Yeni Maddi Teşvik Politikası
Kapitalizmin yeniden inşa programına bağlı olarak, maddi teşvik politikası da buna uygun temel
bir değişime uğrar. Karın itici güç
olmasına bağlı olarak maddi teşvikler ve çeşitleri de radikal bir değişim
geçirerek yeni duruma uyarlanır. 20.
Parti Kongresi belgesini okuyacak her okuyucu bunu rahatlıkla görebilir.
1961’de kabul edilen sözde 20 yılda komünizme geçiş programı olan 61
programında da “Parti, Lenin’in komünist inşa maddi müşşevik ilkesine
dayanmalıdır ilkesine göre hareket etmektedir.” (s. 348) denilerek yeni
revizyonist bakış açısı ilan edilir.
Soruna daha yakından bakalım.
“ ‘Artık yeni
‘reforme edilmiş’ sisteme dönüşmüş işletmelerin ekonomik bağımsızlığı
genişletildi…onlara, ücret fonunda tasarruf yapmak için önemli haklar
tanındı.’(Kosigin)”
“ ‘Ücret
fonunun kapsamı, işletmenin tarafından da tespit ediliyor.’ ” (Aktaran age., s.
70)
“ ‘Bir
işletmenin verimliliği ne kadar yüksek olursa, kar payı da o kadar büyük olur…
Kar ne kadar yüksek olursa, prim fonları da o kadar kapsamlı olur.’”
“ ‘Burada
temel sorun, primlerin bütün türlerinin kardan kaynaklanmasıdır.’(Liberman)”
“ ‘Yeni
koşullar altında karın uyandırıcı rolü oldukça büyümektedir….Maddi teşvik ve
üretimin gelişmesi için fonlar, karlardan oluşmaktadır. Bu fonlar, şimdiye
kadar olan işletme fonlarından oldukça büyük olmalıdır… İşletme tarafından elde
edilen kar, ne kadar yüksek olursa, maddi teşvik ve üretimin gelişmesi için
fonlara yapılacak aktarmalar da o kadar yüksek olur.’(Garbuzov) ” (Aktaran
age., s. 94-95)
“
‘İşletmelerin çoğunluğunda özel primlerin çok çeşitli bir örgüsü mevcuttur.
Bunların primleri, maddi teşvik fonunkinden daha da yüksektir.’(Levtrinski ve
Mantsurov) ” (Aktaran age., s.105)
“ ‘Şimdi
Sovyet işletmelerinde maddi teşvikler fonunun üç tipi var…’” (Aktaran age., s.
144)
“ ‘Üretimi
geliştirme fonu üç kaynaktan besleniyordu: Karın kısımlarından, sabit
yatırımların tam yenilenmesi için belirlenmiş olan amortisman bileşenlerinden
ve fazla teçhizatın satışından elde edilen gelirden.’(Sukarevski” (Aktaran
age., s.145)
Stalin yoldaş
döneminde maddi teşvik politikalarına ilgili bölümde yönelttiğimiz eleştirilere
karşın, o dönem maddi teşvik ve prim ödemeleri, merkezi plan eksenine ve
çerçevesine oturuyordu. Konuyla
ilgili, Antonıo Carlo şunları saptar:
“Marice Dobb
gerçi, Stalin yönetimi altında uygulanan eski maddi teşvik sistemiyle 1965
reformlarından sonraki prim sistemi arasında hiçbir fark teşhis edilmediği
görüşünü savunmuştur; fakat burada kuşkusuz yanılıyor. Stalin döneminde maddi teşvikler, hala tüm topluma yönelik merkezi bir
planın gerçekleştirilmesi üst kavramı içindeydi. Oysa 1965’ten bu yana prim
sistemi doğrudan doğruya tek tek işletmelerin üretimdeki başarılarına
bağlandı.” (Sovyetler Birliğinin
Sosyo-Ekonomik Karakteri, s.161)
“Tek tek
işletmelerin başarısı” denen şey, karın azamileştirilmesinde kazanılan
başarıdır. Bilindiği gibi, SSCB’de yeniden kapitalizmin inşası sürecinde, kar,
hem yerel hem de merkezi devletin ana gelir kaynağı haline geldi. İşletme
karlarının % 60’şı merkeze giderken %40’ı işletmelere kalmaktaydı. Ayrıca, plan hedefi üzerinden kar elde
edildiğinde ise, bu karın % 40’ı merkezi devlete aktarılırken, % 60’ı da
işletmeye kalmaktaydı. İşletmeler, maddi teşvik, prim ödemeleri gibi
teşvikleri, karlardan oluşturulan fonlardan karşılıyorlardı. İşletme ne kadar
kar elde ederse işletme fonları da o kadar çok büyüyordu; böylece işletmelere
dayanan yeni burjuva kesimler o denli semiriyordu. Tabii karı azamileştirmek
için çalışan işletme yöneticileri işçilerin canını çıkarmada tereddüt
etmiyorlardı. Ayrıca, işletme karı, fonlar, satışa çıkarılan fazla (!) üretim
araçları gibi kaynakları soyup soğana çevirmede, yer altı ekonomisini
örgütlemede, karlılığın yüksek olduğu, talebin yöneldiği metaları üretmede vb.
bin bir hile yolu da, eşyanın tabiatı gereği, gürül gürül kendi yatağında akıp
gidiyordu. Maddi teşvikleri üretimi artırmanın, verimliliği yükseltmenin ön koşulu gören ve bu yöntemi her şeyin önüne geçiren bir ekonomi
kapitalist ekonominin her gün tanık olduğumuz görünümlerinden birisidir; yani
burada da “sosyalizmden komünizme geçişi hızlandıran” sosyalist tedbirlerin izi bile bulunmamaktadır. Kar, kar, kar,
her şey kar için ekonomisinden başka bir şey de beklenemez zaten.
Çeşitli
biçimler alan maddi teşviklerden aslan payını kuşkusuz ki, işletme yöneticileri
alıyordu.
“ ‘Reforme
edilmiş sisteme göre faaliyet sürdürmüş olan sanayi işletmelerinde maddi teşvik
için fonlardan -alınan- miktarların paylaşımı üzerine istatistikler, 1966
yılında yönetim personelinin, bu fonlardan primlerin % 49.3’nü aldıklarını,
işçilerin ise yüzde 50.7’sini aldıklarını göstermektedir.’(N.Y. Drovişinsky)”
1970 yılında
sanayide çalışanlar şöyle sınıflandırılıyor:
Yönetim Personeli: % 4
|
İşçiler: % 96
|
(Aktaran
age., s. 104)
Tablo açık;
sanayide çalışan % 4’lük kesim maddi teşviklerin % 50’sinin üstüne yatarken %
96’sını oluşturan işçiler ise diğer yarısını ancak alabiliyor. Burada çok açık
bir şekilde iki temel sınıfı, bir
yanda yeni burjuvaziyi, öte yanda
yeni tip ücretli köle olarak proletaryayı görüyoruz. Maddi teşviklerin
dağılımından bile işçi sınıfının ne denli yoğun bir sömürüye tabi tutulduğunu
görüyoruz.
Carlo, 1965
reformlarının işçiler içinde “verim
primleri beklentisiyle” nedeniyle “başlangıçta bir ümit uyandırdığını” ama bu
umudun uygulamalardan sonra kırılmaya başladığını, prim fonlarının dağıtımının
işletme müdürleri ve çoktan gözden düşmüş sendika önderlerinin kontrolünde
olduğu için kendi çıkarlarına kullandıklarını saptar ve dipnotta şu bilgileri
aktarır:
“45 BKZ. A.
Levi, II potere…, s. 536. Yazar, Sovyet istatistiklerinin yardımıyla, verim
primleri olarak öngörülen miktarın % 48’nin tümüyle işletme yöneticilerine
dağıtılırken, ancak % 15’nin gerçekten işçilere gittiğine dikkat çekiyor.
Yıllarca önce reformların ücret basamakları arasındaki farkı arttıracağı
kehanetinde bulunanların uyarıları tamamen haklıydı…” (age., s. 178)
Bu
değerlendirmeler yukarıda ifade ettiğimiz sosyolojik gerçeği bir kez daha
doğruluyor. Fazla söze gerek yok.
Sosyalist
toplumda, emek üretkenliğini arttırmanın temel teşvik edici aracı maddi teşvik
değil, işçi ve emekçilerin gelişen ve sistemli geliştirilmesi gereken sosyalist
bilinç ve ahlakı olmalıdır. Sömürüden, zulümden, toplumsal adaletsizlikten
kurtulmuş işçi ve emekçi kitleler, sosyalist toplumu kendi toplumu olarak
kavradığı oranda, kitlelerin seviyesi partinin seviyesine doğru yükseltildiği
oranda, doğal olarak, emekçiler herhangi bir bireysel maddi teşvike gereksinim
duymaksızın emek üretkenliğini yükselteceklerdir. Başlangıçta şu veya bu
ölçekte, sosyalist plana tamamen bağlı bir temel ve çerçevede, şöyle ya da
böyle maddi teşvik politikası gerekli olabilir. Ki, genelde de geri ülkelerde
bu bakımdan bir geçiş önlemi olarak maddi teşvikler bir yöntem olarak
kullanılacaktır. Ama bu araç, asla idealize edilmemeli, geçiciliği ve nedenleri
berrak bir tarzda anlatılmalı ve sosyalist inşa sürecinin ilerlemesine bağlı
olarak adım adım etki alanı sınırlanmalı ve giderek ortadan kaldırılmalıdır.
Tarihsel deneyim ve dersleri, maddi teşvik sorunun çözümünün yolunu böyle
koymaktadır. Maddi teşvik, sosyalizmin bir ilkesi değildir. Maddi teşvik,
temelde üretici güçlerin yetersiz gelişmiş olması ekseninde ortaya çıkan ve
eski toplumun yeni dönemde süren
etkisinin bir yansıması; çalışmaya karşı sosyalist/komünist bilinç ve
ahlakın yeterince gelişmemiş olmasının gündemleştirdiği veya
gündemleştirebildiği bir kalıntısıdır. Bu bağlamda, maddi teşvik, sınırlı bir
dönem kullanılabilecek geçici bir araçtır ve bu geçici tedbirde sosyalist olan
hiçbir şey yoktur. Bu tedbirin kullanılması ileriliğin değil geriliğin bir ürünü olduğu bir an için
bile unutulmamalıdır.
Yeni
burjuvazinin iktidarı ele geçirip yürürlüğe koyduğu yeni kapitalist ekonomik
program, bir bütündür; buna bağlı olarak, maddi teşvik kutsanmış, emek
üretkenliğini ve ekonomik üretim artışını geliştirmenin başta gelen en önemli
aracı haline getirilmiştir. İşçi sınıfı bir de bu yoldan içeriden rekabete sokularak parçalanmıştır. Bu
yöntem de burjuva bireyci ideoloji ve kültürün geliştirilmesinin günlük ve
sistemli bir aracı haline dönüştürülmüştür. Maddi teşvik politikası
aracılığıyla da, bir yandan işletme yöneticilerine dayanan revizyonist
burjuvazi, diğer yandan işçi sınıfı içerisinde yeni burjuvazinin ajanı olan ayrıcalıklı
ve güçlü bir yeni tip işçi aristokrasisi ve bürokrasisi geliştirilmiştir.
DEVAM EDECEK
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder