31 Ocak 2021 Pazar

Trotsky ve Ukrayna ayrılıkçı hareketi*

 

Trotsky ve Ukrayna ayrılıkçı hareketi*



2 Mayıs 2014’te, Odessa’da faşist Ukraynalılar tarafından katledilen 17 yaşındaki yoldaş Vadim Papura anısına, bu belgeyi sizlerle paylaşıyoruz.

Türkiye Direniyor olarak Türkçe’ye çevirdiğimiz bu makale, Marxist-Leninist Teori Blog’unun “Moskova Yargılamaları, Bölüm 1, Sorgulama” [1] başlıklı makalesinin Ukrayna sorunu ile ilgili kısmından oluşmakta. Ek olarak, yazı içinde konu olan Ukraynalı Marksizmi yazısından da alıntılar yapacağız.

***

Poloya’nın Nazi işgalinden hemen önce Trotski, Ukrayna’nın SSCB’den ayrılması ve Sovyetler Birliğine karşı isyan lehinde tartışmaya başlamıştı.

Totaliter bürokrasi için Ukrayna SSC’si bir finansal birimin yönetim kolu ve Sovyet askeri üssü olmuştur. Kremlin’in tüm ezilen halklara, kolonilere, yarı-kolonilere karşı bugünkü tavrı  emperyalist devletlerden farksızdır. Batı Ukrayna’da kitlelerin Kremlin’e karşı olan eski güven ve sempatisinden eser kalmamıştır. Sadece umutsuz pasifist blokçular Ukrayna’nın birleşmesinin ve özgürlüğünün barışçıl diplomatik ilişkilerle olabileceğine inanabilir. Ukrayna’daki son ”iskan” katliamından sonra, kanımca şu an tek bir slogan olabilir: Birleşmiş, özgür ve bağımsız işçilerin ve köylülerin Sovyet Ukrayna’sı.”

Trotski, birleşmiş bir Ukrayna Sovyeti çağrısında bulunsa bile, gerçekçi olarak Ukrayna’daki tüm komünist güçler Stalin’i desteklerken, Stalin’in düşmanları burjuva milliyetçileri ve faşistlerdi. Hitler sınırlarına doğru yaklaşırken Ukrayna’nın SSCB’den ayrılması çağrısında bulunmak ne işe yarar? Sovyetler Birliği’ni güçsüz duruma düşürür ve Ukrayna’yı Hitler’in ellerine verir.

1936’da itiraflarında Tuhaçevsky, bu noktada tanıklık etti ki:

1935/1936 kışında, Pyatakov bana Trotski’nin SSCB’nin savaçta yenilmesi teminatını vermemizi istedi; Ukrayna’yı Almanlara ve Primorye’yi Japonlara vermemiz anlamına gelse bile SSCB’nin yenilgisine hazır olmak için, SSCB içi ve dışı tüm güçlerin hazır olması gerekir.”

Buharin de bunu doğruladı:

1934 kışında Radek bana Trotski’den yönergeler alındığını, Trotski’nin Almanlara Ukrayna’dahi belirli toprak tavizleri söz verdiğini söyledi. Ben buna karşı çıktım. Radek’in Trotski’ye mektup yazmasının ve fazla ileri gitmesini söylemesinin elzem olduğunu düşünüyordum. Trotski’nin bakış açısı hem siyasi hem taktiksel olarak uygunsuzdu. 

İfadesinde Pyatakov, sağ muhalefetin bir başka üyesi, dedi ki;

Pyatakov: Önce, Alman faşistleri Trotskist-Zinovievist bloka karşı olumlu bir tavır takınmaya ve eğer savaştan önce veya savaş sırasında iktidara gelirlerse destek vermeye söz vermişti. Ama karşılığında, faşistler bu tazminatı alacaklardı: Alman çıkarlarına ve dış politikada Alman hükümetine karşı genel olarak olumlu bir tavır; toprak tavizleri- özellikle, üstü kapalı bir şekilde ‘Ukrayna milli burjuva güçlerinin self-determinasyonu durumunda direnmemek’

Vyshinsky: Bu ne anlama geliyor?

Pyatakov: Üstü kapalı bir şekilde Radek, eğer Almanlar bir Ukrayna hükümeti kurarsa, Alman bir yönetici-general tarafından değil bir piyon tarafından yönetmesi durumunda Trotskist-Zinovievist blok buna karşı çıkmayacaktır.”

Gerçekten bu büyük ihtimalle Ukrayna’nın milli güçlerinin zaferi durumunda gerçekleşecek senaryodur. Ukrayna ya bir müttefik ya da Nazi Almanya’sının bir kukla devleti olacaktır. Böyle bir Ukrayna’nın “bağımsız bir Ukrayna Sovyeti” olması düşüncesi yalnızca gülünçtür.

Trotskistler, Ukrayna’da Stalin karşıtı ”Partizan” gruplarının varlığını vurguladılar. Bu gruplar tabi ki Hitler sempatizanı milliyetçilerdi, solcular değil. Dördüncü enternasyonal Hitler’in yanında SSCB’ye karşı savaşan OUN’u (Ukrayna Milliyetçiler Örgütü) destekledi. Bu yaptıklarına ideolojik dayanak bulmak için de Trostky’nin yazılarını kullandı. OUN’un iki fraksiyonu bölünmesi dayanağını göstererek, -Sağ kanat Stepan Banderra tarafından ve sözde ”Sol kanat” Melnyk önderliğinde-, Melnyk’in önderliğindeki sol fraksiyonu savundular. Gerçekte, Banderist fraksiyon da Melnykist fraksiyon da aralarındaki uzlaşmazlıklara rağmen Hitler ile işbirliği yapmaya devam etti. Melnyk hiç bir şekilde solcu değildi, İç Savaş’ta da Sovyet-Ukrayna Savaşı’nda da Sovyet devrimcilere karşı savaşmıştı.

Bir Troçkist yayın, (Devrimci Tarih) şöyle bir savunma getirmekte:

Ukrayna Sorunu’nu gündeme getirmek genelde ”Ukrayna Burjuva Milliyetçiliği ya da ”Nazi İşbirlikçiliği” hortlaklarından söz edilmesine sebep oluyor. Üzücü bir şekilde, bu çeşit önyargılar insanların damarlarına işlemiş durumda, Engels ve Luxembourg’a kadar giden Marksism’in içinde bir tarihi var. Stalinizmin yükselmesiyle işler öyle bir raddeye kadar zorlaştı ki zaman zaman konu üstüne mantıklı ve düşünülmüş tartışmalar yapmak imkansız. Ukrayna Sorunu, Trotsky’nin de dediği gibi, günün görevi ve bu sefer katlanmış güçle soruluyor.” [4]

Görünüşe göre “Stalinizm” sol sosyalistlerine Nazi işbirlikçilerine hizmet etmek konusunda şüpheli davranmak zorunda bırakmış.

Trotskistler devam ediyor:

OUN’un sağ ve sol kanadı arasında 1940’ta gerçekleşen ayrılma sonrası sol kanat işçi sınıfı tarafından ona empoze edilen sosyalist politikları gittikçe  benimsedi.”

Hatta UPA’yı [5], OUN’un Nazi işbirlikçisi Melnyk fraksiyonunun Polonyalılara Yahudilere ve diğer azınlaklara karşı etnik soykırım politikası uygulayan silahlı kanadını bile savunacak kadar ileri gittiler:

UPA savaş sırasında Rus Stalin’e karşı silahsız mücadele yürütmekten dolayı ‘Faşist’ olmakla suçlanıyor. UPA, Sovyet tarihinde en az bilinen devrimci hareketlerden biri olarak kalmaya devam ediyor, ve Stalinistler  tarafından bilerek işbirlikçi olarak gösteriliyor.”

Bu Trotskistlere göre UPA, sadece Stalinist propaganda yüzünden Faşizan görünen meşru bir ‘devrimci’ hareket! Geçtiğimiz günlerde yaşanan Ukrayna’daki faşist darbeden sonra bunu okumak gerçekten gülünç. Bunlar UPA destekçileri. Bunlar Nazi. Ukrayna’nın neo-nazi militan grubu Pravi-sektor, UPA bayrağını kendi bayrağı olarak benimsedi bile.

Trotsky’nin Sovyetler Birliğine en ufak bir yarı-solcu ya da yarı-devrimci retorikle muhalefet eden herkesi meşru ve Trotskistler tarafından desteğe değer gösteren yazılarının sonucu budur.

Trotsky, sürekli Stalin’i Hitler’le eşdeğer hatta daha kötü olduğunu söyleyen propagandalar yürütmüş, Hitler’in Sovyet Komünizmi’nin suçu olduğunu öne sürmüştür ve Sovyetler Birliği düşmanlarını, Ukrayna’da OUN gibi meşrulaştırmıştır.

Ukrayna üzerindeki makalesinde değişik bir propaganda taktiği kullanarak, önce Hitler’i eleştiriyor gibi dursa da aslında Stalin’i eleştiriyor. Tüm suçu Stalin’e atarak, Hitler’in sadece Sovyet suçlarına bir cevap olduğunu öne sürüyor:

”… ama Sovyet Ukrayna’sının Stalinist bürorasi tarafından tecavüzüne eş düşen bir Hitlervari Ukrayna politikası olmazdı.” -(Trotsky, ”Ukrayna Sorunu”)

Trotsky’nin Hitler’e yardım ederken bile onu eleştirmesi şaşırtıcı değildir. O, hedeflerine ulaşmak için yalan söylemek ve gereken her şeyi yapmaya hazırdı. Özünde, politikaları Hitler karşıtı değil, Sovyet karşıtı ve Hitler yanlısıydı. Tabii ki Trotsky’nin Hitler’e karşı özel bir sevgisi yoktu, Hitler’de Yahudi Trotsky’yi sevmezdi. Ancak ortak bir düşman paylaşırken birbirlerine yararlıydılar.

***

İfadelerinden alıntı yapılan Tuhaçevsky, Buharin ve Pyatakov’un verdiği bilgilerin, elle tutulur modern tarihsel çalışmaların ışığında pek güvenilir olmadıkları belirtilse de [6], Trotskistlerin şovenist grupların önünü açması, onları olduklarından farklı göstermesi bugün bile karşılaştığımız bir durum.

Trotsky’nin görüşleri doğrultusunda oluşan fikirler “Devrimci Tarih” [2] grubu ile Spartakist Lig [3] [4] arasında polemiğe de konu oluyor. Chris Ford, UPA’nın 3 makalesini yayınlamayı öneriyor ve geçmişte bu grupların Marksistler (Trotskistler) tarafından olumlandığını belirtiyor.

***

Ukrayna Sorunu, Trotsky’nin sözleriyle ”zamana uygun ve artan şiddetle” soruluyor. Bu yüzden sosyalistler için tarihini ve kökenlerini anlamak ve analiz etmek elzem. Bu anlamda Devrimci Tarih katkıda bulunabilir. Bunu akılda tutarak 3. Cilt numara 1’de Stalin ve Doğu Avrupa’da Komünizmi ele alan bölümüne katkıda bulunmak için, Yazı İşleri Kurulu’na katıldım. Başka bir sürü insanın desteğiyle, önde gelen Ukrayna Marksistlerinin 1940’larda bölgede olan çatışmalarla ilgili makalelerini sunduğumda, maalesef teklif,  yukarıda altı çizildiği gibi kuruldan bir cevapla karşılandı, özellikle Spartakist Ligi tarafından. 1940 ve 1950’lerin göçmen Ukrayna Devrimci Demokratik Partisi’nin (URDP) materyallerinin yayınlanmasına karşı bir dizi hayali durum ortaya çıkarıldı ve hiçbir güvenilir kanıt sunulmamasına rağmen yayınları engellendi. [4]

***

Chris Ford, Ukrayna’da UPA isimli etnik temizliğe katılan, Hitler’i destekleyen aktif bir organizasyonu şöyle savunuyor.

***

Açıklamaları ve Devrimci Tarihteki mektuplarında, savaş sırasında sadece Alman işgaline değil Rus Stalinizmine karşı silahlı mücadele yürüttüğü için UPA ”faşizan” olmakla suçlanıyor. UPA, Sovyet Tarihinde en az bilinen devrimci hareketlerden olarak kalmaya devam ediyor, Stalinistler tarafından bilerek işbirlikçi olarak gösteriliyor, ki bu çoğu Marksist’in kabullendiği bir yanlış anlaşılma. Şimdi anlaşılması gerekir ki ben hiçbir zaman, ve başka kimse daha, UPA yayınlarını basmayı önermedim yalnız o iki Ukrayna Marksist hareketinin analizini yayınlamayı önerdim. Ukrayna İsyan Ordusunun “Pozisyonu”nda der ki: Sovyet yönetimi sosyalist bir yönetim değildir çünkü sömüren ve sömürülen sınıflar içinde hala barınmaktadırlar. SSCB’deki işçiler ne kapitalizmi ne de Stalinist ”sosyalizmi” sitemektediler. Onlar gerçekten sınıfsız bir toplumun hayalindedirler, gerçek bir halk demokrasisinin.” Bir başka UPA yayınında (Oborona Ukrainy) okuyabiliriz ki: Sadece bağımsız bir Ukrayna devletinde Ekim Devrimi’nin toplumsal kazanımları derinleştirilip güçlendirilebilir.” Petro Poltava, bu hareketin bir lideri, açıkça belirtti ki ”her açıdan kapitalizme bir geri dönüş geriye doğru bir adım, bir gerilemedir.” Bunlar hiç kuşkusuz ki faşistin görüşleri değildir. [4]

***

Trotsky’nin görüşlerinin kaygan zemini, bir grup tarafından şovenist bir grubun “günahlarından arınması”na vesile olabilmekte. Bu kaygan zeminin üstünde, günümüzde yapılmakta olan politik taktikler, emperyalizmin taşeronlarını halk arasında kabul ettirmeye, onların politikalarını meşru hale getirmeye yaramakta.

Katkı Sunanlar:
İstanbul Direniyor’dan Yağmur
İstanbul Direniyor’dan Özgür
İzmir’den bir yoldaş

[1] Marksist Leninist Teori – İngilizce

[2] Uluslararası Komünist Lig (Dördüncü Enternasyonal) – İngilizce

[3] Spartakist Lig – İngilizce

[4] Ukraynalı Marksizmi – Chris Ford – İngilizce

[5] Ukrayna İsyan Ordusu

[6] Paul W. Blackstock’un İkinci Dünya Savaşı üzerine yazdığı kitapta yer alan “Tukhaçevsi Davası” başlıklı yazı, bir taraftan Stalin’in anti-Nazi hareketinin başlangıcını açıklıyor, bir tarafından da bu karmaşık olma durumunu şu şekilde açıklıyor:

Haziran 1937’de Kızıl Ordu’nun tasfiyesini hızlandıran Tukhachevsky Olayı, küçük bir istihbarat veya dezenformasyon operasyonundan çok daha fazlasıydı. Komplo hikayesinin (Tukhachevsky ve meslektaşlarının, Alman generalleriyle işbirliği içinde Stalin’in devrilmesini planlaması) güvenilirliği, geçtiğimiz yirmi yıl boyunca Sovyet dış politikasının karışık ve çoğu zaman çelişkili seyrinden kaynaklandı. [Alman-Sovyet askeri işbirliğinde bkz. L. Carsten, “The Reichswehr and the Red Army, 1920-1933” incelemesinde, Ekim 1962; sonraki çalışmaları “The Reichswehr and Politics, 1918 to 1933” (Oxford. 1966), ve John Erickson, “The Soviet High Command, A Military-Political History, 1918-1941” (Londra, 1962)] Nihayet Nasyonal Sosyalist Almanya’nın 1935 baharında barışı tehdit ettiğine karar veren Stalin, ABD’deki Alman askeri eğitim tesislerini kapattı ve askeri güçler (teeth) verilirse, Hitler’in yayılmacı hedeflerini hayal kırıklığına uğratabilecek bir ittifak sisteminde Fransa ve İngiltere’nin açık desteğini aradılar. Birbirine bağlı Fransız-Sovyet ve Sovyet-Çek askeri yardım paketleri Mayıs 1935’te imzalandı. Bununla birlikte, Çeklere karşı Doğu’ya ya da Fransa’ya karşı Batı’ya olası bir Alman saldırısını karşılamayı planlayan ortak bir Fransız-Sovyet askeri planı yoktu, bu yüzden Karşılıklı Yardım anlaşmaları en başından beri kağıt üstünde kalmıştı.



*TÜRKİYE DİRENİYOR SİTESİNDEN ( 02/05/2020)


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder