6 Mart 2017 Pazartesi

II. Bölüm... İşletme Bağımsızlığının Kar İçin Üretim Yasasına Bağlı Geliştirilmesi



İşletme Bağımsızlığının Kar İçin Üretim Yasasına Bağlı Geliştirilmesi
1965 reformları ile her işletmenin üretim fonları kurması ve sürekli büyütmesi kararlaştırılır. Üretimi geliştirme fonları, kardan, amortisman payından ve fazla teçhizatın satılmasından oluşturulacaktı. İşletmelerin bağımsızlığını güvenceye almak, kendi kendisini tamamen finanse etmesi ilkesini pratikleştirebilmek için bu uygulama geliştirildi. Bu aynı zamanda, sosyalizm döneminde, devletin bedava olarak kendi işletmelerine dağıttığı üretim araçları ve mali imkanlarla yatırım yapma ve yatırımları geliştirme ve bunu da bağlayıcı bir merkezsel planlamanın inisiyatif ve denetimi altında gerçekleştirme uygulamasının tasfiyesiydi. Bu uygulama, kendine yeterlilik, işletme muhasebesi, üretim verimliliğini yükseltme, karı azamileştirme “reformu”nun doğal bir sonucuydu. “’Genişletilmiş sosyalist yeniden üretim için kar, yaşamsal önemi olan kaynaktır.’ (Gatovski) ” politikasının bir gereğiydi.
“ ‘Üretimi geliştirme fonunun kurulması, yatırım amaçları için hazır olan işletme mali olanaklarında büyük bir artışına neden olmuştur. 1964’te 120 milyon rubleden 1967’de 4 milyar rubleye çıkmıştır; yani 33 mislinden daha fazla bir artış.’ (A. N. Kosigin)”
“ ‘1966 ve 1970 arasında işletme üretim geliştirme fonunun olanakları ortalama olarak altı misli artmıştır.’ (N. Y. Drogişinsky)” (Aktaran age., s. 145)
“’Bir işletme yönetimi, kendi gelişme fonlarıyla veya banka kredileri olarak yatırımlarda bulunmak istiyorsa, karı ve verimliliği yükselten alternatifler için karar verecektir… En güçlü karlılığı teminat altına alan versiyon için karar verecektir.’ (Kaçaturov)”
“’Devasa yatırım hacmi nedeniyle verimliliğe büyük önem verecektir; yani, her yatırım birimi başına en iyi karı teminat altına alan en uygun inşa eğilimini seçecektir.’ (Plotnikov)” (Aktaran age., s. 149)
Burada merkezi planın tasfiye edilmiş olduğunu ve kar için, en fazla karlı olan sektörlerde vb. yatırım politikasına göre davranma burjuva sınıf tavrını bir kez daha görüyoruz.
Yeni uygulamayla, işletmelerin başlıca kaynağını kar ve daha fazla kar oluşturuyordu. Yeni dönemde artık işletmeler “…olanaklar (yatırımlar-yazar) sadece istisnai durumlarda bütçeden temin ediliyor.’ (Batirev)” du. (Aktaran age., s. 143-44) Yeni dönemde yatırımlar iki biçimde tanımlanıyordu. Birincisi, merkezileştirilmiş yatırımlardır; bu kategorideki yatırımlar devlet merkezi tarafından yapılıyordu. İkincisi ise merkezileştirilmemiş yatırımlardır; bu kategorideki yatırımlar işletmelerin kendi öz kaynaklarına dayanan ve merkezi plan dışında kalan ve işletmeler tarafından yapılan yatırımlardır. Bu ikinci kategorideki yatırımlar tümüyle “bağımsız işletme”nin kendi imkânlarına dayanıyordu. 1969–70 arasında bütün yatırımların % 80’i merkezileştirilmiş yatırımlardan oluşurken, % 20’si merkezileştirilmemiş yatırımlardan oluşuyordu. Yeni burjuvazi, şimdilik % 20 düzeyinde olan bu oranın “reformun derinleştirilmesiyle” artacağını vurgulamaktaydı. Ki merkezileştirilmiş yatırımların % 78.8’i, yani toplam yatırımların % 58.8’i de işletmelerin devlet merkezine giden karından gerçekleştiriliyordu.
“ ‘İşletmeler, ihtiyaç fazlası teczihatın ve diğer maddi değerlerin satımı ile elde edilen paranın kullanılmasında daha geniş yetkileri kullanabilme yeteneğine sahip oluyorlar.’ (Kosigin)” 
“’İşletme, mülkün ve üretici sermayenin satımında… daha büyük ekonomik haklara sahip olacak.’ (Gatovski)” (Aktaran age., s. 63)
“’İşletmelere fazlalık üretken sermayenin satımı için, görece olarak oldukça kapsamlı yetkiler verilmiştir ve bu satıştan elde edilen gelirler, gelişme fonuna akmaktadır..’ (Buniç)”
“ ‘…devlet, işletmenin mükeffeleyitleri için sorumlu olmadığı gibi, işletme de devletin mükellefiyetleri için sorumlu değildir.’” (Aktaran age., s. 64)
Hukuksal olarak işletme  “sosyalist devlet işletmesi” olarak tanımlanmaya devam edilir; ama işletmeler fiilen kendi özgünlüğünde bağımsız işletme olarak işler ve zaten “ekonomik reform”larla birlikte işletmelerin bağımsızlığı sürekli geliştirilir ve bu sözde sosyalist devlet işletmeleri “bağımsız işletme” olarak tanımlanır; revizyonist burjuvazi ise SB’de işletmelerin bağımsız işletme olmadığı iddialarını,  “burjuva iftira” olarak niteler.
“ ‘Başka bir burjuva konsept…sosyalist işletmelerin ekonomik bağımsızlığını reddediyor…Bu savın kesin asılsızlığını ispatlamak zor değildir.’ (Kavina) ” (Aktaran age., s. 65)
Tablo açık ve net değil mi!

DEVAM EDECEK

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder