SINIFLI
TOPLUM VE KOMÜNİZM
IV. BÖLÜM
Varlık hakkını,
“Stalinizm” düşmanlığına dayandıran,
“Stalinizm” düşmanlığı üzerinde uluslararası burjuvaziyle birleşik bir savaşım yürüten Troçkizm’in burjuva karakteri,
kapitalist/revizyonist sistem ve kampın çözülerek dağılışı ile birlikte daha
çarpıcı açığa çıkmaya başladı. Troçkizm’in kapitalizm ve burjuvaziye
“düşman”lık politikası tümüyle demagojik ve anti-komünist karakterini gizleme ve manipülasyon amaçlıdır;
gerçekte Troçkizm, daima burjuvaziyle
sınıf işbirliği içerisinde olmuş, bunu da “Stalinizm”e karşı mücadele
şiarıyla örtüleyegelmiştir.
Troçkizm’in somut tarihsel gerçeğini yeterince bilmeyen ve uzmanlaştığı sahte Marksist demagojiyi anlayamayan ve tuzağına düşen insanların bu gerçeği kavramakta zorluk çektiklerini biliyoruz. Fakat gerçek budur.
Troçkizm’in somut tarihsel gerçeğini yeterince bilmeyen ve uzmanlaştığı sahte Marksist demagojiyi anlayamayan ve tuzağına düşen insanların bu gerçeği kavramakta zorluk çektiklerini biliyoruz. Fakat gerçek budur.
Troçkizm,
1920’lerin sonlarından itibaren, emperyalist dünya sisteminin, uluslararası
burjuvazinin saflarına geçti. O aşamadan sonra, daha açık bir biçimde
Marksizm-Leninizm’e, proletarya diktatörlüğü ve sosyalist inşaya karşı
dövüşmeye başladı. Temel kamuflajı da “Stalinizm” düşmanlığı oldu. Şiddete
dayanan “devrim”le “Stalinist bürokratik karşı devrimci rejimi”, yani SSCB’yi,
proletarya diktatörlüğünü, sosyalist inşayı (sonra da sosyalist kampı) yıkmayı baş “devrimci-komünist” görevi
olarak formüle etti. Troçki, açık ve net
vurguluyordu; “Bürokrasi iktidarı ancak şiddet yoluyla proleter öncünün
ellerine vermeye zorlanabilir.” “Bürokrasi yerinden ancak devrimci şiddet
yoluyla uzaklaştırılabilir. Ve her zaman olduğu gibi saldırı ne kadar gözüpek
ve kararlı olursa, kurbanların sayısı o denli az olacaktır.” Pratik olarak
bütün yaşam enerjisini bu amaca, sosyalizmin anayurdunu, dünya devriminin öncü
merkezini, tarihte ilk kez kapitalizm ve burjuvazinin yok edildiği SSCB’yi
yıkmaya adadı. Zaten emperyalist burjuvazi ve Hitler rejimi de aynı zamanda bunun
için, “Stalinizm”i, yani sosyalizmi yıkmak için savaşıyordu. Kısacası her biri
kendi özgün cephesinden aynı amaç için “Stalinizm”e saldırıyor, “Stalinizm”in,
SSCB’nin mezar kazıcısı görevini militanca yerine getirmeye çalışıyorlardı. Yani
Troçki ve bağlaşıkları “Stalinist karşı devrimci bürokratik diktatörlüğe karşı
politik devrim” önerir ve bu uğurda savaşırken yalnız değildiler, aksine, emperyalizmin,
devrilmiş gericiliğin, Rus burjuvazisinin, II. Enternasyonal oportünizminin
cephesinde saf tutarak, onlarla kaynaşarak bu gerici savaşı yürüttüler.
Troçkizm,
Titoizm’in “Stalinizm”e, SSCB’ye, yani Marksizm-Leninizm’e, sosyalist sisteme ve
kampa karşı gerici başkaldırısını emperyalist dünyayla birlikte ellerini zevkle
ovuşturarak aktifçe destekledi.
Troçkizm, SSCB’de
gerçekleşen Kruşçevci kızıl maskeli karşı devrimi ve yeni tip burjuvazinin
liderliğindeki kapitalizmin restorasyonunu dünya burjuvazisi ile birlikte
“Stalinizm karşı mücadele” adı altında enerjik bir şekilde destekledi.
Stratejik ve taktiksel hesaplarla bir yandan da modern revizyonist
karşı-devrimi, revizyonist/kapitalist kampı “Stalinci”lik olarak lanse etmeye devam
etti.
Kapitalizmin
restorasyonunu aktif bir şekilde destekleyen Batılı emperyalist dünya, öte
yandan da başını sosyal emperyalist Rusya’nın çektiği, bir rekabet odağı olarak
yükselen revizyonist/kapitalist kampa karşı sürekli bir hegemonya mücadelesi
vermekteydi. Safını Batılı emperyalist bloktan yana seçmiş olan Troçkist
hareket bu bağlamda da üzerine düşen ideolojik ve pratik-politik görevlerini
hakkıyla yerine getirmek için, revizyonist kampı “Stalinizm” olarak lanse
etmeye ve içerden yıkıcı kargaşalığı geliştirmeye devam etti. Revizyonist/kapitalist
kampı tasfiye etmeye çalışan Batılı emperyalist dünya, Troçkizm’i bu amaçla
kullanmaya, Troçkist harekette bu amaçla üzerinde düşen görevi militanca yerine
getirmeye devam etti.
En
nihayetinde söz konusu kamp ve başını çeken sözde sosyalist gerçekte
emperyalist “SSCB” 89-91 sürecinde çözülerek dağıldı. Bu dağılışı Batılı
emperyalist dünya, yedeğindeki ideolojik-siyasi akımlar, Troçkizm zafer
çığlıklarıyla karşıladılar… Emperyalizme ve Troçkizm’e göre, “Stalinist
rejimler” nihayet devrimlerle yıkılmıştı. Ve böylece Troçki de, Troçkizm de
haklı çıkmıştı. Henri Alleg, “Büyük Geri Sıçrama” adlı kitabında, bu büyük
çöküşle, sözde Troçkistlerimizin zafer kazandığını söyledikleri devrimden
sonra, SSCB’deki yağmalama ve talanı tarihin gördüğü en büyük yağmala olduğunu
vurgular. Troçkizm’in zafer çığlıklarıyla ve sınırsız bir mutlulukla
alkışladığı sözde devrimlerin çarpıcı bir gerçeğiydi bu.
Yani
Troçkizm, her aşamada Batılı emperyalist burjuvazinin sadık bir destekçisi, ideolojik,
stratejik ve taktik saldırı aracı oldu daima. Bunun rastlantısal olmadığı
açıktır. Bugün de sınır tanımaz iftira, çarpıtma, demagoji ve manipülasyonla
aynı yolda yürümeye, “Stalinizm” düşmanlığı üzerinde kendini var etmeye devam
etmektedir. Uluslararası burjuvaziyle Troçkizm arasındaki bu bağlaşma, stratejik bir bağlaşmadır. Dünya
burjuvazisi Troçki gibi, Troçkizm gibi kullanışlı bir müttefike sahip olduğu
için daima sevinç duymuştur.
Uluslararası
burjuvazi, Troçkizm, vb. akımların, yüzlerine sol bir maske takmadan, sadece tek
yanlı olarak Marksizm-Leninizm’in ustalarına, Ekim devrimine, sosyalist inşa
gerçeğine, III. Enternasyonal’e, “Stalinizm”e karşı etkili bir mücadele
yürütemeyeceğini bilecek kadar sınıf bilinçli bir burjuvazidir. Ki burjuvazi, aradığı
ve üstelik en etkili kullanabileceği silahı Troçki’de, Troçkizm’de buldu da; en
nihayetinde Ekim devrimine katılmış, parti önderliğinde yer almış, bakanlık
yapmış “içerden biri”ni, sözde hakkı yenmiş Lenin’in halefi “Bolşevik-Leninist”
birini bulmak kadar değerli başka bir aktör olamayacağını da çok iyi biliyordu…
Sol, Marksist vs. demagojide ustalaşmış Troçkizm’in gerçekleri burjuvazinin maharetini de göstermektedir
bizlere. Bu olgu, sınıflar mücadelesi tarihinin, kapitalizmle sosyalizm
arasındaki ölüm-kalım kavgasının enternasyonal proletaryaya sunduğu zengin
derslerden birini oluşturmaktadır. Kapitalizmden komünizme geçiş sürecinde,
dünya proleter devriminin gelişim ve zaferi sürecinde benzer ve belki de daha
karmaşık yeni deneylere de tanık olacağız kuşkusuz.
Emperyalist küreselleşme
sürecinin atağa geçmesi, dünya sermayesinin saldırı dalgasının ivmelenmesi;
özellikle de revizyonist/kapitalist kampın dağılışı ile dünya devrim dalgasının
dibe vurmasıyla Troçkizm de dünya sermayesiyle birlikte “elveda Stalinizm” ideolojik saldırısıyla “elveda devrim”, “elveda
sosyalizm”, elveda Leninizm” sevinç naralarıyla arenada daha aktif boy
göstermeye başladı. Troçkizm, dünya devriminin geçici yenilgisi ve dizginsiz
karşı devrim döneminde güç toplayacağını düşünerek Marksizm-Leninizm’e,
enternasyonal proletaryaya, dünya halklarına devrimi unutun, akıllı olun
çağrılarından başka bir anlamı olmayan ideolojik saldırılara girişti. Ama
sonuç, bekledikleri gibi olmadı, dahası, Troçkizm, Troçkizm’in değişik ekolleri
de paramparça olmaya vs. devam ettiler. İnanıyoruz ki, önemli sayıda Troçkist
çevre ve birey, keşke şu “Stalinci rejimler” dağılmasıydı da bizde rahat rahat
“Stalinizm” düşmanlığının rantını yemeye devam etseydik diyorlardır. Eski rahat
dönemlerini özlüyorlardır. Şimdi karşılarında 24 saat küfrettikleri “Stalinci
rejim”ler yok, üstelik “Stalincilik”ten kurtuluyoruz, bu rüzgâr yelkenlerimizi şişirecek
diye beklerken birbirlerine daha fazla düşmeye, erimeye doğru gittiler. Şimdi
bulundukları her yerde “Kahrolsun Stalincilik!” diye dört bir yana bağırırken
çağırırken, “Stalin Hitler’den de daha büyük bir zalim ve katildir” diye
propaganda yaparken kendilerini sudan çıkmış balık gibi hissediyor olmalılar...
Ancak bu
durum, sayısız parçalanmalar içerisinde olan uluslararası Troçkist hareketi,
“Stalinizm” düşmanlığından vazgeçirmiş değil, ki vazgeçiremez de; çünkü en
nihayetinde çağımız emperyalizm ve proleter devrimler çağı ve uluslararası
proleter devrimin çözümü de pratik-politik bir sorun olmaya devam etmedir.
Dahası, emperyalist küreselleşmenin atılıyla dünya devrimin nesnel ekonomik ve
toplumsal koşulları, bugün dünden daha güçlü ve keskin bir tarzda olgunlaşmış
bulunuyor. Dolayısıyla dünya burjuvazisi dünden daha büyük tehlikelerle karşı
karşıyadır. NATO’nun 50. kuruluş yıldönümü nedeniyle hazırlanan raporda 21.
yüzyılda daha büyük Ekim devrimlerinin kendilerini beklediği analizi bu gerçeği
dile getirmektedir. Troçkizm gibi kullanışlı bir aleti dünya burjuvazisi ne
diye bir kenara atsın ki!
Dünya
burjuvazisinin ve Troçkizm’in “Stalinizm” dediği şey, gerçekte
Marksizm-Leninizm’dir, enternasyonal proletaryanın dünya proleter devrimi için
savaşımıdır, emperyalizmin en zayıf halkalarının kırılması yoluyla kapitalizmin
tasfiyesi, proletarya diktatörlüğü ve sosyalizm kuruculuğu demektir. Bu tehlike
ve tehdit devam ettikçe Troçkizm “Stalinizm” düşmanlığını yapmaya kesiksizce
devam edecektir. Uluslararası kapitalist sistemi, uzmanlaştığı sol demagoji ile canhıraş savunmak, proleter devrim
tehlikesinden korumak, uluslararası
burjuvazinin sahte solcu fraksiyonu
olarak Troçkizm’in, varlık koşulu, tarihsel
misyonudur. Onların “sürekli devrim”ciliğinin tek anlamı budur.
Bu bağlamda
Troçkist hareket, bu yeni dönemde de, sol, Marksist, Bolşevik-Leninist
kamuflajını şöyle ya da böyle korumaya devam ederek bütün ideolojik
vuruşlarını, “Stalinizme karşı mücadele”ye yoğunlaştırmaya; sözde sosyalizmin
tarihsel deneylerinin eleştirisi, derslerinin proletaryaya sunulması vs. adı
altında, yoğunlaştırarak sürdürmektedir ve nihai olarak yok oluncaya kadar da
sürdürecektir. Marksizm-Leninizm’e profesyonel düşmanlıkta uzmanlaşmış olan
Troçkizm’in, bilinçli bir düşmanlıkla, dağılan revizyonist/kapitalist bloğu
“Stalinizm”, “Stalinist bürokratik karşı devrimci rejimler” vb. olarak lanse
etmeye de devam etmesi, sürmekte olan dünya sermayesinin ve Troçkist hareketin
psikolojik savaşımıyla, ideolojik saldırganlığıyla bağlıdır. Revizyonist/kapitalist
kampın tüm toplumsal ve politik, ideolojik pisliklerinin faturasını
“Stalinizm”e fatura etmek Marksizm-Leninizm’e, dünya devrimine saldırmak ve
gözden düşürmeye devam etmek bakımından işlevli bir silah olmaya devam
edeceğini Troçkizm, iyi bilmektedir. Kuşkusuz ki bu bakımdan da Troçkizm,
yalnız değildir, arkasında, yanında uluslararası sermayenin yanı sıra, yine bu
dünyayla bağlı, yeni tip sol liberal akıntı, post-modernizm, post-Marksizm vb.
gibi akımlar da var. Dünya çapında köklü, yaygın burjuva demokratik ön yargılar
ve hala toparlanmaktan uzak dünya komünist hareketinin dağınıklığı Troçkizm’in
beslenme kaynaklarının bir kısmı olmaya devam etmektedir. Ve Troçkizm’in
ideolojik etkisi Troçkizm’e karşı tavır alan küçük burjuva demokrasisi
çevrelerinde de her zamankinden daha ciddidir. Bu gerçeğe, ne yazık ki, şöyle ya
da böyle ama ciddi bir şekilde komünist hareket saflarında da tanık olmaktayız.
Özellikle
sözde “Stalinist rejimler”in dağılışı sürecinden sonra, Troçkist akıntının
geniş kesimleri, kazandıkları “özgüven”le, suratlarındaki “Leninist-Bolşevik”
maskesini çıkarıp büyük bir oranda çöpe attılar. Kuşkusuz ki bu, iyi bir gelişmeydi.
Ancak bunu stratejik açıdan tehlikeli gören burjuvazi ve belli Troçkist
çevreler, bu tutumu “eleştiri”rerek, ve kendilerini Troçki’nin, Troçkizm’in en
hakiki temsilciler olarak lanse ederek, Troçki’nin kendisini gizlemek için
kullandığı “Leninist-Bolşevik” tanımlamasını kullanmak gerektiğini ısrarla
vurgulamaktadırlar. Çünkü bu çevreler, Marksizm-Leninizm’e, Ekim Devrimine,
III. Enternasyonal’e, Stalin’e, Lenin-Stalin’in SBKP’sine, SSCB’de sosyalizmin
inşasına, II. Dünya Savaşı’nın ardından doğan sosyalist kampa ve dünya proleter
devrimine karşı yürüttükleri kirli ve karanlık mücadelenin etkili olabilmesi
için söz konusu nitelemeyi kullanmanın daima işlevli olacağını düşünmektedirler.
Keza anti-komünist sınıf bilincinin sol görünümlü en bilinçli ve gelişkin
temsilcileri olarak çok iyi biliyorlar ki, dünya devrim dalgası yeniden atılıma
geçtiğinde Marksizm-Leninizm’in, Stalin’in ve tarihi sosyalist kazanımların etki
gücü de yeniden canlanarak atılıma geçecektir. Dolayısıyla kirli beyinlerini,
yüreklerini, ellerini örterek ideolojik ve pratik saldırılarını meşrulaştırmak
için yüzlerine “Leninist-Bolşevik” örtüsünü örtmeye devam etmenin daha etkili “devrimci
Marksist” bir silah olacağını düşünüyorlar.
Leninizm’in
çağımızın Marksizm’i olduğunu kesinkes ret ve inkar eden, Troçki’nin
“eşi-benzeri olmayan düşünceleri”ni her saniye propaganda eden, gerçekte Lenin’i
Troçki’nin yanında onuncu sınıf bir lider olarak bile görmeyen bu Marksizm-Leninizm’in
sınıf bilinçli düşmanı burjuva Troçkist çevrelerin ikiyüzlülükte sınır
tanımayan demagoji ve manipülasyonuna şu derin mi derin ve ikna edici (!)
“analiz”ini örnek verebiliriz:
“Özetle,
Marksizmin kurucularının temel teorik argümanlarıyla Lenin’in düşünceleri
arasında bir açı yaratmak ve emperyalizm çağının Marksizmi şeklinde
bir Leninizm icat etmek tamamen abesle iştigaldir. Böyle bir siyasal tutum,
Lenin’i son derece haksız biçimde Marx’tan koparmak anlamına gelir.” (Elif
Çağlı, Marksizmin Işığında)
Eeee tabii ki
hak yemez Troçkistlerimiz Lenin’e “haksızlık” yapılmasına, Lenin’in “Marks”tan
koparılmasına tahammül (!) edememektedirler. Leninizm’i, çağımızın, emperyalizm
ve proleter devrimler çağının Marksizm’i olarak tanımlayan zaten Lenin’i
Marksizm’den, Marks’tan koparmak (!) isteyen büyük şeytan Stalin, “Stalinizm” değil
miydi! Sizi Troçkist sahtekarlar sizi!
Haaa geçmeden
hatırlatalım; “emperyalizm çağının Marksizmi” değil, teori ve tarih
çarpıtıcımız burada da küçük (!) bir tahrifat yapıyor (ama mazur görmeliyiz,
çünkü yaşamları, meslekleri ve alışkanları bu!), doğrusu şöyle: Emperyalizm ve
proleter devrimler çağının Marksizm’i!!!
Bu Troçkist demagoji ve sahtekarlık
bizimkilere de az bulaşmamış hani… Lenin’in adı bile anılmıyor. Anmak
gerektiğinde ise sırf Troçkist, post-Marksist tahrifata alet etmek için anılıyor.
Leninizm çağımızın Marksizm’i olarak görülmüyor. Leninizm, Marksizm’in bir
mezhebi ilan ediliyor. “Tek ülkede sosyalizm” tezi Buharin’e mal ediliyor vs.
vb
Sosyalizmin
inşası sürecinde Stalin’in ve SBKP’nin, UKH’nın hatalarını, eksikliklerini,
zaaflarını tartışmak bir şeydir, Leninizm’i, Ekim devrimini, proletarya
diktatörlüğünü ve sosyalist inşa sürecini ret ve mahkûm etmek farklı bir
şeydir. İşte ikincisinin adı ya da dünya burjuvazisinin bu operasyonunun
maskesi “Stalinizm”e karşı mücadeledir. Bunu en iyi yapan da burjuvazinin kesintisiz
operasyonun en gelişkin sol maskeli temsilcisi Troçki’dir, Troçkizm’dir.
Marksist Leninist Komünist Hareket’i bu operasyona katılarak hidayete ermeye,
böylece “mezhepçilik”ten kurtulmaya çağıranlar, son derece karanlık bir yola
girmiş bulunmaktadırlar.
Troçkistler,
“devrimci Marksizmin ışığında sürdürülen anlamlı
bir sorgulamaya dayanmayan ve yalnızca Maoculuk, Enver Hocacılık vb. gibi,
Stalinizmin siyasal çeşitlemelerinden birini tercih etme temelinde biçimlenen
siyasal eğilimler”i de, yani mezhepleri, “mezhepçi Marksizm”i de mahkum ederek,
“Maoculuk”un da, “Enver Hocacılık”ın da “devrimci Marksizmin ışığında
sürdürülen anlamlı bir sorgulama”yla mahkum edilerek devrimcileri ve
komünistleri Troçkizm’e katılmaya çağırmaktadırlar. Troçkist ihanetin ve sol
maskeli karşı devrimin bu çağrılarının karşılıksız kalmadığını görüyor. Yani
Troçkizm de “mezhepçi Marksizm”e karşı tıpkı bizdeki oportünist zihniyet gibi
mücadele ediyor. Çözümü de “devrimci Marksizm”e iltihak olarak öneriyor.
Troçkistler, yazılarında Troçkizm’i, “Stalinizm” düşmanlığını özellikle de genç
kuşaklara taşımanın yaşamsal öneminin altını da sürekli çizmektedirler. Dikkat
edilsin bizim küçük burjuva post-Marksist ve Troçkist zihniyete yenik düşenler
de ısrarla Marksist Leninist Komünist Hareket’in ve öncellerinin “devrimci
Marksizmin ışığında sürdürülen anlamlı bir sorgulamaya dayanmayan” bir mezhepçi
Marksist kulvarda doğduğunu, herhangi ciddi bir incelemeye, sorgulamaya
dayanmadan Mao ya da Enver Hoca öyle dediği için bizim de öyle dediğimizi vs.
vb. ileri sürmektedirler. Bu sözde düşünce ve eleştirilerin kaynağının
nerelerde olduğu açık-seçik görülmeli, deşifre edilmelidir. Israrla “Kral
çıplak” demek, gerçeğe ışık tutmak gerekir.
Unutmayalım ve daima akılda tutalım: “Dış görünüş ile şeylerin özü eğer doğrudan
doğruya çakışsaydı, her türlü bilim gereksiz olurdu.” (Marks) Bu, Troçkizm fenomenini bilimsel ve devrimci bakımdan
anlamak için özellikle de gerekli ve geçerlidir. Troçki’nin, Troçkizm’in,
Troçkist hareketin yüzündeki sol, radikalizm, Marksist vs. maskeyi yırtmak ve
altındaki sınıf bilinçli burjuva kimliği görebilmek ancak bu yoldan mümkündür.
Troçki’nin
kendi arşivini, kendince komünist gördüğü herhangi bir partiye ya da kendisinin
kurduğu ve liderliğini yaptığı sözde IV. Enternasyonal’e teslim etmemesi de
tesadüfî değildir. Troçki arşivini gerçekte, dünya emperyalizminin en güçlü ve
gelişen emperyalistine, Amerikan emperyalizmine, Harvard Üniversitesi’ne (“Harvard Üniversitesindeki Hougton
Library’de bulunan Troçki Arşivlerini inceledim.”- İsaac Deutscher, Troçki, Silahlı Sosyalist,
C. I, s. 9) teslim etmiştir (ya da edilmiştir). Bunun tesadüfî olmadığı
kesindir. Yani Troçki’nin arşivi doğrudan diyebileceğimiz şekilde CİA’nın
elinin altında…
Evet, tıpkı Troçki’nin
1939 yılı sonuna doğru, “Amerikan aleyhtarı faaliyetleri incelemekle” görevli
ABD’nin antikomünist saldırı aleti “Dies
Komitesi”nin önüne büyük bir şevkle tanıklık yapmak için gitmeye
çalışmasında olduğu gibi. Ki, eğer Dies Komitesi vazgeçmeseydi Troçki
komite’nin önüne çıkmış olacaktı. Bu komite nasıl bir komitemiydi, haydi hep
birlikte okuyalım ünlü Troçkist Deutscher’den:
“Bu komite
Senatör McCarthy’in bindokuzyüz ellilerde başkanlık ettiği ünlü solcu avı
komitesinin başlangıcı olmuştur.” (I. Deutscher, Troçki, Kovulan Sosyalist, C.
III, s. 561)
Bunların
hiçbiri rastlantısal değildir, tıpkı Troçki’nin inisiyatif ve yönlendirmesiyle
kurulan sözde Moskova Mahkemelerinin iftiralarına vs. karşı “Troçki’yi Savunma
Komiteleri”nin “daha çok ünlü Stalin düşmanlarından ve eskidenberi komünizm
düşmanlığı ile tanınmış kimselerden” (I. Deutscher) oluşmasında olduğu gibi.
Troçki’nin ve
takipçilerinin durmaksızın attıkları sis bombalarına ve bulanık suda balık
avlama politikalarına rağmen, bu mızrak bu çuvala sığmıyor işte
Uzatmayalım artık, ne demişler:
1- “Anlayana sivrisinek saz, anlamayana davul
zurna az.”
2- “Cehenneme
giden yollar iyi niyet taşlarıyla döşenmiştir.”
3- Ha birde, “Yarım doktor candan, yarım imam
dinden eder.”
NOT: Yazılarımız devam edecek.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder