Translate

4 Kasım 2019 Pazartesi

MARKSİZM-LENİNİZM VE DEVRİMCİ ROMANTİZM

''Marksizmin oportünist çarpıtmasında diyalektiğin eklektik çarpıtması, yığınları en büyük kolaylıkla aldatan çarpıtmadır; eklektizm, yığınlara aldatıcı bir doygunluk verir; sürecin bütün yönlerini, bütün gelişme eğilimlerini, bütün çelişik etkileri vb. hesaba katıyormuş gibi görünür; ama aslında, toplumun gelişmesi üzerine hiçbir tutarlı ve devrimci düşün vermez.'' (Lenin)
                                 I
''Devrimci romantizm'' nedir? Devrimci romantizm Marksizm-Leninizm'in bir bileşeni midir? Marksizm-Leninizm romantik bir öğreti midir? Devrimci romantizm komünist çalışma tarzının bir bileşeni midir? Komünistler ya da Marksist Leninist Komünistler devrimci romantikler mi?!
Herhangi bir komünist parti devrimci romantizmin yolunu mu izlemeli? Gençlik devrimci romantizmle mi Marksizm-Leninizm bilinç ve ruhuyla mı eğitilmelidir?
Komünist amaçlara bilimsel tutkulu bağlılık ve feda ruhu devrimci romantizm mi?
Politik mücadelede olduğu gibi sanat ve edebiyat mücadelesinde de bir komünist parti ve komünistler ''devrimci romantizm''in yolunu mu Marksizm-Leninizm'in yolunu mu izlemeli?
Evet, hangisini?
Marks'tan Lenin'e ustalarımız devrimci romantikler miydi? Ekim Devrimi romantik bir devrim miydi? III. Enternasyonal partileri devrimci romantik partiler miydi? Onlar komünistlerin ve komünist partilerin, teori ve pratiklerinde, çalışma tarzında devrimci romantikler olmalarını, bu yolu izlemelerini mi önerdiler? Önerdiği iddia ediliyorsa nerde bunun kanıtları, belgeleri? Evet, nerede?
Peki devrimci romantizm sınıflar üstü bir olgu mudur? Olmadığı söylenecekse hangi sınıf ve tabakaların damgasını taşır? Sınıflı bir toplum ve sınıflar mücadelesi gerçekliğinde devrimci romantizm ya da romantik devrimcilik nerede konumlanır ve hangi sınıf ve tabakaların bayrağı olabilir?Proletaryanın bilimsel devrimci komünist amaçları karşısında enternasyonal proletaryaya neleri öğütler, neleri taşır, hangi amaçların temsilcisi olmayı önerir?
Bir komünist, ''Bir marksist, sınıflar arası ilişkilerin tahlilinde gerçek zemini terk etmemelidir.'', ''bir marksist, bir durumu değerlendirmek için, olabilecek olandan değil, gerçek olandan hareket eder.'' diyen Lenin, devrimci Narodnizmi romantizmle, ütopizmle eleştirirken yanlış mı yaptı?
''Politikada romantizme yer yoktur'' diyen Engels yanlış mı yaptı?
Marks, romantik yöntemi, perspektifi eleştirirken, ''Bunlar şeylerin en yüzeysel görünüşlerinden derlenen günlük önyargılardan oluşurlar. Ardından da, bu yanlış ve basmakalıp içeriğin, esrarlı bir ifade tarzıyla 'yüceltilmesi' ve ululaştırılması işi kalıyor.”, bu, ''yaşamın her alanında görülen romantizmin tipik bir örneğidir.'' derken yanlış mı yapıyordu?
Lenin, ''gerçek devrimciler, çoğu kez devrim sözcüğünü büyük harfle yazmaya, devrime nerdeyse tanrısal bir erek gibi paye vermeye, kendilerinden geçmeye... başlayınca hapı yutmuşlardır.'' derken yanlış mı yapıyordu?
Marx, ''… Devrimde, özsel olarak, gerçek ilişkilerin yerine, irade konuyor...'' derken romantik, ütopik düşünce ve akımlarla arasına kalın sınır çizgisi çektiği açık değil mi?
Marksizm'in doğuş ve gelişmesi, proletaryanın sınıfsal teori ve pratiği olarak tarih sahnesine çıkışı aynı zamanda devrimcisi de içinde olmak üzere romantizm akımıyla da hesaplaşma ve aşma süreci değil miydi?
Sosyalizmin bir bilime dönüşmesi, ütopik ve romantik sosyalizmle (burjuva ve küçük burjuva sosyalizmiyle) kopuşarak Bilimsel Sosyalizm'e sıçradığı reddedilebilir mi?
Gerek Türkiye komünist hareketinin doğuşu gerekse de Birlik Devrimi küçük burjuva sosyalizmiyle, ütopik ve romantik küçük burjuva devrimciliğiyle kopuş ve aşma sürecinin eseri değil mi? 68 kuşağında, 71 devrimci hareketinde devrimci olan ne varsa devralan ya da devraldığını düşünen ve bu mirası da komünist devrimcilik temelinde eleştirel aşan bir komünist partisinin, 68-71 hareketinin romantizmine dönmesi mi gerekiyor? Eğer dönülmeyecekse, ideolojik-siyasal-örgütsel alanlarda bütünsel bir eleştiri hareketi olarak küçük burjuva demokratik devrimci romantizmi de açık ve net bir şekilde ideolojik mücadelenin konusu olması gerekmiyor mu?
Komünist partilerin tarihsel ve toplumsal gelişmenin nesnel yasalarına, sınıflararası temel ilişkiler alanına, sınıfsal ilişkilerdeki gerçek güçler dengesine dayanarak tarihsel ve güncel görevlerini çözmesi gerektiğini söyleyen Marksizm-Leninizm'in her türlü romantizmden, ütopizmden uzak durduğu ve eleştirdiği açık değil mi?
Devrimci romantizm denen şey, nihai olarak kapitalizmin sınırları içerisinde kalan bir akım değil midir? Proletaryanın komünist amacı, proletarya devrimciliğinin kesintisiz devrim programı karşısında küçük burjuva devrimci demokrasisinin teorisi ve nihai amaç ve programının anti kapitalist sosyalist bir perspektife karşı olduğu açık değil mi?
Marksist-Leninist söylem ile devrimci romantik söylemi, teorileri birlikte idare etmek oportünizm değil mi? Eklektisizm değil mi? Orta yolculuk değil mi? Bir elini küçük burjuvaziye, öteki elini proletaryaya uzatan bir zihniyet ve duruşa yönelmek, proletaryanın ilkelerini sulandırmak, ideolojisinden taviz vermek, küçük burjuvaziye doğru bir adım daha atmak değilse nedir?
Bu vb. soruları kendisine sormayan, Marksist-Leninist ideolojiyi içselleştirme duruşuna sahip çıkmayan herhangi bir komünistin, komünist partinin tarihsel misyonunu oynaması mümkün mü? Komünist partisini proletaryanın genelkurmayı, en üst örgüt biçimi tanımlanmasının yerine geçirilen ''partimiz öncü feda birliği''dir vurgusu romantik halkçılığın damgasını taşıdığı açık değil mi?
Komünist hareketin kendisini, (yalnızca tekil sorunlarla, yalnızca görüngelerle sınırlı değil) bütünsel bir sorgulamayla özeleştirel aşması bir gereksinim değil midir?! Keza kendinden menkul parlak sloganlara, romantik formüllere hayran kalan, ideolojik ve siyasal içeriğini kavramadan ezbere tekrarlayan bir zihniyet ve duruşun Marksizm-Leninizm'le çeliştiği, aşılması gerektiği bilince çıkarılmadan öncülük iddiası yaşam bulabilir mi?
Bu gereksinimin ayırdında olmamanın devrim ve sosyalizm kavgasında ideolojik ve örgütsel alanlarda yol açtığı tahribatın büyümesine, proletaryanın partisi olma iddiasının zamanın akışı içinde yitip gitmesine yol açacağını söylemek gerekir. Ki, bu zaafların radikal bir tarzda eleştirel düzeltilmesini istemenin moral bozukluğuna yol açacağını ya da açtığını ileri sürmek, gerçek durumun anlaşılmadığının da bir kanıtı ve sadece küçük burjuva önyargılarla şekillenmiş bir tutuculuğu ifade eder. Moral bozukluğu denen şey, herhangi bir devrimci parti ve örgütün, niteliksel zayıflıklarında, (sözgelimi 12 Eylül yenilgisi gibi) direnişsiz yenilgilerinde, öncülük iddiasının hakkının verilememesinde, başarısızlıklarında, kendini yenileyememesinde, kadrolarına, kitlelere güven verememesinde vb. aranmalıdır. Bu bağıntıda da romantik zihniyetlerin gerçek gelişmenin önünde engel oluşturduğu da vurgulanmalıdır.
DEVAM EDECEK



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder