LENİNİST KESİNTİSİZ DEVRİM Mİ, TROÇKİST “SÜREKLİ DEVRİM”
Mİ!
(V)
Troçki’nin,
Troçkizm’in tek ülkede sosyalizmin inşası teorisini Lenin’e değil de Stalin’e
mal etmesi ve bu teorinin “Lenin’in hastalığı ve ölümüyle eşanlı olan Termidor
gericiliği yıllarında”, “birden bire” Stalin tarafından üretilerek
geliştirildiği, Stalin’in “dünya devrim teorisinin yerine tek ülkede sosyalizm
teorisi”ni geçirdiği iddiası düpedüz politik bir sahtekârlıktır. Aslında
Troçki, Lenin’e doğrudan saldırmaya
cüret edemediği için bu teoriyi Stalin’e, “Stalinci bürokrasi”ye, “Ekime
karşı bürokratik gericili”ğin başlamasına bağlama ve mal etme burjuva
kurnazlığına başvuruyor.
Troçkizm Lenin’e, Leninizm’e, Bolşevizm’e, proletarya diktatörlüğüne, sosyalist inşaya bu gerici taktikle de saldırmaktadır. Troçki, söz konusu tezin Lenin’e ait, Lenin tarafından geliştirilmiş bir teori olduğunu çok iyi biliyor. Troçki’nin, bu ünlü demagog ve tarih çarpıtıcısının, “sürekli devrim anlayışının tarihin denemesinden başarıyla geç”tiği safsatasının aksine, Troçki’nin bu temel dogması, tarihte hiçbir devrimci iz bırakmamıştır. Başta Rusya devrim deneyi olmak üzere emperyalizm ve proleter devrim çağının tüm deneyi tarafından çöp tenekesine atılmıştır.
Troçkizm Lenin’e, Leninizm’e, Bolşevizm’e, proletarya diktatörlüğüne, sosyalist inşaya bu gerici taktikle de saldırmaktadır. Troçki, söz konusu tezin Lenin’e ait, Lenin tarafından geliştirilmiş bir teori olduğunu çok iyi biliyor. Troçki’nin, bu ünlü demagog ve tarih çarpıtıcısının, “sürekli devrim anlayışının tarihin denemesinden başarıyla geç”tiği safsatasının aksine, Troçki’nin bu temel dogması, tarihte hiçbir devrimci iz bırakmamıştır. Başta Rusya devrim deneyi olmak üzere emperyalizm ve proleter devrim çağının tüm deneyi tarafından çöp tenekesine atılmıştır.
Ayrıca
ve özellikle vurgulanmalıdır: Troçkist
“sürekli devrim teorisi”nin alternatifi tek ülkede sosyalizm değil, Marksist
Leninist proleter dünya devrimi teorisidir; kendisinin tarif ettiği, dipten doruğa çarpıtarak sunduğu “tek
ülkede sosyalizm teorisi” değil, Bolşevik-Leninist dünya devrimi teorisi
temeline oturan ve temel üzerinde yükselen ve onun temel sacayaklarından
birisi olan Leninist tek ülkede, bir
veya birkaç ülkede sosyalizmin zaferi ve inşası teorisidir.
Sorunun
Troçki ve Troçkist hilebazlar tarafından “Tek ülkede sosyalizm mi, dünya
devrimi mi?” ikilemine dayanan formülasyonla ortaya konulması, dizginsiz bir
siyasal sahtekarlığı, iğrenç bir demagoji ve manipülasyonu ifade etmektedir.
Çünkü sorun ve tartışmalar, asla, hiçbir zaman, “dünya devrimi mi tek ülkede
sosyalizm mi” sorunu ve tartışması ekseninde olmamıştır. Sorunun bu tarzda
sunulması ve pazarlanması uluslararası sermayenin, emperyalist dünya sisteminin
savunucusu Troçkist sahtekârların Marksizm Leninizm’e saldırılarını kabul
edilebilir hale getirme, baş düşmanları Marksizm-Leninizm’i gözden düşürme ve
radikal görünme manevrasıyla devrimci avlama, proletarya ve halkları aldatma
sanatını ifade etmektedir yalnızca. Troçki ve Troçkizm, dünya proleter
devrimine karşı gerici savaşımlarını “tek ülkede sosyalizm”e karşı savaşım
zırhına da bürünerek yürütmüşlerdir. Onlar bu gerici yıkıcı ve tasfiyeci
saldırılarını devrimci laf yığınıyla gizleyerek dünya gericiliğiyle militan işbirliğini örtülemeye çalışmışlardır. Özellikle de Lenin’in
ölümünden sonra, Lenin ve Stalin’in SSCB’sini, III. Enternasyonal’i yıkmak için
savaşmış olan bu akımın ve önderinin makyavelizmi,
yukarıdaki formülasyonda da çarpıcı
bir tarzda somutlaşmaktadır. Sorunu, görünüşte Stalin’le, “Stalinizm”le
sınırlamaları sadece ve sadece gerici bir savaş hilesidir, tıpkı Troçki’nin
kendisini Lenin’in sadık takipçisi ve mirasçısı, “Bolşevik-Leninist” olarak
pazarlaması gibi! Oysa biliyoruz ki, Troçki hiçbir zaman Bolşevik-Leninist
olmamıştır, Troçki’nin öğretmeni Lenin değil, katışıksız bir Menşevik olan ve
Troçki’nin “Aziz öğretmenim Pavel Borisoviç Akselrod” dediği zat-ı muhterem
olmuştur. Stalin’in öğretmeni ise
Lenin’dir.
Troçki
Leninizm, Marksizm-Leninizm düşmanı bir tarihsel şahsiyettir. O, göz göre göre,
herhangi bir şeyi çarpıtmaktan, dizginsiz yalanlar söylemekten kaçınmaz.
“Stalinizmin temel dogması” ilan ettiği tek ülkede sosyalizm teorisinin,
Lenin’in ölümüyle, “birdenbire” Stalin tarafından oluşturulup piyasaya
sürüldüğü iddiasından da bu iğrençliği görmekteyiz. İlgili yerlerde, Lenin’den
alıntılarla, bu teorinin Lenin’e ait olduğunu zaten göstermiştik. Troçki, bunu
en iyi bilenlerden biri. İşte size Troçki’nin tek ülkede sosyalizm
teorisinin Lenin’e ait olduğunu çok iyi bildiğini, Lenin’in sorunu ilk
kez ortaya koyduğu “Avrupa Birleşik Devletleri Üzerine” başlıklı makalesini de incelediğini gösteren kanıtı:
“
‘Birleşik Devletler şiarına karşı az çok somut biricik tarihsel argüman’, diyor
Troçki, ‘İsviçreli 'Sosyal Demokrat'ta (Lenin'in yukarıda adı geçen makalesinin
de yayınlandığı, Bolşeviklerin o zamanki merkez yayın organı. —J.St.) şu
cümlede formüle edilmişti: 'İktisadi ve
siyasi gelişmenin eşitsizliği, kapitalizmin mutlak bir yasasıdır.'
'Sosyal-Demokrat' bundan, tek ülkede sosyalizmin zaferinin mümkün olduğu ve
bundan ötürü tek tek her devlette proletarya diktatörlüğünü, Avrupa Birleşik
Devletleri'nin yaratılmasına bağımlı kılmaya gerek olmadığı sonucunu çıkardı.
(iba.) Çeşitli ülkelerin kapitalist gelişmesinin eşitsiz olduğu, tamamen
tartışma götürmez bir argümandır. Ama bu eşitsizliğin kendisi son derece
eşitsizdir. İngiltere, Avusturya, Almanya ya da Fransa'nın kapitalist düzeyi
bir ve aynı değildir. Ama Afrika ve Asya ile karşılaştırıldığında, bütün bu
ülkeler, sosyal devrim için olgunlaşmış olan kapitalist 'Avrupa'yı oluşturmaktadır.
Hiçbir ülkenin mücadelesinde diğerlerini 'beklemek' zorunda olmadığı düşüncesi,
paralel uluslararası eylem fikrinin yerine, bekleyici uluslararası eylemsizlik
düşüncesi geçmesin diye tekrarlanması yararlı ve zorunlu olan önemli bir
düşüncedir. Diğerlerini beklemeksizin, inisiyatifimizin diğer ülkelerdeki
mücadeleye hız katacağından tamamen emin olarak, ulusal zeminde mücadeleye
başlarız ve sürdürürüz; ama eğer bu
olmazsa, örneğin devrimci bir Rusya'nın tutucu bir Avrupa karşısında
tutunabileceğini, ya da sosyalist bir Almanya'nın kapitalist dünyada izole
kalabileceğini düşünmek umutsuz bir şey olurdu; hem tarihsel deneyimler hem de
teorik mülahazalar bunu kanıtlamaktadır.’ Toplumsal devrimi ulusal sınırlar
içinde düşünme görüşü, yurtseverliğin gereği olan ulusal sınırlılık adına bir kurban vermek demektir.’ (iSa.) (‘Bkz.
Troçki 1917 Yılı, C. III, bölüm I, s. 89-90)
“Troçki,
1915 yılında Paris yayınlanan ‘Naşe Slovo’da böyle yazıyordu, bu makale daha
sonra, Troçki'nin makalelerini toplayan ciltlerden birinde, 1917 Ağustosunda
‘Barış Programı’ adıyla ilk kez yayınlandı. Rusya’da yeni açıklanıyor.’”
(Aktaran Stalin, Trotskizm mi, Leninizm mi?, s. 96-97)
Açıkça
görüleceği gibi, aşırı sol lafazanlığın arkasına gizlenen politik sahtekârlığın
üstadı Troçki, tek ülkede sosyalizm teorisinin Lenin tarafından ortaya
atıldığını biliyor. 1915 yılında yayınlanmış olan Lenin’in “Avrupa Birleşik
Devletleri Sloganı Üzerine” makalesini incelemiş. İncelemekle yetinmemiş, bir de eleştirerek yanıtlamış Lenin’i
ve Bolşevikleri. Her şey açık değil mi! Bu açık kanıt, Troçki’nin ar damarının
çatladığını gösterir diyeceğiz ama, hayır, Troçki’nin ar damarı yok ki
çatlasın! Üstelik yanıtında Lenin’in eşitsiz gelişme yasası olarak ifade etmiş
olduğu yasadan da bir şey anlamamış olarak. Oysa eşitsiz ve sıçramalı gelişme
yasası kapitalizmin “mutlak” yasasıdır. Kapitalizme özgü eşitsiz gelişme yasasını, bir şey anlamadan, bu yasayı tüm
toplumsal tarih boyunca geçerli bir yasaymış gibi lanse etmek, pre-kapitalist
tarihin eşitsiz, dengesiz gelişmesini de hatırlatarak, sanki kapitalist eşitsiz
gelişme yasası tarih boyunca geçerli bir yasaymış gibi ele almak, eşitsiz
gelişme üzerine demagojik izahlar ve manevralar yapmak, Lenin’e laf yetiştirmek
sadece yücelerden yüce Troçki’nin cehaletini gösterir.
Troçki
ve Troçkizm’in aynı cehaletini, revizyonizmini “Emperyalizm koşullarında
gelişmenin eşitsizliği ile kapitalist ülkelerin gelişme düzeyi arasındaki farkı
birbirine karıştırmak” (Stalin, Eserler, C. 9; s. 90, İnter yay.) dar
görüşlülüğünden de görebilmekteyiz. Burada söz konusu olan şey, değişik
ülkelerin gelişme düzeyindeki farklılıklar değil, gelişme hızı/hızları arasındaki farktır, farklılıktır. Açık ki, “O
halde; Emperyalizm döneminde kapitalist ülkelerin gelişmesinin eşitsizliği
sorunu, çeşitli kapitalist ülkelerin ekonomik durumunun düzeyi arasındaki fark
sorunuyla karıştırılmamalıdır.” (age., s. 91) Ama eşsiz insan, efsane insan, her bakışının, her hareketinin
otomatik olarak mutlaka efsaneye dönüştüğüne inanan insan, zaten doğum tarihi de
Ekim Devrimi tarihine denk gelmiş mucizevi insan, aslında insan değil Tanrı’dan
da büyük ve Tanrı’nın da biat etmesi gereken bir şey, deha üstü ulaşılamaz
insan, bütün çağların ve gelecekteki çağlar da dahil, aşılamaz en yüce ve en en
kutsal insanı ve teorisyeni de olan Troçki, bu gerçeği her ne hikmetse zerrece
anlamamıştır ya da Stalin’in sayesinde anladığında ise görmezden gelmiştir.
Gariptir(!), Troçki’nin her ağzını açtığında, cehaletle, kültürsüz, bilgisiz,
görgüsüz, basit, sıradan, yeteneksiz, bir şeylerden anlamayan, kaba-saba vb.
bir insan olmakla küçümseyerek suçladığı Stalin, Lenin’den sonra bu gerçeği en
derin kavrayan kişi olmuştur…
Lenin,
bu yasanın emperyalizmle birlikte özellikle keskinleştiğini vurgularken, bu
yasanın karşısına “eşitsiz ve birleşik gelişme yasası”nı çıkarmak, kapitalizmin
ve emperyalizmin gerçeklerini anlamamak ve çarpıtmaktır. “Birleşik gelişme”ye,
emperyalizmin “eşit”leyici yanına,
emperyalist tekelci kapitalizmin gelişmesinin bir yanına, geçici bir eğiliminin
öne çıkarılmasına yapılan vurguyla, Troçki ve Troçkizm, eşitsiz gelişmenin
yerine “birleşik” gelişmeye vurguya dikkati yoğunlaştırarak, aynı zamanda,
Leninist tek ülkede veya birkaç ülkede sosyalizmin zaferi teorisinin reddine teorik temel yaratmaya çalışır.
Lenin’in “eşitsiz ve sıçramalı gelişme yasası” olarak formüle ettiği yasanın
karşısına “eşitsiz ve birleşik gelişme yasası”nın çıkarılması boşuna değil
yani. Avrupa merkezli birleşik ve zamandaş devrim ile tek ülkede sosyalizmin
yadsınması aynı zamanda bu sözde Troçkist “yasa”yla bağlı. Kautskyci, yarı-Menşevik emperyalizm teorisinin yol gösterdiği
Troçkist emperyalizm teorisi emperyalist kapitalizmi kadir-i mutlak bir güç
olarak anladığı için de bağımlı ülkelerin proletaryası ve halklarının kaderini,
Batıya bağımlı kılmakta, geri ülkelerde devrimin ve sosyalist inşanın zaferini
olanaklı görmemekte, böylece bu dünyaya pasifizmi ve teslimiyeti dayatmaktadır.
Bu açık ki devrimci proletaryaya, dünya proleter devrimine, sosyalizme, devrime
inançsızlıktır. Emperyalizmi kadir-i mutlak bir güç olarak şişirirken, bağımlı
ülkelerin proletaryasının devrimci sosyalist karakterine, emperyalizme bağımlı
dünyanın devrimci imkânlarına, proletarya ve halklarına aşırıya vararak
emperyalizme hizmet eden bir güvensizlik üzerinde yükselen bir “sürekli
devrim”ciliktir. Avrupa merkezci sosyal
şoven oportünizme dayanan Troçkizm’in “sürekli devrim”ciliği, gerçekte,
sürekli ihanet “devrimci”liğidir. Çağımızın deneyimleri bu gerçeği haddinden
fazla açığa çıkarmıştır. Troçki Leninist emperyalizm teorisinin yerine
Troçkizm’i geçirmeye çalışmış, savunularıyla diyelim ki “ultra-emperyalizm”in “sol” kanadı misyonunu üstlenmiştir.
Stalin,
Troçki’nin liderliğinde partiye karşı örgütlenmiş ikinci bir “Ağustos Bloku”
olarak nitelediği ve her renkten parti içi muhalefetin Troçkizm’in bayrağı
altında toplandığı “muhalefet”i, KYEK VII. GENİŞLETİLMİŞ PLENUMU’nda (yıl,
1926!) eleştirirken vurguladığı gibi, “muhalefet” “emperyalizm döneminde
gelişmenin eşit oranda olmaması yasasının anlamını ve ruhunu” kavrayamıyor, “bu
yasaya, oranın eşitlenmesi eğilimiyle itiraz ediyor ve böylece ultra
emperyalizmin kautskici konumuna” geliyordu; üstelik de Leninizm adına! Troçki,
Troçkizm hiçbir zaman Leninist emperyalizm teorisini anlayamamıştır. Troçki,
başlangıçta, teorisinin Menşevik-Kautskyci karakteri gereği Leninist
emperyalizm teorisine karşı mücadele yürütmüştür. Bu teorinin ve proleter dünya
devrimi teorisinin gerçek karakterini anladığı zaman ise, Leninizm/Bolşevizm ve
sosyalizm düşmanlığı daha bilinçli hale gelmiş, “Stalinizme karşı mücadele”
kılıfı giydirilmiş tarzda, dizginsiz bir Leninizm ve proletarya diktatörlüğü,
sosyalizm düşmanlığına yönelmiştir.
Troçki,
Lenin’in 1915’te yazdığı yukarıdaki makaleden sonra, 1916 yılında yayınladığı
“Proleter Devrimin Askeri Programı” başlıklı makalesinde de şunları yazdığını
çok iyi bilir:
“Üçüncü
olarak, sosyalizmin bir tek ülkedeki
zaferi, genel olarak bütün savaşları bir çırpıda ortadan kaldıramaz.
Tersine, bu savaşları gerekli bir duruma getirir. Çeşitli ülkelerde kapitalizm,
son derece farklı bir biçimde gelişir.
Ayrıca ticari üretim rejiminde de başka türlü olamaz. Bundan da şu
kaçınılmaz sonuç çıkar ki, sosyalizm,
bütün ülkelerde aynı anda zafer kazanamaz. Sosyalizm ilkin bir tek ya da birkaç
ülkede zafer kazanırken öteki ülkeler, belli bir süre boyunca burjuva ya da
burjuva öncesi ülkeler olarak kalacaklardır. Bu durum zorunlu olarak
sürtüşmelere yol açacak ve ayrıca öteki ülkeler burjuvazisini doğrudan doğruya
sosyalist devletin muzaffer proletaryasını ezmeye yöneltecektir. Bu durumda
bizim açımızdan savaş, yasal ve haklı duruma gelecektir. Sosyalizm için, öteki
halkları da burjuvazinin boyunduruğundan kurtarmak için bir haklı savaş
olacaktır bu.” (Ekim Devrimi Dosyası, s. 18-19, iba.)
Sözde Troçkistleşmesinden bir yıl sonra,
1918’de, dönek Kautsky’i eleştirirken Lenin, kalpazan Troçki’in de suratına
inen koca bir tokat ve Troçki’nin sahte ve bilim dışı savlarının yüzündeki maskeyi
de çekip alan şu sözleri söyler:
“Sömürücüler
bir tek ülkede yenilgiye uğratılmış olsa da- ve tipik durum elbette budur,
çünkü eşzamanlı devrim ender bir istisnadır- sömürülenlerden daha güçlüdürler….” (S.E. C. 7, s. 154,
iLa.)
Demek
ki sahtekâr Troçki’nin iddiasının aksine Lenin, 1915 yılında ortaya koyduğu bir
ya da birkaç ülkede proleter devrimin zaferi tezini, Avrupa merkezli zamandaş
devrimle dünyayı kurtarma teorisinin geçersizliği fikrini bal gibi korumaya ve
II. Enternasyonal oportünizmine, dönek Kautsky’e ve aynı zamanda bu saçma
iddialarını korumaya devam eden Troçki’ye karşı savunmaya devam ediyormuş.
Alıntılardaki sözlerin altı çizilerek okunmalıdır. Lenin dönek Kautsky’i yerden
yere vururken söyler bu sözleri. Evet, çağımızda “eşzamanlı devrim ender bir
istisnadır”, kapitalizmin eşitsiz gelişme yasasına bağlı olarak, kural olan,
devrimlerin emperyalizmin en zayıf halkası ya da halkalarının kırılmasıyla
proleter devrimin ve sosyalizmin zafere erişmesidir. Bu sözleri söyleyen
Lenin’dir. Yıl, 1918 (sonları). Yani sözde Lenin’in Troçki sayesinde hidayete
ererek Troçkistleştiği 1917’den bir yıl sonra!
“Lenin,
doğrudan doğruya bizim şimdiki görüş ayrılıklarımıza (tek ülkede, SSCB’de
sosyalizmin inşasının ve zaferinin olanaklı olup olmadığı sorununda Parti ile
Troçki’nin önderliğini yaptığı muhalefet arasındaki tartışma ve fikir
ayrılıkları-bn.) ilişkin olan şu peygamberce sözleri yazarken binlerce kez
haklıydı:
“
‘Kendilerini çok akıllı sayanların ve üstelik sosyalist geçinenlerin, devrim
bütün ülkelerde birden patlak vermedikçe iktidarın mücadele ile ele
geçirilemeyeceğini iddia edenlerin her türlüsünü biliyorum. Bu adamlar, bu
gevezeliklerle devrime sırt çevirdiklerini ve burjuvazinin yanına geçtiklerini
sezmiyorlar. Emekçi sınıfların uluslararası oranda devrim yapmalarını beklemek,
her şeyin bekleyiş içinde donakalması demek olur. Bu saçmadır.’ (Bkz: 4. Baskı,
c. 27, s. 336, Rusça.)” (Aktaran Stalin, Trotskizm mi? Leninizm mi?, s.
278-279)
Lenin’in
değerlendirmesi, değerlendirmeleri açık değil mi? Evet, son derece açık; yani,
Leninizm’in yerine Troçkizm geçirilemez. Açıktır ki Troçki sahte bir
“Stalinizm” maskesi ardına konuşlanarak Lenin’e, Leninizm’e saldırıyor. Lenin,
“Vasiyet”inde, durup dururken Troçki’nin Bolşevik olmadığını boşuna hatırlatmıyordu
yani.
Stalin,
eski Troçkizm ile yeni Troçkizm arasındaki ayrımları ortaya koyarken şunları
söylerken tümüyle haklıdır:
“…Yeni
troçkizm leninizme karşı militan bir kuvvet olarak çıkmayı göze almıyor,
leninizmin ortak sancağı altında çalışmayı ve leninizmi yorumlamak ve
iyileştirmek sloganı altında ortaya çıkmayı yeğ tutuyor. Bu, onun
zayıflığındandır. Yeni troçkizmin Lenin’in ölümü ile zamandaşlığı, rastlantı
sayılamaz. Lenin’in sağlığında bu cüretli adımı atmaya karar vermemişti.”
(Troçkizm mi? Leninizm mi?, s. 33)
Lenin’in
ölümü üzerine anılarını yazan Gorki,
Lenin’le bir görüşmesinde geçen şu sözleri boşu boşuna tarihe kaydetmiyor: “Sustu ve sonra kısık sesle ve keyifsizce
devam etti: ‘Fakat buna rağmen bizimkilerden biri değil! Gerçi bizimle birlik,
fakat, bizimkilerden değil. Haris biri. Onda kötü bir şeyler var’...” Lenin
Troçki’yi elbette ki çok iyi tanıyordu…
Troçki,
profesyonel bir kalpazandır. Ardılları da öyle! Marksizm-Leninizm’e, Lenin’e
karşı mücadelelerini (megaloman Troçki’nin izinde) sahte ve uydurma “Stalinizme
karşı mücadele” kılıfı giydiren sözde “devrimci Marksist” vs. Troçkistler, bir
yandan Troçki’nin bildik yalanlarını, tahrifatlarını, demagoji ve
manipülasyonunu dizginsizce sürdürürken, öte yandan da dünya devrimine, devrim
ve sosyalizm kavgasına karşı, Troçkizm çizgisi temelinde, aşırı devrimci
laflarla örttükleri azgın burjuva gerici savaşımlarını yeniden ve yeniden
üreterek yol almaya devam etmektedirler. Hala sözde Lenin’den bahsetseler de,
bir 20’li, 30’lu vb. yıllarda olduğu gibi ateşli değiller bu konuda uzun
yıllardır. Ama her halükarda Marks’ı, Lenin’i, Leninizm’i vurabilmek için Lenin
adını ve “Stalinizm” düşmanlığını kullanmaya gereksinim duyuyorlar. Her zamanki
gibi bu gerici çalışmalarını yürütebilmek için, büyük şeytan ilan ettikleri
Stalin’e, “Stalinizm” dogmasına gereksinim duyuyorlar. Çünkü bu örtüyü
yüzlerinden çekip attıklarında, yüzlerindeki kızıl şal kalkacak, dolaysız bir
şekilde Leninizm düşmanı, Ekim Devrimi’nin kazanımlarının, Bilimsel Komünizmin
nefret dolu muhalifleri oldukları, dünya burjuvazisiyle organik bağlı “sol”cu Truva atı oldukları çırılçıplak ortaya
çıkacaktır. Bundan dolayıdır ki, dil ucuyla da olsa, Lenin’den bahsetmeye hala
devam ediyorlar ve edeceklerdir.
Troçkistlerin
burjuvaziye özgü sınır tanımaz ikiyüzlülüğünü, Troçki Lenin kıyaslamalarında da
görmekteyiz. Onlar, görünüşte Lenin’i
yüceltirken, hile yüklü bir üslupla,
Troçki’yi yücelerden yüce bir yere oturtmaktadırlar. Üstelik sözde yaptıkları
Lenin yüceltmelerinde, gerçekte, profesyonel hilebazlar olarak, sürekli bir
şekilde Lenin’in ne kadar yetersiz olduğunu kanıtlamaya çalışmaktadırlar.
Troçkist bataklığın dilini bilmeyen, çözemeyen, çözmemiş olan insanları,
böylece karanlık dünyalarına çekebilmektedirler. Zaten onlara göre, çağımızın
Marksizm’i olarak bir Leninizm’den bahsedilemez. 1956 modern revizyonist karşı
devrim sürecinden bu yana, hele özellikle de revizyonist/kapitalist sistem ve
kampın çözülerek dağılışından sonra, bu konuda da, daha cesur davranabilmekte,
Lenin’in yerine Troçki’yi, Leninizm’in yerine Troçkizm’i geçirebilmekte;
Leninizm tanımının Lenin’i Marks’tan, Marksizm’den kopardığı (!) için yanlış ve
Lenin’e haksızlık (!) olacağını ileri sürebilmektedirler. Uluslararası Troçkist
akımın gitgide artan oranda Troçki adına, Troçkizm adına ortaya çıkması, artan
oranda Lenin, Leninizm “eleştirisi” yapabilmeleri, halkımızın deyişiyle,
“hayırlı” bir gelişmedir. Fakat bilmeliyiz ki, Troçkizm, biçimsel de olsa,
Lenin adının arkasına sığınmaya, Leninizm’e saldırılarını “Stalinizm” düşmanlığıyla
maskelemeye devam edecektir. Belli tarihsel evrelerden geçerek uluslararası
sermayeye, uluslararası karşı devrime iltihak etmiş Troçki’nin, Troçkizm’in
başka bir şansı da yoktur. Onun varlık sebebi “Stalinizm” düşmanlığı üzerinde,
“Stalinizm” düşmanlığı ile kamufle edilmiş sinsi
bir Marksizm-Leninizm düşmanlığı üzerinde yükselmektedir. Günün 24 saati ve her
saniye yaptıkları Stalin düşmanlığı, Lenin’e, çağımızın Marksizm’i olan
Leninizm’e düşmanlıklarını, doğrudan ve bütünüyle Lenin’i karşılarına alamadıkları
için “Stalinizm”le örtüleme
operasyonudur. Aksi durumda, takke düşecek, kel görünecektir! Troçki de, dünya
burjuvazisi de, IV. Enternasyonal de, günümüzün Troçkistleri de bunun çok iyi
bilincindedirler.
Geçmeden,
Troçkist yazarların kitaplarını, broşürlerini, yazılarını okuyanlar bilir,
Troçkist propaganda, gına getirecek denli Troçki’nin basit, ilkel
düşüncelerinin, iğrenç iddia ve saldırılarının tekrarından ibarettir. Hiçbir
yaratıcılıkları yok. Zaten Troçkizm’in en yaratıcı, en yetenekli, en zeki ve
çok yönlü beyni Troçki’dir; onu aşabilen de yok; ki onun da yaratıcılığı,
ilkel, basit, eklektik, gerici ve şirret bir yaratıcılıktan ibaretti. Ama bu
bakımdan derin bir yaratıcılığa sahip olduğunu vurgulamak gerekmektedir. Troçkizm’in “sol” yaygaracılığı, sinsi
taktikleri, ideolojik etki yaratabilme ve sızma yeteneği asla
küçümsenmemelidir. Bu alandaki yaratıcılıkları oldukça gelişkindir. (Bunu,
örneğin, incelemekte olduğumuz kesintisiz devrim ve iktidar sorunundaki
oportünist düşüncelerden de görebilmekteyiz.) Troçkizm’in hemen arkasında dünya
sermayesinin kudretinin yattığı, her an hatırlanmalıdır. Sosyal emperyalist
kampın çöküşünün yarattığı derin ideolojik ve siyasi kargaşadan da özel olarak
beslendikleri; dünya burjuvazisinin, dünya emperyalizmini ve gericiliğini
mezara gömecek Leninist, “Stalinist” bir devrimcilik yerine, bütün enerjisini
dünya emperyalizmini yaşatmaya hasretmiş görüntüde “antikapitalist” Troçkist
bir “sürekli devrim”cilik geliştirmeye özel olarak yoğunlaştığı asla unutulmamalıdır.
Troçkizm’in özgün tarihsel evrimi, dünya sermayesiyle perde arkasındaki organik
bağları, içerisinden geçtiğimiz özgün tarihsel konjonktürün tablosu, ona
şimdilik bazı özel avantajlar sunmaktadır bir geleceği olmasa da. Bu gerçekler
asla gözden yitirilmemelidir.
DEVAM EDECEK
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder