Translate

2 Mayıs 2021 Pazar

Mehmet Perinçek Büyük Sovyet Ansiklopedisi'ni Nasıl Sansürledi?*

 

Candan Badem yazdı

Mehmet Perinçek, Rus Devlet Arşivlerinden 150 Belgede Ermeni Meselesi (İstanbul: Kırmızı Kedi Yayınları, genişletilmiş altıncı basım, 2013) adlı kitabında ve başka yerlerde Ermeni milliyetçi partisi Taşnaksütyun’un işlediği cinayet vb. suçlara dair çarlık ve Sovyet arşivlerinden belgeler yayımlayarak bunların güya “Türkiye’nin tezlerini esas olarak doğruladığını” ve Ermeni Soykırımı’nın “uluslararası bir yalan” olduğunu “tartışmasız bir biçimde gözler önüne serdiğini” iddia ediyor (agy, sf. 22). Yine Perinçek’e göre “halklar arasında karşılıklı kırımlar (mukatele) yaşanmıştır”, “Çarlık Rusyası ordularında 200.000 Ermeni askeri savaşmıştır”, “Osmanlı/Türk devleti ile çeteler arasında çatışmalarda karşılıklı kayıplar verilmiştir” ve “Osmanlı devleti ve Müslüman halk savaş önlemleri almış ve ayaklanan Ermeni çetelerini bastırarak haklı bir savaş vermiştir, kendi vatanını savunmuştur” (agy).


Hemen söyleyeyim, Perinçek’in bütün bu iddiaları yalandır, çarpıtmadır, eksik bilgidir, tahrifattır, falsifikasyondur. Örneğin Çarlık ordusunda 200.000 Ermeni askeri olduğu doğrudur, ancak bunlar 1) Rusya tebaasıdır, 2) Bunların ezici çoğunluğu Kafkas cephesinde Osmanlıya karşı değil Batı cephesinde Almanya’ya karşı savaşmışlardır. Bu örnekte görüldüğü gibi Perinçek gerçekliğin sadece bir yüzünü göstererek tablonun tümünü görmemizi engelliyor. Perinçek’in yöntemi faşizmin yöntemidir: Devleti 1913’te darbeyle ele geçirmiş olan İttihatçı çetenin, 1915’te, silahsız, suçsuz, sivil Osmanlı Ermeni halkına ve askere alınarak eline silah verilmeden amele taburlarında çalıştırılan Ermeni erkeklerine karşı, ülkenin her yerinde, savaşla ve çetelerle ilişkili olup olmadığına bakmaksızın, planlı ve programlı bir şekilde, devletin polisi, jandarması, Teşkilat-ı Mahsusa çeteleri ve Türk ve Kürt sivil faşist çeteler eliyle kadın, çocuk, yaşlı demeden bütün Ermeni halkına karşı (İstanbul Ermenileri kısmen hariç olmak üzere) uygulamış olduğu ve yüzbinlerce Osmanlı Ermenisinin ölümüyle sonuçlanan soykırım veya etnik temizliğin karşısına Taşnak ve başka Ermeni çetelerinin ve Rus ordusundaki birkaç bin Ermeni gönüllüsünün sadece belli yerlerde (çoğu Doğu Anadolu’da ve esas kısmı Osmanlı devleti dışında, Kars, Iğdır ve Azerbaycan’da) meydana gelen, çoğu intikam amaçlı ve Osmanlı tarafındaki kurbanları binlerle ifade edilen kör milliyetçi terör, katliam ve etnik temizliğini koymak ve bunu “karşılıklı” kırım ve “vatan savunması” diye sunmak. Buna göre, Edirne’de, İzmit’te, Bursa’da, Konya’da, Ankara’da vb yaşayan, Doğu Anadolu’daki savaşla hiçbir ilgisi olmayan, tek suçu Ermeni olmak olan 70’lik ninelerin ve küçücük çocukların, politikaya bulaşmayan, işinde gücünde çalışan insanların, yolda ve gittikleri yerde hayatta kalmaları için hiçbir tedbir almaksızın Suriye çöllerine doğru ölüme gönderilmesi, yolda çeteler eliyle soyulması, katledilmesi ve tecavüze uğraması “vatan savunması”dır! Buna inanmak için miliyetçi düşmanlıkla gözü kör olmak, faşist tezlere angaje olmak, ayrıca çok vicdansız olmak gerekir.


Bu kısa yazıda Perinçek’in ve öteki soykırım inkarcılarının bütün tezlerine yanıt vermek mümkün değil tabii. Bu yazıda Bolşeviklerin sözleri ve eylemleri kesinlikle bu soykırım inkarcılarının bize “Türkiye’nin tezi” diye sundukları sağcı, milliyetçi, inkarcı resmi tezi doğrulamadığına değineceğim. Bolşevikler iktidara geldiklerinde soykırım büyük ölçüde olup bitmişti ve Taşnak Partisi’nin İngiliz, Fransız ve ABD emperyalizmine uşaklık eden politikasından dolayı ve Rusya’da süren iç savaşta hem Beyaz ordular hem de dünya emperyalizminin kıskacında olan Bolşeviklerin onlara karşı savaşmaktan ve Kemalistlerle işbirliği yapmaktan başka çareleri yoktu. Sovyet Rusya desteğiyle Ermenistan’da Sovyet iktidarı kurulmasaydı Gümrü’yü işgal etmiş olan Karabekir ordusu Erivan’ı da işgal ederek Ermeni devletini tamamen yok edebilirdi ve halklar arasındaki düşmanlık ve savaş artarak devam edebilirdi. Perinçek’in arşivlerden cımbızlayarak seçtiği belgeler Taşnakların terörünü kanıtlar, ancak Ermeni milleti Taşnaklardan ibaret değildir.


Şimdi Perinçek’in belgeleri ve o belgelerin içindekileri nasıl cımbızla seçtiğine örnek olarak Sovyet etnolog ve şarkiyatçı Vladimir Aleksandroviç Gurko-Kryajin’in Büyük Sovyet Ansiklopedisi’nin (BSA) 1926’daki birinci basımına yazmış olduğu “Ermeni Sorunu” maddesini yukarıda geçen kitabında nasıl sansürlediğini ve çarpıttığını görelim.

Perinçek kitabına birinci belge olarak BSA’daki makaleyi almış ve benim saptadığım kadarıyla ikisi hiç belirtilmemiş, yedisi de (...) işaretinin arkasına saklanmış olmak üzere dokuz yerde sansürlemiş ve bir cümlede ciddi bir çarpıtma yapmıştır. Şimdi bunları teker teker görelim:

1) Perinçek, agy, sf. 32’de sansürlenen pasajda, BSA yazarı Gurko-Kryajin, Abdülhamid'in “Ermenileri bitirerek Ermeni meselesini bitirmek” (pokonçit s armyanskim voprosom, pokonçiv s armyanami) politikasından ve Ermeni pogromları için Hamidiye alaylarını kurmasından söz ediyor.

2) Perinçek'in kitabında sf. 32'de sansürlediği ikinci pasajda BSA yazarı Abdülhamid'in Ermenilere uyguladığı kitlesel kıyımlarından, 1894-1896 katliamlarından söz ediyor.

3) Perinçek, sf 33'te 2. satırda BSA yazarı 1908 devrimi sonrası 1909 Adana katliamını anlatıyor, mahdum Perinçek burayı da sansürlemiş, üstelik bu kez (...) işareti de koymamış! Perinçek’in kırparak değiştirdiği ve sansürlediği cümlenin tam çevirisi şöyle: “Yeni rejimde Ermenilerin durumunda en ufak bir iyileşme olmadı: 1909’da Kilikya’da yeni bir kıyım oldu, bu kıyımda 20 binden fazla Ermeni mağdur oldu ve Jöntürk hükümeti suçlulara hafif cezalar vermekle yetindi”.

4) Yine sf. 33’te, Perinçek’in “Türk hükümeti buna sert önlemlerle karşılık verdi. (...) Sonuç olarak savaşta 300.000 kişi öldürüldü.” diye verdiği pasajın orijinalinden tam ve doğru çevirisi şöyle: "Türk hükümeti buna çok zalimce baskı önlemleriyle karşılık verdi, Rus askerlerinin Türkiye-Kafkasya cephesindeki başarıları ortaya çıkınca da Ermenileri planlı ve herkesi kapsayacak biçimde yok etmeye girişti. Bu sonuncusu güvenilmeyen Ermeni nüfusu askeri harekat bölgesinden Mezopotamya’ya göç ettirme görüntüsü altında gerçekleştirildi. Ancak pratikte bu örgütlü ve olağandışı zalimlikte bir kıyıma dönüştü. Sonuçta yaklaşık 300 bin kişi öldürüldü.” Görüldüğü gibi Perinçek hem işine gelmeyen cümleleri sansürlemiş hem de bir cümleyi çarpıtmış: BSA yazarı "sonuç olarak yaklaşık 300 bin kişi öldürüldü" derken Perinçek bunu "sonuç olarak savaşta 300 bin kişi öldürüldü" diye çevirmiş ve araya metnin Rusça aslında olmayan "savaşta" sözcüğünü eklemiş! Tahrifata bakar mısınız! Bu pasajın Rusça orijinalini buraya alıyorum: “Турецкое правительство ответило на это жесточайшими репрессиями, когда же обнаружился успех русских войск на турецко-кавказском фронте, оно приступило к планомерному и всеобщему уничтожению армян.армянского населения из зоны военных действий в Месопотамию. Однако, на практике, оно свелось к организованной и необычайной по жестокости бойне. В результате было умерщвлено ок. 300 т. ч.”

5) Perinçek, sf. 34, 5. satırdaki gizli sansüründe "özellikle Kars ve Erivan illeri ve Azerbaycan'ın Ermeni nüfusu zarar gördü" cümlesi yok edilmiş.

6) Perinçek, sf. 34’teki ikinci sansürlü pasajda BSA yazarı Bakü'nün sovyetize oluşu sayesinde "Daşnak çetelerinin sıkıca yuvalandığı Karabağ'daki" Ermeni halkının yok olmaktan kurtulduğunu yazıyor.

7) Perinçek, sf. 35'teki sansürlü pasajda BSA yazarı Fransızların Kilikya'dan vazgeçmesinden sonra Ermeni pogromlarının yeniden başladığını ve Ermeni nüfusunun ancak acınası kalıntılarının Suriye, Kıbrıs ve Mısır'a kaçtığını yazıyor.

8) Perinçek, sf. 36'daki sansürlü pasajda BSA yazarı Kazım Karabekir ordusunun yolu üzerindeki Ermeni nüfusu yok ettiğini yazıyor.

9) Perinçek, sf. 37'de metnin sonundaki son sansürlü pasajda ise BSA yazarı Avrupa devletlerinin Ermeni nüfusunun Mardin, Ayntab ve Urfa'daki son kalıntılarının yok edilişini ve kovulmasını soğukkanlılıkla izlediğini yazıyor.

Ben şimdilik bir iki belgeye daha değinip kalanını başka bir yazıya bırakacağım. Kuşkusuz öteki 149 belgeyi de incelemek gerekiyor. Perinçek kitabında sf. 297’de 132. Belge olarak verdiği Stalin’in 4 Aralık 1920 tarihli Pravda yazısından da bir pasajı (...) ile göstererek sansürlemiş. Perinçek’in sansürlediği Stalin’in cümlesi şöyle: “Ne Ermeni çıkarlarının “yüzyıllık savunucusu” İngiltere’nin sahte teminatları, ne Wilson’un meşhur on dört maddesi, ne de Cemiyet-i Akvam’ın her yerde ilan edilen vaatleri ve Ermenistan’ın yönetimi için sunduğu “manda” Ermenistan’ı kıyımdan ve fiziksel yıkımdan kurtaramadı (ve kurtaramazdı da!). Sadece Sovyet iktidarı fikri Ermenistan’a barışı ve ulusal yenilenmeimkanını getirdi”. Perinçek bu yazıda bir pasajı daha sansürlemiş ancak orası konumuz açısından önemli değil.

Esasen Perinçek’in cımbızlama yöntemine güzel bir örnek burada karşımıza çıkıyor. Perinçek kitabına Stalin’in bu yazısını alırken, Stalin’in toplu eserlerinde bu yazıdan hemen önce gelen ve yine Ermenistan’ı ilgilendiren 30 Kasım 1920 tarihli Pravda röportajını almıyor. Neden acaba? Acaba sebebi o yazıdaki şu pasajlar olabilir mi? Stalin’den ilgili pasajları çeviriyorum, okur kendi kararını versin:

Daşnak Ermenistanı kuşkusuz onu Türkiye’nin karşısına çıkaran ve sonra da utanç verici bir biçimde Türklerin eziyetine terk eden İtilaf devletlerinin kışkırtmasının kurbanı olarak düştü”. “Genelde Türkiye’ye ve özelde Kemalistlere karşı çıkarılan Sevr Antlaşması dönemi sona eriyor kuşkusuz. Kemalistlerin İtilaf devletleri ile mücadelesi ve bu zeminde İngiliz sömürgelerinde güçlenen karışıklıklar bir yandan, Vrangel’in bozgunu ve Yunanistan’da Venizelos’un düşüşü öte yandan, İtilaf devletlerini Kemalistlere karşı politikasını önemli ölçüde yumuşatmaya zorladı. İtilaf devletlerinin mutlak “tarafsızlığı” altında Ermenistan’ın Kemalistlerce bozguna uğratılması, Trakya ve İzmir’in Türkiye’ye geri verileceğine dair söylentiler, Kemalistlerle İtilaf’ın ajanı Sultan arasında

görüşmelere ve İstanbul’un tahliyesine dair söylentiler ve nihayet Türkiye’nin Batı cephesindeki sessizlik – bütün bunlar İtilaf devletlerinin Kemalistlerle ciddi bir biçimde oynadığının ve Kemalistlerin poziyonunda belki de belli bir oranda sağa kaymanın belirtileri.

İtilaf devletilerinin oyunları neyle sonuçlanır ve Kemalistler sağa doğru kayışlarında ne kadar ileri giderler söylemek zor. Fakat bir noktada kuşku yok ki birkaç yıl önce başlatılan sömürgelerin kurtuluşu mücadelesi güçlenecektir, bu mücadelenin kabul edilmiş sancaktarı olan Rusya her şeye rağmen bu mücadelenin taraftarlarını bütün gücüyle ve bütün araçlarıyla destekleyecektir ve bu mücadele, ezilen halkların kurtuluşu davasına ihanet etmezlerse Kemalistlerle birlikte veya onlar İtilaf devletleri kampında yer alırsa Kemalistlere karşın, zafere ulaşacaktır. Batı’da alevlenen devrim ve Sovyet Rusya’nın büyüyen gücü buna tanıklık ediyor” (Vurgular aslında, Pravda, n. 269, 30 Kasım 1920, Stalin, Soçineniya, cilt 4, Moskova: OGİZ, 1947, sf. 410-412).

* Bu yazı, ilerihaber.com'dan alınmıştır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder