ve SSCB bayrağı
altında savaşan Ukrayna Sovyet halkının kulaklara, 5. kola,
faşizm işbirlikçilerine ve Nazist güçlere karşı uyguladığı
bir silah olmuştur daima. Troçkizm aynı zamanda inkarcılık
demektir. Bu gerçeği söz konusu demagojisinden de görmekteyiz.
Tarihin Troçki adına yazdığı şeylerden birisi de, onun adi bir
demagog olduğudur.
‘’Örneğin,
Komünist Parti’nin çoğunluğunu Ukraynalıların oluşturduğu
Kanada’da, hareketin önde gelen bir katılımcısının beni
bilgilendirmesine göre, 1933 yılında, Ukraynalı işçi ve
çiftçiler komünizmden belirgin bir biçimde koparak ya pasifliğe
ya da çeşitli tonlardaki milliyetçiliğe savrulmaya başlamıştır.
Bu belirtiler ve gerçekler bir bütün olarak ele alınması,
Ukraynalı kitleler arasında ayrılıkçı eğilimlerin artan gücünü
tartışılmaz
bir şekilde doğrulamaktadır.''
Aslında
bu bilgiler ve Troçki'nin değerlendirmesi bize şunları
gösteriyor: Ukrayna'daki burjuva milliyetçi direniş, devrilmiş
gericiliğin SSCB'ye karşı mücadelesidir. Kulak sınıfı,
devrilmiş gericiliğin Ukrayna'daki sınıfsal öncüsüdür.
Ukrayna'da 1933'te tarımsal sosyalist devrime karşı çıkan ve can
hıraş yıkıcı saldırıları yürüten sınıf, bu kulak
sınıfıdır. ''Stalinist bürokratik totaliter'' diktatörlüğe
karşı 5. kol ile birlikte direniş hareketi olarak lanse edilen bu
sınıf ve etrafında öbeklenmiş olan karşı devrim güçleridir.
İşte Troçki'nin ''devrimci-demokrat'', ''Ukrayna işçisi ve
halkı'' olarak yutturmaya çalıştığı kuvvetler bu kuvvetlerdir.
SSCB'den koparak, Sovyet Ukrayna'sını yıkarak Ukrayna
burjuvazisinin iktidarını kurmak (''anti-Stalinist politik
devrim''!) bu sınıf ve tabakaların talebi ve eyleminden ibarettir.
Açık
ki Troçki ''Ukrayna halkının büyük kitleleri, ulusal
kaderlerinden memnun değiller ve onu kökten değiştirmek
istiyorlar.'' derken
tipik bir sahtekar gibi davranıyor ama bu, zaten Troçkizm
demektedir.
Böyle
bir ayrılığın Ukrayna'da sosyalizmin ve Sovyetik iktarın
yıkılması olduğu açıktır. Ukrayna proleter ve emekçi
kitlelerin böyle bir talebi olmadığı halde Ukrayna adına Ukrayna
ulusunun talebi olarak yansıtılması, burjuva milliyetçi, dahası
faşist milliyetçiliğin hedefi olduğu açıktır. Troçki'nin
''Elbette,
gönüllü ve eşitlikçi bir sosyalist federasyonla
karşılaştırıldığında, Ukrayna’nın ayrılması bir
sıkıntıdır; ancak Ukrayna halkının bürokratik olarak
boğulmasına kıyasla, tartışılmaz bir değere sahiptir. Daha
sıkı ve dürüst bir şekilde bir araya gelmek için bazen önce
ayrılmak gerekir. Lenin sık sık Norveçli ve İsveçli işçiler
arasındaki ilişkilerin, İsveç ve Norveç’in zorunlu
birleşmesinin önüne geçildikten sonra geliştiğini ve
yakınlaştığını dile getirirdi.''
sözleri, asıl sorunun proleter devrime yıkıcı darbe indirmek
olduğunu göstermektedir. Kılıfı da her zamanki gibi,
''Stalinizm''i, ''bürokratik diktatörlüğü'' yıkmak. Fakat bu
talep zaten faşist kampın ve ''tarafsızlık'' adına faşizmi
SSCB'nin üstüne sürmek için çılgınca uğraşan emperyalist
devletlerin politikasıydı. Troçki de ''Bolşevik-Leninist''lik
adına aynı politikanın bir bileşeni ve kışkırtıcısıdır.
Onun ''bir sıkıntıdır'' ifadesi, gerçek karşısındaki iki
yüzlü politikasının ''sıkıntısı''nın yansımasıdır. Kendi
sahtekarlığını, karşı-devrimci politikasını meşrulaştırmak
için Lenin'in İsveç'in Norveç'den ayrılması örneğini vermesi
ayrıca demogojik karakterini kanıtlamaktadır. Bu ''kanıt'' zaten
Ekim Devrimi ile kendi kaderini özgürce tayin etmiş, gönüllü
olarak eşit haklarla SSCB sosyalist uluslar ailesinin bir bileşeni
olarak yaşamaya karar vermiş ve herhangi biçimde SSCB'den ayrılma
ve ayrı, bağımsız devletini kurma talebi olmayan Sovyet
Ukrayna'sının tarihsel gerçeğinin rezilce çarpıtılmasından
ibarettir. Bu aynı zamanda ısrarla Troçki tarafından dile
getirilen Ekim
Devrimi'nin kazanımlarının
Troçkizm tarafından yok
edilmek
istendiğinin de çarpıcı kanıtıdır.
Aynı
Troçkist gericilik ve karşı-devrim şu sözlerde de dile
gelmektedir:
''Bağımsızlığa
karşı en ciddi argümanın eleştirmenimizin aklına bile gelmemesi
dikkat çekicidir. Sovyet
Ukrayna ekonomisi [ekonomik] planlamanın temel parçasıdır.
Ukrayna’nın
ayrılması, planı bozmak ve üretici güçleri zayıflatmakla
tehdit eder.
Ancak bu argüman da belirleyici
değildir. Ekonomik bir plan, kutsalların kutsalı değildir.
Federasyon içindeki ulusal kesimler, birleşik plana rağmen zıt
yönlere çekiliyorlarsa, plan onları tatmin etmiyor demektir. Plan,
insanların eseridir.
Yeni sınırlara göre yeniden yapılandırılabilir. Plan
Ukrayna için avantajlı olduğu sürece, gerekli askerî ittifakı
gerçekleştirebileceği gibi, Sovyetler Birliği ile gerekli
ekonomik anlaşmaya nasıl varılacağını da kendisi isteyecek ve
bilecektir.''
Troçki
SSCB'nin Ekim Devrimi'nin ve sosyalist inşa sürecinin kazanımı
olan meşru sınırları tanımıyor. Bu sınırları faşist kamp da
tanımamaktadır. Troçkizmin faşizmle birlikte SSCB sınırlarını
tasfiye etmek istediği açık. Keza Troçki, Ukrayna'nın SSCB'den
kopmasının üretici güçleri gerileteceğinin, dahası
tasfiyesini getireceğini bilmektedir. Ama o, bu itirafı
yumuşatarak, yenilir yutulur (!) hale getirmeye çalışarak,
''Sovyet
Ukrayna ekonomisi [ekonomik] planlamanın temel parçasıdır.
Ukrayna’nın
ayrılması, planı bozmak ve üretici güçleri zayıflatmakla
tehdit eder.''
deme zorunda kalıyor ama hemen ardından ekliyor; '' Ancak bu
argüman da belirleyici
değildir.'' Troçki açısından bu vb. gerçeklerin önemi yok,
önemli olan SSCB'nin, Sovyet Ukraynası'nın yıkılması, faşist
kampa bağlı bir Ukrayna'nın kurulmasıdır. Ukrayna SSCB'nin
sosyalist cumhuriyetlerinden birisi. Sosyalist planlama sosyalist
inşanın temel bir olgusu. Ukrayna birlikte olduğu bütünle
birlikte planlı ekonomisini geliştiriyor. Sosyalist ekonomi dev
adımlarla ilerliyor vb. Buna karşın sahtekar Troçki, devrimci
demagoji ve manipülasyonla Ekim Devrimi'nin Ukrayna'da da
kazanımlarını yok etmeyi birincil uğraşı olarak görüyor.
Meselenin özü bu; gerisi cafcaflı karşı-devrimci Troçkist
demagojiden ibarettir.
Şu
sözler de onun çirkef karakterini sergiliyor:
''Ayrıca
bürokrasinin yağmacı ve keyfi yönetiminin, mevcut ekonomik planın
önemli bir parçası olduğunu ve Ukrayna’dan ağır bir bedel
talep ettiğini unutmak kabul edilebilir değildir. ''
Ukrayna'nın
''Stalinizm'' tarafından sömürgeleştirildiği, ulusal varlığının
yok edilmekte olduğu yalanına sarılmış Troçki, hem SSCB
uluslarının hem de Ukrayna somutunda Ukrayna'nın yağmalandığını
iddia ediyor. Oysa Ukrayna ülke ve ulus olarak, tarihte, ilk defa
sömürüden, zulümden, toplumsal adaletsizlikten kurtulmuş, kendi
kaderini özgürce kendi belirlemiş, Ekim Devrimi ve sosyalist inşa
süreci sayesinde dev sıçramalar yapmış, devasa kazanımlar
sağlamıştır. Ukrayna'nın sosyalizm sayesinde kazandığı bu
tabloyu tasfiye ederek Ukrayna'nın Hitler
faşizminin sömürgesi
haline getirilmesini savunan Troçki ve Troçkizmin kimin hizmetinde
olduğu açıktır. Ve özel olarak vurgulamak gerekir ki, gerek
Ukrayna gerekse de diğer on beş cumhuriyetin tarihsel geri
kalmışlığının aşılması için en büyük fedakarlığı yapan
da SSCB'de öncü ulus olan Rus proletaryası, halkı, ulusu
olmuştur. Bu durum Bolşevizm'in, sosyalist inşanın, proletarya
diktatörlüğünün ulusal sorunlara özgü çözüm yolunun sac
ayaklarından birisi olmuştur. Bu Büyük Ekim Devrimi'nin
kazanımıdır; dünya proleter devrim sürecine kattığı ilk ve
temel katkılardan birisidir. Bu katkı öyle bir katkı ki, SSCB'nin
devam etmesi mi, dağıtılması oylamasında SSCB proletaryası ve
halkı % 70 oy oranıyla birlikte yaşama devam demiştir; keza
oylama sonucuna rağmen Gorbaçov liderliğinde SSCB dağıtıldığı
koşullarda bile, SSCB ulusları birbirini boğazlama içerisine
girmemiştir. Kruşçevci modern karşı-devrim ve kapitalizmin
restorasyonu, ''Doğu Bloku''nun 1960 sonları revizyonist/kapitalist
bir kampa dönüşmüş olmasına karşın bu sonuç ortaya
çıkabilmiştir. Ekim Devrimi'nin attığı temel ve tarihsel
kazanımlar olmasaydı zaten SSCB ulusları en gerici milliyetçi
boğazlaşmalarla korkunç bir sona katlanmak zorunda kalacaktı.
Troçkist ihanet ve karşı-devrimci saldırılarla bu gerçeklerin
de üstü örtülüp demagoji yapılmaya devam edilmektedir bugün
de.
''
Büyük Rusya’nın ileri işçileri, Ukrayna ayrılıkçılığının
nedenlerini ve bunun arkasındaki gizli gücü ve tarihsel haklılığı
şimdi bile anlamalıdır ve otokratik bürokrasiye ve emperyalizme
karşı ortak bir mücadelede bağımsız bir Sovyet Ukrayna
sloganını tüm güçleriyle ve hiçbir çekince ortaya koymaksızın
desteklemeye hazır olduklarını Ukrayna halkına ilan
etmelidirler.''
derken Troçki, SSCB içerisinde ilerisi de dahil işçiler
içerisinde herhangi bir etkisi olmadığını iyi bilmektedir.
Bilmesine bilmektedir ama yine de SSCB proletaryasının ''ileri''
kesimlerine seslenmektedir. Buradaki amaç, komünist söylemi
kullanarak dış dünyada sınıf ve kitleler içerisinde
anti-komünist, SSCB aleyhtarı duygular yaratmak, içerde ve dışarda
kışkırttığı Ukrayna gericiliğinin baş kaldırısına, Hitler
faşizmi ile işbirliğine uygun kamuoyu oluşturmak; emperyalist ve
faşist psikolojik savaşa güç taşımaktır. Bu sefilliğin adı
da ''Bolşevizm/Leninizm'', ''proletarya enternasyonalizmi'' olarak
lanse ediliyor.
O
şöyle yazıyor:
''Nispeten
yoksul ve geri kalmış Ukrayna’nın
bir demokrasi rejimi kurabileceğini ve sürdürebileceğini ummak
için en ufak bir temel yok.
Zaten
Ukrayna’nın bağımsızlığı, emperyalist bir ortamda uzun
ömürlü olmayacaktır.''
Demek
ki Ukrayna zaten emperyalizm tarafından teslim alınacak. Ukrayna'da
demokrasi ve sosyalizm kurmak
için ''en ufak temel yok.'' Peki Troçki'nin Ukrayna'yı SSCB gibi
dev bir bütünden neden koparmak istiyor? Troçki neyin peşinde?
Troçki'ye
göre ne SSCB'de ne de Ukrayna'da sosyalizm yok ve ''tek ülkede''
sosyalizm de kurulamaz. O halde Troçki neyin peşinde? Sosyalizmin
kurulmasının olanaksız (!) olduğu, yıkılması kaçınılmaz (!)
olan bir ülkede neden iktidarı ele geçirmek istiyor? Emperyalizm
ve faşizmin kuklası haline gelen Troçki'nin karşı-devrimci
politikası ve emelleri için SSCB'yi, Sovyet Ukrayna'sını yıkmak
istediği o kadar açık ki... O her zaman yaptığı gibi, Ukrayna
somutunda da anti-komünist teori ve pratiğini ''komünizm'',
''Bolşevizm'', ''dünya devrimi'' safsataları ile kılıflamıştır.
Kısacası,
''Anlayana
sivrisinek saz, anlamayana davul zurna az!''
*
Şu an güncel olan Ukrayna’nın Rusya tarafından işgali ile
ilgili yazarın şu açıklamasını birlikte okuyalım.
‘’Ama
az önce dediğim gibi bu bir emperyalist savaş değil. Öyle
olsaydı,
yani Ukrayna ordusunu emperyalizmin bir askerî gücü olarak kabul
etseydik,
o zaman sadece Rus askerlerine değil, Ukraynalılar’a da ‘bırakın
Rus askerlerine karşı direnmeyi, silahlarınızı kendi
hükümetinize çevirin’ dememiz lazımdı. Ama bir ülke halkını,
kendi topraklarını işgalcilere karşı savunmaktan vazgeçmesi
çağrısında bulunamayız. Bu yanlış olur, devrimci bir tutum
olmaz.’’
Yazar
Ukrayna devletini ve ordusunu savunuyor. Neo-Nazi rejimi ve
neo-Nazist para-militer güçleri destekliyor. ‘’Stalinizm’’
düşmanlığıyla anti-komünist propaganda yapıyor. En azından
nesnel gerçeği bu. Ki, Troçkistler, Ukrayna sorunu gündeme
geldiğinde temel saldırılarından birini ‘’Stalinizm’’
üzerinden yapmaktadırlar. Fırsattan ifade komünizm, Bolşevizm
kamuflajı içinde komünizme, Marksizm-Leninizm’e, dünya komünist
hareketinin Bolşevik tarihine karşı sürekli saldırmaktadırlar.
Nazist güçlerle Ukrayna’da yaptıkları işbirliğini ve ortak
savaş suçlarını gizliyorlar.