27 Mart 2017 Pazartesi

II. BÖLÜM... Yeni Maddi Teşvik Politikası



Yeni Maddi Teşvik Politikası
Kapitalizmin yeniden inşa programına bağlı olarak, maddi teşvik politikası da buna uygun temel bir değişime uğrar. Karın itici güç olmasına bağlı olarak maddi teşvikler ve çeşitleri de radikal bir değişim geçirerek yeni duruma uyarlanır. 20.  Parti Kongresi belgesini okuyacak her okuyucu bunu rahatlıkla görebilir. 1961’de kabul edilen sözde 20 yılda komünizme geçiş programı olan 61 programında da “Parti, Lenin’in komünist inşa maddi müşşevik ilkesine dayanmalıdır ilkesine göre hareket etmektedir.” (s. 348) denilerek yeni revizyonist bakış açısı ilan edilir.
 Soruna daha yakından bakalım.
“ ‘Artık yeni ‘reforme edilmiş’ sisteme dönüşmüş işletmelerin ekonomik bağımsızlığı genişletildi…onlara, ücret fonunda tasarruf yapmak için önemli haklar tanındı.’(Kosigin)”
“ ‘Ücret fonunun kapsamı, işletmenin tarafından da tespit ediliyor.’ ” (Aktaran age., s. 70)
“ ‘Bir işletmenin verimliliği ne kadar yüksek olursa, kar payı da o kadar büyük olur… Kar ne kadar yüksek olursa, prim fonları da o kadar kapsamlı olur.’”
“ ‘Burada temel sorun, primlerin bütün türlerinin kardan kaynaklanmasıdır.’(Liberman)”
“ ‘Yeni koşullar altında karın uyandırıcı rolü oldukça büyümektedir….Maddi teşvik ve üretimin gelişmesi için fonlar, karlardan oluşmaktadır. Bu fonlar, şimdiye kadar olan işletme fonlarından oldukça büyük olmalıdır… İşletme tarafından elde edilen kar, ne kadar yüksek olursa, maddi teşvik ve üretimin gelişmesi için fonlara yapılacak aktarmalar da o kadar yüksek olur.’(Garbuzov) ” (Aktaran age., s. 94-95)
“ ‘İşletmelerin çoğunluğunda özel primlerin çok çeşitli bir örgüsü mevcuttur. Bunların primleri, maddi teşvik fonunkinden daha da yüksektir.’(Levtrinski ve Mantsurov) ” (Aktaran age., s.105)
“ ‘Şimdi Sovyet işletmelerinde maddi teşvikler fonunun üç tipi var…’” (Aktaran age., s. 144)
“ ‘Üretimi geliştirme fonu üç kaynaktan besleniyordu: Karın kısımlarından, sabit yatırımların tam yenilenmesi için belirlenmiş olan amortisman bileşenlerinden ve fazla teçhizatın satışından elde edilen gelirden.’(Sukarevski” (Aktaran age., s.145)
Stalin yoldaş döneminde maddi teşvik politikalarına ilgili bölümde yönelttiğimiz eleştirilere karşın, o dönem maddi teşvik ve prim ödemeleri, merkezi plan eksenine ve çerçevesine oturuyordu. Konuyla ilgili, Antonıo Carlo şunları saptar:
“Marice Dobb gerçi, Stalin yönetimi altında uygulanan eski maddi teşvik sistemiyle 1965 reformlarından sonraki prim sistemi arasında hiçbir fark teşhis edilmediği görüşünü savunmuştur; fakat burada kuşkusuz yanılıyor. Stalin döneminde maddi teşvikler, hala tüm topluma yönelik merkezi bir planın gerçekleştirilmesi üst kavramı içindeydi. Oysa 1965’ten bu yana prim sistemi doğrudan doğruya tek tek işletmelerin üretimdeki başarılarına bağlandı.” (Sovyetler Birliğinin Sosyo-Ekonomik Karakteri, s.161)
“Tek tek işletmelerin başarısı” denen şey, karın azamileştirilmesinde kazanılan başarıdır. Bilindiği gibi, SSCB’de yeniden kapitalizmin inşası sürecinde, kar, hem yerel hem de merkezi devletin ana gelir kaynağı haline geldi. İşletme karlarının % 60’şı merkeze giderken %40’ı işletmelere kalmaktaydı. Ayrıca, plan hedefi üzerinden kar elde edildiğinde ise, bu karın % 40’ı merkezi devlete aktarılırken, % 60’ı da işletmeye kalmaktaydı. İşletmeler, maddi teşvik, prim ödemeleri gibi teşvikleri, karlardan oluşturulan fonlardan karşılıyorlardı. İşletme ne kadar kar elde ederse işletme fonları da o kadar çok büyüyordu; böylece işletmelere dayanan yeni burjuva kesimler o denli semiriyordu. Tabii karı azamileştirmek için çalışan işletme yöneticileri işçilerin canını çıkarmada tereddüt etmiyorlardı. Ayrıca, işletme karı, fonlar, satışa çıkarılan fazla (!) üretim araçları gibi kaynakları soyup soğana çevirmede, yer altı ekonomisini örgütlemede, karlılığın yüksek olduğu, talebin yöneldiği metaları üretmede vb. bin bir hile yolu da, eşyanın tabiatı gereği, gürül gürül kendi yatağında akıp gidiyordu. Maddi teşvikleri üretimi artırmanın, verimliliği yükseltmenin ön koşulu gören ve bu yöntemi her şeyin önüne geçiren bir ekonomi kapitalist ekonominin her gün tanık olduğumuz görünümlerinden birisidir; yani burada da “sosyalizmden komünizme geçişi hızlandıran” sosyalist tedbirlerin izi bile bulunmamaktadır. Kar, kar, kar, her şey kar için ekonomisinden başka bir şey de beklenemez zaten.
Çeşitli biçimler alan maddi teşviklerden aslan payını kuşkusuz ki, işletme yöneticileri alıyordu.
“ ‘Reforme edilmiş sisteme göre faaliyet sürdürmüş olan sanayi işletmelerinde maddi teşvik için fonlardan -alınan- miktarların paylaşımı üzerine istatistikler, 1966 yılında yönetim personelinin, bu fonlardan primlerin % 49.3’nü aldıklarını, işçilerin ise yüzde 50.7’sini aldıklarını göstermektedir.’(N.Y. Drovişinsky)”

1970 yılında sanayide çalışanlar şöyle sınıflandırılıyor:
Yönetim Personeli:  % 4
İşçiler:                     % 96 
(Aktaran age., s. 104)
Tablo açık; sanayide çalışan % 4’lük kesim maddi teşviklerin % 50’sinin üstüne yatarken % 96’sını oluşturan işçiler ise diğer yarısını ancak alabiliyor. Burada çok açık bir şekilde iki temel sınıfı, bir yanda yeni burjuvaziyi, öte yanda yeni tip ücretli köle olarak proletaryayı görüyoruz. Maddi teşviklerin dağılımından bile işçi sınıfının ne denli yoğun bir sömürüye tabi tutulduğunu görüyoruz.
Carlo, 1965 reformlarının işçiler içinde  “verim primleri beklentisiyle” nedeniyle “başlangıçta bir ümit uyandırdığını” ama bu umudun uygulamalardan sonra kırılmaya başladığını, prim fonlarının dağıtımının işletme müdürleri ve çoktan gözden düşmüş sendika önderlerinin kontrolünde olduğu için kendi çıkarlarına kullandıklarını saptar ve dipnotta şu bilgileri aktarır:
“45 BKZ. A. Levi, II potere…, s. 536. Yazar, Sovyet istatistiklerinin yardımıyla, verim primleri olarak öngörülen miktarın % 48’nin tümüyle işletme yöneticilerine dağıtılırken, ancak % 15’nin gerçekten işçilere gittiğine dikkat çekiyor. Yıllarca önce reformların ücret basamakları arasındaki farkı arttıracağı kehanetinde bulunanların uyarıları tamamen haklıydı…” (age., s. 178)
Bu değerlendirmeler yukarıda ifade ettiğimiz sosyolojik gerçeği bir kez daha doğruluyor. Fazla söze gerek yok.
Sosyalist toplumda, emek üretkenliğini arttırmanın temel teşvik edici aracı maddi teşvik değil, işçi ve emekçilerin gelişen ve sistemli geliştirilmesi gereken sosyalist bilinç ve ahlakı olmalıdır. Sömürüden, zulümden, toplumsal adaletsizlikten kurtulmuş işçi ve emekçi kitleler, sosyalist toplumu kendi toplumu olarak kavradığı oranda, kitlelerin seviyesi partinin seviyesine doğru yükseltildiği oranda, doğal olarak, emekçiler herhangi bir bireysel maddi teşvike gereksinim duymaksızın emek üretkenliğini yükselteceklerdir. Başlangıçta şu veya bu ölçekte, sosyalist plana tamamen bağlı bir temel ve çerçevede, şöyle ya da böyle maddi teşvik politikası gerekli olabilir. Ki, genelde de geri ülkelerde bu bakımdan bir geçiş önlemi olarak maddi teşvikler bir yöntem olarak kullanılacaktır. Ama bu araç, asla idealize edilmemeli, geçiciliği ve nedenleri berrak bir tarzda anlatılmalı ve sosyalist inşa sürecinin ilerlemesine bağlı olarak adım adım etki alanı sınırlanmalı ve giderek ortadan kaldırılmalıdır. Tarihsel deneyim ve dersleri, maddi teşvik sorunun çözümünün yolunu böyle koymaktadır. Maddi teşvik, sosyalizmin bir ilkesi değildir. Maddi teşvik, temelde üretici güçlerin yetersiz gelişmiş olması ekseninde ortaya çıkan ve eski toplumun yeni dönemde süren etkisinin bir yansıması; çalışmaya karşı sosyalist/komünist bilinç ve ahlakın yeterince gelişmemiş olmasının gündemleştirdiği veya gündemleştirebildiği bir kalıntısıdır. Bu bağlamda, maddi teşvik, sınırlı bir dönem kullanılabilecek geçici bir araçtır ve bu geçici tedbirde sosyalist olan hiçbir şey yoktur. Bu tedbirin kullanılması ileriliğin değil geriliğin bir ürünü olduğu bir an için bile unutulmamalıdır.
Yeni burjuvazinin iktidarı ele geçirip yürürlüğe koyduğu yeni kapitalist ekonomik program, bir bütündür; buna bağlı olarak, maddi teşvik kutsanmış, emek üretkenliğini ve ekonomik üretim artışını geliştirmenin başta gelen en önemli aracı haline getirilmiştir. İşçi sınıfı bir de bu yoldan içeriden rekabete sokularak parçalanmıştır. Bu yöntem de burjuva bireyci ideoloji ve kültürün geliştirilmesinin günlük ve sistemli bir aracı haline dönüştürülmüştür. Maddi teşvik politikası aracılığıyla da, bir yandan işletme yöneticilerine dayanan revizyonist burjuvazi, diğer yandan işçi sınıfı içerisinde yeni burjuvazinin ajanı olan ayrıcalıklı ve güçlü bir yeni tip işçi aristokrasisi ve bürokrasisi geliştirilmiştir.
DEVAM EDECEK

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder