Translate

3 Haziran 2016 Cuma

LENİNİST KESİNTİSİZ DEVRİM Mİ, TROÇKİST “SÜREKLİ DEVRİM” Mİ! (V)



LENİNİST KESİNTİSİZ DEVRİM Mİ, TROÇKİST “SÜREKLİ DEVRİM” Mİ!
                                        (V)
Troçki’nin, Troçkizm’in tek ülkede sosyalizmin inşası teorisini Lenin’e değil de Stalin’e mal etmesi ve bu teorinin “Lenin’in hastalığı ve ölümüyle eşanlı olan Termidor gericiliği yıllarında”, “birden bire” Stalin tarafından üretilerek geliştirildiği, Stalin’in “dünya devrim teorisinin yerine tek ülkede sosyalizm teorisi”ni geçirdiği iddiası düpedüz politik bir sahtekârlıktır. Aslında Troçki, Lenin’e doğrudan saldırmaya cüret edemediği için bu teoriyi Stalin’e, “Stalinci bürokrasi”ye, “Ekime karşı bürokratik gericili”ğin başlamasına bağlama ve mal etme burjuva kurnazlığına başvuruyor.

 Troçkizm Lenin’e, Leninizm’e, Bolşevizm’e, proletarya diktatörlüğüne, sosyalist inşaya bu gerici taktikle de saldırmaktadır. Troçki, söz konusu tezin Lenin’e ait, Lenin tarafından geliştirilmiş bir teori olduğunu çok iyi biliyor. Troçki’nin, bu ünlü demagog ve tarih çarpıtıcısının, “sürekli devrim anlayışının tarihin denemesinden başarıyla geç”tiği safsatasının aksine, Troçki’nin bu temel dogması, tarihte hiçbir devrimci iz bırakmamıştır. Başta Rusya devrim deneyi olmak üzere emperyalizm ve proleter devrim çağının tüm deneyi tarafından çöp tenekesine atılmıştır.
Ayrıca ve özellikle vurgulanmalıdır: Troçkist “sürekli devrim teorisi”nin alternatifi tek ülkede sosyalizm değil, Marksist Leninist proleter dünya devrimi teorisidir; kendisinin tarif ettiği, dipten doruğa çarpıtarak sunduğu “tek ülkede sosyalizm teorisi” değil, Bolşevik-Leninist dünya devrimi teorisi temeline oturan ve temel üzerinde yükselen ve onun temel sacayaklarından birisi olan Leninist tek ülkede, bir veya birkaç ülkede sosyalizmin zaferi ve inşası teorisidir.
Sorunun Troçki ve Troçkist hilebazlar tarafından “Tek ülkede sosyalizm mi, dünya devrimi mi?” ikilemine dayanan formülasyonla ortaya konulması, dizginsiz bir siyasal sahtekarlığı, iğrenç bir demagoji ve manipülasyonu ifade etmektedir. Çünkü sorun ve tartışmalar, asla, hiçbir zaman, “dünya devrimi mi tek ülkede sosyalizm mi” sorunu ve tartışması ekseninde olmamıştır. Sorunun bu tarzda sunulması ve pazarlanması uluslararası sermayenin, emperyalist dünya sisteminin savunucusu Troçkist sahtekârların Marksizm Leninizm’e saldırılarını kabul edilebilir hale getirme, baş düşmanları Marksizm-Leninizm’i gözden düşürme ve radikal görünme manevrasıyla devrimci avlama, proletarya ve halkları aldatma sanatını ifade etmektedir yalnızca. Troçki ve Troçkizm, dünya proleter devrimine karşı gerici savaşımlarını “tek ülkede sosyalizm”e karşı savaşım zırhına da bürünerek yürütmüşlerdir. Onlar bu gerici yıkıcı ve tasfiyeci saldırılarını devrimci laf yığınıyla gizleyerek dünya gericiliğiyle militan işbirliğini örtülemeye çalışmışlardır. Özellikle de Lenin’in ölümünden sonra, Lenin ve Stalin’in SSCB’sini, III. Enternasyonal’i yıkmak için savaşmış olan bu akımın ve önderinin makyavelizmi, yukarıdaki formülasyonda da çarpıcı bir tarzda somutlaşmaktadır. Sorunu, görünüşte Stalin’le, “Stalinizm”le sınırlamaları sadece ve sadece gerici bir savaş hilesidir, tıpkı Troçki’nin kendisini Lenin’in sadık takipçisi ve mirasçısı, “Bolşevik-Leninist” olarak pazarlaması gibi! Oysa biliyoruz ki, Troçki hiçbir zaman Bolşevik-Leninist olmamıştır, Troçki’nin öğretmeni Lenin değil, katışıksız bir Menşevik olan ve Troçki’nin “Aziz öğretmenim Pavel Borisoviç Akselrod” dediği zat-ı muhterem olmuştur.  Stalin’in öğretmeni ise Lenin’dir.
Troçki Leninizm, Marksizm-Leninizm düşmanı bir tarihsel şahsiyettir. O, göz göre göre, herhangi bir şeyi çarpıtmaktan, dizginsiz yalanlar söylemekten kaçınmaz. “Stalinizmin temel dogması” ilan ettiği tek ülkede sosyalizm teorisinin, Lenin’in ölümüyle, “birdenbire” Stalin tarafından oluşturulup piyasaya sürüldüğü iddiasından da bu iğrençliği görmekteyiz. İlgili yerlerde, Lenin’den alıntılarla, bu teorinin Lenin’e ait olduğunu zaten göstermiştik. Troçki, bunu en iyi bilenlerden biri.  İşte size Troçki’nin tek ülkede sosyalizm teorisinin Lenin’e ait olduğunu çok iyi bildiğini, Lenin’in sorunu ilk kez ortaya koyduğu “Avrupa Birleşik Devletleri Üzerine” başlıklı makalesini de incelediğini gösteren kanıtı:
“ ‘Birleşik Devletler şiarına karşı az çok somut biricik tarihsel argüman’, diyor Troçki, ‘İsviçreli 'Sosyal Demokrat'ta (Lenin'in yukarıda adı geçen makalesinin de yayınlandığı, Bolşeviklerin o zamanki merkez yayın organı. —J.St.) şu cümlede formüle edilmişti: 'İktisadi ve siyasi gelişmenin eşitsizliği, kapitalizmin mutlak bir yasasıdır.' 'Sosyal-Demokrat' bundan, tek ülkede sosyalizmin zaferinin mümkün olduğu ve bundan ötürü tek tek her devlette proletarya diktatörlüğünü, Avrupa Birleşik Devletleri'nin yaratılmasına bağımlı kılmaya gerek olmadığı sonucunu çıkardı. (iba.) Çeşitli ülkelerin kapitalist gelişmesinin eşitsiz olduğu, tamamen tartışma götürmez bir argümandır. Ama bu eşitsizliğin kendisi son derece eşitsizdir. İngiltere, Avusturya, Almanya ya da Fransa'nın kapitalist düzeyi bir ve aynı değildir. Ama Afrika ve Asya ile karşılaştırıldığında, bütün bu ülkeler, sosyal devrim için olgunlaşmış olan kapitalist 'Avrupa'yı oluşturmaktadır. Hiçbir ülkenin mücadelesinde diğerlerini 'beklemek' zorunda olmadığı düşüncesi, paralel uluslararası eylem fikrinin yerine, bekleyici uluslararası eylemsizlik düşüncesi geçmesin diye tekrarlanması yararlı ve zorunlu olan önemli bir düşüncedir. Diğerlerini beklemeksizin, inisiyatifimizin diğer ülkelerdeki mücadeleye hız katacağından tamamen emin olarak, ulusal zeminde mücadeleye başlarız ve sürdürürüz; ama eğer bu olmazsa, örneğin devrimci bir Rusya'nın tutucu bir Avrupa karşısında tutunabileceğini, ya da sosyalist bir Almanya'nın kapitalist dünyada izole kalabileceğini düşünmek umutsuz bir şey olurdu; hem tarihsel deneyimler hem de teorik mülahazalar bunu kanıtlamaktadır.’ Toplumsal devrimi ulusal sınırlar içinde düşünme görüşü, yurtseverliğin gereği olan ulusal sınırlılık adına bir kurban vermek demektir.’ (iSa.) (‘Bkz. Troçki 1917 Yılı, C. III, bölüm I, s. 89-90)
“Troçki, 1915 yılında Paris yayınlanan ‘Naşe Slovo’da böyle yazıyordu, bu makale daha sonra, Troçki'nin makalelerini toplayan ciltlerden birinde, 1917 Ağustosunda ‘Barış Programı’ adıyla ilk kez yayınlandı. Rusya’da yeni açıklanıyor.’” (Aktaran Stalin, Trotskizm mi, Leninizm mi?, s. 96-97)
Açıkça görüleceği gibi, aşırı sol lafazanlığın arkasına gizlenen politik sahtekârlığın üstadı Troçki, tek ülkede sosyalizm teorisinin Lenin tarafından ortaya atıldığını biliyor. 1915 yılında yayınlanmış olan Lenin’in “Avrupa Birleşik Devletleri Sloganı Üzerine” makalesini incelemiş. İncelemekle yetinmemiş, bir de eleştirerek yanıtlamış Lenin’i ve Bolşevikleri. Her şey açık değil mi! Bu açık kanıt, Troçki’nin ar damarının çatladığını gösterir diyeceğiz ama, hayır, Troçki’nin ar damarı yok ki çatlasın! Üstelik yanıtında Lenin’in eşitsiz gelişme yasası olarak ifade etmiş olduğu yasadan da bir şey anlamamış olarak. Oysa eşitsiz ve sıçramalı gelişme yasası kapitalizmin “mutlak” yasasıdır. Kapitalizme özgü eşitsiz gelişme yasasını, bir şey anlamadan, bu yasayı tüm toplumsal tarih boyunca geçerli bir yasaymış gibi lanse etmek, pre-kapitalist tarihin eşitsiz, dengesiz gelişmesini de hatırlatarak, sanki kapitalist eşitsiz gelişme yasası tarih boyunca geçerli bir yasaymış gibi ele almak, eşitsiz gelişme üzerine demagojik izahlar ve manevralar yapmak, Lenin’e laf yetiştirmek sadece yücelerden yüce Troçki’nin cehaletini gösterir.
Troçki ve Troçkizm’in aynı cehaletini, revizyonizmini “Emperyalizm koşullarında gelişmenin eşitsizliği ile kapitalist ülkelerin gelişme düzeyi arasındaki farkı birbirine karıştırmak” (Stalin, Eserler, C. 9; s. 90, İnter yay.) dar görüşlülüğünden de görebilmekteyiz. Burada söz konusu olan şey, değişik ülkelerin gelişme düzeyindeki farklılıklar değil, gelişme hızı/hızları arasındaki farktır, farklılıktır. Açık ki, “O halde; Emperyalizm döneminde kapitalist ülkelerin gelişmesinin eşitsizliği sorunu, çeşitli kapitalist ülkelerin ekonomik durumunun düzeyi arasındaki fark sorunuyla karıştırılmamalıdır.” (age., s. 91) Ama eşsiz insan, efsane  insan, her bakışının, her hareketinin otomatik olarak mutlaka efsaneye dönüştüğüne inanan insan, zaten doğum tarihi de Ekim Devrimi tarihine denk gelmiş mucizevi insan, aslında insan değil Tanrı’dan da büyük ve Tanrı’nın da biat etmesi gereken bir şey, deha üstü ulaşılamaz insan, bütün çağların ve gelecekteki çağlar da dahil, aşılamaz en yüce ve en en kutsal insanı ve teorisyeni de olan Troçki, bu gerçeği her ne hikmetse zerrece anlamamıştır ya da Stalin’in sayesinde anladığında ise görmezden gelmiştir. Gariptir(!), Troçki’nin her ağzını açtığında, cehaletle, kültürsüz, bilgisiz, görgüsüz, basit, sıradan, yeteneksiz, bir şeylerden anlamayan, kaba-saba vb. bir insan olmakla küçümseyerek suçladığı Stalin, Lenin’den sonra bu gerçeği en derin kavrayan kişi olmuştur…
Lenin, bu yasanın emperyalizmle birlikte özellikle keskinleştiğini vurgularken, bu yasanın karşısına “eşitsiz ve birleşik gelişme yasası”nı çıkarmak, kapitalizmin ve emperyalizmin gerçeklerini anlamamak ve çarpıtmaktır. “Birleşik gelişme”ye, emperyalizmin “eşit”leyici yanına, emperyalist tekelci kapitalizmin gelişmesinin bir yanına, geçici bir eğiliminin öne çıkarılmasına yapılan vurguyla, Troçki ve Troçkizm, eşitsiz gelişmenin yerine “birleşik” gelişmeye vurguya dikkati yoğunlaştırarak, aynı zamanda, Leninist tek ülkede veya birkaç ülkede sosyalizmin zaferi teorisinin reddine teorik temel yaratmaya çalışır. Lenin’in “eşitsiz ve sıçramalı gelişme yasası” olarak formüle ettiği yasanın karşısına “eşitsiz ve birleşik gelişme yasası”nın çıkarılması boşuna değil yani. Avrupa merkezli birleşik ve zamandaş devrim ile tek ülkede sosyalizmin yadsınması aynı zamanda bu sözde Troçkist “yasa”yla bağlı. Kautskyci, yarı-Menşevik emperyalizm teorisinin yol gösterdiği Troçkist emperyalizm teorisi emperyalist kapitalizmi kadir-i mutlak bir güç olarak anladığı için de bağımlı ülkelerin proletaryası ve halklarının kaderini, Batıya bağımlı kılmakta, geri ülkelerde devrimin ve sosyalist inşanın zaferini olanaklı görmemekte, böylece bu dünyaya pasifizmi ve teslimiyeti dayatmaktadır. Bu açık ki devrimci proletaryaya, dünya proleter devrimine, sosyalizme, devrime inançsızlıktır. Emperyalizmi kadir-i mutlak bir güç olarak şişirirken, bağımlı ülkelerin proletaryasının devrimci sosyalist karakterine, emperyalizme bağımlı dünyanın devrimci imkânlarına, proletarya ve halklarına aşırıya vararak emperyalizme hizmet eden bir güvensizlik üzerinde yükselen bir “sürekli devrim”ciliktir. Avrupa merkezci sosyal şoven oportünizme dayanan Troçkizm’in “sürekli devrim”ciliği, gerçekte, sürekli ihanet “devrimci”liğidir. Çağımızın deneyimleri bu gerçeği haddinden fazla açığa çıkarmıştır. Troçki Leninist emperyalizm teorisinin yerine Troçkizm’i geçirmeye çalışmış, savunularıyla diyelim ki “ultra-emperyalizm”in “sol” kanadı misyonunu üstlenmiştir. 
Stalin, Troçki’nin liderliğinde partiye karşı örgütlenmiş ikinci bir “Ağustos Bloku” olarak nitelediği ve her renkten parti içi muhalefetin Troçkizm’in bayrağı altında toplandığı “muhalefet”i, KYEK VII. GENİŞLETİLMİŞ PLENUMU’nda (yıl, 1926!) eleştirirken vurguladığı gibi, “muhalefet” “emperyalizm döneminde gelişmenin eşit oranda olmaması yasasının anlamını ve ruhunu” kavrayamıyor, “bu yasaya, oranın eşitlenmesi eğilimiyle itiraz ediyor ve böylece ultra emperyalizmin kautskici konumuna” geliyordu; üstelik de Leninizm adına! Troçki, Troçkizm hiçbir zaman Leninist emperyalizm teorisini anlayamamıştır. Troçki, başlangıçta, teorisinin Menşevik-Kautskyci karakteri gereği Leninist emperyalizm teorisine karşı mücadele yürütmüştür. Bu teorinin ve proleter dünya devrimi teorisinin gerçek karakterini anladığı zaman ise, Leninizm/Bolşevizm ve sosyalizm düşmanlığı daha bilinçli hale gelmiş, “Stalinizme karşı mücadele” kılıfı giydirilmiş tarzda, dizginsiz bir Leninizm ve proletarya diktatörlüğü, sosyalizm düşmanlığına yönelmiştir.   
Troçki, Lenin’in 1915’te yazdığı yukarıdaki makaleden sonra, 1916 yılında yayınladığı “Proleter Devrimin Askeri Programı” başlıklı makalesinde de şunları yazdığını çok iyi bilir:
“Üçüncü olarak, sosyalizmin bir tek ülkedeki zaferi, genel olarak bütün savaşları bir çırpıda ortadan kaldıramaz. Tersine, bu savaşları gerekli bir duruma getirir. Çeşitli ülkelerde kapitalizm, son derece farklı bir biçimde gelişir.  Ayrıca ticari üretim rejiminde de başka türlü olamaz. Bundan da şu kaçınılmaz sonuç çıkar ki, sosyalizm, bütün ülkelerde aynı anda zafer kazanamaz. Sosyalizm ilkin bir tek ya da birkaç ülkede zafer kazanırken öteki ülkeler, belli bir süre boyunca burjuva ya da burjuva öncesi ülkeler olarak kalacaklardır. Bu durum zorunlu olarak sürtüşmelere yol açacak ve ayrıca öteki ülkeler burjuvazisini doğrudan doğruya sosyalist devletin muzaffer proletaryasını ezmeye yöneltecektir. Bu durumda bizim açımızdan savaş, yasal ve haklı duruma gelecektir. Sosyalizm için, öteki halkları da burjuvazinin boyunduruğundan kurtarmak için bir haklı savaş olacaktır bu.” (Ekim Devrimi Dosyası, s. 18-19, iba.)
 Sözde Troçkistleşmesinden bir yıl sonra, 1918’de, dönek Kautsky’i eleştirirken Lenin, kalpazan Troçki’in de suratına inen koca bir tokat ve Troçki’nin sahte ve bilim dışı savlarının yüzündeki maskeyi de çekip alan şu sözleri söyler:
“Sömürücüler bir tek ülkede yenilgiye uğratılmış olsa da- ve tipik durum elbette budur, çünkü eşzamanlı devrim ender bir istisnadır- sömürülenlerden daha güçlüdürler….” (S.E. C. 7, s. 154, iLa.)
Demek ki sahtekâr Troçki’nin iddiasının aksine Lenin, 1915 yılında ortaya koyduğu bir ya da birkaç ülkede proleter devrimin zaferi tezini, Avrupa merkezli zamandaş devrimle dünyayı kurtarma teorisinin geçersizliği fikrini bal gibi korumaya ve II. Enternasyonal oportünizmine, dönek Kautsky’e ve aynı zamanda bu saçma iddialarını korumaya devam eden Troçki’ye karşı savunmaya devam ediyormuş. Alıntılardaki sözlerin altı çizilerek okunmalıdır. Lenin dönek Kautsky’i yerden yere vururken söyler bu sözleri. Evet, çağımızda “eşzamanlı devrim ender bir istisnadır”, kapitalizmin eşitsiz gelişme yasasına bağlı olarak, kural olan, devrimlerin emperyalizmin en zayıf halkası ya da halkalarının kırılmasıyla proleter devrimin ve sosyalizmin zafere erişmesidir. Bu sözleri söyleyen Lenin’dir. Yıl, 1918 (sonları). Yani sözde Lenin’in Troçki sayesinde hidayete ererek Troçkistleştiği 1917’den bir yıl sonra!
“Lenin, doğrudan doğruya bizim şimdiki görüş ayrılıklarımıza (tek ülkede, SSCB’de sosyalizmin inşasının ve zaferinin olanaklı olup olmadığı sorununda Parti ile Troçki’nin önderliğini yaptığı muhalefet arasındaki tartışma ve fikir ayrılıkları-bn.) ilişkin olan şu peygamberce sözleri yazarken binlerce kez haklıydı:
“ ‘Kendilerini çok akıllı sayanların ve üstelik sosyalist geçinenlerin, devrim bütün ülkelerde birden patlak vermedikçe iktidarın mücadele ile ele geçirilemeyeceğini iddia edenlerin her türlüsünü biliyorum. Bu adamlar, bu gevezeliklerle devrime sırt çevirdiklerini ve burjuvazinin yanına geçtiklerini sezmiyorlar. Emekçi sınıfların uluslararası oranda devrim yapmalarını beklemek, her şeyin bekleyiş içinde donakalması demek olur. Bu saçmadır.’ (Bkz: 4. Baskı, c. 27, s. 336, Rusça.)” (Aktaran Stalin, Trotskizm mi? Leninizm mi?, s. 278-279)
Lenin’in değerlendirmesi, değerlendirmeleri açık değil mi? Evet, son derece açık; yani, Leninizm’in yerine Troçkizm geçirilemez. Açıktır ki Troçki sahte bir “Stalinizm” maskesi ardına konuşlanarak Lenin’e, Leninizm’e saldırıyor. Lenin, “Vasiyet”inde, durup dururken Troçki’nin Bolşevik olmadığını boşuna hatırlatmıyordu yani.
Stalin, eski Troçkizm ile yeni Troçkizm arasındaki ayrımları ortaya koyarken şunları söylerken tümüyle haklıdır:
“…Yeni troçkizm leninizme karşı militan bir kuvvet olarak çıkmayı göze almıyor, leninizmin ortak sancağı altında çalışmayı ve leninizmi yorumlamak ve iyileştirmek sloganı altında ortaya çıkmayı yeğ tutuyor. Bu, onun zayıflığındandır. Yeni troçkizmin Lenin’in ölümü ile zamandaşlığı, rastlantı sayılamaz. Lenin’in sağlığında bu cüretli adımı atmaya karar vermemişti.” (Troçkizm mi? Leninizm mi?, s. 33)
Lenin’in ölümü üzerine anılarını yazan Gorki, Lenin’le bir görüşmesinde geçen şu sözleri boşu boşuna tarihe kaydetmiyor: “Sustu ve sonra kısık sesle ve keyifsizce devam etti: ‘Fakat buna rağmen bizimkilerden biri değil! Gerçi bizimle birlik, fakat, bizimkilerden değil. Haris biri. Onda kötü bir şeyler var’...” Lenin Troçki’yi elbette ki çok iyi tanıyordu…
Troçki, profesyonel bir kalpazandır. Ardılları da öyle! Marksizm-Leninizm’e, Lenin’e karşı mücadelelerini (megaloman Troçki’nin izinde) sahte ve uydurma “Stalinizme karşı mücadele” kılıfı giydiren sözde “devrimci Marksist” vs. Troçkistler, bir yandan Troçki’nin bildik yalanlarını, tahrifatlarını, demagoji ve manipülasyonunu dizginsizce sürdürürken, öte yandan da dünya devrimine, devrim ve sosyalizm kavgasına karşı, Troçkizm çizgisi temelinde, aşırı devrimci laflarla örttükleri azgın burjuva gerici savaşımlarını yeniden ve yeniden üreterek yol almaya devam etmektedirler. Hala sözde Lenin’den bahsetseler de, bir 20’li, 30’lu vb. yıllarda olduğu gibi ateşli değiller bu konuda uzun yıllardır. Ama her halükarda Marks’ı, Lenin’i, Leninizm’i vurabilmek için Lenin adını ve “Stalinizm” düşmanlığını kullanmaya gereksinim duyuyorlar. Her zamanki gibi bu gerici çalışmalarını yürütebilmek için, büyük şeytan ilan ettikleri Stalin’e, “Stalinizm” dogmasına gereksinim duyuyorlar. Çünkü bu örtüyü yüzlerinden çekip attıklarında, yüzlerindeki kızıl şal kalkacak, dolaysız bir şekilde Leninizm düşmanı, Ekim Devrimi’nin kazanımlarının, Bilimsel Komünizmin nefret dolu muhalifleri oldukları, dünya burjuvazisiyle organik bağlı “sol”cu Truva atı oldukları çırılçıplak ortaya çıkacaktır. Bundan dolayıdır ki, dil ucuyla da olsa, Lenin’den bahsetmeye hala devam ediyorlar ve edeceklerdir.
Troçkistlerin burjuvaziye özgü sınır tanımaz ikiyüzlülüğünü, Troçki Lenin kıyaslamalarında da görmekteyiz.  Onlar, görünüşte Lenin’i yüceltirken, hile yüklü bir üslupla, Troçki’yi yücelerden yüce bir yere oturtmaktadırlar. Üstelik sözde yaptıkları Lenin yüceltmelerinde, gerçekte, profesyonel hilebazlar olarak, sürekli bir şekilde Lenin’in ne kadar yetersiz olduğunu kanıtlamaya çalışmaktadırlar. Troçkist bataklığın dilini bilmeyen, çözemeyen, çözmemiş olan insanları, böylece karanlık dünyalarına çekebilmektedirler. Zaten onlara göre, çağımızın Marksizm’i olarak bir Leninizm’den bahsedilemez. 1956 modern revizyonist karşı devrim sürecinden bu yana, hele özellikle de revizyonist/kapitalist sistem ve kampın çözülerek dağılışından sonra, bu konuda da, daha cesur davranabilmekte, Lenin’in yerine Troçki’yi, Leninizm’in yerine Troçkizm’i geçirebilmekte; Leninizm tanımının Lenin’i Marks’tan, Marksizm’den kopardığı (!) için yanlış ve Lenin’e haksızlık (!) olacağını ileri sürebilmektedirler. Uluslararası Troçkist akımın gitgide artan oranda Troçki adına, Troçkizm adına ortaya çıkması, artan oranda Lenin, Leninizm “eleştirisi” yapabilmeleri, halkımızın deyişiyle, “hayırlı” bir gelişmedir. Fakat bilmeliyiz ki, Troçkizm, biçimsel de olsa, Lenin adının arkasına sığınmaya, Leninizm’e saldırılarını “Stalinizm” düşmanlığıyla maskelemeye devam edecektir. Belli tarihsel evrelerden geçerek uluslararası sermayeye, uluslararası karşı devrime iltihak etmiş Troçki’nin, Troçkizm’in başka bir şansı da yoktur. Onun varlık sebebi “Stalinizm” düşmanlığı üzerinde, “Stalinizm” düşmanlığı ile kamufle edilmiş sinsi bir Marksizm-Leninizm düşmanlığı üzerinde yükselmektedir. Günün 24 saati ve her saniye yaptıkları Stalin düşmanlığı, Lenin’e, çağımızın Marksizm’i olan Leninizm’e düşmanlıklarını, doğrudan ve bütünüyle Lenin’i karşılarına alamadıkları için  “Stalinizm”le örtüleme operasyonudur. Aksi durumda, takke düşecek, kel görünecektir! Troçki de, dünya burjuvazisi de, IV. Enternasyonal de, günümüzün Troçkistleri de bunun çok iyi bilincindedirler.
Geçmeden, Troçkist yazarların kitaplarını, broşürlerini, yazılarını okuyanlar bilir, Troçkist propaganda, gına getirecek denli Troçki’nin basit, ilkel düşüncelerinin, iğrenç iddia ve saldırılarının tekrarından ibarettir. Hiçbir yaratıcılıkları yok. Zaten Troçkizm’in en yaratıcı, en yetenekli, en zeki ve çok yönlü beyni Troçki’dir; onu aşabilen de yok; ki onun da yaratıcılığı, ilkel, basit, eklektik, gerici ve şirret bir yaratıcılıktan ibaretti. Ama bu bakımdan derin bir yaratıcılığa sahip olduğunu vurgulamak gerekmektedir. Troçkizm’in “sol” yaygaracılığı, sinsi taktikleri, ideolojik etki yaratabilme ve sızma yeteneği asla küçümsenmemelidir. Bu alandaki yaratıcılıkları oldukça gelişkindir. (Bunu, örneğin, incelemekte olduğumuz kesintisiz devrim ve iktidar sorunundaki oportünist düşüncelerden de görebilmekteyiz.) Troçkizm’in hemen arkasında dünya sermayesinin kudretinin yattığı, her an hatırlanmalıdır. Sosyal emperyalist kampın çöküşünün yarattığı derin ideolojik ve siyasi kargaşadan da özel olarak beslendikleri; dünya burjuvazisinin, dünya emperyalizmini ve gericiliğini mezara gömecek Leninist, “Stalinist” bir devrimcilik yerine, bütün enerjisini dünya emperyalizmini yaşatmaya hasretmiş görüntüde “antikapitalist” Troçkist bir “sürekli devrim”cilik geliştirmeye özel olarak yoğunlaştığı asla unutulmamalıdır. Troçkizm’in özgün tarihsel evrimi, dünya sermayesiyle perde arkasındaki organik bağları, içerisinden geçtiğimiz özgün tarihsel konjonktürün tablosu, ona şimdilik bazı özel avantajlar sunmaktadır bir geleceği olmasa da. Bu gerçekler asla gözden yitirilmemelidir.
DEVAM EDECEK

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder