20 Mart 2019 Çarşamba

KÜRESEL TABLONUN ÖZET SUNUMU

SİYASAL DURUM VE GÖREVLERİMİZ*
I BÖLÜM
KÜRESEL TABLONUN ÖZET SUNUMU
1) Emperyalist Dünya Ekonomisinin Tablosu
Uluslararası tekellerin hegemonyası ile belirlenen tarihsel bir gelişme evresinden geçiyoruz. P-M-P' sürecinin küreselleşmesi olgusu, emperyalist dünya sistemini belirliyor. Dünyamız küreselleşmiş kapitalist bir kente dönüşmüş bulunuyor.
Emperyalist dünya ekonomisi kronik bir durgunluk içerisinde. Kronik durgunluk, kronik kapasite eksikliği, kronik işssizlik, kronik yoksulluk, kronik durgunluk içinde düşen büyüme oranları uluslararası kapitalist ekonominin birbirini bütünleyen gerçeği.
Kapitalizmin nesnel ekonomik işleyişinin ürünü olan ekonomik kriz olgusunun eski çevrim döngüsü/evreleri (kriz, durgunluk, canlanma ve atılım/gönenç evreleri) 1980’lerden bu yana geride kaldı. Krizlerden atılım evresi ile çıkamama (ya da çıkar gibi sınırlı bir görüngü); aşırı üretim krizinin, kriz, canlanma, durgunluk evrelerinde çakılıp kalması, kronik durgunluk eğilimi, durgunluk içinde büyüme, kapitalist ekonomik kriz döngüsünün istikrarsızlaşması, kısalması/sıklaşması kapitalist emperyalizmin çarpıcı bir gerçeği. Krizlerden atılım/yükseliş evresine geçerek sağlanan hızlı ve yüksek büyüme oranları da yok artık. Yani kapitalist ekonomik kriz çevriminde bazı ‘’özsel’’ değişiklikler var. Yeni bir genel kapitalist ekonomik krizin unsurları ise gittikçe büyümektedir. Bu durum da kapitalist emperyalizmin içsel çelişki ve çatışmalarını büyüten, üretimin toplamsal karakteri ile mülk edinmenin özel kapitalist biçimi arasındaki temel çelişkinin daha keskinleşmesinin yansıması...
Artan işsizlik, küreselleşmiş kitleselleşmiş kronik işsizlik olgusu, artan yoksulluk, kronikleşmiş küreselleşmiş kitlesel yoksullukla atbaşı yükseliyor. İşsizliğin ana biçimi kronik kitlesel küresel işsizlik olmuştur. Uluslararası tekellerin emperyalizmi ile ‘’istihdam dışı kalma’’, ‘’gereksiz nüfus’’ (‘’kapitalist nüfus yasası’’ -Marx- ) kapitalizmin tarihinde görülmemiş bir derinlik ve genişliğe, keskinliğe ulaşmıştır. İşsizlik olgusu, dünya burjuvazisinin üretici güçleri yönetmedeki zaafının, başarısızlığının, üretici güçlerin tahrip edilmesinin de güçlü bir görünümüdür. Emperyalizmin dizginsiz saldırısının, uluslararası tekellerin hegemonyasının ifadesi ve birikim modeli olan ‘’neo-liberal’’ cennet propagandası ise çoktandır yerlerde sürünüyor.
Dünya çapında 1 milyar işsiz bu olgunun çarpıcı bir görünümü. İşsizlik azalmak bir yana büyümeye devam edecektir.
‘’Mckinsey & Company danışmanlığında yapılan bir araştırmaya göre, özellikle gelişmiş ekonomiler hızla yeni robot teknolojilerine geçiyor. Yapay zekanın hızla yaygınlaşması ile 2030 yılına kadar 700 milyon insanın işlerinden çıkarılacağı tahmin ediliyor. Analistlerin tahminlerine göre, yaklaşık 375 milyon insan ya da tüm işçilerin %14’ü çalıştıkları işleri değiştirecek.’’( Ergin Yıldızoğlu, 04 Aralık 2017, Cumhuriyet)
Mutlak ve göreli işsizliğin ve yoksulluğun artmaya devam ediyor ve devam edecek oluşu ile küresel çapta gelir dağılımının hızla bozulması (sınıflar arası uçurumun büyümesi) iç içe gitmektedir ve bu çelişki daha da keskinleşecektir. ‘’ Gelir dağılımı’’ndaki bozulmanın yoğunlaşarak genişlemesi uluslararası tekellerin temel gerçeklerinden biri olarak önümüzdeki sürecin de temel karakteristiklerinden biri olmaya devam edecektir.
Oxfam’ın, 2016 yılında dünyanın yüzde 1'lik nüfusuna denk gelen 70 milyon kişinin dünyanın geri kalan yüzde 99'undan (Yaklaşık 7 milyar insan) daha fazla servete sahip olduğunu; 62 "süper zenginin" toplam servetinin, dünyanın nüfusunun en fakir olan yarısından daha fazla olduğu’’nu; ‘’Bir yıl önce, dünya nüfusunun en fakir olan yarısının servetinin’’ 80 "süper zenginin" servetine denk geldiğini saptaması ve gelir dağılımındaki bozulmanın artacağı açıklaması, ‘’Biz % 99’uz, siz % 1’’, ‘’Başka bir dünya mümkün’’ isyanının büyümeye devam edeceğinin kanıtıdır.
Rapora göre bu süper zenginler küresel çapta 7,6 trilyon dolarlık bir serveti saklıyorlar. Büyük şirketler ise servetlerini vergi cennetlerinde tutuyorlar. Yani dünya burjuvazisinin özelliklerinden birisi de vergi kaçakçılığıdır.
Üstelik ‘’Süper zenginler ve şirketler on yıl öncesine göre daha az vergi ödüyorlar.’’
2019 yılında Ocak ayında yapılan 8. Davos zirvesinde kamuoyuna açıklanan Oxfam raporuna göre, Dünyanın en zengin 26 kişisinin serveti 3,8 milyar insanın servetine eşit tutarda. Bu kategorideki milyarderlerin sayısı 2016'da 61 iken 2017'de 43'e, 2018'de ise 26'ya düşmüş.
‘’Rapora göre, eğer zenginlerden ödedikleri verginin yüzde 0.5'i kadar daha fazlasını ödemeleri istense, dünyadaki 262 milyon çocuk daha okuyabilir ve sağlanacak sağlık hizmetleriyle 3.3 milyon insanın hayatı kurtulabilir. Geçen yıl serveti 140 milyar dolara yükselerek ‘dünyanın en zengin insanı’ unvanını Bill Gates'ten alan Jeff Bezos'un servetinin sadece yüzde 1'i Etiyopya'da yaşayan 105 milyon insanın sağlık bütçesini karşılayacak düzeyde.’’
Mutlak yoksulluk” ölçüsü olarak günde 5,50 doların altında gelir elde etme ölçütünü kabul eden Dünya Bankası’na göre bu rakamın altından gelir elde eden insan sayısı 3,4 milyar civarında. Bu mutlak yoksulların büyük bir çoğunluğunu, krizlerin de en ağır yükünü taşıyan kadınlar ve çocuklar oluşturuyor.
‘’Rapora göre sosyal eşitsizlikten en çok kadınlar etkileniyor. Dünya ortalamasına göre erkeklerin maddi serveti kadınlarınkini yarı yarıya aşıyor. Yüzde 23 oranında daha az ücret alan kadınlar sağlık ve eğitim alanlarında da mağduriyete uğruyor. Kadınlar her yıl 10 trilyon dolar tutarında bedelsiz bakım hizmeti veriyor.’’
ILO'nun 2018/2019 Küresel Ücretler Raporu, Birleşmiş Milletler (BM) Cenevre Ofisi'nde düzenlenen basın toplantısıyla açıklandı. Açıklamaya göre, 2017'de küresel ücret artışı, 2008'den bu yana en düşük seviyeye gerilemiş ve dünyadaki kadınlar erkeklere göre hala yüzde 20 az daha kazanıyor.
Dünya Günlük Veri Sitesi’nin yayımladığı verilere göre ( www.worldometers.info/tr/ ) ;
Dünya’da aç insan sayısı, 834.977. 619’dur.
İçecek suya erişimi olmayan insan sayısı, 868.724.035’dir.
Bu yıl bulaşıcı hastalıklardan ölen insan sayısı, 2.488.838’dir.
Dünya’da internet kullanıcı sayısı, 4.171.366.996’dır.
Şu anki dünya nüfusu, 7.689.660.865’dir.


Yukarıda aktardığımız veriler, Marx’ın vurguladığı sermaye birikiminin mutlak ve genel yasası olan bir tarafta zenginliğin, diğer tarafta yoksulluğun birikmesi yasasının bugün dünden çok daha etkin işlediğini, keskinleştiğini kanıtlıyor. Yani Dünya nüfusunun 3/4’ünün açlık ve yoksulluk sınırının altında yaşıyor olması rastlantısal değil.
ILO’nun 2004 Küresel Raporu’na göre, dünya çapında 246 milyon çocuk işçi çalışıyor.
ILO’nun açıklanan bir başka raporuna göre 2018 yılında küresel çapta 262 milyon çocuk okula gidemeyecek.
Gerçek rakamların daha yüksek olduğuna ise kuşku yok.
Devam edelim.
Emperyalist dünya ekonomisi kronik bir durgunluk içerisinde. Düşen büyüme oranları uluslararası kapitalist ekonomisinin nesnel bir diğer gerçeği. Dünya sermayesinin % 98'i maddi üretimden kopmuş, mali piyasalarda vurgun peşinde. Düşen kar oranları sonucu para sermayenin maddi üretimden ziyade uluslararası finansal pazarlara yığılması, ‘’ekonomilerin finansallaşması’’, tefeci devlet olgusu göz çıkarıyor... Kapitalist dünya sistemi, kapitalist üretim tarzı çürümede, asalaklaşmada sınır tanımıyor.
Düşen kar oranları sonucu para sermayenin maddi üretimden ziyade uluslararası finansal pazarlara yığılması; tefecileşme, asalaklık, spekülasyon, tefeci devlet olgusunun çarpıcı bir olgusu. Dünya ekonomisinin toplam hasılası yaklaşık 70 trilyon dolar, oysa borç-türev piyasalarında dolaşan para sermayenin ise toplam hacmi 850 trilyon dolar. Fazla söze gerek var mı!
‘’(150 ülkede devlet “büyüklerinin çaldığı para 12 trilyon doları”, Daily Beast, 05/03’’
(Aktaran E. Yıldızoğlu, Cumhuriyet) geçmesi emperyalist dünya sisteminin ve burjuva devletin rüşvet ve yolsuzluk bataklığındaki korkunç çürümesini de keskin bir şekilde yansıtmaktadır.
‘’Küreselleşme’’, ekonomik krizin çevrimindeki ve teknolojik temeldeki değişme olgusu emperyalistler arası rekabet ve hegemonya mücadelesini daha keskin hale getirmektedir, getirmeye de devam edecektir. Dünya çapında siyasi gericiliğin, neofaşizmin, militarizmin yükselişi proletarya ve halklara dönük baskı ve saldırıların daha derin ve kapsamlı, daha sert hale geleceğinin açık verileridir.
Emperyalist dünya sisteminin sorumlusu olduğu çevre felaketi olgusu yerküremizin ve insanlığın geleceğini de çıplak bir biçimde tehdit ediyor. Bu tehditin büyüyeceği ise açık. 21. asrın en önemli mücadele alanlarından birisi de ekosistemin korunması mücadelesi olacağı açıktır.
Kapitalist emperyalizmin proletarya ve halklara, doğaya ve insanlığa verebileceği bir şey kalmamıştır.
Uluslararası sermaye sistematik, derin ve kapsamlı yıkımla insanlığın geleceğini de tehlikeye atmıştır. Bu tablo sadece dünya proleter devriminin zaferiyle değiştirilebilir.
DEVAM EDECEK
*Yazı dizisi 3 ana bölümden oluşacak; 1. Bölüm, uluslararası politik durumun; 2. bölüm, iç siyasal durumun; 3. bölüm, Ortadoğu’nun değerlendirilmesini içerecektir.
Yazı dizimiz, siyasal durum ve gelişmelerin ana eğilimlerinin genel tablosunu sunmaya çalışacaktır.






Hiç yorum yok:

Yorum Gönder