“GENEL SEKRETER” VE STALİN…
Konu hakkında
okuyucunun bilgilenmesi ve değerlendirmesine yardımcı olacağı için öncelikle
kesintisiz olarak alıntıları vereceğiz, yorumlarımızı ise aktarımlarımızın
sonuna bırakacağız. Alıntıları dört ayrı kaynaktan/kitaptan yapacağız.
Okuyucuya tavsiyemiz, Grover Furr tarafından kaleme alınan “Hruşçov’un Yalanları, SBKP (B) XX. Kongresinde Yapılan
Suçlamalar Hakkında” ve Yuriy Jukov tarafından kaleme alınan “Öteki Stalin”
kitaplarını incelemeleridir. Bu kitaplar, henüz çok sınırlı da olsa, Rusya’da açılmış arşivlere dayandığı için (SSCB, SBKP ve Stalin, Kruşçevizm hakkında) bazı tarihsel gerçekleri anlamak bakımından oldukça önemli çalışmalardır. Kuşkusuz ki yazarların görüşlerine katılmayabiliriz, dahası eleştirel bir dikkatle incelenmesi gereken kitaplardır; ki yazımızın amacı da söz konusu iki kitabı değerlendirmek değildir; biz bu yazımızı, aşağıdaki aktarımlardan da görülebileceği gibi, sınırlı bir çerçevede tutacak, istifa ve “Genel Sekreter”lik kurumu bağlamında bazı gerçeklere işaret etmekle yetineceğiz. Keza okuyucuya bu yazımızı, bloğumuzda (24 Aralık 2012 tarihinde) yayınlanmış olan “Sosyalizmin Deneyimleri, Bürokratizm ve ‘Kült’ Üzerine” başlıklı makalemizle birlikte okumasını özellikle öneririz.
kitaplarını incelemeleridir. Bu kitaplar, henüz çok sınırlı da olsa, Rusya’da açılmış arşivlere dayandığı için (SSCB, SBKP ve Stalin, Kruşçevizm hakkında) bazı tarihsel gerçekleri anlamak bakımından oldukça önemli çalışmalardır. Kuşkusuz ki yazarların görüşlerine katılmayabiliriz, dahası eleştirel bir dikkatle incelenmesi gereken kitaplardır; ki yazımızın amacı da söz konusu iki kitabı değerlendirmek değildir; biz bu yazımızı, aşağıdaki aktarımlardan da görülebileceği gibi, sınırlı bir çerçevede tutacak, istifa ve “Genel Sekreter”lik kurumu bağlamında bazı gerçeklere işaret etmekle yetineceğiz. Keza okuyucuya bu yazımızı, bloğumuzda (24 Aralık 2012 tarihinde) yayınlanmış olan “Sosyalizmin Deneyimleri, Bürokratizm ve ‘Kült’ Üzerine” başlıklı makalemizle birlikte okumasını özellikle öneririz.
“Stalin’in dört emeklilik denemesi
1. 19 Ağustos 1924:
RKP MK Genel
Toplantısına
Lenin’in
yönetimden ayrılmasından ve ölümünden sonraki 1,5 yıl içinde Zinovyev ve
Kamenev yoldaşlarla Politbüroda aldığım ortak görev, bu yoldaşlarla dar bir
yönetim yapısı içinde açık yürekli ve samimi bir şekilde çalışmamın olanaksız
olduğunu gösterdi. Bu yüzden MK Politbürodan affımı rica ediyorum.
Generallerin
ve sekreterlerin Politbüro üyesi olamayacaklarını düşündüğüm için MK
Sekreteryası (ve İdari Bürosundan) üyeliğinden çıkarılmamı rica ediyorum.
Kendimi
toparlamam için bir ya da iki ay vermenizi rica ediyorum.
Bu süre
dolduktan sonra beni Turukhanski sınır bölgesine, Yakutsk bölgesine ya da
önemsiz bir görevle yurt dışına göndermenizi rica ediyorum.
Bu mektubun
ilk paragrafında yaptığım tespitler dışında bir açıklama yapmamın uygun
olmayacağını düşündüğüm için kararın benim olmadığım bir genel toplantıda
alınmasını rica ediyorum.
Kuybıyşev
yoldaştan bu mektubun birer kopyasını MK üyelerine vermesini rica ediyorum.
Komünist
saygılarımla İ. Stalin.
19.08.1924
II. 27 Aralık 1926
MK Genel
Toplantısına (Rikov yoldaşa): Beni MK genel sekreterliği görevinden almanızı
rica ederim. Bu görevi daha fazla sürdüremeyeceğimi, bu görevi sürdürecek
gücümün kalmadığını bildiririm. İ. Stalin. 27.12. 26
III. 19 Aralık 1927 (MK Genel Toplantısı
steno kayıtlarından bir bölüm)
Stalin: Yoldaşlar! Üç yıldır MK’dan
beni genel sekreterlik görevinden almasını rica ediyorum. Her seferinde genel
toplantıda reddediliyor. Birkaç gün öncesine kadar, az çok sert, muhalefetten
gelecek tehlikelerin panzehirini bilen bir kişi olarak partinin bana ihtiyacı
olduğunu düşünüyordum. Lenin yoldaşın genel sekreterlik görevinde kalmamı
isteyen mektubu yüzünden bana ihtiyaç olduğunu düşünüyordum. Ama artık şartlar
değişti. Muhalefet mağlubiyete uğratıldı. Muhalefet parçalanmakla kalmayıp
partiden de atıldığı bu mağlubiyetten sonra artık belini doğrultabileceğini
düşünmüyorum. Bu yüzden, genel sekreterlik görevinden ayrılma talebimin
reddedilmesini doğru gösterecek nedenler ortadan kalkmış durumda. Ayrıca Lenin
yoldaşın, dikkate alıp hayata geçirmek zorunda olduğumuz talimatlarını siz de
biliyorsunuz. Partinin, parti içindeki sizin de bildiğiniz şartlardan dolayı bu
talimatın etrafında dolanmak zorunda kaldığını kabul ediyorum. Ama bu özel
şartların artık ortadan kalktığını ve bence Lenin yoldaşın talimatlarını
uygulamanın zamanının geldiğini tekrarlamak istiyorum. Bu yüzden MK genel sekreterliği
görevinden alınmam partinin yararına olacaktır.
Dogadov: Tartışmadan oylamaya sunalım.
Vorolişov: Yapılan önerinin
reddedilmesini teklif ediyorum.
Rikov: Tartışmadan oylamaya sunalım.
Esas olarak Kosior yoldaşın önerisini oylamaya sunalım. Stalin yoldaşın genel
sekreterlik görevinden alınmasını oylamaya sunuyorum. Öneriyi kabul edenler?
Reddedenler? Çekimser kalanlar? Bir.
Stalin
yoldaşın önerisi herkesin red oyu ve bir çekimser oyla reddedildi.
Stalin: O zaman başka bir öneri sunmak
istiyorum. MK, genel sekreterlik kurumunun kaldırılmasını değerlendirebilir.
Partimizin tarihinde bu kurumun olmadığı dönemler oldu.
Voroşilov: O dönemlerde Lenin
yanımızdaydı.
Stalin: X. Kongreye kadar genel
sekreterlik kurumu yoktu.
Bir ses: XI. Kongreye kadar.
Stalin: Evet, sanırım XI. Kongreye
kadar bu kurum yoktu. Demek ki Lenin bir genel sekreterlik kurumunu gündeme
getirmişse bunun nedeni X. Kongre sonrası dönemde partinin içinde güçlü ve örgütlü
bir muhalefetin olması olabilir. Ama muhalefet ortadan kaldırıldığı için
şartlar tamamen değişmiş durumda. Bu yüzden bu kurumun kaldırılması yoluna
gidilebilir. Pek çok kişi genel sekreterlik kurumunun genel sekretere bazı özel
haklar sağladığını düşünüyor. Bu görevde yaşadığım deneyimler sonucunda, genel
sekreterin Sekretaryanın diğer üyelerinden daha farklı haklara sahip olmadığını
söyleyebilirim ki yoldaşlar da bunu tasdik edecektir.
Bir ses: Ya sorumluluklar?
Stalin: Sekretaryanın diğer üyelerinden
daha fazla bir sorumluluğu yok. Şöyle
söyleyeyim: Politbüro var, -MK’nın en üst organı; sekretarya var- tamamen eşit
beş üyeden oluşan yürütme organı. Görevlerini yerine getiriyor ve genel
sekreterin özel bir yetkisi yok. Genel sekreterin, sekretaryanın onayını
almadan tek başına emir verebileceği bir durum da hiç olmadı. Bu da bize özel
yetkiler anlamında bir genel sekreterlik kurumunun olmadığını, aslında MK
sekretaryası olarak anılan tek bir kurul olduğunu kanıtlıyor. Bu ölü kuruma
hala neden ihtiyaç duyduğumuzu bilmiyorum. Genel sekreterlik adı verilen bu
kurumun bir dizi aksaklıklara neden olduğunu söylememe gerek yok. Genel
sekreterlik kurumunun aslında hiçbir özel hakkı ve özel sorumluluğu olmamasına
rağmen bazı aksaklıklar yaşandı ve şimdi bütün bölgelerin MK’larında bu kurum yüzünden
yoldaşlar, sekreterler arasında tartışmalar yaşanıyor. Genel sekreterlerin
sayısı çok arttı ve bölgelerde bu özel hakları kullanmaya başladılar. Buna ne
gerek var?
Şmidt: Bölgelerde bu kurum
kaldırılabilir.
Stalin: Genel sekreterlik görevinin
kaldırılmasının partinin yararına olacağını ve bana bu görevden ayrılma imkânı
vereceğini düşünüyorum. Parti tüzüğünde genel sekreterlik görevi olmadığı için
bunu yapmak zor olmaz.
Rikov: Stalin yoldaşın bu görevden
ayrılmasına izin verilmemesini öneriyorum. Genel sekreterliğin MK içindeki
değil, bölgelerdeki ve yerel organlardaki konumu değiştirilmeli. Genel
sekreterlik kurumu Lenin yoldaşın önerisiyle kuruldu. Vladimir İlyiç
hayattayken ve öldükten sonra kendini politik olarak ve örgütsel, siyasal
anlamda kanıtladı. Stalin yoldaş bu kurumun kuruluş sürecinde yer aldı ve onun
genel sekreterliği döneminde parti içindeki bütün muhalifleri tasfiye ettik;
parti içinde genel sekreterlik kurumunun olması gerektiğinden ve kimin genel
sekreter olması gerektiğinde kimsenin şüphesi yok. Bence irade gösterebilme
konusundaki sorun tamamen ortadan kalktı (bu sorun çözülünce), muhalefet de
ortadan kalktı. Bütün parti bunu biliyor. XV. Kongreden sonra ne değişti ve
genel sekreterlik kurumunu neden kaldırmak gerekiyor?
Stalin: Muhalefet ortadan kalktı.”
“Bir ses: Doğru, oylayalım!
Rikov: Oylama teklifi var!
Bir ses: Evet, oylayalım!
Rikov: Oylamaya geçiyoruz. Stalin
yoldaşın genel sekreterlik kurumunun kaldırılması teklifini kabul edenler?
Reddedenler? Çekimser kalanlar? Reddedildi.
Stalin: Yoldaşlar, genel sekreterlik
görevinden alınmam konusunda yapılan oylamada oy vermedim, vermeyi unuttum. Red
oyu verdiğimi belirtmek istiyorum.
Bir ses: Sonuca bir etkisi olmaz.”
“IV.
16 Ekim 1952. Akaki Mgeladze’nin hatıralarından okuyoruz:
‘… Stalin,
partinin XIX. Kongresinden sonra toplanan ilk SBKP MK Genel Toplantısında (Ben
de MK üyesi seçilip bu toplantıda yer almıştım) SBKP MK Genel Sekreterliği (
‘Genel Sekreter’ değil, 1. sekreter-bn.) ya da SSCB Bakanlar Kurulu Başkanlığı
görevlerinin birinden alınmak istediğini söyledi. Yaşından, üzerinde fazla yük
olduğundan bahsetti ve yerine geçecek yetişmiş kadro olduğunu, örneğin N.İ. Bulganin’in
Bakanlar Kurulu başkanı olabileceğini söyledi ama MK üyeleri bu isteğine olumlu
yanıt vermediler ve iki görevde de kalması için ısrar ettiler.” (Grover Furr, Hruşçov’un
Yalanları SBKP (B) XX. Kongresinde Yapılan Suçlamalar Hakkında, s.318, 319, 320,
321, 322, Yordam Kitap)
Yuriy Jukov,
“Öteki Stalin” kitabının yazarıdır. “Yayımcının Notu” başlığı altında verilen
bilgilere göre, Jukov, “Rusya dönemine dair” “arşiv çalışması temelinde üretim
yapan en önemli isimlerden birisi, belki de en önde geleni”dir. Ve “Yuriy Juvkov, bir Marksist değildir.”
Açıklamada, yazarın bir “Marksist” olmaması dikkate alınarak, “kitaba ön söz
yerine yine Rus ve Marksist bir tarihçi olan Yuriy Yemelyanov”un “Ön Söz
Yerine” başlıklı açıklamasına yer verildiği ifade edilir.
Yuriy
Yemelyanov, şöyle der:
“Stalin
ısrarla, komünizm amacına bütün yüreğiyle bağlı, iyi eğitimli, pratik
faaliyette deneyimli kişileri öne çıkarmaya çalışırken, öyle görünüyor ki,
Sovyetler Birliği’nin mevcut siyasi önderliğinin kusurlarının farkındaydı. SBKP
XIX. Kongresi’nde, Stalin, partinin üst kademelerinin kompozisyonunu
değiştirmek üzere bir girişimde daha bulundu. SBKP Merkez Komitesi
Prezidyumu’nun yeni oluşturulan yapısının, parti uzmanlık alanlarında öne
çıkmış bir takım liderlerin, iktisadi üretim örgütçülerinin ve teorisyenlerin
katılımıyla genişletilmesini teklif etti. 1953’ün ilk aylarında, Stalin, bir
doküman hazırladı; burada kendisinin SSCB Bakanlar Konseyi Başkanlığı
görevinden çekilmesini ve bu görevin eski Beyaz Rusya Komünist Partisi Birinci
Sekreteri ve savaş sırasında SSCB partizan hareketinin genel karargâhı
başkanlığı yapmış olan P.K. Ponomarenko tarafından üstlenilmesini öneriyordu.’ ”
(s. 22)
Kitabın
yazarı Jukov ise, 1934’de toplanan SBKP (B)’nin 17. Kongresi’nin hemen ardı
sıra toplanan MK’nın yaptığı iç görev bölüşümünü, Politbüro ve Sekretarya’da
yapılan değişiklikleri anlatırken, devamla, şunları söyler:
“Burada
Stalin daha evvel olduğu gibi yine yer aldı, ancak sekreterliğinin başındaki
‘Genel’ sıfatı yoktu…” “… Stalin, Politbüro ve Sekretarya oturumlarına
başkanlık eden yetkili olarak, genel yönetimi üzerine almıştı…” (s. 72)
Şu bilgileri
de Vikipedi’den aktarıyoruz:
“Genel
Sekreter makam aslen idari bir makam olarak yaratıldı. Josef Stalin bu
makamdaki ilk kişiydi. Lenin'in ölümünden Stalin Politbüro
içinde hakim konuma geldi ve kendi elindeki Genel Sekreter makamını pratikte
parti liderliği ve SSCB liderliğine dönüştürdü.
Daha sonra Stalin 19 Aralık 1927'deki 15. Parti Kongresinden sonraki Merkezi
Komite'nin genel kurulunda Genel Sekreterliğin kaldırılmasını önerdi. Fakat bu
öneri kabul edilmedi. 1934'teki 17. Parti Kongresinden Genel Sekreterlik
kaldırıldı. 17., 18. ve 19. Parti Kongrelerinden sonraki Merkez Komite genel
kurullarında hiç kimse Genel Sekreter olarak seçilmedi. Bu genel kurullarda
Politbüro, Sekreterlik ve Orgbüro üyeleri seçildi. Stalin bu üç büroya da
seçildi. Stalin bundan sonraki zamanda belgeleri Merkez Komitesi Sekreteri
olarak imzaladı. 17. Parti Kongresinden Stalin'in ölümüne kadar Genel Sekreter
olduğuna hiçbir resmi kanıt olmamasına rağmen Sovyet ansiklopedisinde
Stalin'den 1922-1953 arası Genel Sekreter diye bahseder.
Stalin
öldükten sonra Merkez Komitesi yönetimi yeniden oluşturuldu. Genel sekreterlik
makamı hala boştu fakat iki önemli Politbüro üyesi, Georgy Malenkov
(yeni başbakan) ve Nikita
Kruşçev, aynı zamanda Sekreterlik üyesiydi. 14 Mart 1953'te Malenkov
Sekreterlik üyeliğinden çıkarıldı. Bu da Kruşçev'in gücü ele geçirmesini
sağladı. 7 Eylül 1953'teki Merkez Komite genel kurulunda Nikita
Kruşçev Merkez Komitesi Birinci
Sekreteri seçildi. 23.
Parti Kongresinde parti tüzüğü ("Ustav") değiştirilerek yeniden Genel
Sekreterlik makamı oluşturuldu. Bu kongreden sonraki Merkez Komite genel kurulunda
Leonid
Brejnev Genel Sekreter seçildi.
Ağustos
1991'deki darbe girişiminden sonra Mihail Gorbaçov Genel Sekreterlikten istifa
etti. Yerine yardımcısı Vladimir Ivaşko getirildi. Fakat 5 gün sonra, 29
Ağustos 1991'de Yüksek Sovyet Meclisi Komünist Partisini
yasakladı.”
Şimdi
de “Komünist Enternasyonal Yürütme Komitesi Örgütlenme Şubesi Tarafından Bir
Komünist Partisi İçin Hazırlanmış Model Tüzükten (Taslak Halinde Özetler) Ocak 1925” de ise yazılanları hep
birlikte okuyalım:
“XI — MERKEZ
KOMİTESİ (MK)
40) MK iki parti kongresi arasında partinin en yüksek
organıdır. O, partiyi diğer parti kuruluşları karşısında temsil eder, çeşitli
parti organları kurar, bütün siyasi ve örgütsel çalışmalara önderlik eder,
kendi önderliği ve kontrolü altında çalışan merkez organın yayın kurulunu tayin
eder, tüm parti için önemli olan faaliyetleri örgütler ve yönetir, partinin
bütün gücünü ortaya koyar ve partinin bütçesini idare eder.
MK ülke içindeki örgütler içerisinde yapılan çalışmalardan
sorumludur.
41) Merkez Komitesi'ndeki üyelerin sayısı parti
kongresi tarafından saptanır.
42) MK kendi üyeleri arasından siyasi çalışmayla sorumlu
siyasi büroyu, örgütsel çalışmadan sorumlu bir örgütleme bürosunu, gerekli
çalışma için bir sekreter seçer. MK bunlardan başka daha değişik şubelerin
sorumlularını tayin eder; bunlar mümkünse MK üyeleri olmalıdır. (Not: 42. paragraf
yalnızca geniş partiler için geçerlidir; daha küçük partiler içinde MK'nın bir
prezidyum seçmesi yeterlidir)...” (Örgütlenme Üzerine, LENİN-STALİN, İnter
Yayınları)
Aktarmalarımızı yaptıktan sonra üzerinde durmak
istediğimiz noktalara geçebiliriz artık.
Önce birkaç hatırlatma:
1- Genel sekreterlik unvanı/kurumu Lenin’in
önerisiyle 1922 yılında kurulmuştur. 2- İlk Genel Sekreter de Stalin’dir.
Stalin’i öneren de Lenin’dir. 3- Stalin’in açıklamalarından görülebileceği gibi
bu unvan ve kurum tüzüksel değildir (bkz. steno
kayıtları). 4- Stalin bu kurumun
kaldırılmasını önermiştir ancak parti MK’sı bu öneriye karşı çıkarak
reddetmiştir. 5- Bu kurum 1934 yılında yapılan 17. parti kongresinde resmen de kaldırılmıştır. Genel
sekreterlik kurumu/unvanı yerine “sekreter”, “1. sekreter” unvanı koyulmuştur.
6- Böylece Stalin ölümüne dek bu unvanı bir daha kullanmamıştır. 7- “Genel
sekreter” unvanını/kurumunu yeniden geri getiren Kruşçev olmuştur. 8- Komintern’in ilgili bürosu tarafından önerilen
tüzük taslağında “Genel Sekreter” unvanı ve kurumu yer almamaktadır. Tarihe de
dikkat edilsin: Yıl 1925. Yani
Stalin’in önderliğinde partinin yönetildiği, Stalin’in “Genel Sekreter” unvanını
kullandığı bir tarih kesiti olmasına karşın söz konusu taslakta “Genel Sekter” unvanı/kurumu
önerilmemiştir.
Demek ki komünist partilerde “Genel Sekreter”lik unvanı
ve kurumu zorunlu bir durum, ilkesel bir şey değildir. Bunu Stalin’in açıklama
ve önerilerinden de, bu unvan ve kurumun 1934’de parti kongresi tarafından
ortadan kaldırılmasından da açıkça görebiliyoruz. Sosyalizmin tarihsel
deneylerinden sonra bu vb. durumlara karşı daha eleştirel ve özeleştirel
davranmak gerektiği açık olmalıdır. Büyük bir oranda lafazanlığa dönüşmüş, kâğıt
üzerinde kalmış sözde “kolektif etkin birey”, “etkin kolektif sekreter”, “etkin
kolektif genel sekreter”, büyük bir oranda kâğıt üzerinde kalan kolektivizm vs.
gibi vurgulamalar, “Genel Sekreter”liğin UKH tarafından da benimsendiği vb.
gibi “açıklamalar” sadece gerçeğin manipüle edilmesine hizmet etmektedir. Bu
olgu, Marksist Leninist Komünist Hareketin tarihsel deneyimleriyle de sabittir.
Kolektivizm ilkesi bir parti çalışmasında, önderlik anlayışı ve çalışma
tarzında, yönetme ve yönetilme ilişkisinde, kadro politikasında, öncü ve sınıf
ve kitleler ilişkisinde gündelik çalışmada işlevsel
olmadığı müddetçe gerçekte oportünizmden ibarettir. Burada olan şey, sözün
eylemin, eylemin sözün arkasında olmamasıdır. Ama zaten oportünizm de budur;
kağıt üstünde başka şey, hayatın içinde ise bambaşka bir şey…
Stalin’in istifa girişim ve önerileri de dikkate değer
ve özellikle öğrenilmesi gereken birer örnektir. Stalin, zaafları ne olursa
olsun, çağımızda, Lenin’den sonra gelen en nitelikli, en yetenekli, devasa
başarıların altına imzasını atmış en büyük Marksist-Leninist önderdir… Geçtik
büyük başarıları falan, en ağır suçları işledikleri halde koltuklarından kıpırdamayan,
hesap vermeyen, üstüne üslük arsızca hesap sormaya kalkan şirazesinden çıkmış
küçük burjuva bürokratik zihniyetleri, küçük burjuva elitizmini, bürokratik
ruhsuzluğu, ekipçi kariyerist, kişi ve önder kültü yaratmaya çalışan, biat
kültürü ve mutlak iktidar isteyen; bürokratik merkeziyetçiliğe dayanan tasfiyeci
oportünist zihniyetleri, yarattığı yıkımları; ideolojik ve örgütsel değerlere
karşı yaşanan ürkütücü
yabancılaşmayı gördükçe, bu vb. sorunlarda ilkeli kolektif akla dayanan, hesap
soran ve hesap veren bir yapılanmaya, işlerliğe gereksinimin yaşamsal önemi
daha keskin ve çıplak olarak görülebilmektedir.
İstifa etmeyi sözde zayıflık gören, genel
sekreterliği, önder olmayı, önder ilan edilmeyi idealize eden/amaçlaştıran ve
bunun da gereklerine uygun davranan küçük burjuva zihniyet asla komünist
olamaz. Marksizm-Leninizm’e aykırı olan etkin birey, etkin sekreter, etkin
genel sekreter, ekipçilik kültüne keskinkes hayır denilmelidir. Bu bağlamda bütün
iyiliklerin, güzelliklerin, başarıların “stratejik önderlik”ten, bütün
zaafların, başarısızlıkların “taktik önderliklerden” kaynaklandığı saçmalığına karşı
da güçlü bir mücadele yürütülmelidir. Koca bir tarihsel süreç ve deneyimin
ardından buralara kadar savrulmuş olmak acı vericidir. Bütün partili yaşam demokratik merkeziyetçilik ve kolektivizm ilkesi
üzerinde şekillenmelidir. Her cephede bireycilik
ilkesine, teorisi ve pratiğine karşı uzlaşmaz
bir mücadele yürütülmelidir. Ki bir
genel sekreterlik unvanına ve kurumuna da gerek olmadığı kesindir. Şatafatlı
isimlerin seçilmiş olmasının ideolojik ve örgütsel anlamı da ayrıca analiz edilip eleştirilmelidir. Şatafatlı
unvanlar ve isimler peşinde koşmanın ve almanın devrim ve komünizm davasına en
hafif deyişle bir faydası yoktur. Marksist Leninist Komünist Harekette bu
sorunun çıkışı ve gelişimine yön veren ilke de bireycilik ilkesi
olmuştur. Teoriden, programdan, stratejiden, sınıftan, Leninist önderlik
anlayışı ve çalışma tarzından sapmayla Marksizm-Leninizm’den kopuş sürecine
giren küçük burjuva bürokratik, oportünist, troçkist, orta yolcu, postMarksist
sapmayla ideolojik olarak köklü bir şekilde hesaplaşılmalıdır. İlkeli eleştiri
ve özeleştiri ile kolektif aklın çıkaracağı dersler ışığında öncelikle ideolojik
birliğin kurulması, niteliğin her bakımdan yükseltilmesi doğrultusunda
yürünmesi yaşamsal önemdedir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder