SİYASAL
DURUM VE GÖREVLERİMİZ*
I
BÖLÜM
KÜRESEL TABLONUN ÖZET SUNUMU
1) Emperyalist Dünya
Ekonomisinin Tablosu
Uluslararası
tekellerin hegemonyası ile belirlenen tarihsel bir
gelişme evresinden geçiyoruz. P-M-P' sürecinin
küreselleşmesi olgusu, emperyalist
dünya sistemini belirliyor. Dünyamız
küreselleşmiş kapitalist bir kente
dönüşmüş bulunuyor.
Emperyalist dünya ekonomisi
kronik bir durgunluk içerisinde. Kronik durgunluk, kronik kapasite
eksikliği, kronik işssizlik, kronik yoksulluk, kronik durgunluk
içinde düşen büyüme oranları uluslararası kapitalist
ekonominin birbirini bütünleyen gerçeği.
Kapitalizmin nesnel ekonomik
işleyişinin ürünü olan ekonomik kriz olgusunun eski çevrim
döngüsü/evreleri (kriz, durgunluk, canlanma ve atılım/gönenç
evreleri) 1980’lerden bu yana geride kaldı. Krizlerden atılım
evresi ile çıkamama (ya da çıkar gibi sınırlı bir görüngü);
aşırı üretim krizinin, kriz, canlanma, durgunluk evrelerinde
çakılıp kalması, kronik durgunluk eğilimi, durgunluk içinde
büyüme, kapitalist ekonomik kriz döngüsünün istikrarsızlaşması,
kısalması/sıklaşması kapitalist emperyalizmin çarpıcı bir
gerçeği. Krizlerden atılım/yükseliş evresine geçerek sağlanan
hızlı ve yüksek büyüme oranları da yok artık. Yani kapitalist
ekonomik kriz çevriminde bazı ‘’özsel’’ değişiklikler
var. Yeni bir genel kapitalist ekonomik krizin unsurları ise
gittikçe büyümektedir. Bu durum da kapitalist emperyalizmin içsel
çelişki ve çatışmalarını büyüten, üretimin toplamsal
karakteri ile mülk edinmenin özel kapitalist biçimi arasındaki
temel çelişkinin daha keskinleşmesinin yansıması...
Artan işsizlik, küreselleşmiş
kitleselleşmiş kronik işsizlik olgusu, artan yoksulluk,
kronikleşmiş küreselleşmiş kitlesel yoksullukla atbaşı
yükseliyor. İşsizliğin ana biçimi kronik kitlesel küresel
işsizlik olmuştur. Uluslararası tekellerin emperyalizmi ile
‘’istihdam dışı kalma’’, ‘’gereksiz nüfus’’
(‘’kapitalist nüfus yasası’’ -Marx- ) kapitalizmin
tarihinde görülmemiş bir derinlik ve genişliğe, keskinliğe
ulaşmıştır. İşsizlik olgusu, dünya burjuvazisinin üretici
güçleri yönetmedeki zaafının, başarısızlığının, üretici
güçlerin tahrip edilmesinin de güçlü bir görünümüdür.
Emperyalizmin dizginsiz saldırısının, uluslararası tekellerin
hegemonyasının ifadesi ve birikim modeli olan ‘’neo-liberal’’
cennet propagandası ise çoktandır yerlerde sürünüyor.
Dünya
çapında 1 milyar işsiz bu olgunun çarpıcı bir görünümü.
İşsizlik
azalmak
bir yana büyümeye devam
edecektir.
‘’Mckinsey &
Company danışmanlığında
yapılan bir araştırmaya göre, özellikle gelişmiş ekonomiler
hızla yeni robot teknolojilerine geçiyor. Yapay zekanın hızla
yaygınlaşması ile 2030
yılına kadar
700 milyon
insanın işlerinden çıkarılacağı tahmin ediliyor. Analistlerin
tahminlerine göre, yaklaşık 375
milyon
insan ya da tüm işçilerin %14’ü
çalıştıkları işleri değiştirecek.’’(
Ergin
Yıldızoğlu,
04 Aralık 2017, Cumhuriyet)
Mutlak
ve göreli işsizliğin ve yoksulluğun artmaya devam ediyor
ve devam edecek
oluşu ile
küresel
çapta gelir dağılımının hızla bozulması (sınıflar
arası uçurumun büyümesi)
iç
içe gitmektedir ve bu çelişki daha da keskinleşecektir. ‘’
Gelir
dağılımı’’ndaki bozulmanın
yoğunlaşarak genişlemesi
uluslararası tekellerin temel gerçeklerinden biri olarak önümüzdeki
sürecin de temel karakteristiklerinden
biri
olmaya devam edecektir.
Oxfam’ın,
2016 yılında dünyanın yüzde 1'lik nüfusuna denk gelen 70 milyon
kişinin dünyanın geri kalan yüzde 99'undan (Yaklaşık 7 milyar
insan) daha fazla servete sahip olduğunu;
62
"süper zenginin" toplam servetinin,
dünyanın nüfusunun en fakir olan yarısından daha fazla
olduğu’’nu;
‘’Bir yıl önce, dünya nüfusunun en fakir olan yarısının
servetinin’’
80
"süper zenginin" servetine denk geldiğini
saptaması ve
gelir dağılımındaki bozulmanın artacağı açıklaması,
‘’Biz % 99’uz, siz % 1’’, ‘’Başka
bir dünya mümkün’’
isyanının büyümeye devam edeceğinin kanıtıdır.
Rapora göre bu süper
zenginler küresel çapta 7,6 trilyon dolarlık bir serveti
saklıyorlar. Büyük şirketler ise servetlerini vergi cennetlerinde
tutuyorlar. Yani dünya burjuvazisinin özelliklerinden birisi de
vergi kaçakçılığıdır.
Üstelik ‘’Süper
zenginler ve şirketler on yıl öncesine göre daha az vergi
ödüyorlar.’’
2019
yılında Ocak
ayında yapılan
8.
Davos zirvesinde
kamuoyuna açıklanan Oxfam
raporuna
göre, Dünyanın
en zengin 26 kişisinin serveti 3,8 milyar insanın servetine eşit
tutarda. Bu
kategorideki milyarderlerin
sayısı 2016'da 61 iken 2017'de 43'e, 2018'de ise
26'ya
düşmüş.
‘’Rapora
göre, eğer zenginlerden ödedikleri verginin yüzde 0.5'i kadar
daha fazlasını ödemeleri istense, dünyadaki 262 milyon çocuk
daha okuyabilir ve sağlanacak sağlık hizmetleriyle 3.3 milyon
insanın hayatı kurtulabilir. Geçen yıl serveti 140 milyar dolara
yükselerek ‘dünyanın en zengin insanı’ unvanını Bill
Gates'ten alan Jeff Bezos'un servetinin sadece yüzde 1'i Etiyopya'da
yaşayan 105 milyon insanın sağlık bütçesini karşılayacak
düzeyde.’’
“Mutlak
yoksulluk” ölçüsü olarak günde 5,50 doların altında gelir
elde etme ölçütünü kabul eden Dünya Bankası’na göre bu
rakamın altından gelir elde eden insan sayısı 3,4 milyar
civarında. Bu mutlak yoksulların büyük bir çoğunluğunu,
krizlerin de en
ağır yükünü taşıyan kadınlar ve çocuklar oluşturuyor.
‘’Rapora
göre sosyal eşitsizlikten en çok kadınlar etkileniyor. Dünya
ortalamasına göre erkeklerin maddi serveti kadınlarınkini yarı
yarıya aşıyor. Yüzde 23 oranında daha az ücret alan kadınlar
sağlık ve eğitim alanlarında da mağduriyete uğruyor. Kadınlar
her yıl 10 trilyon dolar tutarında bedelsiz bakım hizmeti
veriyor.’’
ILO'nun
2018/2019 Küresel Ücretler Raporu, Birleşmiş Milletler (BM)
Cenevre Ofisi'nde düzenlenen basın toplantısıyla açıklandı.
Açıklamaya
göre, 2017'de küresel ücret artışı, 2008'den bu yana en düşük
seviyeye gerilemiş
ve
dünyadaki kadınlar erkeklere göre hala yüzde 20 az daha
kazanıyor.
Dünya’da aç insan
sayısı, 834.977. 619’dur.
|
İçecek suya erişimi
olmayan insan sayısı, 868.724.035’dir.
|
Bu
yıl bulaşıcı hastalıklardan ölen
insan sayısı, 2.488.838’dir.
|
Dünya’da
internet kullanıcı sayısı, 4.171.366.996’dır.
|
Şu
anki dünya nüfusu, 7.689.660.865’dir.
|
Yukarıda
aktardığımız
veriler,
Marx’ın
vurguladığı sermaye
birikiminin
mutlak
ve genel
yasası
olan bir
tarafta zenginliğin, diğer tarafta yoksulluğun birikmesi
yasasının bugün dünden çok daha etkin
işlediğini, keskinleştiğini
kanıtlıyor. Yani
Dünya
nüfusunun 3/4’ünün
açlık ve yoksulluk sınırının altında yaşıyor olması
rastlantısal değil.
ILO’nun
2004 Küresel Raporu’na göre, dünya
çapında 246 milyon çocuk işçi çalışıyor.
ILO’nun
açıklanan bir
başka raporuna
göre 2018
yılında
küresel çapta 262 milyon çocuk okula gidemeyecek.
Gerçek
rakamların
daha yüksek olduğuna ise kuşku yok.
Devam
edelim.
Emperyalist
dünya ekonomisi kronik
bir durgunluk içerisinde.
Düşen büyüme oranları uluslararası kapitalist ekonomisinin
nesnel bir diğer gerçeği.
Dünya sermayesinin % 98'i maddi üretimden kopmuş, mali
piyasalarda vurgun peşinde.
Düşen kar oranları sonucu para sermayenin maddi üretimden ziyade
uluslararası finansal pazarlara yığılması, ‘’ekonomilerin
finansallaşması’’,
tefeci devlet olgusu göz
çıkarıyor... Kapitalist
dünya sistemi, kapitalist üretim
tarzı çürümede, asalaklaşmada sınır tanımıyor.
Düşen
kar oranları sonucu para sermayenin maddi üretimden ziyade
uluslararası finansal pazarlara yığılması; tefecileşme,
asalaklık, spekülasyon, tefeci devlet olgusunun
çarpıcı
bir olgusu. Dünya
ekonomisinin toplam hasılası yaklaşık 70 trilyon dolar, oysa
borç-türev
piyasalarında dolaşan para sermayenin ise toplam hacmi 850 trilyon
dolar. Fazla
söze gerek var mı!
‘’(150
ülkede devlet “büyüklerinin
çaldığı
para 12 trilyon doları”,
Daily
Beast,
05/03’’(Aktaran E. Yıldızoğlu, Cumhuriyet) geçmesi emperyalist dünya sisteminin ve burjuva devletin rüşvet ve yolsuzluk bataklığındaki korkunç çürümesini de keskin bir şekilde yansıtmaktadır.
‘’Küreselleşme’’,
ekonomik krizin çevrimindeki ve teknolojik temeldeki değişme
olgusu emperyalistler arası rekabet ve hegemonya mücadelesini daha
keskin hale getirmektedir, getirmeye de devam edecektir. Dünya
çapında siyasi gericiliğin, neofaşizmin, militarizmin yükselişi
proletarya ve halklara dönük baskı ve saldırıların daha derin
ve kapsamlı, daha sert hale geleceğinin açık verileridir.
Emperyalist dünya sisteminin
sorumlusu olduğu çevre felaketi olgusu yerküremizin ve insanlığın
geleceğini de çıplak bir biçimde tehdit ediyor. Bu tehditin
büyüyeceği ise açık. 21. asrın en önemli mücadele
alanlarından birisi de ekosistemin korunması mücadelesi olacağı
açıktır.
Kapitalist emperyalizmin
proletarya ve halklara, doğaya ve insanlığa verebileceği bir şey
kalmamıştır.
Uluslararası sermaye
sistematik, derin ve kapsamlı yıkımla insanlığın geleceğini de
tehlikeye atmıştır. Bu tablo sadece dünya proleter devriminin
zaferiyle değiştirilebilir.
DEVAM EDECEK
*Yazı dizisi 3 ana
bölümden oluşacak; 1. Bölüm, uluslararası politik durumun;
2. bölüm, iç siyasal durumun; 3. bölüm, Ortadoğu’nun
değerlendirilmesini içerecektir.
Yazı dizimiz, siyasal durum
ve gelişmelerin ana eğilimlerinin genel tablosunu sunmaya
çalışacaktır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder