Stalin ve Demokratik Reform Mücadelesi*
Birinci
Bölüm
Grover Furr
(Çeviren: S. Yalçın)
Giriş
1. Bu makale, Joseph
Stalin’in, 1930’lardan ölümüne kadar, Sovyetler Birliği yönetimini
demokratikleştirmeye yönelik girişimlerinin genel hatlarını ortaya koymaktadır.
2. Bu ifade –ve makale-
birçok kişiyi şaşırtacak ve biraz da öfkelendirecektir. Aslına bakılırsa, beni
bu makaleyi yazmaya iten de, içinde naklettiğim araştırma sonuçları karşısında
kendi uğradığım şaşkınlık oldu. Sovyet tarihinin soğuk savaş versiyonunun ciddi
hatalar içerdiğinden epey zamandır şüpheleniyordum. Fakat yine de, bana doğru
gibi öğretilmiş yalanların boyutunun büyüklüğüne hazır değildim.
3. Bu öykü, Stalin’e
saygı, hatta hayranlığın genel duygu olarak yaşandığı Rusya’da iyi bilinmektedir.
“Demokrat nitelikli Stalin” paradigmasını ortaya koyan başlıca Rus tarihçisi,
çalışmaları başkalarınınkiyle karşılaştırılamayacak kadar önemli bir kaynak
oluşturan, Bilimler Akademisi’nin bir üyesi ve bu makalede, tek değilse de, ana
figür olan Yuri Zhukov’dur. Onun eserleri Rusya’da yaygın biçimde okunmaktadır.
4. Bununla birlikte, bu
öykü ve onun gerçekliğini gösteren olgular, soğuk savaş döneminin
ürettiği “cani nitelikli Stalin” paradigmasının, neyin yayımlanıp neyin
yayımlanmayacağını -burada sözü edilen çalışmaların hâlâ çok az ilgi çekmesine
yol açacak kadar- belirlediği Rusya dışındaki dünyada, hemen hemen hiç
bilinmemektedir.[1]
5. Bu makale, sadece,
okuyucuyu SSCB tarihine dair yeni gerçekler ve yeni yorumlar hakkında
bilgilendirmekle kalmamaktadır. Ayrıca o, Rus olmayan okuyucuya, Stalin
dönemine ve Stalin’in kendisine dair, Sovyet arşivleri temelinde yapılan yeni
araştırmaların sonuçlarını da taşımaya çalışmaktadır. Burada ele alınan
gerçekler, Sovyet tarihine ait bir paradigmalar zinciriyle uyum içindedirler ve
diğer birtakım yorumların baştan aşağı yanlış olduğunu ortaya koymaya yardım
etmektedirler. Onlar, siyasal ve tarihsel bakış açılarını, “Soğuk Savaş”ın
yanlış ve ideolojik güdülü Sovyet “totaliterizmi” ve Stalinist “terör”
yaklaşımları üzerine kurmuş kişilere, kesinlikle kabul edilemez –aslında
rezilce- gelecektir.[2]
6. Stalin’in iktidara
doymaz, Lenin’in mirasına ihanet etmiş biri olduğu yollu Khrushchevci yorum,
Komünist Partisi nomenklaturasının 1950’lerdeki ihtiyaçlarına uygun
olarak üretilmiştir. Fakat o, aynı zamanda, Stalin üzerine, Soğuk Savaş’tan
miras kalan, genel kabul görmüş ve kapitalist seçkinlerin, komünist mücadelenin
ya da aslında işçi sınıfı iktidarını hedefleyen her türlü mücadelenin,
kaçınılmaz olarak bir tür dehşet ve yılgıyla sonuçlanacağını savunma arzusuna
hizmet eden yaygın söylemle yakın benzerlikler göstermekte ve onunla birçok
faraziyeyi paylaşmaktadır.
7. Bu yaklaşım,
Trotskistlerin, Trotski’nin, yani “gerçek devrim”in yenilgisinin, sadece ve
sadece, devrimin uğruna mücadele ettiği her türlü ilkeyi çiğnediği farz edilen
bir diktatörün elinden olduğunu savunma ihtiyacına da uygun düşmektedir. Sovyet
tarihini ele alışta Khrushchevci, antikomünist Soğuk Savaşçı ve Trotskist
paradigmalar, Stalin’in, onun liderliğinin ve onun zamanındaki SSCB’nin fiilen
şeytanlaştırılması temeline dayanmada benzeşmektedirler.
8. Bu çalışmada dile
getirilen Stalin hakkındaki ana görüş, başka birtakım karşıt tarihsel
paradigmalarla ise uygunluk arz etmektedir. Sovyet tarihine dair
anti-revizyonist ve post-Maoist komünist yorumlar, Stalin’i, bazı açılardan
kusurlu olsa da, Lenin’in mirasının yaratıcı ve makul varisi olarak
görmektedirler. Öte yandan, çok sayıda Rus milliyetçisi de, onun komünist
olarak kaydettiği başarıları pek fazla kabullenmemekle birlikte, Stalin’e,
Rusya’yı endüstriyel ve askeri açıdan bir dünya gücü olarak kabul ettiren baş
figür olarak, saygı duymaktadır. Stalin, her iki kesim için de, farklı
biçimlerde olmasına karşın, temel bir figürdür.
9. Bu makale, bir Stalin’e
“itibarını iade etme” teşebbüsü değildir. Yuri Zhukov’un şu yazdıklarına aynen
katılıyorum:
“Size tüm samimiyetimle söyleyebilirim ki,
Stalin’e itibarının iade edilmesine karşıyım; çünkü genel olarak iadei itibar
kavramına karşıyım. Tarihteki hiçbir şeyin ve hiç kimsenin itibarı iade
edilemez –bizim yapmamız gereken şey, her şeyi açığa çıkarmak ve gerçeği
söylemektir. Öte yandan, Khrushchev’in zamanından beri, Stalin’in baskısının
kurbanları olarak duyduklarınız, hep sadece, kendileri de bu uygulamalara
katılanlar ya da onlara yardımcı olanlar veya karşı çıkmayanlardır.” (Zhukov, KP,
21 Kasım 2012)
Benim, burada, “eğer Stalin sadece kendi
bildiğini okusaydı, SSCB’de sosyalizm ya da komünizm kuruculuğunun pek çok
meselesi çözülürdü” gibi bir telkinde bulunma niyetim de yok.
10. Bu çalışmanın ele
aldığı dönemde, Stalin liderliği, sadece devlet yönetiminde demokrasiyi
geliştirmeyi değil, aynı zamanda parti içi demokrasiyi genişletmeyi de
önemsiyordu. Bu ciddi ve burada anlatılanlarla bağlantılı mesele, ayrı bir
çalışma gerektirir ve elinizdeki çalışma bu konuyu ele almaya yönelik değildir.
Diğer yandan, burada sözü edilen “demokrasi” anlayışı, farklı bir manada, ön
varsayılabilecek siyasal bir anlaşmanın temellerinin olmadığı büyük bir
yurttaşlar devletinden ziyade, gönüllü üyelerden oluşan demokratik merkeziyetçi
bir parti bağlamında anlaşılmalıdır.[3]
11. Bu makale yazılırken,
mümkün olduğunda birinci el kaynaklardan yararlanılmıştır. Fakat o, en çok,
Sovyet arşivlerindeki, henüz yayımlanmamış ya da yakınlarda yayımlanmış
dokümanlara ulaşan Rus tarihçilerinin akademik çalışmalarına dayanmaktadır.
Büyük öneme sahip Sovyet belgelerinin birçoğuna, sadece özel izne sahip
akademisyenler ulaşabilmektedir. Geriye kalan çok büyük sayıdaki doküman ise,
ayrılıp bir yerlere konmuş ya da “tasnif edilmiş” hâllerini korumaktadır.
Bunların arasında, Stalin’in kişisel arşivine ait belgelerin birçoğu, 1936-38
Moskova Yargılamalarında görülen davalar öncesinde yapılan soruşturmaların
tutanakları, askeri tasfiyeler ya da 1937’deki “Tukhachevsky Olayı”yla
bağlantılı dokümanlar ve birçok belge daha vardır.
12. Yuri Zhukov arşivlerin
durumunu şöyle anlatmaktadır:
“Belgilerinden biri glasnost olan perestroikadan
başlayarak… Eskiden araştırmacılara kapalı olan Kremlin arşivi tasfiye edildi.
İhtiva ettiği değerli malzeme, [çeşitli kamuya açık arşivlere –GF]
yerleştirilmeye başlandı. Bu süreç başladı, fakat tamamlanmadı. 1996’da
kamuoyuna bildirilmeden ya da herhangi bir açıklama yapılmadan, en önemli,
temel dokümanlar yeniden tasnif edildi ve gözlerden ırak bir biçimde Rusya
Federasyonu Devlet Başkanlığı arşivine konuldu. Çok geçmeden bu gizli
operasyonun nedenleri ortaya çıktı. Bu, iki eski ve son derece pejmürde mitten
birinin yeniden canlanmasına izin verdi.” (6)
Bu efsaneler, Zhukov’un ifadesiyle, “Cani
Stalin” ve “büyük önder Stalin”dir. “Batı ve antikomünist tarih yazımının
okurları, bu efsanelerin sadece birincisine aşinadır. Fakat Rusya’da ve
Bağımsız Devletler Topluluğu’nda her iki ekol de temsil edilmektedir”
13. Zhukov’un kitaplarından
biri ve aynı zamanda bu makalede yazılanların çoğuna temel oluşturan çalışma, Inoy
Stalin (Farklı Bir Stalin) başlığını taşımaktadır. O hem her iki mitten de
“farklı”, hem de gerçeğe daha yakındır ve son zamanlarda yeniden tasnifi
yapılan arşiv dokümanlarına dayanmaktadır. Kapağında Stalin’in bir fotoğrafı
yer almakta ve karşısında da aynı fotoğrafın negatifi görülmektedir: onun
zıddı. Zhukov, ikinci el kaynaklara nadiren başvurmaktadır. Aktarımlarının çok
büyük bir kısmını, yayımlanmamış ya da ancak son zamanlarda yeniden tasnif
edilmiş ve yayımlanmış arşiv dokümanlarından yapmaktadır. Politbüro’nun 1934’le
1938 arası güttüğü siyasete dair çizdiği tablo, kendisinin reddettiği her iki
mitle de hiçbir ortak yanı olmayacak kadar “farklı”dır.
14. Zhukov, kitabının
giriş bölümünü şu ifadelerle bitirmektedir:
“Ne son noktayı koyma, ne de tartışılmaz
kesinlik gibi bir iddiam var. Sadece bir yükümlülüğü yerine getirmek için
uğraştım: her iki mitten, meseleye bakışta önyargıyla belirlenmiş her iki uçtan
da sakınmaya çalışarak, bir vakitler iyi bilinen, fakat artık kasten unutulmuş
gibi yapılan, bilerek sözü edilmeyen, herkes tarafından görmezlikten gelinen
bir geçmişi yeniden kurmak.”
Okumakta olduğunuz makale de, Zhukov’un
yolunu izleyerek, her iki mitten de uzak duracaktır.
15. Bu koşullar altında,
varılan tüm sonuçlar, bir deneme niteliği taşımak durumundadır. İster birinci
el, isterse ikinci el olsun, tüm materyalleri akıl süzgecimden geçirerek
kullanmaya çalıştım. Metinde kesiklikler olmasından kaçınmak için, kaynak
referanslarını paragrafların sonuna koydum. Daha uzun, daha açıklayıcı notlara
ihtiyaç duyduğumda ise, geleneksel, numaralı dipnotlara başvurdum.
16. Bu makalede özetlenen
ve derin bir araştırmanın ürünü olan çalışma, Sovyetler Birliği tarihi de
içinde olmak üzere, tarihin sınıfsal analizini ileri götürme kaygısı
taşıyanlarımız için önemli sonuçlar içermektedir.
17. SSCB’nin Stalin dönemi
üzerine çalışan en yetkin Amerikalı araştırmacılardan biri olan J. Arch Getty,
Soğuk Savaş döneminde yapılan tarih araştırmaları için “propaganda ürünleri”
demektedir –eleştiride bir akla uygunluk aramayan ya da onu parçalara bakarak
düzeltme peşinde olmayan, baştan aşağı bütünüyle yeniden yapılması gereken
“araştırma”.[4]
Getty’ye katılıyorum; fakat bu tarafgir, politik açıdan angaje ve dürüstlükten
uzak “araştırma”nın bugün hâlâ yapılıyor olduğunu da eklemesi gerekirdi.
18. Soğuk
Savaşçı-Khrushchevci paradigma, bugüne dek “Stalin yılları”na dair hâkim tarih
görüşü olagelmiştir. Burada sözü edilen araştırma, bir “zemin temizliği”ne, bir
“her şeye yeniden baştan başlama”ya katkıda bulunabilir. Sonuçta ortaya çıkacak
gerçeğin, dünyayı onu değiştirmek üzere kavramayı, sosyal ve iktisadi adalete
dayalı sınıfsız bir toplum kurmayı öngören Marksist proje için de büyük anlamı
olacaktır.
19. Çalışmamın sonuç
bölümünde, bu makalenin vardığı sonuçların telkin ettiği üzere, ana hatlarıyla,
araştırmanın genişletilebileceği bazı alanlar veriyorum.
Yeni Bir Anayasa
20. 1936 Aralığında
toplanan Sovyetler Olağanüstü 8. Kongresi, yeni bir Sovyet Anayasası taslağını
kabul etti. Anayasa taslağında, gizli oyla ve çok adaylı seçimler
öngörülüyordu.
21. Adaylar sadece
Bolşevik Partisi’nin [o zamanlar Tüm Birlik Komünist Partisi (Bolşevik)
deniyordu][5]
onayıyla değil, ikamet edilen yer, aidiyet ilişkileri (dini topluluklar gibi)
ya da işyeri örgütlenmeleri temelinde diğer yurttaş gruplarının da onayıyla
belirlenecekti. Bu son koşul hiçbir zaman yürürlüğe girmedi. Çok adaylı
seçimler hiç yapılmadı.
22. Anayasanın demokratik
unsurları, metne Joseph Stalin’in açık ısrarıyla girmişti. Stalin, Bolşevik
Partisi politbürosundaki en yakın destekçileriyle birlikte, bu koşulları
korumak için inatçı bir mücadele sergiledi. (Getty, “State”) Kendisi ve yakın
arkadaşları, ancak parti merkez komitesinin tam bir muhalefetiyle ve Japon ve
Alman faşizmiyle işbirliği içinde Sovyet yönetimini devirmeye yönelik ciddi
komploların keşfedilmesinin yarattığı panik ortamının her yanı sarması
durumuyla karşı karşıya kaldıklarında boyun eğdiler.
23. 1935 Ocağında,
politbüro, yeni bir anayasanın içeriğinin ana hatlarını belirleme görevinin
Avel Yenukidze’ye[6]
verilmesini karar altına aldı ve o da, birkaç ay sonra, açık, tek adaylı seçim
teklifiyle çıkageldi. Bu görevlendirmenin neredeyse hemen ardından, 25 Ocak
1935’te, Stalin, gizli seçimlerde ısrar ederek, Yenukidze’nin daha sonra
getireceği tekliften farklı düşündüğünü ortaya koydu. (Zhukov, Inoy,
116-21)
24. Stalin bu düşünce
farklılığını, Mart 1936’da, Amerikalı gazeteci Roy Howard’ın kendisiyle yaptığı
mülakatta, çarpıcı bir biçimde açığa vurdu. Stalin, Sovyet anayasasının, tüm
seçimlerin gizli oylama biçiminde gerçekleştirilmesini garanti altına alacağını
ilan ediyordu. Seçimler, bir köylünün oyu bir işçininkiyle aynı değerde
sayılacak biçimde eşit bir temelde,[7]
statüye (çarlık dönemindeki gibi) veya istihdam yerine bakılmaktansa Batı’daki
gibi yerel düzeyde ve doğrudan yapılacaktı. Tüm Sovyetler, temsilciler
aracılığıyla dolaylı değil, yurttaşların kendileri tarafından doğrudan
seçilecekti. (Stalin-Howard Mülakatı, aktaran Zhukov, “Repressii”,
5-6.)
“Stalin: Yeni anayasamızı
muhtemelen bu yılın sonunda kabul edeceğiz. Anayasa metnini yazmakla
görevlendirilen komisyon, çalışmalarını sürdürmektedir ve çok geçmeden görevini
tamamlayacaktır. Zaten ilan edildiği üzere, yeni anayasaya göre, oy verme
işlemi genel, eşit ve gizli bir biçimde gerçekleştirilecektir.” (Stalin-Howard
Mülakatı, 13)
25. En önemlisi, Stalin,
tüm seçimlerin çok adaylı biçimde yapılacağını duyuruyordu:
“Seçimlere sadece tek bir partinin
girecek olması kafanızı karıştırıyor. Bu koşullar altında rekabetçi seçimlerin
nasıl yapılabileceğini aklınız almıyor. Şurası son derece açık ki, sadece parti
tarafından değil, aynı zamanda her çeşit kamusal, parti dışı organizasyon
tarafından da adaylar gösterilecek. Ve biz, bu türden yüzlerce yapıya sahibiz.
Bizim karşılıklı mücadele eden partilerimiz yok; artık bizde kapitalist sömürü
altındaki bir işçi sınıfına karşı mücadele eden bir kapitalist sınıf yok. Bizim
toplumumuz, sadece özgür kent ve kır emekçilerinden oluşuyor –işçiler,
köylüler, aydınlar. Bu kesimlerin her birinin kendine özgü çıkarları vardır ve
bunları mevcut sayısız kamusal örgütlenme aracılığıyla ifade ederler.” (13-14)
Muhtelif yurttaş organizasyonları, komünist
partisinin adaylarının karşısına kendi adaylarını koyabileceklerdi. Stalin,
Howard’a, yurttaşların, oy verdikleri aday dışındaki tüm adayların isimlerinin
üzerini çizeceklerini söylüyordu.
26. Stalin, ayrıca, çok
adaylı seçimlerin bürokrasiyle mücadeledeki önemini de vurguluyordu:
“Siz, seçim yarışının olmayacağını
sanıyorsunuz. Oysa olacak ve ben, şahsen, çok canlı seçim kampanyaları
bekliyorum. Ülkemizde kötü işleyen kurum sayısı az değil. Şu veya bu yerel
yönetim organının, kent ve kır emekçilerinin çok çeşitli ve giderek artan
ihtiyaçlarını karşılamada başarısız olduğu durumlar ortaya çıkıyor. İyi bir
okul inşa ettiniz mi, etmediniz mi? Konut koşullarını iyileştirdiniz mi,
iyileştirmediniz mi? Bir bürokrat mısınız? Emeğimizi daha etkin, hayatımızı
daha kültürlü bir hâle getirdiniz mi? Milyonlarca seçmen, işte bu tür
ölçütlerle, adayların uygunluğunu ölçecek, uygun bulmadığı adayları eleyecek,
isimlerini aday listesinden silecek ve en iyiyi destekleyip seçecek. Evet,
seçim kampanyaları canlı olacak; onlar, çok sayıdaki, en hassas, temelde pratik
hayata dönük, halkın ilk elde önem verdiği sorunlar etrafında dönecek. Yeni
seçim sistemimiz, tüm kurumları ve örgütleri güçlendirecek, onları çalışmalarını
düzeltmeye ve ilerletmeye zorlayacak. SSCB’de genel, eşit, doğrudan ve gizli
oylama sistemi, halkın elinde, kötü işleyen yönetim organlarına karşı bir kamçı
işlevi görecek. Benim fikrimce, yeni Sovyet anayasamız dünyadaki en demokratik
anayasa olacak.” (15)
27. Bu amaçla yola çıkan
Stalin ve politbürodaki en yakın arkadaşları Vyacheslav Molotov ve Andrei
Zhdanov, parti liderlik kurumundaki tüm tartışmalarda, gizli ve çok adaylı
seçimleri açık bir biçimde savundular. (Zhukov, Inoy, 207-10; Stalin-Howard
Interview)
28. Stalin, aynı zamanda,
oy hakkından mahrum bırakılmış birçok Sovyet vatandaşının bu hakkının iade
edilmesinde de ısrarcıydı. Bu hak mahrumları arasında, eski toprak beyleri gibi
daha evvel sömürücü sınıflara mensup olanlar ile “Beyaz Muhafızlar” adıyla
bilinen ve 1918-1921 iç savaşında bolşeviklere karşı savaşanların yanı sıra,
belirli suçlardan hüküm giyenler de vardı (bugün ABD’de olduğu gibi). Lishentsy
(“mahrumlar”) içinde, önem ve muhtemelen sayı açısından da, iki grup öne
çıkıyordu: birkaç yıl evvelki kolektivizasyon hareketi sırasında ana hedef olan
“kulaklar” ve 1932 “üç başak kanunu”nu[8]
ihlal edenler –zaman zaman, sadece açlıktan ölmemek için, genellikle hububat
olmak üzere, devlet malını çalanlar. (Zhukov, Inoy, 187)
29. Bu seçim reformları,
eğer Stalin liderliği Sovyetler Birliği’nin yönetim tarzında bir değişikliğe
gitme niyetinde değildiyse, gereksizdi. Liderlik, komünist partisini, Sovyetler
Birliği’ni doğrudan yönetme işinin dışına taşımak istiyordu.
30. Rus Devrimi sırasında
ve onu izleyen kritik yıllarda, SSCB, yasal olarak, yerelden ulusala doğru
giden, seçilmiş bir Sovyetler hiyerarşisi tarafından yönetiliyordu. Yüksek
Sovyet, ulusal yasama organı; Halk Komiserleri Konseyi, yürütme organı ve bu
konseyin başkanı da devletin başıydı. Fakat gerçekte, bu görevlilerin
seçilmesi, her düzeyde ve her zaman Bolşevik Partisi’nin tasarrufundaydı.
Seçimler yapılıyordu, ama doğrudan parti liderlerinin aday göstermesiyle.
“Kooptasyon” denen uygulama da yaygındı. Seçimler tamamen partinin kontrolü
altındaydı; zira parti liderleri onay vermeksizin hiç kimse bir göreve aday
olamazdı.
31. Bu işleyiş,
bolşeviklere göre makul bir şeydi. Bu, proletarya diktatörlüğünün, devrim
sırası ve sonrasında SSCB’nin içinde bulunduğu özel tarihsel koşullarda aldığı
biçimdi. Yeni Ekonomik Politika ya da NEP[9]
döneminde, eski ve halihazırdaki sömürücülerin çaba ve yeteneklerine ihtiyaç
duyuldu. Lakin bu unsurların, sadece işçi sınıfı diktatörlüğüne –sosyalizme-
hizmet çerçevesinde kullanılması gerekiyordu. Onların, kapitalist ilişkileri
belirli sınırların ötesinde yeniden üretmelerine ve siyasal gücü tekrar ele
geçirmelerine izin verilmedi.
32. 1920’lerde ve 1930’ların
başlarında, Bolşevik Partisi, etkin bir işçi sınıfı arasından üye kaydetme
atağı sürdürdü. 1920’lerin sonlarında, parti üyelerinin çoğu işçiydi; işçiler
parti içinde yüksek bir yüzdeyi oluşturuyorlardı. Bu kitlesel üye kaydı ve
yoğun siyasi eğitim çalışmaları, birinci beş yıllık kalkınma planının yarattığı
büyük sıçrama, endüstrileşme taarruzu ve şahsa ait çiftliklerin büyük çapta
kolektif çiftlikler (kolhoz) ya da Sovyet çiftlikleri (sovkhoz)
biçiminde kolektivizasyona zorlanmasıyla aynı zamanda gerçekleştirildi.
Bolşevik liderliği, hem partisini “proleterleştirme” çabasında samimi, hem de
sonuç alma konusunda başarılıydı. (Rigby, 167-8, 184, 199)
33. Stalin ve politbürodaki
destekçileri, Sovyetler Birliği’nin demokratikleştirilmesini isterken birtakım
gerekçeler gösteriyorlardı. Bu gerekçeler, Stalin liderliğinin yeni bir
sosyalist devletin mümkün olduğuna inandığını göstermektedir.
34. Köylülerin çoğu kolektif
çiftliklerde toplanmıştı. Şahsa ait çiftliklerin her ay biraz daha azalması
karşısında, Stalin liderliğinde, objektif olarak, köylülüğün artık ayrı bir
sosyoekonomik sınıf oluşturmadığı inancı oluştu. Köylüler işçilerden daha
farklı bir görüntü arz etmekten ziyade, onlara daha fazla benzer hâle gelmişti.
35. Stalin, Sovyet endüstrisinin
hızla büyümesiyle ve özellikle de işçi sınıfının Bolşevik Partisi aracılığıyla
politik iktidarını perçinlemesiyle, “proletarya” kavramının artık eski anlamını
yitirdiğini savunuyordu. O, “proletarya” kavramının, kapitalist sömürü
altındaki ya da Sovyetler Birliği’nin ilk on iki yılında, bilhassa NEP
döneminde olduğu gibi, kapitalist tarzda üretim ilişkileri çerçevesinde çalışan
işçi sınıfını ifade ettiğini söylüyordu. Şimdi kapitalistlerin kâr amacıyla işçileri
doğrudan sömürmesi durumu ortadan kaldırıldığına göre, işçi sınıfına da artık
“proletarya” denemezdi.
36. Bu yaklaşıma göre, artık
emek sömürüsü yapanlar yoktu. İşçiler şimdi ülkeyi Bolşevik Partisi
aracılığıyla kendileri yönetiyorlardı; artık klasik “proletarya” söz konusu
değildi. Bu yüzden, “proletarya diktatörlüğü”, mevcut durumda, uygun ve yeterli
bir konsept olmaktan çıkmıştı. Bu yeni koşullar, yeni bir devlet tarzını
gerekli kılıyordu. (Zhukov, Inoy, 231, 292; Stalin, “Taslak”, 800-1)
Bürokrasi karşıtı mücadele
37. Stalin liderliği,
sosyalizmin bu yeni aşamasında partinin rolünün ne olacağı konusuna da kafa
yoruyordu. Stalin’in kendisi, daha 1934 Ocağında, 17. Parti Kongresi’ne sunduğu
raporda, büyük bir şevkle, “bürokratizm”e karşı savaş ilan etmişti.[10]
Stalin, Molotov ve arkadaşları, yeni seçim sistemini, “bürokratikleşmeye karşı
bir silah” olarak nitelendiriyorlardı.
38. Parti liderleri, hükümeti,
hem Sovyetlere kimin gireceğine karar vererek, hem de çeşitli hatalara dikkat
çekerek veya bakanların yaptıklarına yönelik eleştiriler getirerek kontrol
ediyorlardı. 6 Şubat 1935’te, 7. Sovyetler Kongresi’nde konuşan Molotov, gizli
seçimlerin, “bürokratik unsurlara büyük bir darbe indirecek ve onlar üzerinde
yararlı bir şok yaratacak” bir araç olacağını söylüyordu. Yenukidze’nin
raporunda ise, aynı doğrultuda bir tavsiyede bulunulmuyor, hatta gizli seçimler
ve oy hakkının yaygınlaştırılmasının sözü bile edilmiyordu. (Stalin, 17. Parti
Kongresi’ne Rapor”, Zhukov, Inoy, 124.)
39. Hükümet üyesi bakanlar ve
personelleri, eğer etkin bir üretim gerçekleştireceklerse, görevli oldukları
meselelerle ilgili bazı konuları bilmek zorundaydılar. Bu anlamdaki eğitim,
genellikle onların kendi alanlarına dönük teknik bir eğitimdi. Fakat parti
liderleri, kariyerlerini, parti içi konumlarında ilerleme biçiminde
yapıyorlardı. Bu tür bir ilerleme, herhangi bir teknik uzmanlık
gerektirmiyordu. Dahası, siyasi ölçütler gerekliydi. Söz konusu parti kadroları
kontrol görevi yapıyorlardı; lakin çoğunlukla, bu denetleme görevinde onları
teorik olarak yetenekli kılacak teknik bilgileri kıttı. (Stalin-Howard
Interview, Zhukov, Inoy, 305; Zhukov, “Repressii”, 6.)
40. İşte bu, Stalin liderliğinin
“bürokratizm” teriminden ne anladığını açıkça göstermektedir. Onlar
bürokratizmi -aslında tüm Marksistler gibi- bir tehlike olarak görmekle
birlikte, onun kaçınılmaz olmadığına da inanıyorlardı. Dahası, onlar,
bürokratizmin, partinin sosyalist toplum içindeki rolünün değiştirilmesiyle alt
edilebileceğini düşünüyorlardı.
41. Stalin ve parti içindeki
destekçilerinin Sovyetler Birliği’nde pratiğe geçmesini arzu ettikleri
demokrasi anlayışı, kaçınılmaz olarak, Bolşevik Partisi’nin toplumsal işlevinde
niteliksel bir değişikliğe gitmeyi gerektiriyordu.
“Araştırmacıların ulaştığı belgelerden
anlayabiliyorduk… ki, daha 1930’ların sonlarında, partiyi devletten ayırmak ve
ülkenin hayatında partinin rolünü tözel bir duruşla sınırlamak üzere kararlı
girişimlerde bulunuluyordu.” (Zhukov, Tayny, 8.)
Stalin ve destekçileri, Bolşevik Partisi içindeki
diğer unsurlara karşı, bu mücadeleyi, azimle, ama başarı şansları gitgide
azalarak, Stalin’in Mart 1953’teki ölümüne kadar sürdürdüler. Khrushchev ve
diğerlerinin, Lavrentii Beria’yı, hem 1953 Aralığındaki değişiklikler sırasında
açılan düzmece bir davayla kanunen, hem de –çok sayıda kanıtın gösterdiği
üzere- geçmiş Haziran ayında fiilen katletmesinin asıl nedeni de, öyle
anlaşılıyor ki, onun bu mücadeleyi sürdürmedeki kararlılığıydı.
42. 1936 Anayasasının 3.
Maddesinde şunlar yazmaktadır: “SSCB’de tüm iktidar, Emekçi Halkın Vekilleri
Sovyeti’nce temsil edilen kent ve kır emekçi halkınındır”. Komünist partisinden
ise, 126. Maddede, “emekçi halkın sosyalist sistemi güçlendirme ve ileri
götürme mücadelesinde onun öncü kolu ve emekçi halkın, hem devlet hem de kamu
alanındaki tüm örgütlenmelerinin rehber çekirdeği” olarak söz edilmektedir.
Yani parti, örgütlere önderlik edecekti, devletin yasama ve yürütme
organlarına değil. (1936 Anayasası, Zhukov, Tayny, 29-30)
43. Stalin, anlaşıldığı
kadarıyla, bir kez toplumu doğrudan kontrol konumundan uzaklaştırıldı mı,
partinin rolünün ajitasyon-propaganda ve kadroların seçimine katkıda bulunmakla
sınırlanacağını düşünüyordu. Peki bunun anlamı neydi? Muhtemelen şöyle bir
şeydi:
■ Parti, anlamının kavraması yoluyla halkı
komünizm idealine kazanma olan temel fonksiyonuna geri dönecekti.
■ Bu, arpalık tarzı rahat görevlerin sonu ve
bolşeviklere çarlık dönemi, devrim, iç savaş, NEP dönemi ve zorlu endüstrileşme
ve kolektivizasyon atağı sırasında karakterlerini veren, zorlu çalışmaya ve
özgeci kendini adamaya dönüş anlamına geliyordu. Sözü edilen dönemlerde, parti
üyeliği demek, genel olarak, birçoğu bolşeviklere düşman, parti dışı unsurlar
arasında zorlu çalışma ve fedakârlık demekti. (Zhukov, KP, 13 Kasım,
02; Mukhin, Ubiystvo.)
44. Stalin, komünistlerin,
üretime ve komünist toplumun yaratılmasına gerçekten katkıda bulunabilmek için,
sıkı çalışan, eğitimli insanlar olması gerektiğinde ısrar ediyordu. Stalin’in
kendisi de yorulmak, usanmak nedir bilmez bir öğrenciydi.[11]
45. Özetlemek gerekirse,
kanıtlar, Stalin’in, yeni seçim sistemini, şu hedeflere ulaşmak için istediğini
göstermektedir:
■ Üretime ve genel olarak Sovyet toplumuna,
sadece teknik eğitimden geçmiş insanların liderlik etmesini garanti altına
almak,
■ Bolşevik Partisi’ndeki dejenarasyonu durdurmak
ve parti üyelerini, özellikle de liderlerini, temel işlevlerine geri döndürmek:
örnek olma ve ikna etme yoluyla, toplumun geriye kalan kesimine siyasi ve moral
önderlik yapmak,
■ Partinin kitle çalışmasını güçlendirmek,
■ Kırsal alandaki yurttaşların yönetime desteğini
kazanmak,
■ Sınıfsızlık temelinde komünist toplumu
yaratmak.
Stalin’in Yenilgisi
46. 1935’te, SSCB
başsavcısı Andrei Vyshinski’nin himayesinde, sürgüne gönderilmiş, hapse atılmış
ve –anlatmaya çalıştığımız mesele açısından en önemlisi- oy hakkından mahrum
bırakılmış çok sayıda insanın, bu durumlarına son verildi. Yüz binlerce
-kolektivizasyonun ana hedefini oluşturan- eski kulak (zengin
köylülerin) ve bir biçimde kolektivizasyona karşı direnen ve bu yüzden hapse
atılan ya da sürgüne gönderilen kişi serbest bırakıldı. Vyshinsky, NKVD’yi (iç
güvenlikten de sorumlu İçişleri Halk Komiserliği), çeşitli kereler, Aralık
1934’te Kirov’un öldürülmesinin ardından, neredeyse 12.000 insanı Leningrad
dışına sürerken “bir dizi en çiğce yanlış ve hesap hatası” yapmakla eleştirdi.
Vyshinsky, artık, NKVD’nin, savcının ön muvafakatı olmadan hiç kimseyi
tutuklayamayacağını ilan etti. Oy hakkına sahip kesim, devlet ve partinin
kendilerine haksız bir davranışta bulunduğunu düşünmek için nedenleri olan yüz
binlerce kişiyi içine alacak biçimde genişletildi. (Thurston, 6-9; Zhukov, KP,
14 Kasım ve 19 Kasım, 02; Zhukov, Inoy, 187; Zhukov, “Repressii, 7)
47. Stalin’in orijinal yeni
anayasa teklifinde çok adaylı seçimler yer almıyordu. Stalin, bu konuyu
kamuoyuna ilk kez 1 Mart 1936’da, Roy Howard’la yaptığı mülakatla ilan etti. 1937
Haziranında yapılan merkez komitesi plenumunda, -yeni anayasa taslağının
oluşturulmasına Stalin’le birlikte en çok emeği geçen merkez komitesi
üyelerinden birisi olan (karşılaştırın Zhukov, Inoy, 223)-
Yakovlev, çok adaylı seçimler önerisinin bizzat Stalin tarafından
getirildiğini söyledi. Bu, anlaşıldığı kadarıyla, teklifin, bölgesel parti
liderlerinin, birinci sekreterlerinin ya da Zhukov’un deyimiyle “partokrasi”nin
açık olmasa da yaygın muhalefetiyle karşı karşıya kaldığını göstermektedir.
Howard mülakatının ardından, Stalin’in çok adaylı seçimler hakkında
söylediklerine, -büyük oranda politbüronun kontrolü altında olan- merkez
medyada, göstermelik bir övgü veya destek bile söz konusu olmamıştır. Pravda’da,
mülakatla ilgili, sadece, 10 Mart’ta, tek bir makale yayımlanmış, onda da çok
adaylı seçimlerden söz edilmemiştir.
48. Zhukov bu durumdan şu sonucu
çıkarmaktadır:
“Bu sadece tek bir anlama gelebilirdi. Yalnızca
‘genel liderlik [bölgesel birinci sekreterler]’ değil, merkez komitesi
organının en azından bir kısmı da (Stetskii ve Tal’ın yönetimindeki ajitprop)
Stalin’in teklif ettiği yeniliği benimsememiş, Stalin’in Pravda’da
altı çizilen sözlerinden yola çıkarak, birinci sekreterlerin (ulusal komünist
partileri merkez komitelerinin, bölge, oblast, kent ve yöre komitelerinin)
konumlarını ve reel güçlerini doğrudan tehdit eden büyük bir tehlike olarak
algıladıkları çok adaylı seçimlere, tamamen biçimsel bir şekilde bile olsa,
onay vermek istememişlerdi.” (Inoy, 211)
49. Parti birinci sekreterleri,
girecekleri herhangi bir Sovyet seçimlerinde uğranacak yenilgiyle onlardan
koparılamayacak parti bürolarını kontrol ediyorlardı. Fakat ellerinde
tuttukları çok büyük güç, asıl olarak, iktisadi ve mülki aygıtların (kolhoz,
fabrika, eğitim kurumu, askeriye) her yönüyle partinin kontrolünde olmasından
kaynaklanıyordu. Yeni seçim sistemi, birinci sekreterleri, otomatik olarak
Sovyet delegesi olma konumundan ve diğer delegeleri kolayca seçebilme
olanağından mahrum bırakacaktı. Kendilerinin ve “gösterdikleri” adayların
-parti adaylarının- Sovyet seçimlerinde uğrayacakları yenilgi, fiilen, onların
performansı konusunda bir referandum anlamına gelecekti. Adayları seçimde
partisiz adaylar tarafından yenilgiye uğratılan bir birinci sekreterin,
kitlelerle bağı zayıf biri olduğu alenen ortaya çıkacaktı. Seçimlere girerken,
rakip adaylar, elbette ki, parti kadroları arasında gözlemlediği bozuklukları,
baskıcılığı veya yetersizlikleri konu alan kampanyalar düzenleyecekti. Seçim
kaybeden parti adayları, komünist olarak ciddi bir zayıflık sergilemiş olacak
ve bu durum, muhtemelen, onların yerlerini başkalarına bırakmalarına yol
açacaktı. (Zhukov, KP, 13 Kasım, 02; Inoy, 226; karşılaştırın
Getty, “Excesses”, 122-3)
50. Kıdemli parti liderleri,
genellikle uzun zamandır parti üyesiydiler ve komünist olmanın tehlike ve
güçlükle kucak kucağa yaşamak demek olduğu çarlık zamanının, devrimin, iç
savaşın ve kolektivizasyonun gerçekten zorlu günlerinde pişmişlerdi. Birçoğu
çok az formel eğitim görmüştü. Öyle anlaşılıyor ki, bu unsurların çoğu, Stalin,
Kirov veya Beria’dan farklı olarak, kendi kendini eğitip “yeniden yaratma”
konusunda pek istekli veya bunu becerebilecek yeteneğe sahip değildi. (Mukhin, Ubiystvo,
37; Dimitrov, 33-4; Stalin, Zastol’nye, 235-6)
51. Bu kadroların hepsi, uzun
süre Stalin’in politikalarını desteklediler. Yüzlercesinin sürgüne
gönderildiği, köylülüğün sert kolektivizasyonu sürecini yürüttüler. 1932-33
zaman diliminde, çok -belki üç milyon gibi yüksek bir- sayıda insan, işin
gerçeğine dönersek, “insan eli”nden ziyade, köylülük için, kolektivizasyondan
ve kentlerdeki işçileri doyurmak üzere hububatın kamulaştırılmasından veya
silahlı köylü isyanlarından (ki bunlarda çok sayıda bolşevik öldürüldü) daha
vahim bir durum oluşturan kıtlık yüzünden hayatını kaybetti. Yine bu parti
liderleri, yine son derece çetin, yetersiz konut, yiyecek, tıbbi bakım, düşük
ücret ve satın alma gücü koşulları altında, endüstrileşme atağını yönettiler.
(Tauger, Anderson & Silver; Zhukov, KP; 13 Kasım, 02)
52. Ve şimdi onlar, eskiden
Sovyet politikalarının yanlış tarafında yer aldıkları için oy hakkından mahrum
bırakılan unsurların bu haklarını bir çırpıda yeniden elde edip
kullanabilecekleri bir seçim sistemiyle karşı karşıyaydılar. Öyle görünüyor ki,
çok sayıda kişinin kendi adaylarına ya da herhangi bir bolşevik adaya
karşı oy kullanacaklarından korkuyorlardı. Bu durumda, konumlarında bir
alçalmayla ya da daha kötü olasılıklarla yüz yüzeydiler. Yine de bir parti
pozisyonları veya –en kötü ihtimalle- bir işleri olacaktı. Yeni “Stalin”
anayasası, ne de olsa, her Sovyet vatandaşına, hak olarak, tıbbi
bakım, emeklilik, eğitim, vb. ile birlikte bir iş garantisi de veriyordu. Lakin
bu adamlar (fiilen hepsi erkekti), iktidara ve ayrıcalığa alışmışlardı ve şimdi
tümü, gösterecekleri adayların seçimde yenilgiye uğraması tehdidiyle karşı
karşıyaydılar. (Zhukov, KP, 13 Kasım, 02; 1936 Anayasası, X. Bölüm;
karşılaştırın Getty, “Excesses”, 25, ülkede dini duyguların önemi hakkında)
Davalar, Komplolar, Tenkil
53. Yeni anayasaya ve
seçimlere yönelik planların ana hatları, 1936 Haziranındaki merkez komitesi
plenumunda oluşturulmuştu. Delegeler anayasa taslağını oy birliğiyle kabul
ettiler. Fakat hiçbiri onun lehinde konuşma yapmadı. Bir Stalin teklifine sözde
bir desteğin bile olmaması, şüphesiz, “genel liderliğin örtük muhalefetini,
saklanamaz bir ilgisizliği” gösteriyordu. (Zhukov, Inoy, 232, 236;
“Repressii, 10-11)
54. Kasım-Aralık 1936’da
toplanan 8. Tüm Rusya Sovyetleri Kongresi sırasında, Stalin ve Molotov, oy
hakkının yaygınlaştırılmasının ve gizli, çok adaylı seçimlerin önemini tekrar
vurguladılar. Molotov, Stalin’in Howard’a verdiği mülakatın ruhu çerçevesinde,
komünist olmayan adayların Sovyet seçimlerine girmesine izin verilmesinin parti
için yararlı etkisinin altını bir kez daha çizdi:
“…bürokratlaşmış, kitlelere yabancılaşmış
unsurlara darbe indirmemesi mümkün olmayan… Bu sistem… öne çıkıp geride
kalanların ya da bürokratlaşmış unsurların yerine geçecek… yeni güçlerin
yükselmesini kolaylaştıracaktır. Bu yeni seçim tarzında, düşman unsurların da
seçilmesi mümkündür. Fakat bu tehlike bile, son tahlilde, buna ihtiyacı olan
örgütler ya da uykuya dalmış emekçiler [parti] için bir kamçı işlevi gördüğü
sürece, bize hizmet etmek zorundadır.” (Zhukov, “Repressii”, 15)
55. Stalin’in kendisi ise
meseleyi daha güçlü bir vurguyla ortaya koyuyordu:
“Kimileri bunun tehlikeli olduğunu, zira Sovyet
iktidarına düşman unsurların, bir kısım eski Beyaz Muhafızın, kulağın, papazın
vb. sinsice üst makamlara tırmanabileceğini söylüyorlar. Ama gerçekten,
korkacak ne var? ‘Eğer kurtlardan korkuyorsan, ormanda yürüme.’ Evvela, eski
kulakların, Beyaz Muhafızların ve papazların hepsi Sovyet iktidarına düşman
değildir. Sonra, eğer halk şurada veya burada düşman güçleri seçiyorsa, bu,
bizim ajitasyon çalışmamızın zavallıca olduğu ve bu utancı tamamıyla hak
ettiğimiz anlamına gelir.” (Zhukov, Inoy, 293; Stalin, “Taslak”)
56. Birinci sekreterler örtük
muhalefetlerini bir kez daha sergilediler. Aralık 1936 merkez komitesi plenumu,
4 Aralık’ta toplanan kongreyle çakıştı; fakat plenumda, ilk gündem maddesini
oluşturan anayasa taslağıyla ilgili fiilen herhangi bir tartışma olmadı.
Yezhov’un “Trotskist ve Sağ anti-Sovyet Organizasyonlar Üzerine” raporu, MK
üyelerinin çok daha yoğun ilgisine mazhar olup tartışmaların odağına oturdu.
(“Fragmenty”, 4-5; Zhukov, Inoy, 310-11)
57. 5 Aralık 1936’da, kongre,
yeni anayasa taslağını onayladı. Fakat en ufak bir gerçek tartışma yaşanmadı.
Delegeler –parti liderleri- bunun yerine, iç ve dış düşman tehditlerine vurgu
yaptılar. Stalin, Molotov, Zhdanov, Litvinov ve Vyshinski’nin hakkında
açıklamalarda bulunduğu ana başlık olan anayasayı onaylayıcı konuşmalar
yapmaktan ziyade, onu görmemezlikten geldiler. Çok adaylı seçimler konusunda
herhangi bir bağlayıcı karar alınmadan, anayasa taslağı üzerinde daha fazla
çalışma yapmak üzere bir komisyon kuruldu. (Zhukov, Inoy, 294, 298,
309)
58. Uluslararası durum gerçekten
gergindi. İspanya iç savaşında faşizmin zafer kazanması, sadece bir zaman
sorunuydu. Sovyetler Birliği düşman güçlerce sarılmıştı. 1930’ların ikinci yarısında
bu ülkelerin tümü, son derece kötü otoriter, militarist, antikomünist
ve anti-Sovyet rejimlerce yönetiliyordu. 1936 Ekiminde Finlandiya, Sovyet
sınırına ateş açtı. Aynı ay, Hitler ve Mussolini, “Berlin-Roma Mihveri”ni
imzaladılar. Bir ay sonra, Japonya, “Anti-Komintern Pakt”ı oluşturmak üzere
Nazi Almanya’sı ve faşist İtalya’ya katıldı. Nazi Almanya’sına karşı askeri
ittifak kurmaya dönük Sovyet çabaları, Batı başkentleri tarafından karşılıksız
bırakıldı. (Zhukov, Inoy, 285-309)
59. Kongrenin yeni anayasayla
uğraştığı sırada, Sovyet liderliği iki büyük ölçekli Moskova Davasının
birincisini geçirmiş, diğerinin ise arifesindeydi. Zinoviev ve Kamanev, başka
birtakım kişilerle birlikte Ağustos 1936’da yargılanmıştı. İkinci dava, 1937
Ocağında, yakın tarihlere kadar Ağır Sanayi Komiserliği görevi yapmış olan Yuri
Piatakov önderliğindeki bazı önemli Trotski takipçilerinin yargılanacağı
davaydı.[12]
60. 1937 Şubat-Mart merkez
komitesi plenumunda, parti liderliği arasında dramatik bir ikilem söz
konusuydu: iç düşmanlara karşı mücadele ve yeni anayasayla yıl sonunda
yapılacak gizli, çok adaylı seçimlere hazırlanma gerekliliği. Giderek artan
sayıda grubun Sovyet hükümetini devirme amaçlı komplolarının adım adım ortaya
çıkması, polisiye faaliyeti gerekli kılıyordu. Fakat yönetimi seçmek üzere
yapılacak gerçekten demokratik seçimlere ve parti içi demokrasiyi geliştirmeye
(politbüroda Stalin’e en yakın unsurların defalarca vurguladıkları tema)
hazırlık için, tam tersi uygulamalara ihtiyaç vardı: eleştiriye ve özeleştiriye
açıklık, parti liderlerinin yönetilen üyeler tarafından gizli oyla seçilmesi ve
birinci sekreterler tarafından uygulanan “kooptasyon”a son verilmesi.
61. İki hafta boyunca süren bu
plenum, SSCB tarihinin en uzun plenumudur. Lakin 1992’ye, plenumun muazzam
miktardaki kayıtları Voprosy Istorii’de yayımlanmaya başlayıncaya
kadar (derginin tamamlamasının yaklaşık dört yıl aldığı bir süreç), onun
hakkında neredeyse hiçbir şey bilinmiyordu.
62. Yezhov’un ülke içindeki
komplolara yönelik devam eden soruşturmalar hakkındaki raporu, geçmiş yanlış ve
yanılgılar konusunda günah çıkaran, eski arkadaşlarıyla arasına mesafe koyan ve
herkesi şimdiki sadakati konusunda temin eden, fakat bu aşırı konuşkanlığı
sadece kendini daha da suçlu çıkarmaya hizmet eden Nikolai Bukharin’in
gölgesinde kaldı. (Thurston, 40-42; Getty ve Naumov, 563’te bu teyit edilir)
63. Üç tam gün sonra, Zhdanov,
bürokrasiye karşı mücadele çağrısı yaparak, hem genel olarak ülkede, hem de
parti içinde daha fazla demokrasiye ve partili partisiz, bütün kitlelerle daha
yakın bağlar kurmaya duyulan ihtiyaç üzerine konuştu.
“Yeni seçim sistemi, Sovyet organlarının daha iyi
çalışmasına, bürokratik unsurların tasfiyesine, bürokratik kusurların ve Sovyet
organlarının çalışmasında ortaya çıkan deformasyonların ortadan kaldırılmasına
yönelik güçlü bir itki sağlayacaktır. Ve bu kusurlar, bildiğiniz gibi,
fazlasıyla mevcuttur. Parti organlarımız, seçim mücadelesine hazır olmalıdır.
Seçimlerde düşmanca bir ajitasyonla ve bize düşman adaylarla baş etmek zorunda
kalacağız.” (Zhukov, Inoy, 343)
64. Stalin liderliği adına
konuşan Zhdanov’un, Sovyetler Birliği’ndeki gelişmelere ciddi biçimde muhalif
olan partisiz adaylarla gerçek bir seçim yarışını öngördüğünden hiçbir kuşku
duyulamaz. Bu olgu, kendi başına, Soğuk Savaşçı ve Khrushchevci anlatımlarla
taban tabana zıtlık arz etmektedir.
65. Zhdanov, ayrıca, uzun uzun,
Bolşevik Partisi’nin kendi içinde de demokratik normların geliştirilmesine olan
ihtiyaca vurgu yaptı.
“Eğer Sovyet ve parti emekçilerinin yasalarımıza
ve kitlelerin Sovyet anayasasına saygı göstermesini istiyorsak, o zaman,
onlara, parti işleyişinin, genel hatları tüzüğümüzde belirtilen parti içi
demokrasinin esaslarının kesin ve tam bir biçimde uygulanması temelinde yeniden
kurulacağının [perestroika] garantisini vermeliyiz.”
Ve ardından, raporuna ekli karar taslağında da
belirtilen temel önlemleri bir bir sıraladı: kooptasyon uygulamasının
kaldırılması, adayların oy vermesinin yasaklanması, “parti üyeleri için, tam
bir belirlenmiş üyeleri dikkate almama ve bu adayları istediği gibi
eleştirebilme hakkı”nın güvence altına alınması. (Zhukov, Inoy, 345)
66. Fakat Zhdanov’un raporu,
diğer gündem maddeleri, asıl olarak da “düşmanlar” üzerine yapılan tartışmalar
arasında kaynadı gitti. Birtakım birinci sekreterler, Sovyet seçimlerine en
gayretli hazırlananların ya da hazırlanması beklenenlerin, Sovyet iktidarının karşıtları
(Sosyalist-devrimciler, papazlar ve diğer “düşmanlar”) olduğu uyarısıyla
karşılık verdiler.[13]
67. Molotov, bir kez daha
“özeleştiri kurumunun geliştirilmesi ve güçlendirilmesi”ne vurgu yapan bir
raporla karşılık verdi ve “düşman” arayışlarına doğrudan karşı çıktı:
“Suçlayacak insanlar aramanın anlamı yok,
yoldaşlar. Eğer bunu yapmak istiyorsanız, partinin en merkezi kurumlarından en
alttaki örgütlerine kadar hepimiz suçlanabiliriz.” (Zhukov, Inoy, 349)
68. Fakat Molotov’un ardından
kürsüye çıkanlar, onun raporunu dikkate almayıp “’düşmanlar’ı ortaya
çıkarmanın, ‘sabotajcılar’ı teşhir etmenin ve ‘sabotajlar’a karşı mücadelenin”
gerekliliğini ısrarla dile getirmeye devam ettiler. (352) Tekrar söz alan
Molotov, raporunun özüne neredeyse hiç aldırış edilmemesi karşısında şaşkınlığa
uğramıştı ve ilkin iç düşmanlara karşı neler yapıldığını özetledikten sonra,
onu tekrar aktardı.
69. Stalin’in 3 Mart
konuşmasının son bölümü de, yine, parti çalışmasının niteliğinin yükseltilmesi,
yetersiz üyelerin partiden çıkarılıp yerlerine yeni üyelerin alınması
ihtiyacının dile getirilmesine ayrılmıştı.
Stalin’in tartışmaların başından itibaren
taşıdığı korkular anlaşılabilirdi. Göründüğü kadarıyla o, rapordan, ne
tartışmak istiyorlarsa onu tartışmak için sadece duymak istediklerini duyan
merkez komitesi üyelerinin anlayışsızlığının, gönülsüzlüğünün sağır duvarına
çarpmıştı. Tartışmalara katılan 24 kişinin 15’i, temelde, “halk düşmanları”,
yani Trotskistler hakkında konuşma yapmıştı. Kesin inançla, kavgacı bir dille
konuşmuşlar ve bunu Zhdanov ve Molotov’un raporlarını sunmasının hemen ardından
yapmışlardı. Tüm sorunları teke indirgemişlerdi: “düşmanlar”ın deşifre
edilmesi. Ve neredeyse hiçbiri, Stalin’in işaret ettiği ana meseleden söz
etmemişti –parti örgütlerinin işleyişindeki kusurlar ve Yüksek Sovyet
seçimlerine hazırlık. (Zhukov, Inoy, 357)
70. Stalin liderliği birinci
sekreterler üzerine yüklenmesini artırdı. Yakovlev, diğerlerinin içinden
Moskova parti lideri Khrushchev’i, parti üyelerini haksız yere ihraç etmekle
eleştirdi. İkinci olarak Malenkov, parti sekreterlerine, sıradan üyelere karşı
ilgisizlik eleştirisini getirdi. Bu, görünen o ki, merkez komitesi üyelerini,
geçici de olsa düşmanlar hakkında konuşmayı kesmek zorunda bıraktı, fakat sadece
kendilerini savunmaya başlamak üzere. Hâlâ ortada Stalin’in raporuna verilen
herhangi bir yanıt yoktu. (Zhukov, Inoy, 358-60)
71. 5 Mart’ta, plenumun kapanış
günü yaptığı son konuşmada, Stalin, düşmanın -hatta birçoğunun yüzünü partiye
dönmüş olduğunu söylediği Trotskistlerin bile- peşine düşme ihtiyacını
olabildiğince küçük bir alanla sınırladı. Konuşmasının ana teması, parti
kadrolarını iktisadi işleyişin her alanını yönetmekten uzaklaştırma,
bürokrasiyle mücadele ve parti kadrolarının politik düzeyini yükseltme gibi
ihtiyaçlardı. Başka bir ifadeyle, Stalin, birinci sekreterleri eleştiride
çıtayı yükseltmişti.
“Aramızdan bazı yoldaşlar, bir narkom (halk
komiseri) olsalar, her şeyi bilebileceklerini sanıyorlar. Bu makamın,
kendiliğinden, çok geniş, adeta bitmez tükenmez bir bilgiyi garanti ettiğine
inanıyorlar. Veya şöyle düşünüyorlar: Bir merkez komitesi üyesiysem, tesadüfen
bu noktaya gelmiş olamam; o zaman her şeyi bilmem gerekir. Oysa durum böyle
değildir.” (Stalin, Zakliuchitel’noe; Zhukov, Inoy, 360-1)
72. Birinci sekreterler de
dâhil, tüm parti kadroları için en kötüsü, Stalin’in, onların kısa süre sonra
gerçekleştirilecek altı aylık siyasi eğitim kurslarına katıldıklarında
yerlerine geçecek iki kadro seçmeleri gerektiğini belirtmesiydi. Parti sekreterleri,
bu dönem zarfında yerlerini alacak kadrolar konusunda, adamakıllı, yerlerini
kolayca yeniden devredebilecek, “yakınları”nın işlerini takip (bürokrasinin
temel bir nedeni) ve kendilerine itaat edecek kişiler bulma telaşına düşmüş
olmalıydılar. (Zhukov, Inoy, 362)
73. Thurston, Stalin’in
“kitlelerden öğrenme ve alttan gelen eleştiriyi dikkate alma gerekliliği”ni
vurgulayan konuşmasını “çok daha ılımlı” olarak nitelendirmektedir. Stalin’in
raporu temelinde alınan karar da, “düşmanlar” meselesine sadece özet olarak
değiniyor, asıl olarak parti örgütleri ve onların liderliklerinin zaaflarına
işaret ediyordu. Bu yayımlanmamış karardan alıntılar yapan Zhukov’a göre,
kararda vurgulanan 25 noktanın sadece biri asıl olarak “düşmanlar”la ilgiliydi.
(Thurston, 48-9; Zhukov, Inoy, 362-4)[14]
74. Plenumun ardından, birinci
sekreterler fiili bir isyan manzarası sergilediler. Önce Stalin, ardından da
politbüro, seçimden daha çok gündeme gelen kooptasyona karşı gizli parti
seçimleri yapılması, genel olarak da parti içi demokrasi ihtiyacının altını
tekrar çizen mesajlar gönderdiler. Birinci sekreterler, faaliyetlerini, plenum
kararlarını dikkate almaksızın, eski tarzda yürütmeye devam ediyorlardı.
75. Sonraki birkaç ay boyunca,
Stalin ve yakın arkadaşları -MK üyelerinin en büyük kaygısı olan- iç düşmanlara
yönelik odaklanmanın yönünü, tekrar parti içi bürokrasiye karşı mücadeleye ve
Sovyet seçimlerine hazırlanmaya çevirmeye çabaladılar. Bu arada, “yerel parti
liderleri, seçimleri ertelemek veya biçimini değiştirmek için, parti disiplini
sınırları içinde –ve bazen de bu sınırların dışına taşarak- ellerinden gelen
her şeyi yaptılar”. (Getty, “Excess”, 126 ; Zhukov, Inoy, 367-71)
76. Anlaşıldığı kadarıyla, genel
olarak asker ve polis kaynaklı bir komplo hazırlığının ortaya
çıkması, 1937 Nisanı, Mayısı ve Haziran başlarında, Stalin yönetiminin panik
hâlinde tepki vermesine yol açtı. Gizli polisin başı ve içişleri komiseri
Genrikh Yagoda, 1937 Martının sonlarında tutuklandı ve Nisan’da da mahkeme
karşısına çıkarıldı. 1937 Mayısı ve Haziran başlarında, yüksek rütbeli askeri
komutanlar, Alman genelkurmayıyla birlikte, Kızıl Ordu’nun Almanya ve
müttefiklerinin bir saldırısı karşısında yenik düşmesini amaçlayan ve aynı
zamanda, halihazırda yüksek makamları işgal eden birçok politik figür
tarafından girişilen başka komplolarla da bağlantılı bir komployu itiraf
ettiler. (Getty, “Excesses”, 115, 135; Thurston, 70, 90, 101-2; Genrikh
Iagoda)[15]
77. Bu durum, o zamana dek
herhangi bir Sovyet hükümetinin hiç karşılaşmadığı kadar büyük bir vahamet arz
ediyordu. 1936 ve 1937 Moskova Duruşmaları, yönetimin, zamanının büyük bir kısmını
dava hazırlığına ve kamuya mümkün olduğu kadar açık bir yargılama düzenlemeye
ayırmak zorunda bıraktı. Mareşal Mikhail Tukhachevsky’nin Mayıs ayında
gerçekleşen tutuklanmasının ardından, üç haftadan daha kısa bir süre içinde,
Tukhachevsky ve 7 diğer üst rütbeli askeri komutan yargılandılar ve 11-12
Haziran’da da idam edildiler. Bu süre zarfında, yüzlerce yüksek rütbeli askeri
komutan, çoğu onların üstü olan meslektaşlarının hakkındaki kanıtları okumak ve
Stalin ile savunma halk komiseri ve ülkenin en üst düzeydeki askeri şahsiyeti
olan Mareşal Voroshilov’un uyarıcı analizlerini dinlemek üzere Moskova’ya
çağrıldılar.
78. Şubat-Mart plenumu sırasında
henüz ne Yagoda ne de Tukhachevski tutuklanmıştı. Stalin ve politbüro,
anayasanın ana gündem konusu olmasını istiyorlardı ve MK üyelerinin büyük
çoğunluğunun bu konuya olan ilgisizliği karşısında savunma pozisyonuna
itilmişlerdi. Politbüro, anayasa reformunun, yaklaşan 1937 Haziran plenumunda
da ana madde olmasını planlıyordu. NKVD’nin başının ve en öne çıkmış askeri
liderlerin hükümeti devirmek ve önde gelen liderlerini öldürmek üzere giriştiği
komplonun ortaya çıkması, politik atmosferi tamamen değiştirdi.
79. Stalin, savunmadaydı. 1-4
Haziran’da toplanan Askeri Sovyet’in genişletilmiş oturumunda 2 Haziran’da yaptığı
konuşmada, yakınlarda ortaya çıkarılmış komplo dizisini[16]
sınırlı ve büyük oranda başarıyla üstesinden gelinmiş durumlar olarak tarif
etti. Zaten Şubat-Mart plenumunda da, o ve politbürodaki destekçileri, birinci
sekreterlerin iç düşmanlara yönelik aşırı ilgisini mümkün olduğunca aşağı
çekmeye çalışmışlardı. Fakat, Zhukov’un da belirttiği gibi, durum “yavaş yavaş,
ama kesin bir biçimde onun [Stalin’in] kontrolünün dışına çıkmaya başlamıştı”
(Stalin, “Vystuplenie”, Zhukov, Inoy, 16. bölüm, çeşitli yerler, 411)
80. Haziran 1937 plenumu,[17]
ilkin, yedi mevcut MK üyesi ve adayının “politik güvenirlikten yoksunluk”,
ardından 19 MK üyesi ve adayının da “devlete ihanet ve karşı devrimci
faaliyette bulunma” nedeniyle ihraç edilmelerine yönelik tekliflerle başladı.
Bu son 19 kişi NKVD tarafından tutuklandı. Benzer gerekçelerle MK üyelerinin
oylarıyla plenum öncesi ihraç edilen on üye de hesaba katıldığında (bunların
içinde o zamana kadar yargılanmış, hüküm giymiş ve idam edilmiş askeri
komutanlar da vardı), bu, 1 Mayıs geldiğinde, 120 MK üyesi ve adayının 36’sının
tasfiye edilmiş olduğu anlamına geliyordu.
81. Yakovlev ve Molotov, parti
liderlerinin serbest seçimleri organize etmedeki başarısızlıklarını
eleştirdiler. Molotov, günün görevlerine hazırlanmadıkları takdirde, saygın
devrimcilerin bile bir kenara konulması ihtiyacının altını çizdi. Sovyet
kadrolarının “ikinci sınıf emekçiler” olmadığını vurguladı. Belli ki, parti
liderleri onlara sanki öyleymişler gibi davranıyorlardı.
82. Yakovlev, birinci
sekreterlerin, atama (“kooptasyon”) uygulamasına itibar ederek parti görevleri
için gizli seçimler düzenlemeyi ihmal etmelerini teşhir edip eleştirdi. Sovyet
delegelerini seçen parti üyelerinin, Sovyetler dışındaki parti gruplarının
disiplinine tabi olarak davranmaması gerektiğini vurguladı ve nasıl oy
verileceğini anlattı. Birinci sekreterler gibi parti üstleri, parti üyelerine
nasıl oy kullanacaklarını dikte etmemeliydiler. Parti üyeleri oy kullanırken
üstlerinden bağımsız davranmalıydılar. Ve Yakovlev, güçlü bir ifadeyle, “zengin
yeni kadro rezervlerinden yeni üyeler toplama ve onları, artık çürümüş ve
bürokratlaşmış unsurların yerine geçirme” gereksinimini dile getirdi. (Zhukov, Inoy,
424-7; Tayny, 39-40, arşiv belgelerinden aktarım)
83. Sonuçta anayasanın ana
hatları çizildi ve ilk seçimlerin tarihi, 12 Aralık 1937 olarak belirlendi.
Stalin liderliği, bürokrasiyle mücadelenin ve kitlelerle bağ kurmanın
yararlarını bir kez daha ısrarla belirtti. Bununla birlikte –tekrar olsun-
bütün bunlar, aynı oranda ilk olan, MK’dan 26 üyenin hızla ihracının, bunların
on dokuzunun doğrudan vatana ihanet ve karşı devrimci faaliyetle suçlanmasının
peşinden oldu. (Zhukov, Inoy, 430)
84. Belki de en açıklayıcı
ifade, Zhukov tarafından aktarılan, Stalin’in aşağıdaki sözleridir:
“Tartışmalar sonucunda, iş, daha tarafsız bir oy
tasnifi metodu bulma konusuna geldiğinde, [Stalin] Batı’da, çok partili sistem
sayesinde, böyle bir sorunun olmadığını belirtti. Hemen ardından da, birden,
böyle bir toplantıda çok tuhaf kaçan bir ifade sarf etti: ‘Bizim farklı siyasi
partilerimiz yok. İyi ki, ya da ne yazık ki, sadece tek bir partimiz var.’
[vurgu Zhukov’un] Ve sonra, sadece geçici bir önlem olarak, seçimlerin tarafsız
bir gözle denetlenmesi amacıyla, Bolşevik Partisi hariç, mevcut tüm
toplumsal örgütlerden temsilcilerin devreye sokulmasını önerdi… Parti
otokrasisine meydan okunmuştu.” (Zhukov, Inoy, 430-1, vurgular
sonradandır; Tayny, 38)
85. Bolşevik Partisi çeşitli
krizler içindeydi ve sürecin sorunsuz bir biçimde akması beklenemezdi.
Demokratik –gizli, genel ve çok adaylı- seçimler düzenlemeye girişmek için
olabilecek en kötü atmosferdi. Stalin’in Sovyet yönetiminde ve bu çerçevede
partinin rolünde reforma gitme planının talihi pek parlak görünmüyordu.
86. Plenumun sonunda, Batı
Sibirya bölgesi birinci sekreteri Robert Eikhe, Stalin’le özel bir görüşme
yaptı. Ardından başka birtakım birinci sekreterler de benzer görüşmelerde
bulundular. Birinci sekreterler muhtemelen büyük yetkiler talep ettiler ve kısa
süre sonra da bunlar kendilerine verildi: Sovyet yönetimine karşı bölgede
yaygınlaşan komplolarla mücadele etmek üzere “troyka”lar -üç görevliden meydana
gelen gruplar- oluşturma yetkisi.[18] Bu
troykalara, temyizsiz idam salahiyeti verildi. Troykaların özel yetkisi
çerçevesinde kurşuna dizilecekler ve hapse atılacakların sayısal limitleri
talep edildi ve verildi. Talepler incelendiğinde görülen odur ki, limitler
dolduğunda, birinci sekreterler, daha yüksek limitler istediler ve aldılar.
Zhukov, Eikhe’nin, gayri resmi bir birinci sekreterler grubu adına hareket
ettiğini düşünmektedir. (Getty, “Excesses”, 129; Zhukov, Inoy, 453)
87. Bu çok sert troyka
yargılamalarının hedefi kimlerdi? Zhukov bunların, lishentsy, oy hakkı
da dâhil yurttaşlık hakları yakınlarda yeniden kabul edilmiş ve oyları birinci
sekreterlerin gücünün devamlığı açısından potansiyel tehlike oluşturuyor
görünen çok sayıda insan olduğunu düşünmektedir. Zhukov, gerçek komploların
varlığını büyük oranda dikkate almamaktadır. Fakat Rusya’da son zamanlarda
yayımlanan arşiv dokümanları, en azından, merkezi liderliğe, durmaksızın,
itiraf tutanakları da içinde olmak üzere, son derece inandırıcı polis
ifadelerinin yağdığını açıkça göstermektedir. Elbette Stalin ve Moskova’daki
diğerleri, bu komploların varlığına inanıyorlardı. Benim bu konudaki tahminim
de, Zhukov’un izniyle, en azından, delillendirilen ve birinci sekreterlerin
varlığına inandıkları komploların bir kısmının gerçek olduğu yönündedir.
(Zhukov, KP, 13 Kasım, 02; Inoy, 18. Bölüm; “Repressii”, 23; Lubianka
B)
88. Bir başka hipotezse, halihazırda
muhalif ya da bir zamanlar herhangi bir muhalif harekete katılmış olan
herkesin, bir “düşman” gibi görüldüğü ve mensupları her zaman troykanın bir
parçasını oluşturan NKVD tarafından tutuklama ve sorguya tabi tutulduğu
biçimindedir. Diğer bir grubu, bir bütün olarak Sovyet sistemine güvensizliğini
ve kinini açıkça ifade edenler meydana getirmektedir. Thurston, bu tür
kişilerin genellikle hemen tutuklandığına dair kanıtlar aktarmaktadır. Buna
karşın, sadece yerel parti liderlerine yönelik eleştirilerde bulunanlar,
özellikle bu niyetle düzenlenen eleştiri toplantılarında bunu yapanlar
tutuklanmazken, bazen de onların eleştirdikleri kişiler, parti liderleri de dâhil,
tutuklanmıştır. (Thurston, 94-5)
89. Diğer yandan, komploların
Stalin’in paranoyak zihninin uydurduğu hayaller –daha da beteri, Stalin’in
megalomanyakça elinde tuttuğu iktidarı güçlendirmek üzere uydurulmuş yalanlar-
olduğunu söyleyen kişilerin savunduklarının aksine, gerçek komploların
varlığına dair çok sayıda kanıt vardır. Daha sonra SSCB dışına çıkabilen
komplocuların anlatımları da bunu göstermektedir. Bu tür komplolarla ilgili
hacimli, ancak küçük bir kısmı yayımlanmış polis dokümanlarının tümü,
komploların baştan sona uydurulmuş olduğunu iddia eden herhangi bir yaklaşıma
karşı güçlü deliller sunmaktadır. Dahası, Stalin’in bu dokümanlar üzerine
düştüğü notlar, onun bunların doğruluğuna inandığını kesin olarak
göstermektedir. (Getty, “Excesses”, 131-4; Lubianka B)
90. Getty, umutsuz ikilemi şöyle
özetlemektedir:
“Stalin’in hâlâ çok adaylı seçimlerden geri adım
atma niyeti yoktu ve 2 Temmuz 1937’de, Pravda, çok adaylı, genel ve
gizli oyla seçimleri yasalaştıran ve zorunlu kılan yeni seçim kurallarının ilk
kısmını yayımlayarak, hiç şüphesiz, bölge sekreterlerini hayal kırıklığına
uğrattı. Fakat Stalin bir uzlaşma zemini de sundu. Seçim yasasının yayımlandığı
aynı gün, politbüro, yerel liderlerin şikâyetçi olduğu unsurlara karşı kesin
bir kitlesel operasyonun başlatılmasına onay verdi ve saatler sonra, Stalin,
eyalet parti liderlerine kulak operasyonunu [lishentsyye karşı-GF]
emreden telgrafını gönderdi. Yerel parti liderlerini seçimleri gerçekleştirmeye
zorlamak için, onlara yüzlerce veya binlerce ‘tehlikeli unsur’u katletme ya da
sürgüne gönderme izni vermekle, Stalin, neredeyse kaçınılmaz bir biçimde,
onların kazanmasına yardımcı olmuş oldu.” (“Excesses”, 126)
91. Bütün bu tasfiyeler,
yargısız idamlar ve sürgünler tarihi karşısında, öyle görünüyor ki, Stalin, bu
uygulamaların çok adaylı seçimlerin ön koşullarını yarattığına inanıyordu.
Oysa bütün bu olanlar, aslında bu tür seçimlerin yapılması imkânını tümüyle
sabote etti.
92. Politbüro, ilkin, beş
gün içinde tamamlanmasını emrederek, tenkil kampanyasını sınırlamaya
çabaladı. Bir şey onları, NKVD’ye dönemi dört aya –Ağustos 5-15’ten
Aralık 5-15’e kadar- uzatma izni vermeye ikna etti ya da zorladı. Büyük
sayılarda tutuklama oldu mu? Parti bir dizi yaygın komployla ve büyük bir iç
tehditle karşı karşıya mıydı? Bu kitlesel baskının nasıl ve neden bu kadar
yaygınlaştığının detaylarını bilmiyoruz.
93. Bunlar, tam da seçim
kampanyasının gerçekleşeceği zaman dilimine denk geliyordu. Politbüro,
seçmenlerin tercihlerini nasıl belirteceğine, resmi görevlilerin seçimlere
müdahalesinin nasıl engelleneceğine dair kuralları saptayarak çok adaylı seçime
dönük hazırlığı sürdürmesine karşın, tenkil sürecini bilfiil yerel görevliler
yürütüyorlardı. En azından, neyin partiye –çoğunlukla kendilerine- muhalefet
olduğunu, neyin “sadakat” olarak kabul edileceğini, neyin tenkile, hapse
atılmaya ya da ölüme neden olacağını onlar belirliyorlardı. (Getty, “Excesses”,
çeşitli yerler; Zhukov, Inoy, 435)
94. Birinci el dokümanlar,
Stalin ve merkezi politbüro liderliğinin, anti-Sovyet komplocuların faaliyet
hâlinde olduklarına ve onlarla mücadele etmelerinin zorunluluğuna kani olduklarını
göstermektedir. Bu, tam da, bölgesel parti liderlerinin Şubat-Mart plenumundaki
iddialarına denk düşmektedir. O zaman, Stalin liderliği, bu tehlike üzerine
tartışmayı mümkün olduğunca dar bir alana sıkıştırmaya yönelmiş, dikkatleri
anayasaya, yeni seçimlere hazırlık ihtiyacına, “bürokratlaşmış” ve eskimiş
liderliğin yenisiyle yer değiştirmesi meselesine yoğunlaştırmaya çalışmıştı.
95. Haziran plenumuna doğru,
birinci sekreterler, fiilen şu söylemi dile getirebilecek bir pozisyondaydılar:
“Biz size söylemiştik. Biz haklıydık ve siz haksızdınız. Dahası, biz hâlâ haklıyız
–tehlikeli komplocular hâlâ etkinler ve seçim kampanyasını, onu Sovyet
yönetimine karşı bir isyana çevirmek üzere kullanmaya da hazırlar.” Bu nasıl
böyle olmuştu? Karşımızdaki durum pek akla uygun görünmemektedir. Fakat bundan
o kadar da emin olamayız.
96. Stalin ve merkezi
liderliğin, bu yaygın komploların ne kadar ciddi olduğu konusunda hiçbir fikri
yoktu. Nazi Almanya’sı ve faşist Japonya’nın neler yapabileceğini
bilmiyorlardı. Stalin, 2 Haziran’da, genişletilmiş Askeri Sovyet’te,
Tukhachevsky grubunun Kızıl Ordu’nun operasyon planını Alman genelkurmayına
aktardığını söyledi. Bu, bir askeri ittifak (“Mihver”) ve antikomünist siyasal
bir pakt (“Anti-Komintern Pakt”-aslında anti-Sovyetik bir pakt) çerçevesinde
faşist İtalya ve Nazi Almanya’sıyla birleşmiş Japonya’nın da şüphesiz aynı
bilgiye sahip olduğu anlamına geliyordu.
97. Stalin, askeri liderlere, bu
komploların amacının SSCB’yi “yeni bir İspanya”ya çevirmek olduğunu anlattı
–istilacı bir faşist orduyla koordinasyon içinde bir Beşinci Kolu kast
ediyordu. Sovyet liderliği, bu korkunç tehlikeye, merhametsiz bir kesinlikle
karşılık vermeye kararlıydı. (Stalin, “Vystuplenie”)
98. Çok sayıda kanıt, bu
dönemde, merkezi liderliğin –Stalin liderliğinin- hem birinci sekreterlerin
talep ettiği “troyka” baskısını sınırlamak, hem de yeni anayasaya dayalı gizli
ve çok adaylı seçimleri yürürlüğe koyma çabasını sürdürmek istediğini
göstermektedir. 5 Temmuz’dan 11 Temmuz’a kadar, birinci sekreterlerin büyük
çoğunluğu, Eikhe’nin açtığı yolu takip ederek, -idam yoluyla (1. kategori) veya
hapse atma yoluyla (2. kategori)- tasfiye etmek istedikleri unsurların tam
sayılarını gönderdiler. Ardından,
“birden, 12 Temmuz’da, NKVD komiser yardımcısı M.
P. Frinovskii, tüm yerel polis birimlerine acil bir telgraf gönderdi: ‘Eski
kulaklara yönelik sindirme operasyonuna başlamayın. Tekrar ediyorum,
başlamayın.’” (Getty, “Excesses”, 127-8)
99. Yerel NKVD şefleri
Moskova’ya, konferansa çağrıldılar. Konferansın ardından, 00447 numaralı emir
yayımlandı. Bu çok uzun ve ayrıntılı talimatname, hem tenkil operasyonunun
yöneleceği kesimleri genişletiyor (temelde daha evvel Sovyet iktidarına
muhalefet eden papazları ve kriminal suçluları da içerecek şekilde), hem de
–genellikle- eyalet sekreterlerince talep edilen “limitleri” veya sayıları
indiriyordu.[19]
Bütün bu yalpalamalar, “merkez” –Stalin ve merkezi politbüro liderliği- ile
taşradaki birinci sekreterler arasındaki anlaşmazlıklar ve mücadeleye işaret
etmektedir. Açıkça görünen o ki, Stalin, duruma tam olarak hâkim değildi.
(00447 numaralı emir; Getty, “Excesses”, 126-9)
100. Ekim 1937 merkez komitesi
plenumu, çok adaylı seçimler planının nihai iptaline sahne oldu. Halbuki
çeşitli adayları gösteren örnek bir oy pusulası bile hazırlanmıştı; bu oy
pusulalarının birkaçı çeşitli arşivlerde mevcudiyetini korumaktadır.[20]
Aralık 1937 Sovyet seçimleri % 20-25 oranında parti dışı adayların da yer
almasına karşın –başka bir ifadeyle bir tür “uzlaşma”yla, ama çok adaylı
olmaksızın- temelde parti adaylarının başat olduğu listeler üzerinden
gerçekleştirildi. Oysa aslında listesiz seçimler planlanmıştı; sadece şahıslara
oy verilecekti –bu, çok daha demokratik bir yöntemdi. Zhukov, arşivlerde,
Molotov tarafından 11 Ekim saat 18.00’de imzalanmış, çok adaylı seçimlerin
iptaline dair belgeyi tespit etmeyi başarmıştır. Bu belge, Stalin ve
politbürodaki destekçilerinin büyük, çaresiz geri çekilişini sembolize
ediyordu. (Zhukov, KP, 19 Kasım, 02; Zhukov, Tayny, 41; Inoy,
443)
101. Yine Ekim MK plenumu, Kursk
birinci sekreteri Peskarov’un dile getirdiği, kitlesel tenkil operasyonuna karşı
ilk pretostoya da sahne oldu:
“’Onlar [NKVD? Troyka? –GF] halkı önemsiz
meseleler için suçladılar… yasadışı bir biçimde… ve meseleyi MK’ya
getirdiğimizde, Stalin ve Molotov yoldaşlar bize güçlü bir destek sundular ve
bu vakaları incelemek üzere Yüksek Mahkeme ve Savcılık bürosundan bir çalışma
grubu gönderdiler…’ Ve bu ekibin, yaptığı üç haftalık çalışmanın
sonucunda, 16 raionyde verilen hükümlerin % 56’sını yasadışı bularak
iptal ettiği görülmektedir.” (Zhukov, Tayny, 43; vurgular eklenmiştir)
102. Ocak 1938 plenumunda,
Malenkov, olağanüstü sayılarda parti üyesinin ihracı ve yurttaşın
cezalandırmasına yönelik, azarlamaya varan bir eleştiri getirdi. Çoğu kez bir
isim listesi bile sunulmamış, sadece sayılar belirtilmişti! Kuybyshev birinci
sekreteri Postyshev, tüm parti kadroları arasında “bir tane dürüst adamın bile”
zor bulunacağında ısrar etmesi sonucunda politbüro yedek üyeliğinden azledildi.
103. Öyle görünüyor ki, NKVD, en
azından çok sayıda yerellikte, kontrolden çıkmıştı. Hiç şüphesiz birinci sekreterler
de öyle… (Zhukov, KP, 19 Kasım, 02; Tayny, s. 47-51;
Thurston, 101-2, 112) Buna karşın politbüro liderliği hâlâ alt etmeleri gereken
gerçek komploların varlığına inanıyordu. NKVD’nin görevi kötüye kullanmasının
ulaştığı boyutun farkında değillerdi. Zhukov’un belirttiği üzere, Malenkov’un,
kitlesel ihraçlar ve tutuklamalardan dolayı parti içindeki kariyeristleri
suçlayan raporunun peşinden, Kaganovich ve Zhdanov, düşmanlara karşı
mücadelenin önemine vurgu yaptılar ve “dürüst bolşevikler”in çalışmalarındaki
“toyluk ve cahilliğe” sadece şöyle bir değindiler.
104. Stalin liderliğinin
doğrudan kontrolü altındaki Pravda ise, hâlâ, partinin ekonomik
meselelerin doğrudan denetiminden çekilmesinden ve partisiz insanların önder
rollere doğru yükseltilmesinden söz ediyordu. (Zhukov, Tayny, 51-2) Bu
arada, Moskova parti lideri iken 20.000 ismi bilinmeyen insanı idam etmek üzere
yetki talebinde bulunan Nikita Khrushchev Ukrayna’ya transfer edildi ve bir ay
içinde, 30.000 insanı tenkil etmek için yetki istedi. (Zhukov, Tayny,
64 ve bkz. aşağıda 23 nolu dipnot)
105. NKVD’yi 1936’da Genrikh
Yagoda’dan devralan Nikolai Yezhov, anlaşıldığına göre, birinci sekreterlerle
yakın bir ittifak içine girmişti.[21]
1937-38 kitlesel tenkili onun adıyla o kadar iç içe geçti ki, hâlâ
“Yezhovschina” olarak anılmaktadır. Yezhov 23 Eylül 1938’de istifaya ikna
edildi[22]
ve 1938 Kasımında görevini Lavrentii Beria devraldı.
106. Beria’nın yönetiminde, çok
sayıda NKVD görevlisi ve birinci sekreter, binlerce idam ve sürgünden sorumlu
tutularak yargılandı ve çoğu, masum insanları idam etme ve tutuklanan insanlara
işkence yapma suçlamasıyla idam edildi. Bu işkence yapan polis memurlarının bir
kısmının yargılanmalarına dair tutanaklar yayımlanmış bulunmaktadır.
Yargılanan, hapsedilen, sürgüne ya da kamplara gönderilen birçok kişi serbest
bırakıldı. Beria, söylendiğine göre, daha sonra “Yezhovshchinanın tasfiyesi”ni
ilan etmiş olduğunu belirtti. Stalin, uçak tasarımcısı Yakovlev’e, Yezhov’un
çok sayıda masum insanın öldürülmesindeki sorumluluğundan dolayı idam
edildiğini söylüyordu. (Lubianka B, no 344, 363, 375; Ubiystvo 637;
Yakovlev)
107. Sovyet toplumuna, Sovyet
yönetimine ve Bolşevik Partisi’ne ölçülmez bir zarar verilmişti. Bu durumun,
elbette, uzun süre farkına varılamamıştır. Bugüne kadar anlaşılamayan şey,
troykaların, büyük sayılarda idamlar ve sürgünlerin önünün, Stalin’in değil,
birinci sekreterlerin ısrarıyla açılmış olduğudur. Yaşanan tenkil süreci ile
gizli, çok adaylı seçimler tehdidi ve merkez komitesinin Stalin’i çok adaylı
seçimleri iptal etmek zorunda bırakmayı başarması arasındaki yakın bağlantıya
dikkat çeken Zhukov, bu bağlantının, çok adaylı seçimler “tehdidinden” kurtulma
çabasının “Yezhovshchina” sürecindeki kitlesel tutuklama ve idamların temel bir
sebebi olduğunu gösterdiğine inanmaktadır.[23]
(Zhukov, KP)
108. Hiçbir şey, Stalin’i ve
destekçilerini, sonuçta gerçekleşen büyük sayıdaki –anlaşıldığı kadarıyla,
birkaç yüz bin-[24]
idamın sorumluluğundan kurtaramaz. Eğer bu insanlar, idam edileceklerine
hapsedilseydiler, neredeyse hepsi yaşıyor olacaktı. Bununla birlikte, bizim
buradaki asıl niyetimiz, şu anahtar soruyu sormaktır: Stalin, “troyka”lara,
birinci sekreterlerin talep ettiği, öldürme ya da yaşatma yetkisini neden
vermişti? Bu tavrın, hiçbir mazereti olmamakla birlikte, elbette birtakım
nedenleri vardı.
109. Hiçbir yönetim, hem en üst
rütbeli askeri kumandanların, hem ulusal ve önemli bölgesel yönetimlerin yüksek
makamlarını işgal eden kişilerin, hem de gizli polisin ve sınır polisinin
başının hep birlikte ihanetine hazır değildir.
110. Geniş ülkede baştan başa
bağlantıları olan o günkü ve eski parti liderlerinin içinde yer aldığı bir dizi
komplo henüz ortaya çıkarılmıştı. En kötüsü, en üst düzeydeki askeri
şahsiyetlerin bu komploların bir parçası olması ve gizli askeri planları
düşmana ifşa etmesiydi. Ordu kurumundaki komplocular, tüm SSCB çapında
bağlantılara sahipti. Komplo faaliyeti, NKVD’nin en üst düzeylerine de
sıçramıştı; bu unsurların arasında 1934’ten 1936’ya kadar kurumun başında
bulunan ve 1934’ten evvel bir süre ikinci komutanlık yapmış olan Genrikh Yagoda
da vardı. Komplo faaliyetinin ne kadar yaygınlaştığını ve ne kadar kişinin onun
içinde yer aldığını bilmek kolay değildi. Benimsenen ihtiyatlı yönelim, en
kötüsünden şüphe etmek biçimindeydi.[25]
111. Politbüro ve Stalin’in
kendisi, iki büyük hiyerarşinin, hem Bolşevik Partisi’nin hem de Sovyet
yönetiminin zirve noktasını oluşturuyorlardı. Ülkedeki meselelerin durumu
hakkındaki bilgileri, astlarının kendilerine aktardıkları üzerinden oluyordu.
Takip eden on iki ayda yaşanan gelişmeler üzerine, birinci sekreterlerin
birçoğunu baskı altına aldılar ve bu kadroların yarıdan fazlası tutuklandı. Bu
kişilerin çoğuna yöneltilen tam suçlamalar ve onların sorgularına ve
yargılanmalarına ait dosyaların çok büyük kısmı, Sovyet sonrası antikomünist
Rusya’da bile, hâlâ gizli tutulmaktadır. Fakat bugün, Stalin’in ve politbüronun,
yüz yüze oldukları tehlikeli duruma dair bir miktar fikir sahibi olduklarını
anlamamızı mümkün kılan yeterince soruşturma kanıtına da sahibiz. (Lubianka
B)
112. Bolşevik Partisi demokratik
merkeziyetçi bir tarzda örgütlenmişti. Konumuna ve ülkedeki popülaritesine
karşın, Stalin –her parti lideri gibi- merkez komitesinin çoğunluğu tarafından
oylama yoluyla düşürülebilirdi. Büyük sayıda MK üyesinin ısrarlı taleplerini
görmezlikten gelebilecek bir pozisyonda değildi.
113. Zhukov, Stalin’in, birinci
sekreterlerin demokratik seçim ilkelerine karşı koymasını aşma konusundaki
yetersizliğini tarif edebilmek için, Ekim 1938 MK plenumunun henüz
yayımlanmamış tutanaklarından bir olay aktarmaktadır.
Krasnador kraikomu [bölgesel komitesi
–GF] birinci sekreteri I. A. Kravtsov, mevkidaşlarının birkaç haftadan beri
yapmakta olduklarını, hem de ayrıntılarıyla itiraf eden tek kişidir. Kravtsov,
SSCB Yüksek Sovyet vekilliği için sadece “genel liderliğin” çıkarlarına uygun
adayların seçilmesi durumunu ana hatlarıyla anlatmıştır.
“Yüksek Sovyet için adaylarımızı belirledik,”
diye konuşur Kravtsov dobra dobra. “Bu yoldaşlar kimlerdir? Sekizi parti üyesi,
ikisi partisiz veya Komsomol [Komünist Gençlik Örgütü] üyesidir. Partisiz
üyelerin yüzdesine dair benimsediğimiz yöntem, MK taslak kararına göredir. Bu
yoldaşların mesleklerine göre dağılımı şöyledir: dört parti görevlisi, iki
Sovyet görevlisi, bir kolhoz başkanı, bir biçerdöver sürücüsü, bir traktör
sürücüsü, bir petrol işçisi…
Stalin: Biçerdöver sürücülerinin dışında başka
kim var?
Kravtsov: Kraikom birinci sekreteri, krai
yürütme komitesi başkanı Yakovlev de on kişinin arasında.
Stalin: Bunu yapmanızı kim söyledi?
Kravtsov: Belirtmek zorundayım ki, yoldaş Stalin,
burada, MK organında söylediler bana.
Stalin: Kim?
Kravtsov: Biz, MK’da, bizim krai yürütme
komitesi başkanı yoldaş Simochkin’i atadık ve o, MK organında onay gördü.
Stalin: Kim?
Kravtsov: Söyleyemem; bilmiyorum.
Stalin: Yazık ki söylemiyorsun; sana yanlış
anlatmışlar.” (Zhukov, Inoy, 486-7)
114. Anlaşılan o ki, bütün
birinci sekreterler, sadece Kravtsov’un açıkça belirttiği şeyi yapıyordu –bir
önceki plenumda kendilerinin oylarıyla kabul edilen, ama belli ki asla
benimsemedikleri, gizli Sovyet seçimleri ilkesini görmezden gelmek. Bu durum,
Stalin’in, kendisi ve merkezi liderliğin iki yıldan fazla bir süredir uğruna
mücadele verdiği anayasa ve seçim sistemi reformları konusundaki nihai
yenilgisini göstermektedir.
115. Demokratik reform girişimi
bozguna uğramıştı. Eski siyasal sistem olduğu gibi yerinde durmaya devam
ediyordu. Stalin’in çok adaylı seçimler planı, gündemden tamamen kalkmıştı.
“Böylece, Stalin’in ve grubunun Sovyetler Birliği’nin siyasal sisteminde
reforma gitme teşebbüsü, tam bir başarısızlıkla sonuçlandı.” (Zhukov, Inoy,
491)
116. Zhukov, birinci sekreterlerin
olağanüstü “troyka” yetkilerine yönelik taleplerini reddetmesi durumunda,
Stalin’in, çok büyük bir olasılıkla, oylama yoluyla düşürüleceğine, bir
karşıdevrimci olarak tutuklanacağına ve idam edileceğine inanmaktadır. “…Bugün,
Stalin, 1937 tenkilinin kurbanları arasında sayılıyor ve ‘Memorial’ ve A. N.
Yakovlev’in komisyonu da uzun zamandır onun itibarını iade etme talebinde
bulunuyor olabilirdi.” (Zhukov, KP, 16 Kasım, 02)
117. Kasım 1938’de, Lavrentii
Beria, fiilen, NKVD’nin başı olarak Yezhov’un yerine geçti. “Troykalar”
feshedildi. Kanun dışı idamlar durduruldu ve korkunç aşırılıkların çoğunun
sorumluları yargılandı ve idam edildi ya da hapse atıldı.[26]
Fakat savaş kapıdaydı. Fransız hükümeti, daha önce üzerinde anlaşmış olduğu
Fransız-Sovyet anlaşmasının çok zayıf bir versiyonunu bile sürdürmeyi reddetti
(Sovyetler Birliği daha güçlü bir anlaşma istiyordu). Müttefikler,
Çekoslovakya’yı, hiç mücadele etmeksizin, Hitler’e ve Polonyalı faşistlere
parça parça bıraktılar. Nazi Almanya’sı faşist Polonya’yla, SSCB’nin işgalini
hedefleyen bir askeri ittifak kurdu. Sovyetler’in Cumhuriyetçilere yoğun destek
verdiği İspanya iç savaşı kaybedildi. İtalya, Etiyopya’ya saldırdı ve Milletler
Cemiyeti hiçbir şey yapmadı. Fransa ve Britanya, Batı Avrupa’nın çoğunluğunun
arkasında olduğuna inandırarak, SSCB’ye saldırma konusunda Hitler’i açıkça
cesaretlendirdiler. (Lubianka B, No 365; Leibowitz)
118. Japonya, İtalya ve Almanya,
her ikisi de kesinlikle doğrudan SSCB’ye karşı olan, ortak bir savunma
antlaşması ve bir “Anti-Komintern” pakt imzaladılar. SSCB’nin Avrupa’da sınır
komşusu olan tüm devletler -Polonya, Romanya, Bulgaristan, Macaristan,
Finlandiya, Estonya, Letonya ve Litvanya- faşist tarzda askeri diktatörlüklerce
yönetiliyordu. 1938’de Hasan Gölü’ne yönelik bir Japon saldırısı Kızıl Ordu’ya
bin ölüye mal oldu. Ertesi yıl daha ciddi bir Japon saldırısı Kızıl Ordu
tarafından Halkin-Gol’de püskürtüldü. Sovyetlerin verdiği ölü-yaralı sayısı,
5.500 kadarı ölü olmak üzere, 17.000’di –hiç de küçük bir savaş değildi. Bu
savaş, bittiğinde, kesin bir sonuca yol açtı ve Japonya bir daha Sovyetler’le
bu tür tatsız bir ilişkiye girmedi. Fakat Sovyet hükümeti, bunun böyle
olacağını, o zaman bilemezdi. (Rossiia I SSSR v Voyhakh)
119. 1938’den sonra, Stalin
yönetimi, tekrar 1936 Anayasasının demokratik seçim sistemini yürürlüğe koymaya
çalışmadı. Bu başarısızlık, merkez komitesinde Stalin liderliğiyle birinci
sekreterler arasında devam eden bir pata durumunu mu gösteriyordu? Ya da hızla
yaklaşan savaş karşısında, demokrasiye yönelik yeni girişimlerin daha barışçıl
dönemleri beklemek zorunda olduğuna dair bir düşünceyi mi yansıtıyordu? Şimdiye
kadar ulaşılabilen kanıtlar, bu konularda kesin bir sonuç çıkarmaya izin
verecek düzeyde değildir.
120. Bununla birlikte, bir kez
Beria NKVD’nin başı olarak Yezhov’un yerine geçince (resmi olarak Aralık
1938’de, pratikte belki birkaç hafta daha evvel), süreklilik arz eden bir
rehabilitasyon süreci devreye sokuldu. Beria, kamplardaki ve hapishanelerdeki
100.000 mahkûmu serbest bıraktı. Bunu, işkence yapmak ve yasadışı idamlar
gerçekleştirmekle suçlanan NKVD elemanlarının yargılanması takip etti.
(Thurston, 128-9)
Birinci Bölümün Sonu
Notlar
Yuri Zhukov’un çalışması üzerine:
Bugüne dek, Zhukov’un tezlerine karşı bir
akademik eleştiri söz konusu olmuştur: Prof. Irina V. Pavlova, “1937: Vyorbory
kak mistifikatsiia, terror kak real’nost’”, Vaprosy Istorii, 10, 2003,
19-36. Pavlova, “totalitercilik” ekolüne bağlı keskin bir antikomünisttir ve
komünizme yönelik ideolojik düşmanlığı onun tarihsel araştırmasının
güvenilirliğini zedelemektedir. Örneğin, Getty’nin araştırması hakkında, onu
itibarsızlaştırmak için, yalan söylemektedir. Pavlova tarih değil, propaganda
yazısı yazmaktadır.
Pavlova, Zhukov’un sadece KP’deki
makalelerine atıfta bulunmaktadır; kendisi, yazısını, Inoy Stalin’in
yayımlanmasından evvel kaleme almıştır. Pavlova’nın eleştirisi, Moskova
Yargılamalarının, Tukhachevskii davasının vb. düzmece olduğu ve anayasa ve
seçimlere yönelik tüm kampanyaların, bu baskı sürecini “perdelemek” için
düzenlendiği faraziyesi üzerine kuruludur.
Pavlova, ayrıca, 1936’da Yüksek Sovyet’in gerçek
bir siyasal güce sahip olmadığını, ona yönelik seçimlerin de, ona herhangi bir
erk sağlayamayacağını iddia etmektedir. Pavlova, eğer “erk”ten, Bolşevik
Partisi’ni SSCB’deki başat konumundan alaşağı etme ve sosyalizmi ortadan
kaldırma yetkisini anlıyorsa, hiç şüphesiz, haklıdır: Stalin, kesinlikle,
anayasal yolla bir karşıdevrime izin vermeyi hiç düşünmemiştir. Ki bu tür bir
erke herhangi bir burjuva demokratik ülkede de izin verilmez. Fakat şayet o,
“erk”le, devlet politikalarını etkilemeyi ve belli sınırlar çerçevesinde, belli
sosyal politikalar ve Bolşevik Partisi’nin kendisi üzerinde baskı unsuru olmayı
-yani burjuva demokrasilerinde seçimlerle tayin edilen erkler tarzını- kast
ediyorsa, o zaman Pavlova’ya hak vermek mümkün değildir.
Yuri Mukhin, Ubiytsvo
Stalina i Beriia üzerine:
Mukhin’in bu kitabı, yazarının antisemit olarak
yorumlanabilecek ifadeler kullanması nedeniyle, çıkardığı sonuçlara hoş
bakmayanlar tarafından, genellikle, bir kenara bırakılmaktadır. Elinizdeki
makale, bu kitabın, antisemit olduğu iddia edilebilecek bölümlerinin hiçbirini
kaynak olarak kullanmamaktadır.
Mukhin, ayrıca, bu kitabında değinilmeyen bazı
konularda tuhaf bir tutum benimsemektedir. Onun bu tür çalışmalarının hiçbirini
de kullanmadım.
Aynı şey, antikomünist araştırmacılardan yapılan
aktarımlar için de söylenebilir ve söylenmelidir –sahip oldukları antikomünist
önyargıların, onların, zaman zaman, değerli anlayışlara sahip olamayacağı
anlamına gelmeyeceği gerçeği. Ve elbette, antikomünizm, normal olarak,
antisemitizmle yakın çizgide yer alır. Ne bir komünist, ne de bir Yahudi olan
Mukhin, her iki kesime karşı da belli bir düşmanlık sergilemektedir; fakat bu,
ne basmakalıp bir antikomünizm, ne de basmakalıp bir antisemitizmdir.
Mukhin’in birinci ve ikinci el kaynaklara dair
analizleri son derece zekicedir; bunlardan ben de yararlandım ve yardımcı
olacağını düşündüğüm yerlerde onlardan aktarım yaptım. Doğaldır ki, Mukhin’in
analizlerinden, uygun olduğunu düşünerek yaptığı alıntılar, yazarın, onun
analizlerinin aktarılmayan kısmıyla da aynı düşüncede olduğunu göstermez. Öte
yandan, Mukhin, onun araştırmasını kullanma biçimimin hiçbir yönünden sorumlu
da değildir.
Mukhin’in ve tüm diğer araştırmacıların yaptığı
ve burada da aktarılan alıntıları, sadece arşivlerde çalışma yapabilenlerin
ulaşabildiği birinci el kaynaklar hariç, tek tek kontrol ettim.
Kaynakça
(Yerlerini tespit
edebildiğim kadarıyla, aktarılan metinlerin online versiyonlarının internet
adreslerini de veriyorum -GF)
Alikhanov, Sergei. “Bagazh na brichke.” Kontinent.
<http://www.kontinent.org/art_view.asp?id=2020>de.
Beria: Konets Kar’ery. Moskova: Izd.
Politicheskoy Literatury, 1991.
Beria, Lavrentii. Stalin’in cenaze töreninde
konuşma. <http://leader.h1.ru/beria.htm>de. Mukhin’in
aktardığı orijinal basılmış versiyonunu için bkz. Komsomolskaya Pravda,
No. 59, 1953, s. 1-3 (Ubiystvo, 282). Bu versiyonu görebilmiş değilim; fakat
Mukhin’in ondan aktardığı pasajlar, burada belirtilen online versiyondakilerle
aynıdır. “Beria, Speech” olarak aktarılmıştır.
Beria, Sergo. Moy Otets Lavrentii Beria.
Orijinal baskı, Moskova: Sovremennik, 1994. <http://www.duel.ru/publish/beria/beria.html>de.
Bivens, Matt ve Jonas Bernstein. “Part 2: The
Russia You Never Met.” Johnson’s Russia List #3068, 24 Şubat 1999.
<http://www.cdi.org/russia/johnson/3068.html>de.
Brandenberger, David. “Stalin, the Leningrad
Affair, and the Limits of Postwar Russocentrism,” Russian Review 63
(2004), 241-255.
1924 Anayasası: Rusça: <http://www.hist.msu.ru/ER/Etext/cnst1924.htm>de.
İngilizce: Rex A. Wade (der.), Documents of Soviet History, vol. 3 Lenin’s
Heirs 1923-1925. Gulf Breeze, FL: Academic International Press, 1995;
<http://users.cyberone.com.au/myers/ussr1924.html>de
(birçok tarama hatası var).
1936 Anayasası: Rusça: <http://www.hist.msu.ru/ER/Etext/cnst1936.htm>de.
İngilizce: <http://www.departments.bucknell.edu/russian/const/1936toc.html>de.
Chuev, Feliks. Molotov. Poluderzhavniy Vlastelin.
Moskova: OLMA-Press, 2000.
Dimitrov, Georgi. The Diary of Georgi
Dimitrov 1933-1949, Der. ve ön söz Ivo Banac. New Haven, CT: Yale
University Press, 2003.
Dobriukha, Nikolai. “Za Chto Lavrentiy Beria
Vyshel iz Doveria.” Izvestia Nauka.26 Şubat, 2004. <http://www.inauka.ru/history/article38205.html>de.
“Fragmenty stenogramy dekabrskogo plenuma TsK
VKP(b) 1936 goda” [Tüm Birlik Komünist Partisi (Bolşevik) Merkez Komitesi
Aralık 1936 Plenumu Tutanağından Parçalar, 1936], Voprosy Istorii No.
1, 1995, 3-22.
Genrikh IAgoda. Narkom Vnutrennikh Del SSSR.
Sbornik documentov. Kazan, 1997.
Getty, J. Arch.”‘Excesses are not permitted’:
Mass Terror and Stalinist Governance in the Late 1930s.” The Russian Review
61 (Ocak 2002), 113-138.
- – - , Origins of the Great Purges. The
Soviet Communist Party Reconsidered, 1933-1938. Londra & New York:
Cambridge Univ. Press, 1985.
- – - , “State and Society Under Stalin:
Constitutions and Elections in the 1930s.” Slavic Review 50, 1 (Bahar
1991), 18-35.
Getty, J. Arch, and Oleg V. Naumov. The Road
to Terror: Stalin and the Self-Destruction of the Bolsheviks, 1932-1939.
New Haven: Yale U.P., 1999.
Ilizarov, B.C. “Stalin. Shtrikhi k portretu na
fone ego biblioteki i arkhiva.” Novaia i Noveyshaia Istoriia, N.
3-4,2000. <http://vivovoco.nns.ru/VV/PAPERS/ECCE/STALIB.HTM>de.
Jansen, Mark ve Nikita Petrov, Stalin’s Loyal
Executioner: People’s Commissar Nikolai Ezhov 1895-1940. Stanford:
Stanford U.P., 2002. <http://www-hoover.stanford.edu/publications/books/ezhov.html>de.
Khaustov, V.N, V.P. Naumov, N.C. Plotnikova,
der., Lubianka: Stalin i Glavnoe Upravlenie Gosbezopasnosti NKVD.
1937-1938. Moskova: “Materik”, 2004. (“Lubianka” olarak
aktarıldı)
Khinshtein, Aleksandr. “Proshchai, Beria!”
(Beria’nın yargılanmasına dair materyalin arşivlerden “çalınması”) Moskovskii
Komsomolets, 9 Ocak, 2003. Düzeltilmiş hâli <http://nadzor.pk.ru/articles/showart.php?id=8579>de;
orijinaliyle doğruluğu kontrol etmek için bkz. <http://www.mk.ru/newshop/bask.asp?artid=59319>.
Khlystalov, Eduard. “Predateli s marshal’skimi
zvezdami,” Literaturnaia Rossia, No. 12, 28 Mart 2003 ve No. 13, 4
Nisan 2003. <http://www.litrossia.ru/litrossia/viewitem?item_id=18376>
ve <http://www.litrossia.ru/litrossia/viewitem?item_id=18394>de.
Yeniden basılmış hâli <http://www.hrono.ru/text/2003/hly_predat.html>de.
Khrushchev’in “Gizli Konuşma”sı birçok kez
basılmıştır; Ben, Izvestiia TsK. KPSS No.3, 1989’dakini kullandım.
<http://www.zvenigorod.ru/library/history/cccpsun/1989/3/128.htm>de.
Kirilina, Alla. Neizvestnyi Kirov. StP
& Moskova: “Neva”/ OLMA-Press, 2001. (Daha önceki kitabı Rikoshet’i
de içermektedir.)
Kokurin, A.I ve Pozhalov, A.I. “‘Novyi Kurs’ L.P.
Beria”, Istoricheskiy Arkhiv 4 (1996), 132-164.
Knight, Amy. Beria: Stalin’s First Lieutenant.
Princeton: Princeton University Press, 1993.
Lavrentiy Beria. 1953. Stenograma iul’skogo
plenuma TsK KPSS I drugie dokumenty. Der. V. Naumov, Iu. Sigachov.
Moscova: Mezhdunarodniy Fond “Demokratiia,” 1999. “Beria” olarak
aktarıldı.
Leibowitz, Clement. The Chamberlain-Hitler
Deal. Edmonton: Editions Duval, 1993.
Lubianka. Stalin I VChK GPU OGPU NKVD.
Ianvar’ 1922-dekabr’ 1936. Documenty. Moskova: ‘Materik’, 2003. (“Lubianka
A” olarak aktarıldı.)
Lubianka. Stalin I Glavnoe Upravlenie
Gosbezopasnosti NKVD 1937-1938. Moskova: ‘Materik’, 2004. (“Lubianka
B” olarak aktarıldı.)
McNeal, Robert. “Trotsky’s Interpretation of
Stalin.” Canadian Slavonic Papers 3 (1961), 87-97.
Medvedev, Roy. Medvedev, Let History Judge:
The Origins and Consequences of Stalinism. New York: Knopf, 1971.
- – -, “Lichnaia biblioteka ‘Korifeia vsekh
nauk’.” Vestnik RAN. No. 3 (2001), 264-7. <http://russcience.euro.ru/biblio/med01vr.htm>de.
Medvedev, Zhores. “Sekretnyy naslednik Stalina.” Ural
(Yekaterinburg). 1999, No. 7. <http://www.art.uralinfo.ru/LITERAT/Ural/Ural_7_99/Ural_07_99_09.htm>de.
Mukhin, Iu. Ubiystvo Stalina i Beria.
Moskova: Krymskii Most-9D, 2003.
Nekrasov, V.F. Beriia: Konets Kar’ery.
Moskova: Politizdat, 1991.
Nevezhin, V. A. Zastol’nye Rechi Stalina.
Dokumenty i Materialy. [Stalin'in Masa Sohbeti] Moskova: AIRO-XX; St.
Petersburg: Bulanin, 2003.
O’Meara, Kelly Patricia. “Looting Russia’s Free
Market.” Insight, 2002. <http://www.findarticles.com/p/articles/mi_m1571/is_32_18/ai_91210681>de.
00447 Numaralı Emir: Lubianka B, No.
151, 273-281; ayrıca bkz. <http://www.memorial.krsk.ru/DOKUMENT/USSR/370730.htm>.
Pavlova, Irina V. “1937: vybory kak mistifikatsiia,
terror kak real’nost’.” Voprosy Istorii. No. 10, 2003, s. 19-37.
Politburo TsK VKP(b) i Sovet Ministrov SSSR
1945-1953. Der. Khlevniuk, O. ve diğerleri. Moskova: ROSSPEN, 2002.
Pyzhikov, Aleksandr. “Leningradskaia gruppa: put’
vo vlasti (1946-1949)”, Svobodnaia Mysl’ 3 (2001), 89-104.
Rossiia I SSSR v voynakh XX veka. Potery
vooruzhennykh sil. Statisticheskoe issledovanie. Moskova, ‘OLMA-Press’,
2001. Ayrıca bkz. <http://www.soldat.ru/doc/casualties/book/>.
Simonov, Konstantin. Glazami cheloveka moego
pokoleniia. Razmyshleniia o I.V.Staline. Moskova: Novosti, 1988.
Stalin, Joseph. “Vystuplenie I.V. Stalina na
Rasshirennom Zasedanii Voennogo Soveta pri Narkome Oborony,” Istochnik
3 (1994), 72-88. Biraz farklı bir versiyonu için bkz. Lubianka, No.
92, 202-209.
- – -, “SSCB Anayasası Taslağı Üzerine.” Rusça: Toplu
Eserler, 14. Cilt. <http://stalin1.boom.ru/14-21.txt>de;
İngilizce: J.V. Stalin, Problems of Leninism. Foreign Languages Press,
Pekin 1976, 795-834, <http://ptb.lashout.net/marx2mao/Stalin/SC36.html>de.
- – - , The Stalin-Howard Interview. NY:
International Publishers, 1936. <http://stalin1.boom.ru/14-2.htm>de
(Rusça).
- – - , 17. Parti Kongresi’ne Rapor, 26 Ocak
1934. <http://www.geocities.com/CapitolHill/Parliament/7345/stalin/13-27.htm>de
(Rusça); İngilizce: J.V. Stalin, Problems of Leninism. Foreign
Languages Press, Pekin 1976, 671-765; ayrıca <http://ptb.lashout.net/marx2mao/Stalin/SPC34.html>de.
- – -, Zakluchitel’noe slovo na plenume
tsentral’nogo komiteta VKP(b) 5 marta 1937 goda (stenograficheskii variant).
<http://www.geocities.com/CapitolHill/Parliament/7345/stalin/14-9.htm>de.
- – -, Zastol’nye Rechi Stalina. Dokumenty i
Materialy. [Stalin'in Masa Sohbeti] Moskova: AIRO-XX; St. Petersburg:
Bulanin, 2003.
- – -, Rech’ I.V. Stalina Na Plenume TsK KPSS 16
Oktiabria 1952 goda. (16 Ekim 1952 SBKP Merkez Komitesi Plenumunda Konuşma).
Gayri resmi baskısı <http://www.kprf.ru/analytics/10828.shtml>de.
Starkov, Boris. “Sto Dney ‘Lubyanskogo
Marshala,’” Istochnik 4 (1993), 82-90.
Sukhomlinov, Andrei. Kto vy, Lavrentii Beria?
Neizvestnye stranitsy ugolovnogo dela. Moskova: Detektiv-Press, 2004.
Thurston, Robert W. “Fear and Belief in the
USSR’s ‘Great Terror’: Response To Arrest, 1935-1939.” Slavic Review
45 (1986), 213-234.
- – -, “On Desk-Bound Parochialism, Commonsense
Perspectives, and Lousy Evidence: A Reply to Robert Conquest.” Slavic
Review 45 (1986), 238-244.
- – -, “Social Dimensions of Stalinist Rule:
Humor and Terror in the USSR, 1935-1941.” Journal of Social History 24,
No. 3 (1991) 541-562.
- – -, Life and Terror in Stalin’s Russia.
New Haven: Yale University Press, 1996.
Tragediia Sovetskoy Derevni.
Kollektivizatsiia I Raskulachivanie. Documenty I Materialy. 1927-1939. Tom 3.
Konets 1930-1933. Moskova: ROSSPEN, 2001.
Williamson, Anne. “The Rape of Russia.” 21 Eylül
1999’da, ABD Temsilciler Meclisi Bankacılık ve Finans Hizmetleri Komitesi
önünde ifade. <http://www.russians.org/williamson_testimony.htm>de.
Yakovlev, A.S. Tsel’ Zhizni. Zapiski
Aviakonstruktora. M. 1973. 20. Bölüm, “Moskva v oborone,” <http://militera.lib.ru/memo/russian/yakovlev-as/20.html>.
Zakharov, Aleksandr. “‘Prigovor privedion v ispolnenie.’”
Krasnay Zvezda 20 Aralık 2003.<http://www.redstar.ru/2003/12/20_12/6_01.html>de.
Zhukov, Iurii. Inoy Stalin. Politicheskie
reformy v SSSR v 1933-1937 gg. Moskova:”Vagrius,” 2003.
- – - , “Iosif Stalin: diktator ili liberal?” Komsomolskaya
Pravda, 3 Aralık 2002. “Zhupel Stalina” dizisi üzerine soru-cevap
biçiminde telefon kaydı. <http://www.kp.ru/daily/22927/9/print/>te.
Aşağıya bakınız.
- – - , “Kul’tovaia mekhanika,” Literaturnaya
Gazeta No. 9, 5-11 Mart 2003. <http://www.lgz.ru/archives/html_arch/lg092003/Polosy/art15_1.htm>de.
- – - , “Stalin ne nuzhdalsia v partii vlasti,” Politicheskiy
Zhurnal, Arkhiv No 15 (18) 26 Nisan 2004. <http://www.politjournal.ru/index.php?action=Articles&dirid=50&tek=1114&issue=31>de.
- – -, “Repressii I Konstitutsiia SSSR 1936
goda.” Voprosy Istorii. 2002, No. 1, s. 3-26.
- – -, Tayny Kremlia: Stalin, Molotov, Beria,
Malenkov. Moskova: Terra-Knizhnyy Klub, 2000.
- – -, “Zhupel Stalina”, Komsomolskaya Pravda,
5, 6, 12, 13, 14, 15, 19, 20 Kasım, 2002. İnternette de kolayca bulunabilir;
mesela <http://www.x-libri.ru/elib/smi__958/>de.
[1]
Sovyet tarihinin Leon Trotski versiyonu, Khrushchev versiyonunu öncelemekte,
her ne kadar Trotskist çevrelerde pek fazla kredisi olmasa da, bu ikincisinin
“sol” bir versiyonu olarak onunla bitişmektedir. Khrushchevci ve Trotskist
anlatımlar, Stalin’i aşırı ölçüde negatif bir çerçevede resmetmektedirler; bu
yaklaşımı anlatmak için “şeytanlaştırma” ifadesi pek de abartılı kaçmaz.
Trotski üzerine bkz. McNeal.
[2]
“Terör” teriminin Sovyet tarihinin 1937 ortalarından 1939-1940’a kadar olan
fırtınalı dönemini karakterize etmek üzere yaygın olarak kullanımı, Robert
Conquest’in 1973 tarihli, son derece taraflı ve güvenilmez çalışması The
Great Terror’ün hiçbir eleştiriye tabi tutulmadan kabul edilmesine
bağlanabilir. Terim hem hatalı hem de tartışmalıdır. Bkz. Robert W. Thurston,
“Fear and Belief in the USSR’s ‘Great Terror’: Respose to Arrest, 1935-1939”. Slavic Review 45
(1986), 213-234. Thurston, Conquest’in terimi savunma girişimini, “On
Desk-Bound Parochialism, Commonsense Perspectives, and Lousy Evidence: A Reply
to Robert Conuest”te cevaplamış ve eleştirmiştir. Slavic Review 45
(1986), 238-244. Ayrıca bkz. Thurston, “Social Dimensions of Stalinist Rule:
Humor and Terror in the USSR, 1935-1941”. Journal of Social History 24,
No: 3 (1991), 541-562; Life and Terror, 5. Bölüm, 137-163.
[3]
Marksist-Leninist siyasal düşünce, kapitalist “temsili demokrasi”yi, temelde,
seçkinlerin kontrolünü gizleyen bir sis perdesi olarak reddeder. Çok sayıda
Marksist olmayan siyasal düşünür de bu konuda aynı düşüncededir. Bir örnek için
bkz. Lewis H. Lapham (Harper’s Magazine editörü), “Lights, Camera,
Democracy! On the conventions of a make-belive republic”, Harper’s Magazine,
Ağustos 1996, 33-38.
[4]
Aktaran Yuri Zhukov, “Zhupel Stalina”, Komsomolskaia Pravda, 5 Kasım,
02. Prof. Getty, bana gönderdiği bir emaille bunu teyit etti.
[5]
Partinin adı, 1952’de değiştirilerek, Sovyetler Birliği Komünist Partisi oldu.
[6]
Eski bir devrimci, Stalin’in arkadaşı ve onun gibi Gürcü olan Yenukidze, uzun
zamandır Sovyet yönetiminde yüksek bir makamı işgal ediyordu ve 20’lerin
muhalif gruplarının hiçbiriyle hiçbir zaman bağlantısı olmamıştı. O sırada,
aynı zamanda Kremlin Muhafız Takımı’nın amiriydi. Birkaç ay içinde, Stalin
liderliğine karşı hazırlanan bir “saray darbesi” planının bir parçası olarak
ilk açığa çıkanlardan birisi oldu. Zhukov (KP, 14 Kasım, 02)
bu durumun Stalin’i özellikle altüst ettiğini belirtmektedir.
[7] O
zamanlar yürürlükte olan 1924 Sovyet Anayasası, II. Kısım, 3. Bölüm, 9. Madde,
kentlerde oturanlara toplumda çok daha büyük bir nüfuz tanıyordu. Bir Sovyet
delegesi, 25.000 kent ve kasaba seçmenine, 125.000 kırsal alan seçmenine
tekabül ediyordu. Bu, sosyalizme desteğin işçiler arasında çok daha yüksek
olması olgusuna ve proletarya diktatörlüğü biçimindeki Marksist devlet
anlayışına uygunluk gösteriyordu.
[8]
Bu aslında bir kanun değil, bir “Halk Komiserleri Konseyi ve Merkez Yürütme
Komitesi kararı”ydı –yani yönetimin yasama ve yürütme organlarının. Onun yaygın
biçimde, hatta araştırmacılar tarafından bile, bir “kanun” olarak
adlandırılması, basitçe, ona bu sıfatı atfedenlerin çoğunun aslında onu hiç
okumamış olduklarını gösterir. Karar, Tragediia Sovetskoy Derevni.
Kollektivizatsiia I Raskulachivanie. Documenty I Materialy. 1927-1939. Tom. 3.
Konets 1930-1933 (Moskova, ROSSPEN, 2010), no 160, s. 453-4’te ve Sobranie
zakonov i rasporiazhenii Raboche-Krest’ianskogo Pravitel’stva SSSR, chast’I,
1932, s. 583-4’te yayımlanmıştır. Bu son aktarım için Dr. Gbor T. Rittersporn’a
teşekkürlerimi sunarım.
[9]
İç savaşın ve ardından gelen kıtlığın harap ettiği iktisadi durumu mümkün
olduğunca hızlı bir biçimde toparlamak için, bolşevikler, hükümetin denetimi
altında, kapitalizmin gelişmesine izin verdiler ve kâr peşindeki işadamlarını
teşvik ettiler. Bu süreç Yeni İktisadi Politika olarak adlandırıldı.
[10]
Stalin, “17. Parti Kongresi’ne Rapor”, 704,705, 706, 716, 728, 733, 752, 753,
754, 756, 758.
[11]
Yaygın biçimde bilinmeyen bu olgunun önemi de kavranmamıştır. Bizim Stalin
hakkındaki görüşümüz, ondan nefret eden birçok kişi tarafından da büyük oranda
kabul edilmektedir. (McNeal, 87) Stalin, annesi tarafından gönderildiği
Tiflis’teki papaz okulunda parlak bir öğrenciydi. Onlu yaşlarından itibaren
hayatını işçi sınıfının devrimci hareketine adadığı için, yüksek öğrenim görme
fırsatı yakalayamadı. Fakat son derece zekiydi ve doymak bilmez bir okurdu;
felsefeden, metalurji gibi teknik konulara kadar birçok alanda bilgi sahibiydi.
Dönemine ait kayıtlar, onun ayrıntılara yönelik dikkatine ve birçok teknik
alana dair mükemmel bilgisine tanıklık etmektedir. Stalin’in kütüphanesi
üzerine çalışma yapan bir araştırmacı, etkileyici sayılar vermektedir:
Stalin’in daçasında savaştan sonra 20.000 cilt kitap vardı. Stalin’in ölümünün
ardından Marksizm-Leninizm Enstitüsü’ne aktarılan 5.500 cildin birçoğunda,
alınmış notlar ve altı çizilmiş satırlar bulunmaktadır. (Ilizarov) Roy Medvedev
(ki Stalin’den nefret etmektedir), gönülsüzce de olsa, Stalin’in dikkate değer
okuma çabasını övmüştür. (Medvedev, “Lichnaia”)
Stalin’in kendisine en yakın arkadaş olarak
seçtiklerinin birçoğu da, kendini geliştirmeye yönelik aynı yoğun çabayı
yansıtmaktadırlar. 1934’te bir suikasta kurban giden Leningrad parti lideri ve
Stalin’in yakın müttefiki Sergei Kirov’un da, yazın alanına dönük engin okuma
faaliyetinde bulunduğu not edilmiştir. (Kirilina, 175) “Kirov öldürüldüğünde,
soruşturma için gelen uzmanlar, Kirov’un çalışma masasının üzerindekiler de
dâhil, soruşturmaya yardımcı olabilecek her şeyi fotoğrafladılar. Masanın sağ
tarafında, H,tte’in mühendislik el kitabı, sol tarafında ise, en üstte görünen
başlık “Yanabilir Şist” olan bir bilimsel ve teknik dergi yığını bulunuyordu.”
(Mukhin, Ubiytsvo, 625)
[12]
Thurston, 90’ların başlarında, 2. Bölüm’den başlayıp 4. Bölüm’ün sonuna kadar,
Moskova Duruşmalarına dair en iyi tek özeti sunmuştur. Elinizdeki makale
doğrudan bu yargılamalarla, Mareşal Tukhachevsky ve diğer bazı üst rütbeli
askeri liderlerin Haziran 1937’de yargılanıp idam edilmesiyle ya da bu
unsurların suçlandığı tüm anti-Sovyet komplolar arasındaki bağlantıyla ilgili
değildir. Sovyet arşivlerinin açıkça gösterdiği üzere, Stalin ve diğer en üst
düzeydeki Sovyet liderleri komploların varlığına ikna olmuştu ve Moskova
Duruşmalarında gündeme getirilen ithamlar, askeri liderlere karşı yöneltilenler
de dâhil, en azından büyük oranda, doğruydu.
[13]
Getty, merkez komitesi üyelerinin Zhdanov’un konuşmasına karşılık vermeyi,
başkan Andreev’i şaşırtarak, manidar bir biçimde reddettiğini belirtmektedir.
(“Excesses”, 124) Zhukov bu konuya o kadar vurgu yapmaz ve Eikhe ile diğer
birinci sekreterlerin, bir sonraki oturumda “düşmanlar”a karşı mücadelenin
altını çizerek karşılık verdiklerini söyler. (Inoy, 345)
[14]
Karar için bkz. Zhukov, Inoy, 362-3; Stalin, Zakliuchitel’noe.
–Yayımlanmamış – karar gibi, Stalin’in konuşması da “düşmanlar” meselesine
sadece kısaca değinip geçiyor, hatta MK’yı, bir zamanlar Trotskist olan herkesi
“kötekleme”ye karşı uyarıyordu. Stalin, özellikle Feliks Dzerzhinsky’nin adını
anarak, eski Trotskistler arasında “müstesna insanlar” olduğunda ısrar
ediyordu.
[15]
Bu cilt (Genrikh Iagoda), temelde, soruşturmacıların Yogoda ve birkaç
arkadaşına dönük sorgulamalarını ve Yogoda’nın, kendisinin de içinde yer
aldığı, Sovyet yönetimine yönelik bir darbeyi amaçlayan komploya, Trotski’nin
bu komplonun lideri olduğuna dair itiraflarını ve genel olarak, Yogoda’nın
1938’deki yargılanması sırasında yaptığı itirafları içermektedir. Bu
itirafların gerçek ve samimi olmadığını gösteren hiçbir kanıt yoktur. Cildin
editörleri, sorgularda aktarılan tüm olguların doğruluğunu inkâr etmekte ve
sorgu tutanaklarının kendilerine “tahrif edilmiş” göründüğünü
belirtmektedirler. Lakin durumun böyle olduğuna dair hiçbir kanıt
göstermemektedirler. Jansen ve Petrov, s. 226, 9. dipnotta, son derece
anti-Stalinist olsa da, bu cildi, herhangi bir yorumda bulunmaksızın bir kanıt
olarak aktarmaktadırlar. Dahası, bunun – bu komploların varlığının, kamuya açık
mahkemelerde yapılan itirafların zorlamadan kaynaklanmaktan ziyade
samimiliğinin ve davalılara yöneltilen suçlamaların doğruluğunun- ne kadar
gerçek olduğunu gösteren iyi bir kanıt vardır. 2004’te yayımlanan, birinci el
dokümanları içeren bir diğer büyük ciltte, komplolar hakkında çok büyük sayıda
NKVD raporu ve sorgu tutanağı yer almaktadır (bkz. Lubianka B). Bütün
bu kanıtların varlığı karşısında yapılacak en akla uygun yorum, işin en azından
bir kısmının doğru olduğu biçiminde olacaktır.
[16]
Zamanın NKVD soruşturmacılarının ve günümüz Rus tarihçilerinin ifadesiyle klubok
ya da “kördüğüm”.
[17]
Haziran 1937 plenumuna ait hiçbir tutanak hiçbir zaman yayımlanmamıştır. Bazı
yazarlar elde tutulan hiçbir tutanak olmadığını iddia etmektedirler. Buna
karşın Zhukov, başkalarının ulaşamadığı birtakım arşiv tutanaklarından birçok aktarımda
bulunmaktadır.
[18]
Eikhe’nin Batı Sibirya bölgesinde bir “troyka” oluşturmasına yönelik emir
mevcuttur. Eikhe’nin talebine dair bir belge bulunamamıştır; fakat yazılı veya
sözlü, böyle bir talepte bulunmuş olmalıdır. Bkz. Zhukov, “Represii”, 23;
Getty, “Excesses”, 127, 64 numaralı dipnot.
[19]
Getty, “Excesses”, 131-134’te, bu konudaki bazı istatistikler
değerlendirilmektedir. Bkz. 00477 numaralı emir.
[20]
Örnek oy pusulası için bkz. Zhukov, Inoy, 6. illüstrasyon.
[21]
1 Şubat 1956’da, XX. Parti Kongresi’ndeki “gizli konuşma’sını yapmasının dört
haftadan daha kısa bir süre öncesinde, Khrushchev, Yezhov’dan hâlâ “hiç
şüphesiz suçsuz, dürüst bir adam” olarak söz ediyordu. Rebilitatsia: Kak
Eto Bylo. Mart 1953-Febral’ 1956, Moskova, 2000, s. 308.
[22]
İstifası, 25 Kasım 1938’e kadar resmi olarak kabul edilmemiştir; bkz. Lubianka
B, No: 344 ve 364.
[23]
Khrushchev’in “20.000 insanı idam etme” talebi için bkz. Zhukov, KP,
3 Aralık, 02. Yakovlev’in, Khrushchev’in gerçekleştirdiği yığınsal
sürgünlere dair eleştirisi yukarıda aktarılmıştır. Eikhe, 1938 Ekiminde
tutuklandı, mahkûm edildi ve 1940 Şubatında idam edildi. Khrushchev’e göre,
Eikhe, dövülerek –yani işkenceyle- alındığını söyleyerek itirafını kabul
etmedi. Zhukov’un değerlendirmesi, Eikhe’nin uğradığı akıbetin gerçek
nedeninin, 1937-38’de gerçekleşen kitlesel idamlardaki önder rolü olabileceğini
göstermektedir. Bkz. Jansen ve Petrov, 91-2. Politbüro ve 1938 plenumu, sıradan
parti üyelerine zulmeden parti sekreterlerine karşı taarruza geçti. (Getty, Origins,
187-8) Eikhe’nin sorgu ve dava tutanaklarının tümü hâlâ gizli
tutulmaktadır. Dikkati ve sorumluluğu kendisinden ve dönemin, arkadaşı olan
birinci sekreterlerinden uzaklaştırma arzusu, Khrushchev’in, “gizli
konuşma”sında sıraladığı yalanların temel nedenlerinden birisidir.
[24]
Getty (“Excesses”, 132), “Moskova”, yani Stalin liderliği tarafından 236.000
idam yetkisinin verildiğinin, fakat yerel otoriteler tarafından idam
edilenlerin gerçek miktarının, bu sayının % 160’ı, yani 387.000 olduğunun
ortaya çıktığını aktarır.
[25]
1938 Moskova Yargılaması sırasında, Yagoda, Sovyet hükümetine karşı darbe yapma
amaçlı komploya, Maxim Gorky ile oğlunun öldürülmesi ve başka çirkin suçlara
bulaştığını itiraf etmiş, fakat savcının yönelttiği casusluk suçlamasını
hararetle reddetmiştir. Yogoda’nın tutuklanmasından bir yıl sonra, casusluk
suçlamasının ona hâlâ yöneltiliyor olması, en azından, Sovyet yönetiminin, onun
bir dış düşmana (Almanya, Japonya, Polonya) bilgi vermiş olabileceğine
inandığını göstermektedir. Gizli polis ve sınır polisini de bünyesinde
barındıran içişleri komiserliğinin başı olan Yogoda, yabancı hükümetlere bilgi
aktarması durumunda, Sovyet güvenliğine hesap edilemez düzeyde zarar
verebilirdi.
[26]
Bu konuda İngilizcede yayımlanmış en iyi değerlendirme için bkz. Life and
Terror, 128.
* Yazı dizimiz devam ederken arada bu vb. belgeler, yazılar yayınlamaya
devam edeceğiz. Bu yöntemin sorunları inceleyecek okura katkı yapacağını
düşünüyoruz. Bu yöntemi kullanırken ölçütümüz yayınladığımız yazılarla fikir
birliği içinde olma ölçütü değildir ve olmayacaktır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder