Translate

12 Ağustos 2024 Pazartesi

“YARATICI MARKSİZM”... VI. BÖLÜM

 

YARATICI MARKSİZM”... VI. BÖLÜM

Marksizm-Leninizm’in parti teorisi ve pratiğinden kopuşulmuştur. Leninist parti teorisi ve modelinin aşıldığı tasfiyeci iddiası (ve pratiği) bu gerçeğin itirafıdır. Bu propaganda (vb. teorileştirmeler, sloganlar) hegemonik genel tasfiyeci yönelimin ürünüdür. Tasfiyeci revizyonist propaganda “dogmatizme”, “muhafazakarlığa karşı mücadele”, “Marksizmin rönensası”, “sosyalist aydınlanma”, “yaratıcı Marksizm” sloganları ve analizlerin örtüsüne bürünmüş tarzda yapılmaktadır. “Eski kavramsal çerçeve açıklayıcı gücünü yitirmiştir, yeni kavramsal çerçeveye ihtiyaç var; eski kavramlara yeni bir içerik vermek gerekir”, “bugün artık yeni tarihsel koşullarda yaşıyoruz”, “çağımızda ortaya çıkan derin değişiklikler var, teorimizi yenilemeliyiz.”, “yeni tarzda düşünmeliyiz.”, “teoriyle yeni bir tarzda ilişkilenmeyiz”, “partideki fikir ayrılıklarını Bolşevik Parti’deki gibi ele almak zorunda değiliz”, “ideolojik, teorik ve programatik çerçevesi aşılmış 20. yüzyılın Marksizmini aşmalı, 21. yüzyılın Marksizm ve sosyalizmini inşa etmeliyiz” sloganları ve anlatıları Leninizm’e, proletaryaya ve Bolşevik parti teori ve pratiğine karşı geliştirilen mücadelenin sloganlarıdır. Partinin taktik önderliği temsil eden taktik bir araç, şirazesinden çıkmış bir egoizmle belirlenen “stratejik önderlik” (stratejik önderler (!) ) teori ve pratiği Leninist parti teorisi ve öncülük anlayışının aşılmasından ne anlaşıldığını net bir tarzda ortaya koymaktadır. İş Leninizm’e, Stalin’e, SBKP’ye gelince şehvetle bürokratik merkeziyetçiliğe, kişi kültüne, önderler kültüne, bürokratik ayrıcalıklı tabakaların gelişmesine, iç demokrasinin yokluğuna vs. (üstelik berbat bir oportünizm ve tasfiyecilik temelinde) çatan “zihniyetler”in partiyi taktik araç ilan etmesi kötü bir çifte standardın ve Marksizm-Leninizm’den kopuşun çarpıcı ifadesidir.

Yalnızca bu kadar da değil, komünist partinin “ezilenlerin öncü feda müfrezesi” olduğunun ilan edilmiş olması “dogmatizme” karşı mücadeleden, Leninizm’in ve Leninist parti teorisinin aşılmasından, “yaratıcı Marksizm”den, “21. yüzyılın Marksizmi”nden ne anlaşıldığını açık ve net bir tarzda ortaya koymaktadır. Açık ki, bu teori ve propaganda, ideolojik-siyasi-örgütsel eğitim proletaryanın sınıf ideolojisi ve kurtuluş hareketinin teorisi olan Marksizm-Leninizm’in yerine ezilenlerin Marksizminin geçirildiğinin kesin kanıtıdır.

Komünist Parti’nin, komünist öncüyle işçi sınıfı hareketinin birliği olduğu Leninist ilkesinin terkedilerek yerine “ezilenlerin partisi”nin geçirilmesi anti-Leninizm’in çarpıcı ifadesidir. Bu anti-Leninist tanım ve propaganda ideolojik gıdasını ve tarihsel köklerini aynı zamanda Kruşçevci modern revizyonizmin, Maoist Çin revizyonizminin “tüm halkın partisi” teorisinden almaktadır.

Peki, legal partinin “stratejik” ilan edilmesine ne demeli?

Peki, Komünist Enternasyonal’e üye olmanın 21 koşulunun geçersizleşmiş, “eskimiş 20. yüzyılın Marksizmine” tekabül eden, fakat “yeni çağ”a, “emperyalist küreselleşme ve ezilenler çağına” yanıt olmaktan çıktığı için, “yaratıcı Marksizm” ile aşıldığı teorisine, analiz ve propagandasına ne demeli?

Eğer bu propaganda ve pratik tasfiyecilik ve oportünizm değilse nedir acaba???

Lenin önderliğinde hazırlanmış Komüntern’e katılmanın 21 koşulunun aşılmış, eskimiş, yol gösterici olmaktan çıkmış kararlar olduğu; bugün hedeflenecek enternasyonalin “sosyalizm”, “Marksizm iddialı” parti ve çevrelerin birliğine dayanan bir “komünist enternasyonal” olacağı propagandası da işaret ettiğimiz tepeden tırnağa tasfiyeci ideolojik saldırının bir sac ayağıdır. Söz konusu 21 koşulun özünün komünist olmanın ölçütü olan teoride ve pratikte proletarya diktatörlüğüne uygun politika izlemek, oportünizmden arınmış, demokratik merkeziyetçiliğe dayan parti teorisi ve modeli olduğunun altını özellikle çizmek isteriz. Bilinen bu gerçek, uzun yıllardır ortaya atılan revizyonist sis bombalarıyla, belleksizleştirme yönelimiyle, yaratılan kafa karışıklığıyla unutturulmuştur. Bu, Marksizm-Leninizm’den kopuşun kanıtıdır. Lenin’in “tek birlik Marksist ilkeli birliktir.”, “Bolşevik parti ve III. Enternasyonal oportünizmden arınarak gelişip güçlenir” teori ve pratiğini eskimiş, aşılmış “20 asrın Marksizm ve sosyalizmi”ne özgü ilan edilmesi tasfiyeciliğin nesnel karakterine ayna tutmaktadır. Bu sözde “yeni açılım” komünist partileri ve komünist enternasyonali “sosyalizm ve Marksizm iddialı” akımlarla kurma ve geliştirme teori ve pratiğinde ifadesini bulmaktadır. Açık ki, hem bunu savunup hem de “tasfiyeciliğe karşı” mücadele edemezsin; çünkü bu teori, tezler, propaganda zaten su katılmamış tasfiyeciliktir.

Leninist parti teorisinin ve onun somutlaşmış ifadesi olan Leninist parti modelinin tasfiyeci aşılmasının bir diğer kanıtı da işçi sınıfının değil “ezilenler”in temel alınması, komünist işçi hareketinin yaratılması bilinç ve pratiğinden kopulması olgusudur. İşçi sınıfı hareketine dayanan, komünist işçi sınıfı hareketinin öncülüğünde tüm halkların ve ezilenlerin de taleplerini üstlenen bir güç ortaya çıkarmadan kaçınan bir siyasal çizginin ideolojik tasfiyecilikten başka bir şey olmadığı gibi Marksizm-Leninizm’in, komünist olmanın ret ve tasfiyesinden başka bir anlamı da yoktur.

Leninizm tarafından vurgulanan çağımızın emperyalizm ve proletarya devrimler çağı olduğu saptamasının “emperyalist küreselme çağı”nda “yetersiz” kaldığı için “yaratıcı Marksizm”e dayanılarak aşıldığı, çağımızın emperyalist küreselleşme ve ezilenler çağı olduğu propagandası bas bas bağıran tasfiyeci propagandadır ve Leninizm’le “yaratıcı Marksist” çizgide kopuşmanın göstergesidir.

İnanacak olursak, " ‘Bütün ülkelerin işçileri ve ezilenleri birleşiniz’ sloganı ile emperyalist küreselleşme evresinde Lenin'in devrimci duruşu ve çizgisi” ve sloganı tasfiyeci oportünizm tarafından “dogmatizme karşı mücadele” içerisinde güncellenmiş ve geliştirilmiştir. Bu baştan aşağı bir çarpıtmadır. Bu manipülasyon Marksizm kılıklı uluslararası sol liberalizmin sloganı ve programına dayanmaktadır; ve bu slogan (ve ezilenler teorisi) özelde de Teori ve Politika çevresi tarafından zaten kullanılmaktadır. Ne demişler, “Yiğidi öldür ama hakkını yeme.” Eğer bir güncelleme varsa bu görev Teori ve Politika çevresi tarafından uzun yıllar önce yerine getirilmişti. Bu bağlamda Teori ve Politika çevresinden Metin Kayaoğlu arkadaş sürecin önderidir. “Ezilenlerin Marksizmi”, “Ezilenlerin Marksist Partisi”, “ezilenler çağı”, Dünyanın Bütün İşçileri ve Ezilenleri Birleşiniz” sloganları (ve içeriği) Teori ve Politika çevresi tarafından sistematik bir tarzda geliştirilmiş ve propagandası yapılagelmiştir. Ki bu teori ve propagandanın Gorbaçovculuk ve Negri vbg. post-modernist, post-Marksist entelektüeller tarafından geliştirilerek sistematik tarzda dünya “sol”unun sofrasına başarıyla sürüldüğünü asla unutmamalıyız. Başkasının eteğindeki taşları toplayıp Marksizm-Leninizm’i taşlamak herhalde komünistlik değildir.

Yapısal kriz” ve yeniden yapılanma”, “ara dönem” analiz ve propagandası yukarıdaki temele oturmaktadır.Ara dönemi ve yapısal krizi anlama”dan ve “çözme”den “postmarksist devrimcilik” ve ona geçiş anlatılıyor ve manipülasyon yapılıyor. “Ara dönem” vurgusu, dosdoğru Marksizm-Leninizm’den tasfiyeci oportünizme, Marksizm-Leninizm’den ezilenlerin Marksizmine, Bolşevik Parti teori ve pratiğinden II. Enternasyonalci ve post-Marksist, Kuru Çeşme’ci parti teorisi ve çizgisine geçiş sürecini dile getirmektedir. Bu bağlamda devrimci harekete yapılan çağrılar da tasfiyeciliğe, “yeni çağ” “Marksizmi”ne, post-Marksizme çağrıdır. Aslında “ezilenlerin Marksizmi” zaten halkçılığın ve halkçı devrimciliğin çizgisidir. Bir adım ötesi ise, sistematik Negricilik, sosyal reformizm, ÖDP’lileşme, EMEP’leşme, SOL PARTİ’leşmedir... “Reel politiker” tasfiyeciliğin kendisine açık olduğu ikinci seçenekte konaklayıp konaklamayacağını ise ileride göreceğiz.

Legal Marksizm”, legalizm, legal parti, yeni tip revizyonizm çizgisinin TKP’nin TBKP’lileşme sürecinde (Gorbaçovculuğun ana ideolojisi temelinde) “yeniden yapılandığı” ama bir “ara dönem”den geçerek “yeniden yapılanma”yı başarıyla sonuçlandırdığını biliyoruz. Bu “yeniden yapılanma”nın, “ara dönem”den geçerek ÖDP’lileşmede de cisimleştiğini biliyoruz. Bu geçiş ve yeniden yapılanmanınçağımızda ortaya çıkan derin değişiklikler” ya da yeni bir çağa girildiği teorisine dayanılarak “20. asrın Marksizm ve sosyalizmi”nden “21. asrın Marksizm ve sosyalizmi”ne geçişle şekillendiğini; geçiş süreci olan “ara dönem”i başarıyla tamamladıklarını biliyoruz.İlkesiz ayrılıkçılığa”, “mezhepçi Marksizm”e, “dogmatizme” karşı “yaratıcı Marksist” mücadele eden “Marksizm ve sosyalizm iddialı akımlar”ın ve kişilerin, 12 Eylül yenilgisine, ardından 89/91 süreci ile dünya çapında ortaya çıkan yenilgi ve gericiliğe teslim olma gerçeğinin ürünü olduğunu biliyoruz. “Bizim” tasfiyeciler, eklektik revizyonist teorileştirmelerin ve propagandanın donanımıyla bu gerçekleri unutturma, hafızasızlaştırma, yerine tasfiyeci değerleri geçirme yolunda ısrarla yürüdükleri de “tartışma” gerektirmemektedir. Üstelik sanki bu teoriler, sloganlar ve siyasetler ilk kez kendileri tarafından üretilmiş ve geliştirilmiş gibi lanse edilmektedir. Üstelik bu tasfiyeci revizyonist “açılımlar”, inanılmaz” teorik üretkenlik ve derinlikmiş gibi sunulmaktadır. Bu manipülasyona “inandırıcılık” kazandırmak için de her türlü çarpık propaganda yapılmaktadır.

Oysa gerçek şudur: Zaten on yıllar önce üretilmiş, propagandası ve pratiği yapılmış teoriler vb. taklit edilmekte ya da devralınarak “yeni Marksist” açılımlar olarak lanse edilmektedir. Taklitçilik ile Marksist-Leninist üretim yapılamaz, olsa olsa Marksizm-Leninizm’e reddiye yazılır...

Leninist dememek için “Marksist”, Leninizm dememek için “Marksizm” kavramları kullanılıyor ya da bu kavramla konuşup yazmaya özel önem veriliyor; böylece sürece yayılmış bir tarzda, oportünizm ve tasfiyeciliğe uygun yöntemlerle Leninizm ile araya sınır çekilecek tarzda hareket ediliyor. Bu yöntem ve ideolojik saldırı hem bilince, hem bilinç altına, tasfiyeci dönüşümü güvencelemeye uygun psikolojik ortam yaratma ve alıştırmayla birlikte kullanılıyor. “Marksizm”, “ezilenler”, “Marksizm ve sosyalizm yönelimli örgütler”, “emekçi sol”, “21. asrın Marksizmi ve sosyalizmi” vb. gibi kavramların sistematik tarzda kullanılması tasfiyeci oportünist evrimin literatürünü temsil ettiği gibi tasfiyeciliğin ulaştığı noktayı da gösteriyor. Süreç yarı cehalet tarafından manipülatif, eklektik tarzda yönetiliyor. “Onu şu anlamda değil bu anlamda kullandık”, “hayır o şekilde yorumlanamaz, şöyle anlamak lazım”, “hayır o yazarın görüşüdür böyle bir görüşümüz yok” gibi yöntemlerin sistematik kullanılması da tasfiyecilik sürecinin “ideolojisizleştirme” (Marksizm-Leninizm’i ret) yöntemlerinden bazılarıdır. Vurgulamak gerekir ki oportünizm ve tasfiyecilik bukalemun gibidir; duruma göre renk değiştirir...

Sürece yayarak alıştırma, elverişli psikolojik ve ideolojik ortam yaratıldığında da fiili ya da resmi yasallaştırma ilke yoksunluğuyla belirlenip biçimlenen oportünizm ve tasfiyeciliğin karakteriyle bağlıdır. Resmileştirilemeyen ya da uygun koşulların henüz hazır hale gelmediği düşünülen “görüşler” fiili olarak yasa katına yükseltilerek de parti yönetiliyor. Uzun yıllara dayalı fiili, yarı-resmi propaganda ile insanlar bu “görüşler”i zaten resmi görüşler olarak görmeye alışıyor, alıştırılıyor ve tasfiyeci propagandanın doğal uzantısı haline geliyor, getiriliyor. Fakat unutmamalıyız ki bu yol hileli bir yoldur ama bu tarz, dünyanın her yerinde küçük burjuva sınıfın ve temsilcilerinin tarzı ve karakteridir.

Bu olgular, küçük burjuva aydın ve yarı-aydınların şirazeden çıkmış Marksizm-Leninizm ve sınıf karşıtlığının ifadesidir. Bir zamanlar proletarya ve Leninist parti üzerine yazılmış ve pratiğe de az-çok yol gösteren teori ve pratikler artık tasfiyeciler için bir nostaljiden, sıkıştıklarında atıfta bulundukları rafa kaldırılmış tarihten ibarettir. Tasfiyeci oportünizmin Leninizm ve proletarya karşıtlığından kaynaklanan özel alerjisi hele de gerek dünya çapında gerekse de Türkiye ve Kürdistan coğrafyasında Leninizm’in ve proletarya sosyalizminin itibarının aşağılarda olduğu; dünya komünist hareketinin güçsüz, geri, dağınık olduğu ve yakın dönemde de etkin bir güç haline gelemeyeceği görülen; dünya proletaryasının yeni bir devrimci atılımının henüz gündemleşmediği koşullarda çok daha keskin durumdadır. “Ezilenler”, “Marksizm ve sosyalizm iddialı partiler ve siyasi örgütler”, “Marksist solun birliği” deyince ağzından bal damlayanların durumunu aynı zamanda bu tablo açıklamaktadır...

Tasfiyecilik henüz bütün sonuçlarıyla ortaya çıkmasa da, kafa karışıklığıyla, eklektisizmle, duruma göre davranmayla iç içe, sürekli yalpalamalarla, ideolojik ve ilkesel sorunları çözerek yolu açmaktansa kriz içerisinde kıvranarak ama krizin üstünü örterek manipülatif bir hatta ilerlerliyor. Fakat bu negatif evrim daha derinden küçük burjuva “Marksist” liberal ana yönelime eklenmeyi derinleştiriyor. Pratik-siyasal görevlerin hakkını verememenin (negatif tablo) aynı zamanda ideolojik birliğin çözülmüş olmasında, ideolojik tasfiyecilikte somutlaştığını bilince çıkaramayan bir zihniyet ve tarzın Marksist-Leninist çizgide sorunlarını çözemeyeceği aşikardır... İlke yoksunluğunda, belkemiksizlikte, sağcı lafazanlıktan en “sol”cu lafebeliğine sarmaş dolaş olmakta Leninist olan hiçbir şey yoktur. Proletaryanın fiili ve ideolojik önderliğini temsil eden ve etmesi gereken partiyi fiili değil ideolojik “önder”liğe indirgeyen, politika ve silah ilişkisini gönlünce çarpıtan, öncü çıkışla devrim yapılacağı hayalleri yayan, devrim ve sosyalizm mücadelesinde proletaryanın önderliğini yadsıyıp (aynı zamanda) küçük burjuva “sol” oportünizmin savunusu olan “öncü feda müfrezesi” teorileştirmeleri ve propagandasına teslim olan bir zihniyette komünistçe olan bir şey yoktur. Komünist bir parti ne PKK’dir ne de DHKP-C; onların deneyimlerinden eleştirel dersler çıkarmakla o yörüngeye endekslenmeye götürebilecek zaafiyetlere de yedeklenmek farklı şeydir. Bir komünist parti olma iddiası kendi Leninist teori ve pratiğinde, özgün sınıf çizgisinde anlamını bulur ve bulmalıdır. Oradan “stratejik önderlik” teorisini, buradan “ideolojik öncülük”, “silahlı propaganda”, “öncü feda bölüğü” vb. gibi Marksizm-Leninizm dışı zihniyetleri kılıflayarak almanın komünist parti olmayla bağdaşır bir yanı yoktur. “Reel politiker”lik aynı zamanda ilke yoksunluğu ya da pragmatizmdir; ideolojik-siyasi bağımsızlığın yitip gitmesidir, eklektisizmin bataklığında esen rüzgara göre sağa-sola yalpalamadır ve sonucu komünist partinin sınıf ideoloji ve pratiğinden kopuştur.

Vurgulamak isteriz, incelediğimiz ve incelemeye devam edeceğimiz süreçte tasfiyeciliğin gelişmesinde ve ağır tahribatlar yaratılmasında kafa karışıklığının da çok önemli bir neden olduğunu unutmamak lazım.

Tasfiyeciliğe karşı mücadele etmek devrimci ve zorunlu bir görevdir. (“Seçim ve Muhasebe” * kapsamında yayınladığımız yazılarımızda da bu sorun incelenmişti.) Fakat tasfiyeciliğe batarak devrimci hareketteki tasfiyeciliğe karşı mücadele edilemez. Tasfiyecilik karşıtı söylemle tasfiyecilik maskelenemez. Tasfiyecilik karşıtı söylem ve propaganda eğer kendi tasfiyeci oportünizmini gizlemenin, özeleştiriden kaçmanın, kriz gerçeğini örtülemenin, temel sorunları çözememiş olmanın örtüsü haline gelmişse, bu durum, her şeyden önce kendini vurmanın aracı olur, olmaktadır. Türkiye ve Kürdistan devrimci hareketinin en büyük talihsizliklerinden birisi de iç ve uluslararası tasfiyeciliğe karşı güçlü bir çekim merkezi olacak komünist bir merkezin, işçi sınıfı hareketine dayanan bir partinin olmamasıdır...

Bizim dışarıdan baktığımızda gördüğümüz tablo budur.

* -14/28 MAYIS SEÇİMLERİNİN SONUÇLARI VE “SOL HAREKET”*, 17 TEMMUZ 2023 PAZARTESİ

-SEÇİMLER, SOL HAREKET VE MUHASEBE İKİNCİ BÖLÜM*, 4 EYLÜL 2023 PAZARTESİ

-“SOL MUHASEBE”, İŞÇİ SINIFI, BATIDA 2. DEVRİMCİ CEPHE*, III. Bölüm, I. Makale, 31 OCAK 2024 ÇARŞAMBA

-“SOL MUHASEBE”; LENİNİZM, “ELVEDA PROLETARYA” MI? II. MAKALE, 14 ŞUBAT 2024 ÇARŞAMBA

- II. CEPHE SORUNU, BATI, ROJAVA... III. MAKALE , 4 MART 2024 PAZARTESİ

DEVAM EDECEK

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder