1 KASIM SEÇİMLERİ DÜZENLENMİŞ SEÇİMLERDİR.
SONUÇLARI DA GAYRİMEŞRUDUR!
1 Kasım genel
seçimleri yapıldı. Seçim, AKP’nin “zafer”iyle sonuçlandı. Bu “zafer” düzenlenmiş bir seçim zaferidir.
Vurgulanması gereken olgu budur. AKP’nin düzenlenmiş “seçim zaferi”, 7 Haziran genel seçimlerinin ardından
başlatılan darbe ve topyekün savaşın bir gereği
olarak örgütlenmiştir. Dinci faşist cunta 7 Haziran genel seçim sonuçlarını
faşist zorbalıkla iptal etmiştir. “Tekrar seçim” hedefiyle herhangi bir seçim
koalisyonunun ortaya çıkmasını önlemiştir. “Yeniden seçim” politikasına bağlı
olarak topyekün kirli ve haksız savaş başlatılmıştır. Faşist iç savaş kışkırtılmıştır.
Devlet-AKP-IŞİD terörüyle, toplu katliamlarla, sayısız baskı, saldırılarla
süreç yönlendirilmiştir. Saray cuntasına muhalif olan her siyasal ve toplumsal
kesim top ateşine tutulmuştur. HDP’nin seçim çalışması yürütmesine izin
verilmemiştir. Toplumda korku ve dehşet iklimi yaratılıp egemen kılınmıştır…
Tüm bu olgular 1 Kasım seçimlerinin düzenlenmiş
seçimler olduğunu ortaya koymaktadır.
“Tekrar
seçim” süreci her türlü demokratik hak ve özgürlüklerin ortadan kaldırıldığı; batıda
fiili olağanüstü hal, Kürdistan’da fiili sıkıyönetim koşullarında, açık terörcü
rejim koşullarında yapılmıştır. Açık ki 1 Kasım genel seçimleri, gayrimeşrudur.
Seçim denen bir süreç yaşanmamış, aksine topyekün dinci faşist terör saldırısıyla
AKP’nin kazanması için her şey düzenlenmiştir. Demokratik seçimler,
demokratik yarış, AKP’nin demokratik ezici zaferi, demokratik parlamento lafları
sınır tanımaz bir dinci faşist demagojiden ve gayrimeşru seçim sonuçlarının
işçi sınıfına ve halklara kabul ettirilmesi operasyonundan başka bir şey
değildir. Vurgulanması gereken ikinci nokta budur.
Ne demişti
dinci faşist elebaşı 7 Haziran seçimlerinden önce: “Verin 400 milletvekilini bu
iş huzur içinde çözülsün!” Peki, ne oldu? 7 Haziran seçimleri iptal edildi,
topyekün savaş başlatıldı…
Ne demişti
dinci faşist elebaşı 7 Haziran seçimlerinden sonra katıldığı bir TV programında,
ölümünden sorumlu olduğu onlarca askerin Dağlıca’daki ölümü üzerine: “Eğer 400
vekil verilseydi bunlar olmayacaktı!” Ve “Ne mutlu şehit düşenlerin ailelerine
ve akrabalarına.”…
Söz konusu tehdit
dolu lafların boşuna edilmediği açıktır…
Hatırlatmaya
devam edelim; “Tekrar seçim” kararı alındıktan sonra ne demişti darbeci başı? “1
Kasım seçim sonuçlarının 7 Haziran seçim sonuçları gibi çıkmasına izin
vermeyeceğiz. Devletimiz, İçişleri Bakanlığımız, polisimiz, askerimiz, istihbaratımız
gerekli tedbirleri alacaktır.”
Peki, ne oldu?
Olanı biliyoruz; düzenlenmiş seçimlerle, tek başına hükümet kuramayacak duruma
gelmiş AKP, üstelik yüzde 49,5’luk gibi yüksek bir oy oranıyla tek başına
rahatça hareket edeceği hükümete kavuşmuş oldu…
Tablo açık
değil mi!!! Açık ve kesindir: 1 Kasım seçimleri düzenlenmiş seçimlerdir. Süreç
cuntanın istediği, planladığı gibi gerçekleşti. Oy hırsızlığı da bu tabloyu
tamamladı.
Tablo bu. Diğer
burjuva partileri geçiyoruz, ama HDP’nin bu düzenlenmiş, gayrimeşru seçimler için, basının karşısına ilk çıkıldığında, “Türkiye
halklarına yaptığı seçimin hayırlı olmasını diliyoruz.” açıklaması ne kadar
doğru? Bu tutum doğru değildir kanımızca. Denebilir ki, “Evet bu sözler
söylendi ama diğer şeyler de söylendi” vb. Kuşkusuz ki bir dizi gerçek o
açıklamada da vurgulandı. Sorun bu değil, sorun bu sözlerin HDP’nin ciddi liberal söyleminin bir yansısı olarak
ortaya çıkmasıdır. Topyekün savaş ve psikolojik harekâtın bir parçası olan
düzenlenmiş “AKP zaferi” devlet ve AKP’nin “üst aklı”nın ürünüdür. Seçim ve
sonuçları da gayrimeşrudur. Daha ilk açıklamada, yalnız düşmanın değil, daha da
önemlisi kitlelerin HDP eşbaşkanlarının ne diyeceğini büyük bir ilgiyle
bekledikleri o ilk açıklama anında, seçimlerin gayrimeşru olduğu açık, kesin, güçlü vurguların eşliğinde
söylenmesi gerekirdi… Topyekün psikolojik harekât ve seçimlerde ortaya çıkan
tablo HDP’yi durumun baskısı altına almış olmalı ki, HDP seçimlerin
hayırlı-uğurlu olmasını diliyor. Yani bir de işin bu boyutu var. Tıpkı 7
Haziran seçimlerinin ardından, seçimlerden büyük bir politik ve psikolojik başarıyla
çıkmasına karşın HDP’nin, nispeten uzun süre, “sivil” darbeye, başlatılmış olan
topyekün savaşa ve iptal edilmiş 7 Haziran seçimlerine karşı edilgen kalması
örneğinde olduğu gibi. Oysa o gün için, inisiyatif kaybedilmeseydi, eldeki güçlerle aktif bir şekilde harekete
geçilseydi, sürece öncülük edilebilseydi CHP ve MHP tabanını da güçlü bir
şekilde etkileyerek 7 Haziran seçimlerinin iptalini önlemek olanaklı da
olabilirdi…
Başta HDP
olmak üzere adalet, barış, özgürlük, devrim, sosyalizm diyen bütün kuvvetler kuşkusuz
ki güncel gerçekler ve taleplerle birleştirerek halkları harekete geçirecek
tarzda şu gerçeklerin altını her fırsatta ısrarla çizmelidirler: Bu seçimler
meşru değildir. Bu seçim, düzenlenmiş seçimdir. AKP’nin “seçim zaferi” bunun
ürünüdür. Bu seçim ve sonuçları gayrimeşrudur. Bu seçimler halklara
hayırsızlık, uğursuzluk getirmiştir, daha fazlasını da getirecektir.
Bu bir sınıf
mücadelesidir: Meşru olmayan seçim süreçlerinde de, gayrimeşru mecliste de yer
alınabilir… Meşru demokratik direnme ve mücadeleyi geliştirme savaşı bu
zeminlerde de yürütülür. Ancak yukarıdaki
gerçekleri en geniş kitlelere militanca taşıyamayan ve mücadelesini vermeyen
bir HDP, inandırıcılığına da kaybeder. HDP eşbaşkanları basının karşısına
çıkarak yaptıkları ilk açıklamada bu gerçeği vurgulamalıydılar. Ama yapmadılar.
Dileriz HDP tutumunu özeleştirel düzeltir.
Son olarak altı
çizilmelidir: HDP, seçim çalışması yürütme imkânı bulamadığı, 24 saat terörist
kuşatma ve saldırı altında olduğu halde bir kez daha 12 Eylül barajını yıkarak
geçmeyi bilmiştir. Bu, başta Kürt halkı olmak üzere halkların başarısıdır.
Önemli ama kısmi oy kaybından ötürü HDP’yi başarısız ilan etmek objektif bir
tutum değildir. HDP başarılı olmuştur. Önemli ama kısmi oy kaybını öne
çıkararak bu başarının üstü örtülmemeli, üstünün örtülmesine de izin
verilmemelidir. Faşizm ve gericiliğin, burjuva liberallerin ve yarım gönüllü
sosyal şoven çevrelerin psikolojik savaşına karşı da uyanık olunmalıdır. Kuşkusuz
ki HDP ve özgürlükçü güçler, geçmişten gelecek için ders çıkarma perspektifiyle
gerekli durum değerlendirmesini de ayrıca yapacaktır.
“Emekçi sol”
güçler, kitlelerin ileri kesimleri, mücadeleye atılmaya çalışan geniş kitleler,
halklar, hatta cuntacı dinci faşist parti dışındaki bütün güçler kapsamlı bir
psikolojik savaşın hedefi durumunda. AKP iktidarı, gayrimeşru seçim sürecinde
ele geçirdiği gayrimeşru üstünlüğüne dayanarak bozgun duygusunu dayatarak irade
kırmaya, tam teslimiyeti dayatmaya çalışıyor. Bu saldırının etkisiz olduğunu
düşünmek safça bir tutum olur… Buna karşı özel olarak savaşı büyütmek
gerekiyor. 1 Kasım seçimlerinin, AKP iktidarının gayrimeşru olduğunun
vurgulanması bu bağlamda da önem taşımaktadır…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder