GAYRİMEŞRU 1 KASIM SEÇİM SONUÇLARI ÜZERİNE…
I
Öncelikle
vurgulamak gerekir ki, “Tekrar seçim” ve ardından 1 Kasım seçim kararı faşist
diktatörlük ve AKP tarafından kolektif
iradeyle alınmış bir karardır. Bu
karar ve organize edilen seçim süreci, MGK’da 7 Haziran genel seçim sürecinden
önce alınmış topyekün savaşa
hazırlık kararıyla bağlı bir karardır. “Dolmabahçe mutabakatı” durup dururken
çöpe atılmamış, “kurulu masa” boşu boşuna devredilmemişti… Topyekün savaş kararı,
sadece 7 Haziran seçimlerinin sonuçları üzerinden aniden ortaya çıkan bir karar
değildir. Sadece, seçim yenilgisini kabullenmeyen AKP tarafından “tekrar seçim”
için alınan bir karar ya da basit bir taktiksel manevra değildi, değildir.
Böyle bir değerlendirme son derece yüzeyseldir. Süreci ve gelişmeleri
anlamaktan da yoksundur. Süreç ve görevler bağlamında öncülük iddiası olan
güçleri silahsızlandıracak bir bakış açısını da ifade eder.
7 Haziran
seçimlerinin iptal edilmesi, “rejim değişmiştir” açıklaması, topyekün savaşın
başlatılması; fiili olarak batıda uygulanan olağanüstü hal, Kürdistan’da
uygulanan sıkıyönetim saldırısı, iç, bölgesel ve uluslar arası alandaki değişme
ve gelişmelerle bağlıdır. Yine bu bağıntıda emperyalizmin onayıyla işbirlikçi Türk
egemen sınıflarının, devletin, AKP iktidarının politik krizi çözmek için
geliştirdiği bir çizgidir. Her bir tarafın özgün hesap ve manevralarının ise,
aynı süreçte iç içe geçmesi doğal ve kaçınılmazdı… Çünkü karşımızda iç
çelişkisiz bir cephe bulunmamaktadır. Bu, eşyanın tabiatına aykırıdır…
Karşımızda, homojen bir birlik olmaktan uzak, içerde ve dışarıda iç çelişki ve çatışmalarla parçalanmış,
birbiriyle mücadele eden güçler kadar, asgari müştereklerde birleşen ya da
konjoktürel nedenlerle birleşen ama birbirinin de gözünü oymaya çalışan güçler vardı
ve vardır. Politik güç dengelerinin, kuvvet ilişkilerinin değişmesine bağlı
olarak bozulan, yeniden kurulan vb. sayısız kombinezonlar üzerinden şekillenen
dinamik bir süreç vardır. Karşı devrim cephesi söz konusu olunca bugün dost
olanlar yarın düşman haline gelebiliyor ya da tersi olabiliyor…
Dinci faşist
blok içerisinde AKP Cemaat ilişkilerinden, Ergenokon AKP ilişkilerinden, İran
ABD ilişkilerinden, IŞİD vb. radikal İslami çetelerle ABD ilişkilerinden, ABD
Rusya ilişkilerinden vs. bunu görebiliriz söz gelimi…
Kabaca
bakınca göze çarpan olgulara şöyle bir göz atalım:
Kürt
devriminin Ortadoğu çapında yayılışı; Rojava devrimi, Kobani zaferi, Rojava’dan
Şengal’e YPG, HPG karşısında yenilen IŞİD ve Türk burjuva devleti… Sömürgeci
Türk burjuva devletinin Barzani aracılığıyla Rojava devrimini boğma hesabının, baskı
ve saldırganlığının da yerlerde sürünmesi. Kantonların coğrafik olarak da birleşmesine
doğru giden süreç; T.C.nin beş paralık değeri kalmayan “Kırmızı çizgileri”.
Güney Kürdistan’da patlak veren demokratik kitle hareketi, Barzani kliğinin
içerde darbeci çıkışı, HPG, YPG güçlerini T.C. ile işbirliği içerisinde Güney
Kürdistan’dan sürme operasyonunun başarısızlığı. Cerablus hattının YPG ve yerli
dost güçlerle alınması operasyonlarının önünü kesme ve başarısız olan “Tampon
bölge kurma” girişimi ve saldırganlığı…
Rusya’nın Suriye atağı… “Bölgesel oyun kurucu” olarak T.C.nin adeta oyun dışı
kalışı; aralarındaki dalaşa karşın ABD Rusya-İran yakınlaşması, sürece Mısır’ın
girişi; T.C.’nin “Esad’lı geçiş projesi”nin dil ucuyla kabulü…
Kürt ulusal
sorununun Ortadoğu çapında çözümünü dayatması, T.C. politikalarının rezil bir
biçimde iflası, Suriye politikasının çöküşü, koyun koyuna olduğu IŞİD’e karşı
“Hür dünya”nın T.C. üzerindeki baskısına boyun eğiş ve İncirlik Üssü’nün
açılışı, IŞİD’e karşı “Batı ittifakı”nın operasyonlara katılması isteğinin yoğunlaşması,
köşeye sıkışan T.C. …
İslami
sermayenin kendi içinde parçalanışı, “paralel yapı” operasyonları…
Gezi/Haziran
Ayaklanması… Birleşik cephe hareketi olarak HDP projesinin tutması (ve 7
Haziran seçimleri ile rüştünü ispatlaması). Böylece bu topraklarda ilk defa gerçekleşen
ve halkların politik özgürlük asgari talebinde ortaklaşmasının ifadesi olan HDP
gerçeği. Ve bu gerçeğin de sözünü ettiğimiz gerçeklerle bağlı olarak devlet,
rejim bakımından yarattığı büyük tehlike; geleneksel “devlet refleksi”nin
harekete geçişi; böylece Ergenekon-Erdoğan ittifakının kurulması, başlayan Cemaate
(“FTÖ”ne) karşı yeni bir mücadele; Kürtlere ve barış, emek, özgürlük güçlerine karşı
yeni bir topyekün saldırı dalgasının başlatılması hazırlıkları ve başlatılması…
Bu eksik
değinmeler tablosu içinde 7 Haziran ardından daha açık görünür hale gelen ve de
patlak veren topyekün savaş süreci ve süreçte devlet-AKP ittifakı ile
düzenlenmiş seçim süreci… Ve ardı sıra gelen AKP iktidarının düzenlenmiş “seçim
zaferi”!
Bu faşist
karşı devrimci atağın arkasında yatan en
önemli olgular şunlardır: Politik özgürlük talebi etrafında HDP projesinin
tutması. Bu bağıntıda yeni tip bir “Gezi/Haziran” türü bir mücadele dalgasının
genel demokratik halk hareketinin önünü açması; Doğu ve Batıdaki mücadelenin
bugüne kadar görülmedik derinlik ve genişlikte birleşerek atılım kazanması
olasılığının güçlenmesi… Ortadoğu’da yayılan Kürt devriminin, Kürt kantonları
arasında coğrafik birleşmeler sağlayarak ilerlemesi. Rusya önderliğindeki
bloğun doğrudan müdahalesinin yol açacağı sonuçlardan biri olarak Suriye’de
birleşmiş ve uluslararası meşruiyeti de pekişmiş şu veya bu biçimde bir Kürt
devletinin konumunun iyice sağlamlaşması tehdidinin büyümesi. Bunun yarattığı
sinerjinin Türkiye’yi de ateşlemesi; içerde ve dışarıda güçlenmiş Kürt hareketi
ve aynı zamanda bir bütün olarak Türkiye’de genel demokratik halk hareketinin
daha güçlü kabarışı ve bu kabarışın egemen sınıfa, devlete indireceği ağır darbeler
ve olası sonuçları…
Bu gerçekler
öncelikli olarak bir dönem tasfiye edilmeye çalışılan Ergenekoncu, Kemalist,
ulusalcı “derin devlet” ile AKP iktidarı arasında bir dönemden beri kurulmuş
gelişmekte olan bağlaşmanın, üstelik AKP’nin en zayıf olduğu bir dönemde (Gezi
Haziran ayaklanması, 17-25 Aralık … , daha sonra 7 Haziran seçimleriyle AKP
Hükümeti’nin düşmesi) güçlenmesine yol açmıştır. Devletin bekası için devlet ve
AKP bağlaşmasıyla, askeri faşist kliğin (ordunun ) AKP iktidarı ile birlikte
yeni bir saldırı dalgasının örgütlenmesine karar verilmiştir. “Masanın
devrilmesi”, 7 Haziran seçimlerinin zorbalıkla iptali, politik bir darbeyle
Saray cuntasının ortaya çıkması, “tekrar seçim”le, bu kez 1 Kasım seçimleri
süreciyle bağlı AKP’nin “seçim zaferi”nin garantiye alınması bu gerçeklerle
bağlıdır. Bu durum, AKP’ye ve cunta iktidarına, üstelik en zayıf dönemlerinde,
içerde ve dışarıda etrafındaki tecrit çemberinin daraldığı ve baş aşağı
gittikleri bir süreçte ummadıkları kadar büyük bir tarihsel ve siyasal fırsat
yaratmış oldu… Seçimlerden sonra ortaya çıkan sonuca bakan cunta başının vekili
“Başbakan” Davutoğlu’nun bile “ben de şaşırdım” tepkisi boşuna değildi yani…
1 Kasım
seçimleri süreci bir seçim süreci değildi. “Ya kaos ya istikrar”ın dizginsiz
bir tarzda dayatıldığı bir süreçti. Faşist iç savaşın dayatıldığı, kirli
savaşın, topyekün dinci faşist terörün atağa kalktığı, tek yönlü olarak devletin AKP aracılığıyla “seçimler”e
girerek düzenlenmiş bir “zafer ilan ettiği bir süreçti. T.C. tarihinde böyle
bir “seçim” ilk defa yaşanmıştır. AKP “seçimler”e devlet olarak girmiştir. CHP
ve MHP bu sürece devletçi, devlet politikasını onaylayıp destekleyen figüranlar
olarak katılmıştır. Ortada, demokrasi ve seçimler adına adeta tek parti
diktatörlüğünün emek, demokrasi, özgürlük güçlerini açık terörcü diktatörlükle
ezmeye çalışarak, çalışma yapamaz hale getirerek zoraki elde ettiği bir “seçim”
sonuçları tablosu bulunmaktadır. Senaryosu yazılan ve oynanan tiyatronun baş
oyuncuları ise, devlet ve cunta-cunta partisiydi. Ki dinci faşist parti, öteden
beri söylemi ve duruşuyla gönüllü olarak iktidarı terk etmeyeceğini de defalarca
ortaya koymuştur. Eee böyle olunca, “yüzde 52 milli iradedir”, “yüzde 50 milli
iradedir” herkes “milli iradeye” uyacak, uymayan vatan hainidir, benden ve
mutlak iktidarımdan yana olmayan bertaraf edilecektir ve katli vaciptir;
demokrasi de budur zaten anırışlarının da, tekfirci dinci faşist terörün de
sonu gelmeyecektir, ta ki halklar ve işçi sınıfı dur diyene kadar!
DEVAM EDECEK
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder