Esnek Fiyat Politikasına geçiş
“İktisat
reformu”ndan sonra, yani kapitalizmin inşası programına bağlı olarak, “esnek
fiyat” politikası yürürlüğe girer. Yeni burjuvazi ve sözcüleri bu uygulamayı şöyle dile getirirler:
“ ‘Sosyalist bir
ekonomide değer yasasının etkide bulunuşunun Stalin’in desteğiyle ilkesel
olarak inkâr edildiği tabii ki bilinmektedir.’(Gatovski) ”
“ ‘O zamanlar
fiyatlara yaklaşım tarzı keyfiydi; fiyat, nesnel temelinden, değerinden yapay
olarak ayrıldı.’(Gatovski)” (Aktaran W.B.Bland, age., s. 86)
“ ‘Fiyatlar,
ürünün üretimi için toplumsal zorunlu iş harcamasını yansıtmalıdır.’(Leontiev)”
“ ‘Fiyatlar,
en yüksek ölçüde toplumsal zorunlu iş harcamasına tekabül eder hale
gelmelidir.’(Garbuzov) ” (Aktaran age., s. 87)
“ ‘Denge
fiyatı ilkesi…fiyatların arz ve talep arasındaki gerekli uyumluluğunu garanti
eden bir seviyede tespitini koşul yapmaktadır…Pazar ekonomisinin bileşeni
olarak denge fiyatı, toplumsal üretim sürecini düzenlemek için önemli ve etkili
bir araç olmaktadır…Denge fiyat ilkesi…arz ve talep yasasının somut bir
ifadesidir.’(Levin) ” (Aktaran age., s. 88)
“ ‘Fiyat
oluşumları sistemi, üretim fiyatlarına dayanmalıdır.’(agy.)” (Aktaran age., s.
89)
“ ‘Fiyat
oluşumu esnek olmak zorundadır.’(Kazitski) ”
“Karın
uyandırıcı rolü, daha esnek fiyatları koşullamaktadır.’(Kozyançenko)”
“Fiyatların
esnek bir planlaması…büyük anlam taşıyacaktır…Arz ve talep yasasının dikkate
alınmaması, ekonomi üzerinde zararlı etkide bulunacaktır.’(Gatovski) ”
“ ‘Sosyalist
bir ekonomide planlı fiyat saptamasında pazar koşullarındaki değişimler hesaba
katılmak zorundadır. Örneğin perakende fiyatları pazar koşullarındaki
değişimleri yansıtamıyorlarsa, planlı ekonomi politikasının aracı
olamazlar.’(Kornnik) ” (Aktaran age., s. 90)
“ ‘Fiyat
şekillendirmesinde esnekliği yükseltmek için son zamanlarda da tedbirler
alınmıştır… İşletmeler, bu yöntemlere uygun olarak, ürünlerin fiyatlarını kendi
başlarına değiştiriyorlar…’(Buniç) ” (Aktaran age., s. 91)
“ ‘Son birkaç
yılda başlayan kısmi fiyat değişiklikleri yapma pratiğinin sonucu olarak,
yüksek iktisat organları, artık, doğru planlar yapamıyorlar.’(Usatov)” (Aktaran
age., s. 92)
Kurulan “Fiyatlar İçin Devlet Komitesi” değer yasasına bağlı olarak fiyatları
düzenler. Arz ve talep yasasının fiyatları belirlerken daima göz önünde
bulundurulmasını kararlaştırır.
“Meta
fiyatlarını mümkün olduğu kadar kendi değerleriyle veya üretim fiyatıyla
uyumluluk içine getirme” adına fiyat artışları yapılır. 1 Temmuz 1967’de
yürürlüğe sokulan sanayi ürünlerinin toptancı fiyatlarının değer yasası ile uyumlu belirlenmesi daha da sistemli hale
getirilir. Bu yasayla, bütün sanayide toptancı fiyatları oldukça yükseltilir
(bütün sanayi çapında ortalama % 8, ağır sanayide ise % 15, kömürde % 78
oranında). Her fiyat yükselişinde sıradan işçi ve emekçiler, “Stalin zamanında
böyle miydi: O zaman fiyatlar düşerdi” diyerek sosyalizme olan bağlılık ve
özlemlerini dile getirirler.
“Eşit işe
eşit ücret” ilkesi bir yana atılır ve ücret merdiveni basamakları arasındaki
farklılık hızla büyütülerek oldukça karmaşık bir ücretlendirme politikası
izlenir; ücret politikası arasındaki farklılaşmanın büyütülmesi yoluyla da işçi
sınıfı bölünmeye, bölünme büyütülmeye çalışılır.
“ ‘En son
iktisat reformu…sanayi yöneticilerine, ücretleri her bir işletmenin, her bir
münferit bölümün veya başka bir üretim biriminin özel koşullarına göre farklı
düzenleme yetkisi veriyor.’(Tabalov)” (Aktaran age., s. 108)
“ ‘Ücretli iş
tarifesi, bölgelere ve iş cinslerine (erkek işi, kadın işi vb.) ayrıştırılırsa,
kullanılan iş günün yapısının planlı bir tarzda etki altına alınması olanaklı
olur.’ ” (Aktaran age.)
Liberman,
İtalya’da verdiği bir seri konferansta, SSCB’de ücret eşitsizliği sorunuyla
ilgili bir soruya verdiği yanıtta, bu farklılaşmanın (en düşük ücretle en
yüksek ücret arasındaki farkın) 1/ 10 olduğunu itiraf eder. Carlo, Sovyet
bakanların “şimdiden bir kol işçisinin nominal olarak aşağı yukarı 100 katını
kazan”dığını ileri sürer.
Sosyalizmde
fiyatlar, değer yasası ve arz talep tarafından belirlenmez. Sosyalizmde üretim,
emekçilerin gereksinmeleri için yapılır. Sosyalist ekonomi, planlı bir
ekonomidir, buna bağlı olarak ürünler plan tarafından hem miktar olarak ve hem
de değer olarak belirlenir ve fiyatlar önceden planlanmış olur ve sabit
fiyatlar üzerinden alım ve satımlar örgütlenir.
. Yani “esnek
fiyat” politikasına sosyalizmde yer yoktur. Sosyalizmde fiyatlar, değerinden
aşağı bir sapmayla belirlenir. Kitlelerin satın alma gücünü yükseltmenin bir
aracı olarak kullanılır. Zaten parasız sosyal hizmetlerin etki alanının
genişlemesine bağlı olarak, para ve fiyat politikası da giderek etkisini
yitirir ve süreç içinde ortadan kalkar. Toplum için ürün miktarı arttığı
oranda, maliyet fiyatları düşürüldüğü oranda, emek üretkenliği yükseldiği,
metaların üretimi için gerekli olan toplumsal emek oranı azaltıldığı oranda
ürün fiyatları düşer; bu da fiyatların giderek sistemli düşürülmesini güvence
altına alır. Böylece, bu da, kitlelerin satın alma gücünün sistemli
yükselmesini getirir. Sosyalist toplumda metalar, kullanım değerleri için üretilirler. Sosyalist meta üretimi, pazar
için yapılan üretim değildir. Aksine, kitlelerin gereksinmelerinin azami
doyurulması için yapılan üretimdir. Değişim değeri kullanım değerinin
hizmetindedir.
Kapitalist
toplumda, kapitalist, kullanım değeriyle sadece metaların dolaşım hızını
yükselterek değişim üzerinden kendisine dönecek artı değerle, artı değerin
şekil değiştirmiş biçimi olan karla bağlı olarak ilgilidir. Kapitalist üretimin
amacı kardır. Kar getirmeyen üretimle kapitalist ilgilenmez; kitlelerin gereksinimi
kapitalist için sadece karlı olan sektörlerde dikkate alınır ve kar oranlarını
yükseltmenin aracı olarak istismar edilir. Kapitalist, tüketimle yalnızca kar
getirdiği oranda ilgilenir. Kapitalist toplumda fiyatlar, değer yasası
tarafından belirlenir. Değişmeyen sermaye+değişen sermaye+artı-değer= metanın değerini oluşturur. Değişmeyen
sermaye+değişen sermaye= kapitalist
maliyet fiyatını oluşturur. Kapitalist toplumda, basit meta üretiminden
farklı olarak metalar değerlerine göre değil, kapitalist üretim fiyatına göre belirlenir. Kapitalist maliyet
fiyatı+ortalama kar= kapitalist üretim
fiyatını oluşturur. Arz ve talep yasasına, pazardaki dalgalanmalara bağlı
olarak metalar kimi zaman üretim fiyatının altına düşse de çoğu zaman üretim
fiyatının üstüne çıkar. Emperyalist kapitalizm (tekelci kapitalizm) döneminde
ise, metalar üretim fiyatına göre değil
tekel fiyatına, kapitalist üretim fiyatından daha yüksek olan azami kar
yasasının yönlendirip belirlediği tekel fiyatına göre belirlenir ve kural
olarak metanın değerini aşar. Fiyat artışları kapitalist toplumda tipik bir
görünümdür. Kapitalist piyasa ekonomisinde iş gücü ise, kural olarak,
değerinden aşağı sapar ve satışa sunulur.
Sosyalist
sistemde, üretim maliyeti, amortisman
payı+kendisi için emekten oluşur. Sosyalist üretim
fiyatı, üretim maliyetine ek olarak+toplum için emekten oluşur. Ama
sosyalist toplumda üretim fiyatı sürekli aşağı çekilir ve böylece fiyatlar
düşer, ürün ucuzlar. Sosyalist sistemde
fiyatların düzenleyicisi değer yasası değildir; değer yasası, meta dolaşım
alanını ve üretimi, ürün fiyatlarının oluşumunu etkilediğinden fiyat
saptanmasında dikkate alınır. Değer yasası sosyalist toplumda üretimin düzenleyicisi olmadığı için, fiyatların
ana düzenleyicisi değildir; ancak, meta dolaşımında, metaların alım satımında,
sıkı sıkıya sınırlanmış bir çerçevede, belli sınırlar içinde düzenleyici bir
rol oynayabilmektedir. Sosyalizmde değer yasasının etkisi, üretim araçlarının
toplumsal mülkiyeti ve planlı ekonomi aracılığıyla sınırlandırılmış olduğu
gibi, fiyatların önceden planla
belirlenmesi de bu sınırlamayı güçlendirir. Arz ve talebe göre üretim yapılmaz
ve fiyatlar saptanmaz. Tek tek işletmeler, tek tek iş kolları kendi
iradeleriyle fiyatları dilediğince, serbestçe belirleyemez. Sosyalist toplumda
fiyatlar, metanın değerinin planlı olarak önceden belirlenmiş parasal
ifadesidir. Temel üretim araçları meta olmadığı için, devlet sektörünce
üretilen ürünlerin fiyatı biçimsel
bir kategori olarak değer üzerinden
hesaplanır ve bir hesap işi olarak fiyatlar parasal olarak dile getirilir.
Değer yasası devlet fiyatlarının düzenleyicisi
değildir. Devletle kooperatifsel sektör arasındaki meta dolaşımında da fiyatlar
serbest değildir. Ama değer yasasının
sınırlanmış olmasına karşın, toplumsal devletçi sektörle grup mülkiyetine
tekabül eden sosyalist sektör arasındaki alış verişte (ki bu mallar esas olarak
kişisel tüketim mallarıdır) bu alan üzerinde ciddi bir rol oynar. Ama değer
yasasının bu rolü, fiyatların serbestçe oluşmasıyla, arz ve talebe göre
oluşması yoluyla gerçekleşmez; devlet, önceden
plan aracılığıyla belirlediği
fiyatlarla, keza koyduğu zorunlu teslimat yasasına bağlı olarak ortaya çıkan
bir etken olma rolünün ötesine geçemez.
Değer
yasasının düzenleyici olarak ortaya çıktığı ve kendisini en güçlü bir şekilde
gösterdiği pazar, kolektif iktisadi pazardır. Bu pazarda (“örgütsüz pazar”) fiyatlar arz ve talep yasasına göre oluşmakta ve
pazar dalgalanması ortaya çıkmaktadır. Bu pazar, son tahlilde serbest pazardır. Sosyalist devlet bu pazarı doğrudan
denetimi ve tekeli altına almaz. Ancak devlet, dolaylı olarak, tüm ekonomi içerisindeki belirleyici ağırlığıyla,
planlı ekonomiyle, fiyat düzenlemeleri ile vb. bu pazarı dizginler. Kolhoz
pazarına sürülen metalar birinci olarak, kolhozda mevcut bulunan emekçi
köylülüğün bireysel yan işletmesinde üretilen metalarla, ikinci olarak,
kolhozların zorunlu teslimat dışında kalan ve pazara sürmeye gerek duyacağı
metaları kapsar ve bu metalar sadece tüketim
nesneleriyle sınırlıdır. Yani bu
pazarda herhangi bir biçimde temel üretim araçları satılamaz, alınamaz.
“Yeni
İktisadi Politika”nın yürürlüğe girmesiyle, doğal olarak ve bu politikanın bir
gereği olarak, sosyalizmin tasfiyesi sürecinde “esnek fiyat” politikası
yürürlüğe sokulmuştur. Kar için üretimin amaç ilan edilişi, tüm temel üretim
araçlarının meta görülmesi, değer yasasının sözde sosyalizmin genel bir yasası
ilan edilişi, planlı sosyalist ekonominin tasfiye edilişi vb. yeniden
yapılandırma programının bir tamamlayanı olarak, kapitalist işlerliğe dayanan
“esnek fiyat” politikasını pratikleştirmiş; fiyat artışı, enflasyon vb. baş
göstermiş, bu yolla da kitlelere yoksullaşma dayatılmıştır. Yukarıda
aktardığımız alıntılarda dile gelen veya dile getirilen teori ve pratiğin
sosyalizmin teori ve pratiğine tümden aykırı olduğu; sosyalizmin tasfiye
edilerek kapitalizmin kurulmuş olduğunu açıkça
göstermektedir.
Polit Büro
üyesi olan ve Gorbaçov tarafından 1991 Eylülünde partiden atılan Nina
Aleksandrovna Andreyeva’nın şu açıklamaları da gerçeği görmek açısından
önemlidir:
“Stalin
dönemi ekonomisinin temel ilkesi, malların fiyatını düşürmek (bütün
işletmelerin ana planı) ve iş gücünü, enerjiyi, hammadde kullanımında üretim
kalitesini arttırmak iken, Kruşçev ve Brejnev döneminde bu, parasal karın ön
plana çıkartıldığı ekonomik efektif üretim ana amaç edinildi. Böylece
fiyatların ana amaç edinildiği ve üretimin düşürülerek, fiyatların
yükseltildiği tamamen akıl dışı bir yöntem amaç edinilmiş olundu. Kısaca
söylenecek olunursa, karın ve işletmelerin diğer özel çıkarları, ulusal
ekonominin gelişmesinin frenlenmesine, sermaye yatırımlarının geriye
çekilmesine ve Ruble'nin değerinin yavaş yavaş düşmesine öncülük edildi. Daha
önceden planlanmış fiyat düşürümleri iptal edilerek kullanım giderleri
yükseltildi ve ucuz tüketim malları piyasadan çekildi. Bilimsel ve teknik
ilerleme engellendi ve işgücünün üretimselliği düşürüldü. Bu oportünist ekonomi
politika, küçük ve büyük üreticiler arasında büyük bir uçurumun doğması
sonucunu yarattı. Farklılık %30 'dan daha fazla olarak baş gösterdi ve
günümüzde bu oran % 159'
ları geçmiş bunuyor.Temelleri özel işletme ekonomisine dayalı bu kirli ekonomi
gelişti. Yeni Soyet burjuvazisinin kapital birikimi gözle görülür hale dönüştü.
Zenginleşen bu yeni burjuvazi, çeperini tahrip etti. Bu kirli ekonominin
mimarlarıyla, parti ve devlet organlarında yer alan rüşvetçi bürokrasi arasında
derin bir çatışma başladı. Bu durum sınıflar dengesi yerine, sosyal eşitsizliğe
ve toplumun zenginler ve fakirler olarak bölünmesine neden oldu. Bu koşullar
altında, işçi sınıfı içinde çalışmaya ilişkin ahlaki değerler yok oldu, ve aynı
zamanda bütün devlet mülkiyetinde olumsuz gelişmeler baş gösterdi. Çalışma
disiplininin ahlakı ile halkın ortak mülkiyetinin kötüye kullanımı gelişti.
Sovyet devleti proletarya diktatörlüğünden; bütün halkın devletine dönüştü. Bu
devlet bürokrasisi rüşveti ve ahlaksal yozlaşmayı yaygınlaştırdı. 80' ler de devlet bünyesi,
Stalin sürecine oranla, üç kez katlamalı olarak yorgun ve külüstür hale
dönüştü. Devlet işletmelerindeki efektivite düştü. Devlet kendini, çalışan
halktan soyutlarcasına ayırdı. Bundan dolayı Sovyet devletinin sosyal temel
ilkeleri parçalandı. Sovyet devleti, işçi sınıfının desteğini kaybetti. Tedrici
olarak toplumu felce uğratan kriminaliteye karşı mücadele zayıfladı. Sözde;
bütün halkın devleti; aracılığı ile sözde genişletilmiş eşitlik ve arı
demokrasi ideali ile halkın genel kontrolü sağlandı. Bu burjuva kavrayış,
ürünle suistimal, ezenle ezilen arasında eşitliğe ilişkin olanaksız inanışı
ilkeselleştirdi. Gorbaçov, Yakovleu, Servardnaya gurubu iktidara gelir gelmez
kapitalizmi legal gelişim düzeyine çıkartan bir sağ oportünizm başladı.” (Sosyalizm
Nasıl Tasfiye Edildi, Nina Aleksandrovna Andreyeva Anlatıyor, E. Ekşi)
Nina’nın
kapitalizmin restorasyonu süreci ile ilgili eleştirel yaklaşılması gereken
görüşleri bir yana, aslında yukarıdaki açıklaması da SSCB’nin, dağılışından
önce, Kruşçev-Brejnev döneminde ve sonrasında bürokratik bir tekelci
kapitalizmin egemen olduğu bir ülke haline gelmiş olduğuna da tanıklık
yapmaktadır.
DEVAM EDECEK
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder