SSCB’DE KAPİTALİZMİN RESTORASYONU VE İDEOLOJİ…
SSCB’de,
kapitalist restorasyonun başlangıcı,
1956’dır. Revizyonist bürokratik burjuvazi, 20.
Parti Kongresi ile politik iktidarı ele geçirmiştir. 20. Parti Kongresi’nin
ideolojik, programatik, stratejik ve taktik çizgisi, yeni tip burjuvazinin çizgisini oluşturmaktaydı. Yeni tip
burjuvazinin çizgisi, içte
sosyalizmin tasfiyesini, kapitalizmin yeni tipten tekelci devlet kapitalizmi
olarak inşasını, bu temelde, dışta
sosyal emperyalist bir süper devlet olarak tarih sahnesine çıkmayı
hedefliyordu.
Şu sorunun
yanıtının net bir şekilde verilmesi
gerekir: 1956 dönemeci ile yeni tip burjuvazi proletarya diktatörlüğünü tasfiye
ederek yeni tipten bir burjuva diktatörlüğü kurdu mu kurmadı mı? Bizim bu
soruya yanıtımız nettir: Evet, 56 dönemeci ile birlikte, yeni tip burjuvazi,
proleter iktidarı tasfiye ederek yeni tipten burjuva diktatörlüğünü kurmuştur.
20. Kongre ve sonrası izlenen teorik
ve pratik hat, bunun açık kanıtıdır.
Modern revizyonizm de bu sınıfın ideolojisidir; parti ve devlet ideolojisidir,
SSCB’nin kızıl maskeli karşı devrimin zaferi ile davul-zurna eşliğinde ilan
ettiği resmi ideolojidir…
Modern
revizyonizmi, Marksizm-Leninizm’in bir mezhebi (“Mezhepçi Sosyalizm”, “Mezhepçi
Marksizm”), “Marksizm-Leninizm tabanı üzerinde” duran bir akım olarak gören
revizyonist, oportünist akımlar, doğal olarak, 56’yı bir dönemeç,
Marksizm-Leninizm tarafından ortaya konulamamış bir yoldan yeni tip burjuva
diktatörlüğünün kurulduğu bir tarihsel dönüm olarak görmemekte ve
modern revizyonist iktidarı, sosyalist olarak görmeye devam etmekteydiler.
Bazı revizyonist, oportünist akımlar ise, modern revizyonizmi bir sapma olarak görmekteydiler ve 56 ile
inşa edilen ve geliştirilen bu iktidarı sosyalist
olarak tanımlamaktaydılar. Keza, bir diğer kısım revizyonist, oportünist akım
ise, “üst yapı revizyonist ama alt yapısı sosyalist” olduğunu düşündükleri için
SSCB‘yi ve diğer eski sosyalist ülkeleri dağılıncaya dek, sosyalist olarak
tanımlamaktaydılar ve tanımlamaya devam ettiler*. Modern revizyonizmi
Marksizm-Leninizm’in yaratıcı geliştirilmiş biçimi, revizyonist/kapitalist
sistemi sosyalizmin ileri aşaması, komünizme yükselen/ilerleyen sosyalizm
olarak gören akımı ise geçiyoruz; ki bu akım Sovyet modern revizyonizminin (Kruşçev,
Brejnev vb.) ideolojik-siyasi uzantısıydı…
Peki, modern
revizyonizm nedir? Modern revizyonizm, Marksizm-Leninizm’in bir biçimi midir?
Modern revizyonizm, Marksizm-Leninizm’in tabanı üzerinde duran, onun bir
mezhebi olan, dolayısıyla Marksist-Leninist bir akım mıdır? Modern revizyonizm,
kimin, hangi sınıfın ideolojisidir? Yoksa sınıflar üstü bir olgu ve ideoloji
midir?
Bizce, modern
revizyonizm, ne sınıflar üstü bir akımdır ne de Marksist-Leninist bir akımdır;
bizce modern revizyonizm, sosyalizm maskeli burjuva ideolojisinin bir
biçimidir. Modern revizyonizm,
özellikle 2. Dünya Savaşı’nın ardından ortaya çıkan ideolojik ve siyasi bir
akımdır. Savaşın ardından, kapitalizm ile sosyalizm arasındaki kritik tarih eşiğinde, güçler dengesinin
önemli oranda sosyalizm lehine değiştiği ve emperyalist kapitalizmin genel
bunalımının alabildiğine şiddetlendiği bir tarih kesitinde ortaya çıkan yeni tip burjuva akımdır. İktidardaki modern revizyonizmin ilk biçimi, Titoizm’dir. Titoizm,
Sosyalist Kamp içerisinde emperyalizmin “Truva
Atı” idi. Fakat iktidardaki
revizyonizmin en tehlikelisi Kruşçev’le birlikte ortaya çıkan Sovyet modern
revizyonizmiydi. Kruşçevci Sovyet modern revizyonizminin ortaya çıkarak
iktidarı gasp etmesinden sonra, AEP-ASCH hariç, sosyalist kampın öteki ülkelerinde
de modern revizyonist karşı devrim galebe çaldı…
SSCB’de
ortaya çıkan modern revizyonizmin, içteki
maddi- sınıfsal temelini oluşturan şey, sosyalizmin zaferi koşullarında ortaya
çıkan aristokratik, teknokratik, bürokratik ayrıcalıklı yeni tip küçük burjuva
tabakasıydı. Dıştaki maddi ve politik
kaynağı ise, emperyalizm, emperyalist kuşatmanın baskısı ve Amerikan
emperyalizminin önderliğinde örgütlenen “Soğuk Savaş Stratejisi”ydi.
SSCB’deki söz
konusu küçük burjuva bürokrasisi, yeni tip karşı-devrimi örgütleyerek 1956’da
politik iktidarı gasp ederek, politik iktidar tekelini kurmayı başarmıştır.
Küçük burjuvazinin burjuva olmak için yanıp tutuşması ve koşullar elverince
iktidarı ele geçirmesi, eşyanın doğası gereğidir. 56 dönemeci ile iktidarı gasp
eden bu küçük burjuvazi, burjuva olmaya sıçramış ve kendi programını yürürlüğe koymuştur. Böylece yeni tip
küçük burjuva toplumsal bir katman ve kast olmaktan çıkarak yeni tip bir
burjuva sınıfa dönüşmüştür.
Peki, modern
revizyonizmin sosyalist bir ülkede iktidara gelmesi neyi ifade eder? Modern
revizyonist karşı-devrimin iktidar tekelini gasp ettiği ve programını yürürlüğe
koyduğu halde, bu iktidar, hala proletarya diktatörlüğü olarak nitelenebilir
mi?
Marksizm-Leninizm’e
göre, modern revizyonizmin iktidara gelmesi ve programını yürürlüğe koyması
demek, proletaryanın iktidarını kaybetmesi,
burjuvazinin diktatörlüğünü kurması demektir. Modern revizyonizm
Marksizm-Leninizm’in, yeni tip burjuva diktatörlüğü proletarya diktatörlüğünün
tasfiyesi demektir. Orta yol yoktur: Ya
proletarya diktatörlüğü ya da burjuva diktatörlüğü! Ya sosyalist ideoloji ve pratik ya da burjuva ideolojisi ve
pratik, Lenin’in de vurguladığı gibi, insanlık henüz üçüncü bir ideoloji
keşfetmemiştir ve revizyonist orta yolcular da bunu başaramamıştır. Orta yolcu
akım, proletarya ile burjuvazi, kapitalizm ile sosyalizm-komünizm arasında
yalpalayan, sınıf barışını savunan, iki sistemin barışını savunan, bir elini
kapitalizme, diğer elini sosyalizme uzatan ve doğası gereği ikisi arasında
sürekli yalpalayan küçük burjuvazinin
sınıf tavrı ve duruşudur.
Lenin’in
dediği gibi, eğer proletarya iktidarda
değilse, sosyalizm düşünülemez. Yeni tip burjuvazinin iktidarı gasp etmesi,
proletaryanın iktidarı kaybetmesidir. Proletaryanın iktidarı kaybettiği yerde
ise, sosyalizm düşünülemez ya da sosyalizmin giderek tümden tasfiyesi nesnelerin
doğası gereğidir.
Modern
revizyonizm, yeni tip burjuvazinin
ideoloji ve programıdır. Programı
yeni tip burjuvazinin programı olan bir iktidar ise sosyalizmi değil,
sosyalizmi tasfiye ederek kapitalizmi inşa eder. Sürecin tahlil ve
tanımlamasında belirleyici olan niyetler değil, objektif gerçeklerdir. Ve
gerçekler inatçıdır, er geç kendilerini dayatırlar. Yapılması gereken şey,
gerçeğin, nesnel ve bilimsel, Marksist-Leninist çözümlenmesidir. Orta yolculuk,
eklektisizmdir, eklektisizm ise oportünizmdir. Marksist-Leninist Komünist
Hareketin saflarında modern revizyonizmle uzlaşma sapması demek olan orta
yolculukla, komünist hareket Marksist-Leninist yolda ilerleyemez. Gerek
coğrafyamızda, gerekse de uluslararası arenada komünist hareketin tartıştığımız
sorunda temelde doğru olan çizgisinin giderek inkârı ve tasfiyesinden
kaçınılamaz. İlkeli ve Marksist-Leninistçe olan tek tavır, özeleştirel bir
şekilde bu sapmanın düzeltilmesidir.
Modern
revizyonizm, Marksizm-Leninizm’in bir çeşidi değildir. Yeni tip burjuvazinin
modern revizyonist diktatörlüğü proletarya diktatörlüğünün bir biçimi değildir.
Kapitalist/revizyonist sistem, sosyal emperyalizm sosyalizmin bir çeşidi
değildir. Bir Çin sosyalizmi, bir Küba sosyalizmi, bir K. Kore sosyalizmi vb.
vb. yoktur; bu yaklaşım(lar) küçük burjuva milliyetçiliğin ürünüdür. O da
sosyalist, bu da sosyalist, hepimiz sosyalistiz vs. yaklaşımı tipik
oportünizmdir. Modern revizyonist ideolojiyi de “sosyalist ideoloji” olarak
görmek ya da buna açık kapı bırakmak da oportünizmdir. Eski ideolojik
ayrılıkların önemsizleştiği ve aşıldığı gerekçesi, tipik bir tasfiyeci
oportünizmdir. Proletarya saflarına taşınan burjuva ve küçük burjuva
ideolojisidir; küçük burjuva ütopizmidir. Ne modern revizyonist ideoloji ne de
kendilerini “Marksist”, “Marksist-Leninist”, “komünist”, “devrimci Marksist” vs.
olarak tanımlayan oportünist, revizyonist, reformist, anarşist, Troçkist
akımlar Marksist-Leninist, komünist değildirler. Onlar, Marksizm-Leninizm
tabanı üzerinde duran, Marksizm-Leninizm’in birer mezhebini oluşturan partiler,
çevreler, bireyler vs. değildirler. Oportünist hayaller yaymak, ilkesiz,
belkemiksiz bataklığa gitmek Marksist
Leninist Komünistlerin işi değildir ve olmayacaktır.
* Bu vb.
teoriler ve analizler kitabımızın “TASFİYECİ REVİZYONİST TEORİLERİN
ELEŞTİRİSİ” bölümünde genişçe
incelenmiştir. Sırası gelince söz konusu teorilerin bir kısmı yazı dizimizde de
ele alınacaktır. Ki dizimizde, kitabımızın basılmasından sonra ulaşabildiğimiz,
incelediğimiz kaynaklardan çıkardığımız verilerin bir kısmına da yer
vermekteyiz.
DEVAM EDECEK
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder